Başbakan Binali Yıldırım, 16 Nisan’da yapılacak anayasa değişiklik referandumuna ilişkin açıklamalarda bulundu.

Cumhurbaşkanının fesih yetkisi tartışmalarına değinen Yıldırım, "Cumhurbaşkanının fesih yetkisi yok. Fesihler, darbe anayasalarında olur. 15 Temmuz başarılı olsaydı, Meclis feshedilecekti. Parlamento kapatılacaktı. Darbelerde Meclis feshedilir. Fesih yok ama bir şey var, o da seçimlerin yenilenmesidir” dedi.

FESİHİN ADI YENİLEME

Muhalefet, AKP'nin fesihin adını yenileme diye değiştirerek fesih yetki olmadığını iddia ettiğini belirtiyordu. AKP’nin referandum kitapçığındaki 18. bölümde yer alan “Cumhurbaşkanı veya Meclis birbirlerini fesh edebilirler mi” başlığı altında da şu ifadeler yer alıyordu: “Fesih yetkisi, yeni sistemde seçimlerin karşılıklı olarak yenilenmesi yoluyla gerçekleşebilecektir. TBMM 3/5 çoğunlukla, Cumhurbaşkanı da dilediği zaman bu yetkiyi tek başına kullanabilir.”

KILIÇDAROĞLU’NA ELEŞTİRİ

Başbakan Binali Yıldırım, Kanal D ve CNN Türk ortak yayınında Hakan Çelik'in sorularını cevapladı.

Başbakan, anket sonuçlarına ilişkin soruya "Anket sonuçları var ama tabii paylaşmayacağım. Ben vatandaşlarımıza saygısızlık olarak görüyorum çünkü gerçek anket, gerçek sonuç vatandaşlarımızın 16 Nisan'da sandığa gidip vereceği oylardır. Ondan önce tahmin yapılabilir, çalışma alanlarını, nereye yoğunlaşmak gerektiğini anlamak için çalışmaları partimizi, çeşitli STK'lar yapıyor ama benim bir prensibim var anketlere inanırım ancak kendim yaparsam, Allah'a şükür biz rahatız, bir problem yok. Vatandaşımız bugüne kadar hiç yanlış yapmadı, biz de yanlış yapmadığımıza inanıyoruz. Bu yaptığımız değişiklik MHP ile beraber eminim ki vatandaşımız tarafından da oylanacak. Evet oylarıyla bu halk oylaması 16 Nisan'da sonuçlanmış olacak" ifadelerini kullandı.

"CHP referandum sürecinde kuzu taktiği uyguluyor" diyen Başbakan Yıldırım, "Gören de zanneder ki CHP değişti. CHP vatandaşa masum rolü oynuyor. Kardeşim sana mı düştü başbakanı korumak? Benim korumaya ihtiyacım yok. Bizi koruyan millet. Millet koruduktan sonra kimsenin korumasına ihtiyacım yok. Ben bu değişikliği istiyorsam demek ki milletim için, ülkem için çok faydalı ve doğru bir şey. Ben bunu zevkle, istekle yapıyorsam bu ülkemin geleceği için önemli bir şeydir. Bu benim için şereftir" dedi.

‘ABDULLAH GÜL'ÜN HALK OYLAMASINDA OLASI OYU’

Babşbakan, "Benim başkasının oyu hakkında hüküm vermem çok büyük nezaketsizlik olur. Ben kimseye oyunun rengini sormadım. Biz sadece 'evet' vermenin ülkenin geleceği açısından önemli olduğunu, 'evet'in ne anlama geldiğini, ülkemize neler kazandıracağını, gençlerimize, torunlarımıza emanet edeceğimiz bu ülkeye, gelecek kuşaklara ne fayda sağlayacağını anlatıyoruz. Ahmet Bey (Davutoğlu) anayasa görüşmelerinde, komisyonda, Mecliste destekledi. Biz yol arkadaşıyız, biz beraber yola çıktık. Abdullah Bey (Gül) bu partinin kurucularındandır. Ahmet Bey sonra dahil olmuştur, ben partinin kurucularındanım. Bizim yol arkadaşlığımız belirli bir süreye göre değildir bu yol arkadaşlığı ahirete kadar gider, ahirette de yine biz yol arkadaşıyız. Zaman zaman hepimizin hataları olur, yanlışları olur ama hiçbir arkadaşımız, bu yol arkadaşlığına, bu davaya bilerek ihanet etmemiştir, etmez de... AK Parti'nin farkı bu..." dedi.

