Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kabine Toplantısının ardından açıklamalarda bulundu.

Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ndeki toplantı, saat 16.05'te başladı. Toplantıda kafe ve restoranların durumu ile hafta sonu uygulanan sokağa çıkma kısıtlamaları ele alındı.

Milyonlarca kişinin gözü kulağı kritik toplantıdan çıkacak kararlara çevrildi.

Erdoğan, "Mart aşılamada çok büyük mesafe katedeceğimiz bir ay olacaktır. Bu çerçevede illerimizi bakanlığımızın belirlediği kriterlere göre 4 gruba ayırarak mart ayı başı itibariyle kademeli normalleşme sürecini başlatıyoruz. Vaka ve aşı oranları gibi kriterlere göre düşük, orta, yüksek ve çok yüksek riskli şekliden sınıflandıracağız. İşine ara vermek zorunda kalan restoran, kafe, kıraathane vb. esnaflarımızı rahatlatacak adımların yol haritası önümüzdeki günlerde açıklanacaktır. Öğrencilerimizin durumu da illerimizdeki vaka sayısına göre değerlendirilecektir. Hafta sonu uygulamasından başlayarak sokağa çıkma sınırlamasını da aşamalı şekilde kaldırıyoruz. Tabii burada önemli olan vaka sayısının tüm illerimizde sürekli azalmasıdır. Vatandaşlarımız bu konuda ne kadar dikkatli olur, ne kadar hassas davranır, kendi illerindeki görünümü o kadar iyileştirirlerse normalleşme takvimi o kadar hızlı ilerleyecektir" dedi.

Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları şöyle:

GARA OPERASYONU

"Kabine toplantımızda güvenlikten sağlığa tüm meseleleri enine boyuna değerlendirdik. Geçtiğimiz günlerde Irak'ın kuzeyindeki Gara bölgesine yapılan harekatla ilgili ayrıntılar üzerinde durduk.

"Bu harekatta şehit düşen askerlerimize bir kez daha Allah'tan rahmet, yakınlarına ve aziz milletimize başsağlığı diliyorum. Türkiye 40 yıldır bölücü terörle mücadele eden, bu uğurda pek çok kayıplar veren, acılar çeken bir ülkedir. Bu süreçte her yolu deneyerek terör bataklığını kurutmaya çalıştık.

"1990'lı yılların kaotik ortamında terör örgütü kamu görevlilerimize, sivil vatandaşlarımıza karşı acımasız saldırılar gerçekleştirmiştir. Bebeklerden çocuklara, kadınlardan yaşlılara kadar herkes hedef alınmıştır. Milletimiz birlik ve beraberliğine sahip çıkarak, devletimiz de mücadele vererek gözünü kin bürüyen örgütün hedefe ulaşmasını engellemiştir.

"Türkiye üzerinde hesabı olan çevreler 2013 yılından itibaren pek çok araçla PKK'yı yeniden harekete geçirdiler. Hiçbir insanımızın kanı dökülmesin, yüreği yanmasın, analar ağlamasın, çocuklar yetim kalmasın diye her türlü gayreti samimiyetle gösterdik. Özellikle 2015 Temmuz ayından itibaren yoğunlaşan saldırılar çeşitli ilçelerimizin çukurlarla kuşatılmasına kadar vardı. Sur, İdil, Cizre, Nusaybin, Derik, Dargeçit'te yaşanan hadiseler güvenlik kuvvetlerimizin mücadelesiyle bastırılmıştır.

"Saldırıların ardından gelen 15 Temmuz darbe girişimi, terör olaylarıyla ülkemizde oluşturulan iklimin asıl amacını ortaya sermiştir. Türkiye'ye diz çöktürmeye çalışanlarına karşı milletimiz istiklal ve istikbaline sahip çıkarak tarihi bir ders vermiştir.

"Güney sınırlarımız boyunca oluşturulmaya çalıştırılan terör koridorunu kırmak için de çok sayıda harekat gerçekleştirdik. Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı, Barış Pınarı, Bahar Kalkanı sayesinde sınırlarımızın güneyini güvenli hale getirdik. Temmuz 2015 yılından bugüne kadar ülkemizin verdiği şehit sayısı 401'i asker 443 jandarma olmak üzere toplam 1259'dur.

"Terör örgütlerinin saldırılarında 770 vatandaşımız hayatını kaybederken 5 binin üzerinde vatandaşımız yaralanmıştır. Yurt içinde 6000 yurt dışında 6900 olmak üzere toplamda 12 bin 900 olmak üzere imha edilmiştir. Etkisiz hale getirilen terörist sayısı 17 bin 750'yi bulmuştur.  Terör örgütünün yıllarca uğraşarak kurduğu kadronun önemli bir bölümü 5 yıllık süreçte büyük ölçüde bertaraf edilmiştir.

