Cumartesi Anneleri, adalet arayışlarının 523'üçüncü haftasında 1996 yılında gözaltında kaybedilen Talat Türkoğlu'nun akıbetini sordu. Türkoğlu'nun kardeşi Julide Türkoğlu, "Kaybedenlere dokunun. Asıl failler oğulları ve kızlarının akıbetini arayan gözü yaşlı anneleri görmeyenlerdir" dedi.

Gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetini sormak ve faillerin yargılanması talebiyle Cumartesi Anneleri, adalet arayışlarının 523'üncü haftasında da Galatasaray Lisesi önüne bir araya geldi. "Failler belli, kayıplar nerede?" pankartını açan Cumartesi Anneleri, kırmızı karanfil ve kaybedilen yakınlarının fotoğraflarını taşıdı.

Cumartesi Anneleri, 19 Mart 1996 yılında ailesini ziyaret etmek için Edirne'ye giden, İstanbul'dan Edirne'deki evinin kapısına kadar takip edilen ardından da 1 Nisan 1996'da İstanbul'a dönmek için Edirne'den ayrıldığı gün gözaltına alınarak kaybedilen Talat Türkoğlu'nun akıbetini sordu, faillerin yargılanmasını istedi.

Eylemde ilk olarak gözaltında kaybedilen Tolga Baykal Ceylan'ın annesi Kadriye Ceylan söz aldı. 2011 yılında dönemin Başbakan'ı Erdoğan ile Cumartesi Anneleri arasında yapılan görüşmede Erdoğan'ın kayıpların akıbetinin açıklanması için verdiği sözleri hatırlatan Baykal, "4 yıl geçti. Kayıplarla ilgili hiçbir gelişme olmadı. Verdiğiniz sözü yerine getirin" dedi.

'KAYBEDENLERE DOKUNUN…'

Eylemde konuşan Talat Türkoğlu'nun kardeşi Julide Türkoğlu, umutlarını yitirmiş olsalar da cezasızlığın son bulmasını istediklerini söyledi. Türkoğlu, "Bizler gözaltında kaybedilenlerin faillerinin cezalandırılmasını istiyoruz. Kaybedenlere dokunun. Asıl failler, oğulları ve kızlarının akıbetini arayan gözü yaşlı anneleri görmeyenlerdir" dedi.

'BU PAKET BASKI VE İŞKENCELERİ ARTTIRIYOR'

Türkoğlu ailesinin avukatı Gülizar Tuncer ise, Türkoğlu'nun bir devrimci olduğunu ve Türkiye'de 1990'lı yıllarda devrimcilerin başlarına ne geliyorsa yaşadığını söyledi. Türkoğlu'nun buna rağmen mücadelesinden vazgeçmediğini belirten Tuncer, Türkoğlu'nun kaybedilmesinin ardından başlattıkları hukuk mücadelesine değindi. Başvurulacak her yere başvurduklarını fakat, sonuç alamadıklarını belirten Tuncer, diğer kayıp başvurularında olduğu gibi iç hukuktan bir sonuç elde edilemeyince Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) başvurduklarını ve AİHM'in Türkiye'yi mahkum ettiğini söyledi.

Yasalaşan "iç güvenlik paketine" de tepki gösteren Tuncer, "Bu paket baskı ve işkenceleri arttırıyor. Bundan sonraki süreçte daha çok şiddet uygulanmasının önünü açıyor" dedi.

'DAVA YENİDEN GÖRÜLSÜN'

Haftanın basın açıklamasını ise İHD İstanbul Şubesi Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyon adına Gönül Sonbahar yaptı. Toplum hukuk devleti, hak ve özgürlüklerini koruyacak düzenlemeler isterken hükümetin "iç güvenlik paketi"ni çıkarttığını dile getiren Sonbahar, "Artık Türkiye olağanüstü hal rejimi ile yönetilecek" dedi.

Bu hafta Talat Türkoğlu dosyasındaki cezasızlığın son bulması talebiyle bir araya geldiklerini belirten Sonbahar, Türkoğlu'nun 1996 yılında ailesini ziyaret etmek için İstanbul'dan Edirne'ye gittiğini, bu yolculuk sırasında evinin kapısına kadar takip edildiğini ardından da 1 Nisan 1996'da İstanbul'a dönmek için Edirne'den ayrıldığı gün gözaltına alınarak kaybedildiğini söyledi.

1997 yılında JİTEM mensubu Kasım Açık'ın, Edirne yakınlarında bulunan çadır kentte polis, itirafçılar ve asker tarafından sorgulandığını itiraf ettiğini belirten Sonbahar, buna rağmen iç hukukta soruşturmada hiçbir aşama kat edilmediğini fakat AİHM'in Türkiye'yi mahkum ettiğini söyledi.

Sonbahar, "Artık yeter Türkoğlu dosyasındaki cezasızlık son bulsun. AİHM kararı doğrultusunda dava yeniden görülsün" dedi. (DİHA)