TEK ADAM TARTIŞMALARI

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun, 'Farklı bir darbe sürecine giriyor Türkiye' ve 'Bir kişiyi satın alırsanız, Türkiye'yi ele geçirirsiniz' sözlerinin ve 'tek adam tartışmalarının' hatırlatılması üzerine Yıldırım, şöyle devam etti:

"Bir kişi dediğimiz insan, halkın yüzde 50'sinden fazlasının oyuyla işbaşına geliyor, tek adam nerede olur? Padişahlıkta, monarşide, diktatörlükte olur. Orada da zaten halkın oylarıyla falan gelmiyor, o çeşitli şekillerde ya soydan yahut darbelerle geliyor. Parlamentoyu, demokratik sistemleri ortadan kaldırıyor. Birtakım silahlı güçleri kullanarak, vesayet odaklarını kullanarak iktidarda olmaya devam ediyor. Sayın Kılıçdaroğlu herhalde bu anayasanın görüşmelerinde neler konuşulduğunu, neler yapıldığını Meclis'te takip etmedi. Bütün bunlar konuşuldu Meclis'te. Milletvekillerini ikna etmek için her yolu denediler. Her şeyi yaptılar."

"Bizim grubumuzdan MHP grubuna yönelik duygusuyla mesajları verdiler, her şeyi yaptılar. Hatta olmadı kaba kuvvete işi götürdüler. Kürsü işgalleri oldu. Oy verme kabinlerinin önü işgal edildi. Komisyon çalıştırılmamaya gayret edildi. Bütün bunların sonunda milletin seçtiği Meclis, vekiller bu anayasa değişikliğine Meclis'te olur verdi, şimdi de milletten onaya gidiyoruz. Yani, şimdi Sayın Kılıçdaroğlu darbe ile bunu karıştırıyor.. ilk defa Türkiye'de, Cumhuriyet tarihi ilk defa Türkiye'de sivil bir anayasa değişikliği yapılıyor, ilk defa değil ama yönetim sisteminin değişikliğini öngören önemli bir değişiklik parlamentoda milli iradenin eliyle yapılıyor" şeklinde konuştu.

Anayasa çalışmalarına başlamadan önce MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile çalıştıklarını, Kılıçdaroğlu'nun çalışmanın bir yerinde koptuğunu belirten Yıldırım, "Eğer siz buna rıza göstermiyorsanız, buyurun siz de teklifinizi hazırlayın, siz de biz de getirelim, ikisini de görüşelim. İttifakla geçsin Meclis'ten. Millet karar versin. 367'nin üzerinde veya 550 milletvekiliyle de gitse kararı millet versin. Tek adamlık teranesini tutturmuş gidiyor CHP. Herhalde onlar kendi partilerinin geçmiş tarihini hatırlıyorlar. Şimdi böyle bir şey yok. Demokrasilerde tek adam yok. Seçimle gelen seçimle gider. Recep Tayyip Erdoğan 11,5 yıl Başbakanlık yaptı. Bu sistem, Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminde bırakın tek adam olmayı, sınırlama var. 10 yılla sınırlanıyor, 10 yılın ötesinde artık çok isterseniz bile, vatandaş aman dur gitsin dese bile edemiyor" diye konuştu.