"Elbette tek bir şehidimizin tırnağını bu teröristlerin topuna birden değişmeyiz. Ama milletimizin her bir ferdinin ister terörist olsun ister darbeci gözünü kırpmadan şehadete yürüyeceğinden kimsenin şüphesi olmasın.

"Biz ne Batılılar gibi insanı metalaştıran, ne PKK ve DEAŞ benzeri sapkın örgütler gibi ölümü yücelten, ne de FETÖ'cüler gibi iradesini tek bir kişinin eline teslim eden anlayışa sahip değiliz. Medeniyetimizde insanı yaşat ki devlet yaşasın anlayışı vardır.

"BİZ HİÇBİR ZAMAN ZALİM OLMADIK, ZALİMİN YANINDA YER ALMADIK”

"Bizim ezanımız, bayrağımız, vatanımız başta olmak üzere gözümüz dünyayı görmez. Bizim dünyanın en köklü devlet geleneğine sahip bir millet olarak tarihimiz şanla, şerefle, zaferle doludur. Biz inançlarımız ve değerlerimiz yolunda mücadele ederken, şehitlik ve gazilikle müşerref olmayı en üst vasıf olarak kabul ederiz. Bizim elimizde tek bir masumun kanı yoktur, olmamıştır, olmayacaktır. Bizim geçmişimizde tek bir coğrafyanın, toplumun sömürülmesinin ayıbı yoktur, olmamıştır, olmayacaktır.

"Biz hiçbir zaman zalim olmadık, zalimin yanında yer almadık, zalime teslim olmadık çünkü biz her zaman mağdura kucak açtık, mazluma el uzattık, hukukunu koruyanın safını tercih ettik. Suriye'de, Libya'da, Karabağ'da, Somali'de Filistin'de, Irak'ta, Bosna'da, Kıbrıs'ta bunu yaptık.

Müdahil olduğumuz her yerde aynı onurlu tavrı gösterdik. Şayet bedel ödememiz gerekiyorsa ödedik. Yeri geldi sokaklarımız karıştırılarak ödedik, yeri geldi siyasi kaosla ödedik, yeri geldi terör örgütleri üzerimize salınarak ödedik, yeri geldi darbe girişimiyle ödedik, yeri geldi ekonomik tuzaklarla ödedik, yeri geldi uluslararası alanda haksız, hukuksuz baskılarla ödedik ama hiçbir zaman eğilmedik, hiçbir zaman diz çökmedik, hiçbir zaman teslim olmadık. Milletimizle birlikte bir olduk, iri olduk, diri olduk, hep birlikte kardeş olduk ve önümüzde çıkan bütün engelleri birer birer aşmayı başardık.

"Terörle mücadele meselesi her türlü siyasi çekişmenin, hesabın, günlük polemiklerin üzerinde tutulması gereken milli bir konudur. Ülkemizin bütünlüğü, milletimizin birliğiyle ilgili böyle bir konuda her siyasi partinin sorumluluk duygusuyla hareket etmesini beklemek en tabii hakkımızdır.

Amasız, fakatsız, lakinsiz bir şekilde terör örgütünü kınamayan hiç kimse kendini bu ülkenin partisi, siyasetçisi olarak takdim edemez. PKK ile arasına mesafe koyamadığı için nezdimizde hiçbir zaman gerçek siyasi bir kurum haline gelemeyen bir parti var. Bu parti resmi hesabından PKK ile irtibatlarını niteleyen paylaşımda bulunduğu için İletişim Başkanımızı hesabını vereceksiniz diyor. Terbiyesizliğe bak.  Alçaklık da demiyorum, çukurlukta sınır tanımayan bu terör örgütü yardakçılarına Cumhur İttifakı olarak diyoruz ki bu millet sizden önce onca şehidimizin ve gazimizin hesabını soracak. Hem de öyle bir soracak ki kimse bir daha benzer ihanetlere teşebbüs edemeyecek.

"Peki bu ülkenin ikinci büyük partisi durumundaki CHP'ye ne oluyor? Kılıçdaroğlu dün yine çıktı tamamı yalan, tamamı yanlış olan bir sürü zırvayı arka arkaya sıraladı. Güya bize de sorular soruyor. Dünyadan ve ülkemizden haberi olmayan bir meczup sorsa diyeceğiz ki mazurdur. CHP'nin başındaki adamcağız hayatının bir bölümü memuriyetle, bir bölümü siyasetle geçmiş, kasetle gelmiş de olsa CHP'nin başkanlık koltuğunu cebren ve hile ile işgal etmiş bir adamcağızdır. Böyle sorular soruyorsa biz bunun arkasında başka niyetler ararız.

