CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Faik Öztrak, "Suç örgütü elebaşına, televizyonlarda cevap yetiştirmeye çalışan İçişleri Bakanı'nın itirafları AK Parti'nin nasıl kavgalı bir ev olduğunu da ortaya koydu. AK Parti'de herkes, birbirine kumpas kurmuş" dedi.
Öztrak, parti genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında, eşi vefat eden İzmir Milletvekili Atilla Sertel'e başsağlığı diledi.

CHP Grup Hukuk Danışmanı Dilek Kumcu'nun da yakalandığı amansız hastalığa yenik düştüğünü belirten Öztrak, Kumcu'ya da Allah'tan rahmet dileğinde bulundu.

Türkiye’nin olağan dışı günlerden geçtiğini belirten Öztrak, bir yanda giderek derinleşen bir "devlet krizi", diğer yanda ise bir "ekonomik kriz" yaşandığını savundu.

Milletin salgın nedeniyle de her gün ağırlaşan bir buhran yaşadığını vurgulayan Öztrak, 1 Haziran'dan itibaren yeni bir açılma dönemine girilmesinin beklendiğine işaret etti.

Öztrak, "Esnaf dükkanını 1 Haziran'da nasıl açacak? Hafta sonlarında eve kapanma bitecek mi? Yiyecek içecek servisi nasıl olacak, esnaf halen bilmiyor. Bu belirsizlik hem esnafı hem de çalışanlarını büyük sıkıntıya sokuyor. Ortada bu belirsizliği giderecek, herhangi bir plan, program, açıklama yok." dedi.

CİDDİ BİR AŞI TAKVİMİ BEKLİYORUZ

Aşılama programına ilişkin eleştiride bulunan Öztrak, şöyle devam etti:

"Sayın Bakan hiç kusura bakmayın. Biz artık sizin yalancı çoban taktiklerinize kanmıyoruz. Biz, sizden sayı değil, ciddi bir aşı takvimi bekliyoruz. 50 yaş, 40 yaş, 30 yaş, 20 yaş ne zaman, hangi tarihlerde aşılanacak? Milletimiz önümüzdeki bir yıl için ciddi bir açılma takvimini, yanında da ekonomiyi ayağa kaldıracak bir tedbir takvimini bekliyor. Ekonomideki belirsizlikler, sıkıntılar, ancak bu şekilde giderilebilir."

Turizmde de beklenenin olmadığını dile getiren Öztrak, hükümetin tek bildiğinin ise CHP'ye çamur atmak olduğunu ileri sürdü.

CHP HER TÜRLÜ DARBEYE KARŞIDIR

Hükümetin her geçen gün biraz daha otoriterleştiğini iddia eden Faik Öztrak, şöyle konuştu:

"Demokrasiden uzaklaşıyorlar. Milletin, öğrencilerin, çay üreticilerinin, çiftçinin, esnafın yükselen feryadını bastırmak için şiddete başvuruyorlar. Milletin sesini duyurmaya çalışan tarafsız basına her türlü şiddeti ve baskıyı uyguluyorlar. Milletin derdini anlatan muhalefete kumpas kuruyorlar, sonra da pişkin bir tavırla 'bu daha başlangıç' diyorlar. Kendi partilerinin genel başkanlığını ve başbakanlık yapmış bir siyasetçiyi polis zoruyla Meclis'e sokmuyorlar. Ülke askeri darbeden daha beter bir sivil darbe vesayetiyle karşı karşıya. Bu vesileyle bir kere daha açıkça söylüyoruz, CHP her türlü darbeye karşıdır, karşı olmuştur.

Biz, darbenin postallısına da mokasenlisine de karşıyız. Bu ülkede darbelerin gerçek mağduru her zaman CHP olmuştur. CHP bu ülkede ne zaman iktidara yürüse, önü darbelerle kesildi, mal varlıklarına el kondu, yöneticileri hapislere atıldı. Kimse tarihi ve hakikatleri çığırtkanlıkla tahrif etmeye kalkmasın. Bu vesileyle Başbakan Adnan Menderes'i, Bakanları Fatin Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan'ı bir defa daha rahmetle anıyoruz."

Dünyadaki en güçlü ortaklığın suç ortaklığı olduğunu savunan Öztrak, suç ortaklarının birbirlerine göbekten bağlı olacağını söyledi.

Öztrak, "Erdoğan şahsım hükümetini açıkça destekleyen, onun hakka, hukuka aykırı davranışlarına karşı çıkanları alenen tehdit eden, hükümetin kendisine polis koruması verdiği, bir organize suç örgütü elebaşı bir aydır tefrika halinde beraber yol yürüdüğü eski yol arkadaşlarını ve birtakım kirli ilişkileri deşifre ediyor." görüşünü paylaştı.

