CHP İzmir Milletvekili Zeynep Altıok, Uğur Mumcu cinayeti sanıklarından Selahattin Eş Çakırgil’in Star Gazetesi'nde köşe yazarlığına başlamasına ilişkin yazılı basın açıklaması yaptı.

"Uğur Mumcu'dan Ali İsmail Korkmaz’a..." başlığı ile yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi:

"Türkiye’de her şey olabilirsiniz rezil olamazsınız demişti Murathan Mungan. Yakın tarihimiz bu gerçekliğin ansiklopedisi gibi. Konularına göre ayrılmış türlü rezillikler cilt cilt raflarda duruyor. Abdi İpekçi’nin katili Mehmet Ali Ağca’ya yarışma programında jüri üyeliği teklif edildi bu ülkede. Daha ne diyelim, daha ne olsun diyecekken başka bir rezillikle daha karşılaşıyoruz. Uğur Mumcu cinayeti sanıklarından Selahattin Eş Çakırgil’in Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nden aldığı tutuklanmama güvencesiyle ülkeye dönüp, bir süre sonra da Star Gazetesinde köşe yazarlığına başlaması.

"CİNAYET SANIĞI İLE AKP VE ERDOĞAN DEĞERLERİ YAKIN"

Simgeleşmiş açık bir cinayet davasının en önemli sanıklarından birisi olan ilgili şahıs yeni işine başlarken, AKP ve Erdoğan zihniyetinin de itirafı niteliğinde çok açık ve net bir açıklamada bulunmuş; “Tayyip Erdoğan başta olmak üzere, onun çevresindeki çekirdek kadroyu genel hatlarıyla kendi değerlerime en yakın insanlar olarak görüyorum” Bu ülkenin çağdaş yarınlarının düşmanı bir cinayet sanığı ile maalesef AKP ve Tayyip Erdoğan değerleri birbirlerine son derece yakın.

Sadece Umut Davası’nda değil, biz bu yakınlığı Sivas Davası’nda, biz bu yakınlığı Hrant Dink cinayetinde, biz bu yakınlığı Ali İsmail Korkmaz davasında, biz bu yakınlığı Nuh Köklü davasında gördük.

Sivas Davası’nın zaman aşımına uğrama kararından sonra “ülkemiz için hayırlı olsun” diyen Recep Tayyip Erdoğan, yıllarca Sivas Davası sanıklarının avukatlarını, diri diri insanları yakanların avukatlarını milletvekili, bakan, belediye başkanı, üst düzey bürokrat yaparak ödüllendirdi. Hrant Dink cinayetinde ihmali bulunan, yardımcılarının çağırıp odasında üstü örtülü bir biçimde tehdit ettiği İstanbul Valisi Muammer Güler önce Kamu Güvenliği Müsteşarı, sonra Milletvekili ve Bakan olmadı mı? İhmali olan ne kadar emniyet görevlisi varsa terfi almadı mı? Ogün Samast’la fotoğraf çektiren polis, Malatya Emniyet Müdür Yardımcılığına kadar yükselmedi mi? Ali İsmail Korkmaz’ın katilleri, “biz hükümete karşı darbeyi önledik” demedi mi? Nuh Köklü’nün katilinin abisi “Sayın Cumhurbaşkanım, biz de sizdeniz, onlar AKP karşıtı ve Gezici” demedi mi?

Peki Erdoğan’ın “Polis kendisini savunmayacak mı?” diyerek savunduğu, Ethem Sarısülük’ün görüntülerle de sabit olan katili Ahmet Şahbaz daha dün serbest bırakılmadı mı? Bu katil aramıza salınmadı mı? Kim bu kararı veren yargıcın Erdoğan’ın açıklamasından azade karar verdiğini söyleyebilir?Kim yargının bağımsız olduğunu söyleyebilir? Hiç kimse!

Evet, Türkiye’de aydınlıktan, uygarlıktan, özgürlükten, barıştan, sevgiden yana kimler varsa karşısındakilerle Erdoğan ve AKP arasında bir çeşit değerler yakınlığı var. Kötü olan şu ki; bu insanlar cinayet işliyorlar, bu insanlar insanların çocuklarının cenazelerini kaldırmasına, bu insanlar çocukların babasız büyümesine sebep oluyorlar. AKP ve Erdoğan arasındaki “değerler yakınlığı” insanların hayatlarına mal oluyor.

"KAPINIZIN ÖNÜNDEKİ KATİLLERİ SÜPÜRÜN!"

Aranıza mesafe koyun demeyeceğiz, zira tıynetleri bu. Fakat en azından insanların acılarını canlandıracak utanmazlıklar yapmayın. Bu ülkenin insanlarını bu kadar açıktan aptal yerine koymayın. Katil zanlılarını koruyup, beslerken; seçim meydanlarında savaşı biz başlatmadık riyakarlığını yapmayın. Daima katilden yana oluşunuz barış sözlerinizin sahteliğini yeterince ortaya koyuyor. Kapınızın önündeki katilleri süpürün!"

(BirGün)