"Bu zatın terörün uluslararası boyutundan, terör örgütlerinin uluslararası alanlarda nasıl bir aparat olarak kullanıldığından zerre kadar malumatı olmadığını görüyoruz. Operasyonun sorumlusu elbette aynı zamanda başkomutan ve yürütmenin başı olan Cumhurbaşkanından, Milli Savunma Bakanı, askerinden, polisine kadar Türkiye Cumhuriyeti devletidir.

"Bunlar kendilerini bu devletin bir mensubu olarak görmedikleri için Suriye'den Karabağ'a kadar yaptığımız hiçbir operasyonu sahiplenmediler. Biz milletimizle birlikte gerektiğinde yedi düvele meydan okuyarak, gerektiğinde büyük çatışmaları göze alarak, gerektiğinde tüm gücümüzle haykırarak, gerektiğinde sessizce bu harekatları gerçekleştirdik.

"Her fırsatta alenen veya sinsice terör örgütlerine destek verenlerin kürsüden bize parmak sallama riyakarlığına girmeleri sadece midemizi bulandırıyor. Dün Milli Savunma ve İçişleri Bakanımız gidip hem CHP'nin başındaki zatı hem de İyi Parti'yi bilgilendirdiler. TBMM'de gereken izahatı verdiler. Yapılan bilgilendirme toplantısının hemen ardından CHP grup toplantısında sergilenen pespayelik söz konusu zatın rezil karakterinin artık iyice bildiğimiz tanıdığımız tezahüründen başka bir şey değildir. Bu sufli zihniyet karşısında adeta sözün bittiği yerdeyiz.

"CHP'nin belediyecilikle başarısızlıklarıyla söylediğim bir ifadeyi Gara'daki operasyonla ilişkilendirecek kadar alçalabilecek bu sufiliği görüyoruz. İlk seçimde bu zatın hak ettiği dersi son defa alacağına inanıyorum. Ekranları başında bizleri izleyen vatandaşlarıma özellikle bunları da hatırlatmanın faydalı olacağına inanıyorum.

"Bir yandan terörle, bir yandan salgınla uğraşırken, demokratik ve ekonomik kalkınmamızı ileriye taşıyacak şeyleri de ihmal etmiyoruz. Milli teknoloji hamlesi vizyonumuza sımsıkı sarılıyor, geleceğimizi araştırma, geliştirme, inovasyonda arıyoruz. Milli Uzay Programını geçtiğimi hafta ilan ettik. Gelecek 10 yıl hedeflerimizi ve yol haritamızı paylaştık. İnandığımız ve kendimizi adadığımız müddetçe bu hedeflere ulaşma konusunda önümüzde hiçbir engel göremiyorum. Son 18 yıl yaptığımız yatırımlarla uzay alanında olgunlaşmış insan kaynağına sahip bir Türkiye var. Kendi uydularını geliştirebilen, üretebilen, test edebilen az sayıda ülke arasındayız. Bu heyecanla devam ettiğimiz müddetçe Ay'a ulaşmak ya da uzaya bir Türk vatandaşını göndermek gibi hedefler emin olun birkaç adım ötemizdedir. Türkiye'nin bu alandaki vizyonunun milletimizce heyecan ve teveccühle karşılandığını görmek bizi memnun etti. Nasipsizler, burada da hemen kendilerini gösterdiler. Biz Samanyolu galaksisi diyoruz, onların aklı hala samanda. Geleceğe attığımız her adımı yapamazsınız, başaramazsınız diyerek önemsizleştirmeye çalışanları kendi masal dünyalarında bırakıp en iyisini yaparız demeye devam edeceğiz.

"Türkiye'nin Otomobili projesi de son sürat devam ediyor. Fabrikanın inşaatı gece gündüz sürüyor. Şu ana kadar 35 bin zemin güçlendirme kolonu imal edildi, boya enerji ve gözde binalarının altyapı çalışmaları tamamlandı. Teknolojik donanıma ilişkin de önemli bir adım attık. MGM ile TOGG arasında bir işbirliği gerçekleştirildi. Bu sayede TOGG anlık verilerden yararlanarak sürücüyü uyarırken, kendisini de geliştirecek. Fikri mülkiyet haklarının tamamı size ait bir otomobile sahip olduğunuzda istediğiniz teknolojiyi aracınıza ekleyebiliyorsunuz. Bu araç Türkiye'nin yerli ve milli otomobili olarak geliştirilmeseydi böyle bir imkanı elde edemeyecektik.