"Böyle bir durumda, normal işleyen bir demokraside, tarafsız Cumhurbaşkanı çıkar tüm siyasi parti liderlerini bir masa etrafında toplar, siyasetin neleri yapacağını o masada kararlaştırırdı." diyen Öztrak, şöyle konuştu:

"Siyaset kurumu önce kendi göbeğini kendi keser, parlamentoda bir Soruşturma Komisyonu kurar. Kirlenmiş bir üyesi varsa, onu Yüce Divan önüne çıkarırdı. Yargı, yargı gibi davranır, soruşturmasını yürütür, hakimler de son sözünü söylerdi. Bu adımların hiçbiri atılmadı. Erdoğan, iddiaların ortaya atılmasından 24 gün sonra, İçişleri Bakanı'na sahip çıktı. AK Parti Genel Başkanı Erdoğan, yine Cumhurbaşkanı Erdoğan olamadı. Bu ülkede en büyük açığın, tarafsız Cumhurbaşkanı açığı olduğunu bir kez daha gösterdi. Mafya-siyaset eksenindeki iddiaların TBMM'de araştırılması için verilen önerge, AK Parti ve MHP milletvekillerinin oylarıyla reddedildi."

KKTC Parlamentosunun ise Kutlu Adalı cinayeti ile ilgili son iddiaları araştırmak için oy birliğiyle bir Araştırma Komitesi kurduğunu hatırlatan Öztrak, "Dikkat edin bu soruşturmanın ardından mafya dedikleriniz, suç örgütü lideri dedikleriniz, istihbarat elemanı çıkmasın. Bu rezalet kolay kolay temizlenmez." dedi.

CHP İKTİDARINDA DEVLET YENİDEN HUKUK DEVLETİ OLACAK

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın iddialara "yalan" ve "iftira" demesinin, yargıya "Dosyayı kapatın" diye talimat vermek olduğunu savunan Öztrak, bu dakikadan sonra yargıdan bağımsız ve tarafsız bir karar beklenemeyeceğini söyledi.

CHP iktidarında devletin yeniden hukuk devleti olacağını belirten Öztrak, "Suç örgütü elebaşına, televizyonlarda cevap yetiştirmeye çalışan İçişleri Bakanı'nın itirafları AK Parti'nin nasıl kavgalı bir ev olduğunu da ortaya koydu. AK Parti'de herkes, birbirine kumpas kurmuş. Bu ülkenin seçilmiş Başbakanının altından hem AK Parti Genel Başkanlığı hem de Başbakanlık koltuğu kumpasla çekilip alınmış. Brezilya dizilerindeki entrikalar, bunlarınkiler yanında masum kalır." diye konuştu.

Bazı fotoğraflar gösteren Öztark, "Şu tabloya bir bakın. Organize suç örgütü elebaşlarıyla bu kadar sıkı fıkı olursanız, ya suyundan, ya huyundan kaparsınız. İçiniz kararır. İçinizdeki kötülük de dilinize vurur. Dünyanın neresinde bir Cumhurbaşkanı çıkıp, siyasi rakiplerini tehdit eder. Hangi aklı başında Cumhurbaşkanı, bundan vazife çıkaracak kendini bilmezlerin önünü açar? Ülkesini, demokrasisini böyle bir riske atar? Rakiplerini açıkça tehdit eden, 'Daha neler olacak neler' diyen bir Cumhurbaşkanına, bu ülkede yabancı yatırımcı canını, malını nasıl emanet eder?" ifadelerini kullandı.

BELARUSTA YAŞANANLAR

Dün Washington Post gazetesinde bir haber yayınlandığını ve henüz yalanlanmadığını aktaran Öztrak, Belarus'un kendi hava sahasından geçen bir yolcu uçağını sahte bomba ihbarıyla inmeye zorlayarak ülkesinde muhalif bir gazeteciyi gözaltına aldığını söyledi.

Bazı demokratik ülkelerin Belarus'a karşı yaptırım kararları aldığını, Belarus'a yönelik bir NATO kararını ise Türk hükümetinin veto ettiğinin ileri sürüldüğünü belirten Öztrak, "Hayrola, yoksa Erdoğan'a bizim ülkemizde, ifade ve basın özgürlüğüne koyduğu vesayet ve sansür yetmedi de şimdi Belarus'a mı sıra geldi? Bu haber doğruysa ayıptır, yazıktır, skandaldır. Ülkemizi bu duruma düşürmeye kimsenin hakkı yoktur. Bu duruma düşürülen bir ülkeye, yabancı yatırımcı nasıl gelir?" dedi.