FESİH YETKİSİ TARTIŞMALARI

Fesih yetkisi tartışmalarına değinen Yıldırım, şöyle konuştu:

 "Cumhurbaşkanının fesih yetkisi yok. Fesihler, darbe anayasalarında olur. 15 Temmuz başarılı olsaydı, Meclis feshedilecekti. Parlamento kapatılacaktı. Darbelerde Meclisler feshedilir. Fesih yok ama bir şey var, o da seçimlerin yenilenmesidir. Seçimlerin yenilenmesi bir tıkanmaya, krize karşı bir tedbirdir. Mevcut anayasanın 116. maddesi Cumhurbaşkanı Meclis'i seçime götürebiliyor, seçime götürme ayrı bir şey, kapatma ayrı bir şey. Fesih meclisin kapatılmasıdır. Seçime götürülüyor, hangi şartla götürüyor, diyelim ki seçim oldu tek başına bir parti iktidara gelmedi. Bu şekilde bir yetki bunu değiştiriyoruz. 116. maddeye değişiklik yapılıyor, deniliyor ki cumhurbaşkanı seçim kararı alabilir, aynı şekilde. TBMM de seçim kararı alabilir, yani karşılıklı seçim yenileme yetkisi veriliyor ama buruda bir ince nokta var. Diyelim ki Meclis seçime gitme kararı aldı, herhangi bir nedenden. Kendi seçimini de yeniliyor, cumhurbaşkanını da seçime götürüyor. İki güç birden seçime gidiyor veya cumhurbaşkanı seçime gitme kararı aldı, kendisi gittiği gibi Meclis de gitme durumunda. Çünkü seçimler aynı gün yapılıyor, o yüzden alınacak seçim kararı her iki iradeyi, meclis iradesini de cumhurbaşkanlığı iradesini de bağlıyor"

BAKANLIK SAYISI KONUSUNDAKİ ELEŞTİRİLER

Başbakan Yıldırım, 'bakanlık sayısı' konusunda yapılan eleştirilere ilişkin, "Bugüne kadar 100 tane başkan yardımcısı, devlet bakanı yahut bakanlıkla Türkiye'nin yönetildiğini gördünüz mü? Böyle bir yanlışa düşerseniz millet de sizi cezalandırır. (Bakanlık sayısı) İhtiyaçlar var. Türkiye'nin ihtiyaçları değişiyor. Öyle bir alan oluşuyor ki siber bu alanlar yeni alanlar. Buralara yeni bakanlıklar kurmak. Sanal gerçeklik, buralarda bakanlığa ihtiyacımız var. Bazı bakanlıkların adını, sayısını değiştirmeniz lazım. Bunlar için bir daha kanun çıkaracaksınız, zaman kaybedeceksiniz. Güç, milli irade ile oluşur" dedi.

"Bakan sayısı azalacak" diyen Yıldırım, "Açıkçası verilen yetkiyi kötüye kullanırsanız, bunu sadece millet denetlemiyor. Millet 5 yılda bir cevabını verecek. Meclis denetleyecek. Şimdiki Cumhurbaşkanını Meclis fiilen denetlemiyor. Fiilen Cumhurbaşkanı suçlanamıyor, şimdi getirdiğimiz değişiklikle cumhurbaşkanı hem cezalandırılıyor hem aklınıza gelen herhangi bir suçtan dolayı suçlanabiliyor. (Cumhurbaşkanı yardımcı sayısı ve yetkileri) Bakanlar da atanıyor, o da bir şey yapabilir cumhurbaşkanı yokken. Bunlar söyleniyor ama bunların gerçeklik yanı yok. Cumhurbaşkanının başına bir iş geldi, Allah göstermesin, yardımcısı 45 gün içinde seçime götürüyor, yapacağı hiçbir şey yok. Götürmeme şansı yok. 3-5 günlüğüne bir yardımcı bir yere gitti diye memlekette ne olacak yani? Ülkeyi tutup da sınırdan dışarı mı kaçıracak? Böyle bir şey olur mu? Bunlar, deli saçması şeyler. Doğru dürüst elle tutulur bir şey bulamayınca, buralardan bir şey olur mu? Bütün yönetimlerde, vekil asılın bütün yetkilerine sahiptir. Bunlar anayasada yazılıyor" şeklinde konuştu.

(Kaynak: Habertürk)