"Üretim cephesinde de Türkiye yoluna güçlü bir şekilde devam ediyor. Geçtiğimiz hafta 2020 yılının son ayına ilişkin sanayi üretim verilerimiz açıklandı. Sanayi üretimimiz beklentileri aşarak bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 9 artış gösterdi. Hatırlayacaksınız, salgın başladığında IMF Türkiye'nin 2020'de yüzde 5 daralacağını öngörmüştü. Bugün geldiğimiz noktada IMF Türkiye'nin yüzde 1,2 büyüyeceği yönünde önceki tahminini güncellemek zorunda kaldı. Tedarik zincirlerinde yaşanan aksaklıklara rağmen üretim sektörümüz bırakın yurt içi talebi karşılamayı, uluslararası çapta tüm dünyaya örnek olarak gayret ortaya koydu. Küresel ihracat içindeki payımızı ilk defa yüzde 1'in üzerine çıkardık. Türkiye yaklaşık 8 milyar dolarlık uluslararası doğrudan yatırım çekmeyi başardı. Sermaye piyasalarından otomobil ve konut satışlarına kadar umut verici yükselişlerin yaşandığı bir yılı geride bıraktık. Ekonomimizin gösterdiği performans inşallah salgın sonrası süreçte ülkemize duyulan güveni çok daha üst seviyelere taşıyacaktır.

"Milletimize aktardığımız kaynak 53 milyar lirayı bulduk. KÇÖ'nün süresini son defa olarak mart ayı sonuna, nakdi ücret desteği süresini de 17 Mart'a kadar uzattık. Gübre desteklerini küresel emtia fiyatlarında yaşanan gelişmeleri göz önünde bulundurarak yüzde 100 artışla iki katına çıkartıyoruz. Buğday, arpa, çavdar, yulaf gibi hububat ürünlerinde dekara olan desteği 16 liraya yükseltiyoruz.

"Son kabine toplantımızın ardından okullarımızda kademeli olarak yüz yüze eğitime geçişin müjdesini milletimizle paylaştık. Bugünkü toplantımızda da salgının dünya, ülkemiz ve şehirlerimiz bazındaki seyrini ayrıntılı olarak tekrar değerlendirdik. Kimi şehirlerimizde karşımıza gayet iyi bir fotoğraf çıkarken, kimi şehirlerimizde sıkıntının ciddi düzeyde olduğunu gördük. İnşallah devlet ve millet olarak el ele verip bu musibetin üstesinden hep birlikte geleceğiz. Aşı çalışmaları, 5,5 milyonun hemen hemen üzerinde aşılama kampanyasını tamamladık. Neredeyse bunun dünyada benzeri yok. Halihazırda 5 milyon 700 bin aşılama sayısına ulaşmış durumdayız. İlk etapta ihtiyaç duyacağımız aşılarla ilgili gereken bağlantıları yaptık, tedariklerini parça parça gerçekleştiriyoruz. Şu hususları paylaşmak istiyorum.

"Mart aşılamada çok büyük mesafe katedeceğimiz bir ay olacaktır. Bu çerçevede illerimizi bakanlığımızın belirlediği kriterlere göre 4 gruba ayırarak mart ayı başı itibariyle kademeli normalleşme sürecini başlatıyoruz. Vaka ve aşı oranları gibi kriterlere göre düşük, orta, yüksek ve çok yüksek riskli şekliden sınıflandıracağız. İşine ara vermek zorunda kalan restoran, kafe, kıraathane vb. esnaflarımızı rahatlatacak adımların yol haritası önümüzdeki günlerde açıklanacaktır. Öğrencilerimizin durumu da illerimizdeki vaka sayısına göre değerlendirilecektir. Hafta sonu uygulamasından başlayarak sokağa çıkma sınırlamasını da aşamalı şekilde kaldırıyoruz. Tabii burada önemli olan vaka sayısının tüm illerimizde sürekli azalmasıdır. Vatandaşlarımız bu konuda ne kadar dikkatli olur, ne kadar hassas davranır, kendi illerindeki görünümü o kadar iyileştirirlerse normalleşme takvimi o kadar hızlı ilerleyecektir. Türkiye salgın krizini başarıyla yürütmüş bir ülkedir. Tüm vatandaşlarımda bir kez daha yürüttüğümüz mücadeleye destek vermesini istirham ediyorum."