CHP İstanbul Milletvekili Eren Erdem, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin 25 Eylül’de yapacağı bağımsızlık referandumuna ilişkin açıklamalarını değerlendirdi.

Bahçeli’nin, "Barzani'nin Türkmen kentlerini kapsamına alan referanduma karşı koyulmalıdır. Bu, gerekirse savaş sebebi sayılmalıdır. Türkiye'nin bölünme dinamiklerini aklından geçiren kim varsa kafasını koparmalıdır"  açıklamasına tepki gösteren Erdem, “Peki Sn.Bahçeli bu referandumun yapılması halinde, sadece ve sadece AKP Hükümetinin buna sebep olabileceğini bilmiyor mu?” ‘Referandum bir savaş sebebidir' derken, Barzani’yi mi, AKP’yi mi kastettiniz? Yani kiminle savaşma sebebi? Tüm meşruiyetini AKP’nin tutumundan alan bir referandumun olması halinde, kime savaş açacaksınız?" diye sordu.

Eren Erdem'in ABC Gazetesi için yazdığı yazının ilgili bölümü şöyle:

Muhtemelen biliyor. Ama ben biraz açayım meseleyi. Kuzey Irak’ın referandum kararının tek ve biricik nedeni, Erbil yönetiminin yaşadığı büyük ekonomik krizdir. Malumunuz, Kuzey Irak bütçesinin %65’i memur maaşlarına gitmektedir. Çünkü çalışan nüfusun %75 memur yapılmıştır. Bu devasa rakam karşılığında sadece %10’luk bir bütçe yatırıma ayrılabilmiştir. Bölgesel yönetimin en büyük gelir kaynağı ise petrol satışından aldığı %17’lik paydır. Malumunuz; evvelemirde Bağdat ile Erbil arasında bu husus bir krize yol açmıştı. Bu krizin aşılması; 2 Aralık 2014 tarihinde yapılan anlaşma ile son bulmuştu. Anlaşmaya göre Erbil, Kerkük petrolü dahil olmak üzere günlük 550bin varil petrolü “Irak üzerinden” ihraç edebilecek, bu gelirin %17’si Erbil’e aktarılacak, ayrıca memur maaşları da Irak tarafından ödenecekti.

Lakin Bağdat bu anlaşmaya uymadı. Aylık 1 milyar dolaylarında bir gelir bekleyen Erbil yönetimine; Ocak ayında 250, şubat ayında 300, mart ayında ise 400 milyon dolar alabildi.

Özetle, Bağdat’ın bu tutumu Erbil’in memur maaşlarını dahi ödeyemez hale gelmesini sağladı. Büyük bir kriz baş gösterdi.

‘VE DEVREYE ERDOĞAN GİRDİ!’

Bu kriz yaşanırken Barzani Şubat sonunda Türkiye’yi ziyaret etti. Ve memur maaşlarını ödeyebilmek için 500 milyon dolar borç aldı. Halihazırda Erbil ile Türkiye arasında 2013 yılında petrolün Ceyhan üzerinden satışına yönelik bir anlaşma yapılmıştı bile. Ve Türk Enerji Bakanlığı yetkilileri 2014 itibariyle sevkiyatın başladığını, gelirin Halk Bankası’nda tutulduğunu duyurmuşlardı. Erbil yönetimi bu anlaşma üzerinden, kesintiye uğrayan payını Türkiye’den alabilecekti. Bağdat yönetiminin payı da Bağdat’a gidecekti. Bu büyük kıyak elbette karşılıksız yapılmıyordu. AKP hükümeti de buradan nasibini alıyordu.

‘BAĞDAT TEPKİ GÖSTERDİ!’

Bağdat yönetimi bu duruma ciddi tepki gösterdi. Erbil’i kendisiyle yaptığı anlaşmaya uymamakla itham etti. Erbil’in “%17’lik payın ödenmediği yönündeki iddiasına karşı, Bağdat yönetimi Erbil’in günlük 550 bin varil anlaşmasına sadık kalmadığını, Türkiye ile yapılan anlaşma üzerinden bu rakamlara ulaşılmadığını, ihraç edilen petrol payının Erbil’e aktarıldığını” söylüyordu. İş kızışmıştı.