Ekonomi yönetimine eleştiride bulunan Öztrak, ülkede herkesin burnundan soluduğunu iddia etti. Çiftçilerin son derece kızgın olduğunu belirten Öztrak, akaryakıta yapılan son ÖTV zammıyla, traktörün deposunun artık 92 lira daha pahalıya dolduğunu söyledi.

Bu yıl kuraklık nedeniyle tarımsal üretimde ciddi bir düşüş beklendiğini de ifade eden Öztrak, bu durumun hem ithalatın hem de yeni zamların habercisi olduğuna değindi.

SEÇİM ZAMANIDIR BU ZAMAN

Ankara'da çarşamba günü Siteler ve Anafartalar Çarşısı esnafını ziyaret ettiklerini hatırlatan Faik Öztrak, şunları kaydetti:

"Açık söyleyeyim, bıçak artık esnafın kemiğini delmiş de geçmiş. Ankara Sanayi Odası Başkanı, 'kral çıplak' diye bağırıyor. Pandemide destek diye verilen kredilerin, firmaları iflasa doğru sürüklediğini söylüyor. Sadece Ankara'da değil, İstanbul Sanayi Odası da 'Türk lirasındaki değer kaybı, enflasyondaki artış, faizdeki dalgalanmalar, finansman yükümüzü çok artırdı' diye bağırıyor. Kötü yönetimin faturasını artık sanayicimiz de taşıyamıyor. Bu hükümet ve ortakları, bunun sorumluluğunu taşımıyorlar mı? Hükümet ne yapıyor? Çetelerle magazincilik oynuyor. Hükümetin elinde oyuncak olmuş bir Merkez Bankası, istikrarı sağlayamaz. Türk lirası bugün Amerikan doları karşısında tarihi dipleri gördüyse, sebepleri bunlardır. Ama mazlumun ahı indirir şahı.

Artık vatandaşlarımız, Erdoğan şahsım hükümetiyle vedalaşmaya hazırlanıyor. Biz de hazırız. Eski tartışmalara, olumsuz siyasete 'dur' demeye hazırız. İnsanlarımızı birleştirmeye hazırız. Vakit, tertemiz insanlarımızın güvenine ihanet etmiş bu iktidara veda etme vaktidir. Genel Başkanımızın son grup toplantısında söylediği gibi, vakit tamam, seçim zamanıdır bu zaman. Sandıktan kaçma, milletten korkma Erdoğan. Gel demokrasinin er meydanına."

BÜROKRATLARIN İFADESİNİ TARTIŞMAYI DOĞRU BULMUYORUM

CHP Sözcüsü Faik Öztrak, açıklamalarının ardından soruları yanıtladı.

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun "Sedat Peker'den 10 bin dolar alan siyasetçi var ve bunu savcıya açıklayacağım" dediği hatırlatılarak değerlendirmesi sorulan Öztrak, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Erdoğan'ın Genel Başkanı olduğu AK Parti, kendi içinde kavgalı bir parti. Komplolarda, kumpaslarla yönetilen bir parti. İçişleri Bakanı çıkıyor mafyanın bir milletvekilini aylık 10 bin dolar maaşa bağladığını söylüyor ama ismini açıklamıyor. Niye? Elinde koz diye tutuyor. Parti içindeki kavgalarda kullanacak. İçişleri Bakanı kamu görevlisi olduğunu unutup bu vekili yetkili makamlara bildirmeyerek suç işliyor. TCK'nın 279. maddesi açık. Yargı suç işleyen bakan hakkında da nedense bir türlü resen harekete geçmiyor. Türkiye maalesef bırakın hukuk devletini kanun devleti olmaktan bile çıktı. Bu tabii milletimizin cebini yakıyor."

AK Parti'nin seçim barajının düşürülmesi için çalışmalar yaptığı yönündeki haberlerin sorulması üzerine de Öztrak, "Biz baştan itibaren seçim barajlarından yana olmadığımızı söylüyoruz." dedi.

"Hatta Genel Başkanımız, her siyasi parti genel başkanının bir şekilde Mecliste olmasını sağlayacak bir yol bulunmasını da her defasında tekrarlıyor." ifadesini kullanan Öztrak, şunları kaydetti:

"Ama benim anlamadığım husus şu, bu mevcut başkanlık rejimini getiren Cumhur İttifakı, seçim barajını neden tartışır? Hükümet artık Meclisten çıkmıyor ki. İstikrarı sağlamak için Mecliste çoğunluğu güçlendirecek bir baraj mekanizmasına hiçbir şekilde ihtiyaç yok, bunların kendi düzenine göre. Bu nedenle anlayabildiğim kadarıyla bunlar kendi getirdikleri ucube rejimi kendileri dahi anlamamışlar."