Cumhurbaşkanlığı'ndan HDP'li Aysel Tuğluk annesinin cenazesine yönelik saldırıya ilişkin bir açıklama geldi. Sözcü İbrahim Kalın, "Yaşanan hadiseleri Cumhurbaşkanlığı adına en net şekilde kınadığımı ifade etmek istiyorum" dedi.

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Beştepe'de düzenlenen basın toplantısında açıklamalarda bulundu.

Aysel Tuğluk'un annesi Hatun Tuğluk'un cenazesinde yaşananlara değinen Kalın, "Yaşanan hadiseleri Cumhurbaşkanlığı adına en net bir şekilde kınadığımı ifade etmek istiyorum" dedi.

"Bu gayri insani tutumu kabul etmek mümkün değil" ifadelerini kullanan Kalın, "Bu kültür, medeniyet değerlerimizle bağdaşmaz. Ölüye saygı medeniyet unsurlarımızın temellerinden biridir. Olayla ilgili soruşturma başlatılmıştır ve devam ediyor. Takipçisi olacağımızı ifade etmek isterim" diye konuştu.

Kalın'ın açıklamalarından öne çıkan diğer başlıklar şöyle:

"Kuzey Irak'ta devam eden referandum sürecine ilişkin açıklamalarda bulunduk. Bu sorunu çözmeyecek, daha da karmaşık hale getirecektir. Irak Parlamentosu da anayasaya aykırı olduğu, vazgeçilmesi gerektiği yönünde bir karar aldı. Biz Kuzey Irak yönetimiyle iyi ilişkiler kurduk bunları devam ettirme niyetindeyiz. Bizi rahatsız eden Kerkük'ün de bu referanduma dahil edilmesi. Kerkük kürt bölgesine dahil değil, sessiz kalmayacağımızı ifade etmek isterim. Orada bir kaos ortamının oluşturulmasına göz yumacak değiliz. Kerkük Valisi görevden alındı. Bu sonucun oluşmasında kendisi doğrudan etkili olmuştur. Bu referandum kararından derhal vazgeçilmeli.

24 Eylül'de Almanya'da seçimler yapılacak. Sayın Cumhurbaşkanımız şahsında Türkiye'ye yönelik asılsız iftiraları reddediyoruz. İç siyaset malzemesi yaparak Türkiye'yi karşısına almak Alman siyasetinin yararına değil. Son yıllarda ne kadar Türkiye karşıtı varsa Almanya'da olması, para toplaması kabul edilemez. Almanya gibi bir ülke hukukun üstünlüğüne inanıyorsa terör örgütlerine faaliyet izni vermez. Demokratik bir devletten beklentimiz budur.

NATO'NUN AÇIKLAMASI TARTIŞMALARI BİTİRMELİ

Cumhurbaşkanımızın S-400 açıklaması dedikodulara yol açtı. Türkiye Batı'dan uzaklaşıyor diye yorumlandı. Türkiye ulusal güvenliğinin gerektirdiği adımları atmaya devam edecek. NATO güçlü bir müttefiktir. NATO Genel Sekreteri'nin dün S-400'lerle ilgili yaptığı açıklamayı memnuniyetle karşıladık. Stoltenberg'in yaptığı açıklama en doğru açıklama ve bu tartışmayı bitirmesi gerekir.

"TERÖR ÖRGÜTLERİNİ CESARETLENDİRİYOR"

SİHA tartışmaları terör örgütlerini cesaretlendirici mahiyette. Türkiye bu İHA ve SİHA'ları kendi güvenliği çerçevesinde kullanmaya devam edecektir.

"ERDOĞAN TRUMP İLE GÖRÜŞECEK"

Sayın Trump ile Sayın Cumhurbaşkanımızın New York'ta Birleşmiş Milletler Genel Kurulu marjında bir görüşmesi olacak.

ABD'DEKİ DAVALAR

Davaların siyasi saiklerle açıldığı net. ABD güvenlik güçlerinin sebep olduğu zaafiyet dünyanın hiçbir yerinde kabul edilemez. ABD kanunlarına göre uzak tutulması gereken göstericilerin Cumhurbaşkanımızın yanına yaklaşması kabul edilebilir değil. Korumalarımızın görevlerini yerine getirdiği için dava konusu olması kabul edilemez. Oradaki güvenlik zaafı bu neticeyi doğurmuştur. Bu dava ile kendi kusurlarını örtmeye çalışıyorlar. Bir skandal da orada bulunmayan 4 arkadaşımız hakkında da dava açılmış olmasıdır. Bu davanın siyasi saiklerle hazırlandığının göstergesidir.

Zafer Çağlayan'ın davaya dahil edilmesi de siyasidir. Bu iddianameye konu olan deliller ABD savcısının eline nasıl geçmiştir. Türkiye Ekonomi Bakanı hakkında böyle dava açılması bir hukuk skandalıdır. Bütün bunları Türkiye'ye cezalandırmak amacıyla hukuk davası konusu yapması olayın siyasi sakilerle yapıldığını gösteriyor.

"AVRUPA KENDİSİNE BAKSIN"

AB, AB değerlerinden uzaklaşıyor. Türkiye söz konusu olduğunda çifte standart uygulayan tavrın hangisi çok övündükleri AB değeriyle uzlaşmaktadır. Türkiye'yi sürekli mahkum eden yaklaşımları kabul etmiyoruz. Avrupalıların önce aynada kendilerine bakması gerekiyor. Türkiye'nin ve Cumhurbaşkanımızın yaptığı uyarılar onlara kendi değerleri ve tarihlerini hatırlatmaktan ibaret. Birçok ülkede Türkiye'deki demokrasiyi ortadan kaldırmayı hedefleyen örgütlere nasıl izin veriyorlar? Biz onda birini yapsak Avrupalıların tepkisi nasıl olurdu? AB liderleri de süreci doğru analiz etmeli. 50 küsur yıldır Türkiye'yi kimin kapıda beklettiğini sorgulamalılar. Hiçbir üye ülkeye bu kadar fasıl empoze edilmedi. 12 yılda birçok faslın açılıp kapanması gerekirdi. AB zaman zaman genişleme yorgunluğundan bahsediyor. Nedense bu açıklamalar Türkiye söz konusu olduğunda yapılıyor." (Kaynak: NTV)