Cizre’den bir ilkokul öğretmeni, “Burada cephane yok, sivil insanlar öldürülüyor. Barikat kuranlar doksanlı yıllarda doğan gençler, kendilerini korumaya çalışıyorlar. Tamamen düşman bir nesil yetişiyor" diyor.

Cizre’de sokağa çıkma yasağı 8.güne girerken yavaş yavaş yaşananlar basına yansımaya başladı. Hamile eşi ve çocuklarıyla gece gizlice Cizre’den kaçan doktorun anlatımlarının ardından halen ilçede bulunan bir öğretmen yaşananları mektupla anlattı.

Bianet’in yayınladığı mektubu kaleme alan öğretmen güvenlik gerekçesiyle ismini belirtmedi.  “Yasakta bir öğretmen” imzasıyla ve  “Yasağın Yedinci Gününde Cizre” de başlığıyla yazan öğretmen 4 Eylül’den bu yana süren sokağa çıkma yasağının aniden yapılan anonslarla başladığını belirtti. Öğretmen ayrıca gazetelere ve diğer medya organlarına ulaşmaya çalıştığını, Cizre’de yaşananların medyada görülmediğini vurguladı.

‘CEPHANE YOK, SİVİLLER ÖLDÜRÜLÜYOR’

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Başbakan Ahmet Davutoğlu ve valiliğin gerçekleri söylemediğini ifade eden öğretmen, “Burada cephane yok, sivil insanlar öldürülüyor, halk kendini korumaya çalışıyor. Gençler barikat kurmuş kendilerini korumak için. Evinin önünde oynayan çocuklar öldürülüyor’.”

Asker ve polislerin memurlara yaklaşımının da aynı olup olmadığı sorusuna öğretmen, “Burada memur, halk, PKK, gençlik ayrımı yok. Hangi kurşunun üzerine adres yazıp yolluyorlar” diye yanıtladı. Devletin basın aracılığıyla PKK ile çatıştığının ifade edildiği sorulması üzerine öğretmen “Eğer tüm Cizre PKK ise haklılar PKK ile savaşıyorlar” dedi.

GÜNLÜK YAŞAM NASIL?

Öğretmen günlük yaşamlarını nasıl idame ettiklerini şöyle anlattı:

“Burada komünal bir şekilde yaşıyoruz şu an. Herkes elinde ki en ufak bir şeyi paylaşmaya çalışıyor. Geceleri bodrumda kalıyoruz. Top seslerinden kaynaklı üç yaşındaki çocuğumun kulağına pamuk tıkayarak yatırıyorum.” Öğretmen HDP heyeti ve halkın Cizre’ ye gelmesinin bir umut olduğunu fakat engellendiğini 9 Eylül gecesi en şiddetli saldırıların yaşandığını aktardı.

İŞTE O MEKTUP

O öğretmenin kaleme aldığı mektup ise şöyle:

‘Yasağın Yedinci Gününde Cizre’ de’

“Cizre’de altı yıldır görev yapan bir öğretmen olarak, insanlığımdan utanıyorum. 4 Eylül saat 20:00’dan itibaren yürürlüğe konan ve güya benim can güvenliğim için sokağa çıkma yasağı yedinci gününde. İnsanlığımdan utanıyorum 21. yüzyılda devlet halkın yaşadığı yerlere toplarla saldırıyor.

İnsanlığımdan utanıyorum. Dünya 4.5G’yi kullanıyorken burada telefonlar kesik.

İnsanlığımdan utanıyorum. Yaralılar hastaneye götürülemiyor.

İnsanlığımdan utanıyorum. Cenazeler buzdolaplarında bekletiliyor.

İnsanlığımdan utanıyorum. Tüm Türkiye buna sağır, kör, dilsiz ve daha utanmam gereken onlarca sebep varken büyük bir patlama sonra, elektrikler kesiliyor. Acaba hangi öğrencim ya da ailesi öldü veya yaralandı.

Sokakta öğrencilerim soruyor; ‘ Öğretmenim şu öldü ya da şunların evine bomba düştü biliyor musunuz, diye. Ağlıyorum gözyaşlarımı içime akıtarak. Soruyorlar bizim suçumuz ne, biz ne yaptık ki’ diye.

Devlet yarın bana, bize diğer öğretmenlere diyecek ki; ‘Çocuklara vatan, millet, bayrak, polis sevgisi kazandırın’. Arkadaşı, akrabası, abisi, kardeşi öldürülen birine öldürdüğünü düşündüğü birini sevdirebilir miyim? Sevdirebilir misiniz?

Yazacak daha çok acı var. Karanlıktayım, karanlıktayız. Kimse var mı diye seslenmeyin. 140 bin insan var, insanlık adına yardım edin.”

Bianet / İsa Uğur Erdoğan