‘VE BARZANİ TÜRKİYE’YE GÜVENEREK…’

Ve Barzani, nasılsa Türkiye üzerinden petrol satarım diyerek “bağımsızlık” bahsini açtı. Tam tartışmalar alevlendiğinde Erdoğan; “bu Irak’ın iç meselesidir” demişti. Erbil yönetiminin sözcüsü Safin Dizayi ısrarcı bir dille; “Türkiye’nin referandum olsa bile, hiçbir şekilde petrol anlaşmasından geri adım atmayacağını kendilerine bildirdiklerini söylemesi” meseleyi daha farklı bir boyuta çekmişti. Akabinde Haziran ayında Ankara’da bir etkinlik düzenlendi.

SETA’nın düzenlediği etkinliğin adı; “IKBY’de bağımsızlık arayışı” idi. Katılımcılar ise; “Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Başdanışmanı İlnur ÇEVİK, Hisham AL-ALAWI (Irak Ankara Büyükelçisi), Hamza CUBURİ (Nahrain Center Eski Müdürü),Hemin HAWRAMİ (IKBY Başkanı Başdanışmanı) şeklindeydi. Barzani’nin başdanışmanı Hawrami; “bağımsızlık referandumunun gerekçelerini” anlattıktan sonra, Erdoğan’ın Başdanışmanı; “referanduma, Irak’ta istikrarsızlık olabileceği endişesiyle karşı olduklarını, ama referandum yapılması halinde HİÇBİR YAPTIRIM uygulamayacaklarını” ifade etmişti. Manası şuydu; “referanduma karşıyız, ama referandum yapılsa bile petrol anlaşmasını sürdüreceğiz.” (İlgili etkinlik; https://www.setav.org/etkinlikler/ikbyde-bagimsizlik-arayisi/)

‘ZATEN REFERANDUMUN YAPILMASININ TEK KOŞULU…’

Komiklik tam burada başlıyor. Referandumun yapılıp İKBY’nin bağımsız olabilmesinin tek yolu; “Türkiye’nin petrol alımını sürdürmesidir.” Yani siz; “ben karşıyım referanduma, ama petrolü almaya devam edeceğim” dediğinizde, referandumu yap demiş olursunuz. İran sert tepki gösterse de bir yaptırım gücü yok. Barzani’nin bağımsızlık yolculuğunda tek gücü; “petrolü Türkiye üzerinden satabilmesi.” Eğer Türkiye; “benim muhatabım Irak’tır, ben petrolü Irak’tan alırım” derse, İKBY asla referandum yapamaz. Yani, Erdoğan çıkıp referanduma karşıyım derken, sadece halkı kandırmaktadır. Halkı aldatan, milli duygularla alay eden bir politika yapmaktadır. Ama diğer taraftan da “petrolü alacağız” diyerek referandumun yapılmasını sağlamaktadır. Yani İKBY referandumu Türkiye’ye bağlıdır. Türkiye’nin tavrı tamamen belirleyicidir.

‘MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU’NUN BAĞDAT ZİYARETİ!’

Çavuşoğlu dün Bağdat’a gitti. Ve bir açıklama yaptı; “biz Irak’ın toprak bütünlüğünden yanayız. Referanduma karşıyız.” Akıllara zarar bu açıklamayı yaparken yüzünde en ufak bir kızarıklık görmedim. Referanduma karşı olmak; “referandumun olmasını istememek” demektir. Referandumun olmaması için Türkiye’nin ben petrolümü Irak’tan alıyorum demesi gerekir. Eğer; “ben referanduma karşıyım, ama Barzani’den petrol alacağım” diyorsanız bunun manası; “referandum yapılmalıdır” olacaktır. Çünkü olası bir referandumda oluşacak yönetim, güneyinde Irak, doğusunda İran ve batısında Suriye’nin yer aldığı bir coğrafya olacaktır. İran ve Suriye hattında petrol akışı imkansız iken, tek yol, tek imkan Ceyhan hattıdır. Bu hat üzerinden petrol satışı varsa referandum vardır, yoksa referandum yoktur. Bütün mesele budur.

‘ŞİMDİ DEVLET BAHÇELİ’YE SORUYORUM’

“Referandum bir savaş sebebidir” derken, Barzani’yi mi, AKP’yi mi kastettiniz? Yani kiminle savaşma sebebi? Tüm meşruiyetini AKP’nin tutumundan alan bir referandumun olması halinde, kime savaş açacaksınız?