Cumartesi Anneleri, adalet arayışlarının 541'inci haftasında 13 köylünün öldürülmesiyle ilgili yargılanan Musa Çitil'in, YAŞ kararı ile Tümgeneralliğe terfi ettirilmesine, "Bu terfi barış ve adalet umudumuza vurulmuş bir darbedir" sözleriyle tepki gösterdi.

Gözaltında kaybedilen ve "faili meçhul" cinayetlerde yitirdikleri yakınlarının akıbetini sormak ve faillerinin yargılanması talebiyle eylemlerini sürdüren Cumartesi Anneleri, eylemlerinin 541'inci haftasında da Galatasaray Meydanı'nda bir araya geldi. "Failler belli, kayıplar nerede?" yazılı pankart açan Cumartesi Anneleri, ellerinde kaybedilen yakınlarının fotoğrafları ile kırmızı karanfiller taşıdı.

Bu haftaki eylemlerinde 29 Temmuz 1981 yılında gözaltında kaybedilen Süleyman Cihan'ın akıbetini soran ve faillerinin yargılanmasını talep eden Cumartesi Anneleri'ne, HDK Eş Sözcüsü Sebahat Tuncel de destek verdi.

'BARIŞ, BARIŞ, BARIŞ'

Eylemde ilk olarak, gözaltında kaybedilen Nurettin Yedigöl'ün kardeşi Muzaffer Yedigöl konuştu. Yedigöl, 35 yıldır adalet arayışlarını sürdürdüklerini ve bu mücadelenin artık başkalarının da acı çekmemesi için olduğunu söyledi. Çözümsüzlük politikalarının devreye konulması ile birlikte başlayan çatışmalı sürece değinen ve Başbakan'ın 'evlatlarımızı feda etmeye hazırım' ifadelerine tepki gösteren Yedigöl, "Ne asker, ne gerilla, ne çocuklarımız ölsün. Artık kimse acı çekmesin. Barış, barış, barış diyoruz. Anneler ağlamasın. Eğer birilerinin ölmesini istiyorlarsa çocuklarını yollasınlar. Silahlar sussun" diye konuştu.

'KATİLLERİ BULUN, KEMİKLERİMİZİ VERİN'

Eylemde konuşan gözaltında kaybedilen Cemil Kırbayır'ın ağabeyi Mikail Kırbayır ise, keyfi ve yargısız infazlarla birçok kişinin katledildiğini belirtti. Adalet çığlıklarının 35 yıldır duyulmadığını belirten Kırbayır, "Bu yüzden Suruç'ta 32 canımızı daha aldılar" dedi. Kırbayır, 12 Eylül faşist zihniyetinin halen devam ettiğini de belirterek, "Bizim talebimiz katilleri bulun. Kemiklerimizi verin" dedi.

'DEVLETİN AKLI İMHA ETME AKLI'

Eylemde 29 Temmuz 1981 tarihinde Edirne'den İstanbul'a geldiği sırada gözaltına alınarak katledilen Süleyman Cihan'ın ağabeyi Ahmet Cihan da konuştu. Ağabey Cihan, Süleyman Cihan cinayetinde, Savcı Erdoğan Savaşer, dönemin Emniyet Müdürü İbrahim Şahin ve Mehmet Ağar'ın da sorumluluğu olduğunu ifade etti. Cihan, "Cinayette işkence uygulandığı raporlanmasına rağmen dosyayı kapattılar. Çünkü Ağar ve Şahin yargılanacaktı. Devletin aklı muhalifleri imha etme aklıdır" dedi.

Devlet tarafından yapılan katliamlara da tepki gösteren Cihan, "12 Eylül'den hesap sorulsaydı, 90'lı yıllarda 17 bin fail işlenmezdi. Suruç'ta, Roboski'de katliamlar işlenmezdi" diye konuştu.

'34 YIL ÖNCEKİ KATLİAMLAR, SİLOPİ'DEKİ KATLİAMLARA CESARET VERDİ'

Eylemde yine Cihan'ın işkence görerek katledildiğine dair inceleme yapan ve rapor hazırlayan İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı'ndan Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı'nın eyleme gönderdiği ses kaydı da dinlettirildi.

Ses kaydında Fincancı'nın şu ifadeleri yer aldı: "Süleyman Cihan'ın binanın 6'ncı katından atılmadan önce işkence edilerek öldürüldüğü sonucuna varıldı. Şu günlerde genç ölümlerle sınanıyoruz. Süleyman Cihan'a 34 yıl işkence ederek intihar süsü verdiler. Ve bu dün Silopi'de yapılanlar cesaret verdi. 2012'de Cihan'ın dosyayı aldım. Ve gördüm ki dönemin tüm işkence izleri kemiklerinde var. Kaba dayak, elektrik ve falaka… Bu işkencenin tanığıyım."

MÜEBBETLE YARGILANAN TUĞGENERALE TERFİ!

Dinletilen ses kaydının ardından haftanın basın açıklamasını Ümit İşli yaptı. İşli en uzun sivil direnişlerini sürdürmeye devam ettiklerini ve devam edeceklerini vurguladı. Devleti yönetenlerin cezasızlık politikasında ısrar ettiklerini belirten İşli, kayıpların faillerinin korunup, ödüllendirilerek insanlık suçu işlendiğini ifade etti.

İşli, Mardin'in Derik ilçesinde 13 köylünün katledilmesi ve kaybedilmesinde suçu olan ve 13 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istemiyle yargılanan Musa Çitil'in beraat ettirilip, 3 gün önce Yüksek Askeri Şura kararı ile Tümgeneralliğe terfi etmesine tepki göstererek, "Umudumuza vurulmuş ağır bir darbedir" dedi.

İşli, Çitil örneğinde olduğu gibi suçluların devletin koruması altında olduğunu söyledi.

Ardından Süleyman Cihan'ın gözaltında katledilişi hakkında bilgi veren İşli, 29 Temmuz 1981 tarihinde Edirne'den İstanbul'a gelmek üzere yolcu otobüsüne binen ve İstanbul'a yakınlarında otobüsten gözaltına alındığını söyledi. Cihan hakkında gözaltı kararının dönemin Askeri Savcısı Erdoğan Savaşeri tarafından verildiğini, ancak İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nün gözaltında tutulduğunu reddettiğini belirten İşli, ailenin 85 gün süren ısrarlı arayışı sonunda Cihan'ın ağır işkence sonucunda öldürüldüğü ve Kimsesizlere Mezarlığı'na defnedildiği gerçeğinin ortaya çıktığını söyledi.

Cihan'ın ölümünün ardından başlatılan soruşturmanın 2015 yılının Şubat ayında zaman aşımı gerekçesiyle düştüğünü belirten İşli, "Süleyman Cihan'ı ilkence ederek öldürenler, insanlık suçunu azmettirenler yargılanmadan bu dosyası bizim için kapanmayacak" dedi. (DİHA)