Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği (CİSST) Yönetim Kurulu Üyesi avukat İdil Aydınoğlu, cezaevlerinde bulunan tutuklu ve hükümlülerin oy kullanma hakkını, cezaevlerinde seçimin nasıl yapılacağını ve AİHM’in daha önce Türkiye’nin aleyhinde verdiği mahpusların oy kullanma hakkıyla ilgili açıklamalarda bulundu.

Duvar’dan Hacı Bişkin’in haberine göre, tutuklular ve taksirli suçlardan hüküm giyenlerin oy kullanabileceğini anlatan Aydınoğlu, hapishanelerdeki seçim güvenliğini, mahpusların oy kullanma hakkını ve AİHM'in 'Söyler kararını' da örnek gösterdi.

‘CEZAEVLERİNDE 246 BİN 416 TUTUKLU VE HÜKÜMLÜ BULUNUYOR’

16 Nisan 2016 Anayasa referandumunda cezaevlerinde 210 bin tutuklu ve hükümlü olduğu biliniyordu. Bu sayı bugün ne kadar? Net bir sayı var mı?

Adalet Bakanlığı tarafından açıklanan son verilere göre 15 Mayıs 2018 tarihi itibariyle 246 bin 416 tutuklu ve hükümlü bulunuyor. Bunlardan 66 bin 902 kişi tutuklu, 28 bin 488’i hüküm özlü ve 151 bin 26’sı hükümlüdür.

‘TUTUKLULAR, HÜKÜMÖZLÜLER, VE TAKSİRLİ FİİLLERDEN CEZA ALANLAR OY KULLANABİLECEK’

24 Haziran’da yapılması planlanan erken seçimde bu tutuklu ve hükümlüler içerisinde kimler oy kullanabilecek?

Türkiye hapishanelerinde tutulan kişilerden kimlerin oy kullanabileceğine ilişkin yasal düzenleme ve YSK’nın kararları Aralık 2013’ten beri aynı. Buna göre tutuklular, hükümözlüler (cezası henüz onanarak kesinleşmemiş kişiler) ve taksirli fiillerden dolayı ceza almış hükümlüler oy kullanabilmekte. Öte yandan cezası kesinleşmiş olsa dahi hapishaneye alınmayan hükümlüler, koşullu salıverilmeden yararlanmış kişiler, mahkeme tarafından cezası ertelenen (sağlık, hamilelik ya da yeni çocuk sahibi olmak vb gibi nedenlerle) hüküm almış kişiler de oy kullanabilecek. YSK Aralık 2013 tarihli kararında kişilerin yasal bir biçimde hapishane dışında olması (tahliye, koşullu salıverme, infaz erteleme gibi) ile oy kullanma hakkını birbiriyle ilişkili olarak yorumlamıştır.

YSK’nın 01.05.2018 tarihli ve 337 sayılı kararına göre seçim kütükleri kesinleştikten sonra dışarıdakiler gibi mahpuslar da kütüğe kaydolamazlar. Ancak hapishane dışında seçmen kütüğüne kaydı olan mahpuslar ilk tur seçimi için 21 Haziran 2018; gerçekleşmesi halinde ikinci tur için 6 Temmuz 2018 tarihine kadar tutuklu seçmen listesine kayıt yaptırabilecekler. Bunun için hapishane idaresi aracılığıyla kayıtlı oldukları İlçe Seçim Kurulu’na yazarak kayıtlı olduklarına dair belgeyi istemeleri gerekmekte. Mahpuslar, seçmen kütüğüne kayıtlı olduklarını kendileri ispat etmeli.

‘FİRAR EDENLER VE KASITLI FİİLLERDE CEZA ALMIŞ KİŞİLER…’

Peki bu saydığımız mahpuslardan kimler oy kullanamaz?

Kasıtlı fiillerden ceza almış kişiler oy kullanma hakkına sahip değil. Buna firar edenler de dahil. Ceza hukuku, taksirli ve kasıtlı olarak gerçekleşen fiilleri ayrı başlıklarda ele alır. Yanlışlıkla ya da bilmeden yapılmış ve ceza kanununda suç olarak tayin edilmiş bir fiil taksirli suç; bilerek ya da eylemin yaratacağı sonuçları öngörerek gerçekleştirilen suç tayin edilmiş fiillerden ceza alanlar ise kasıtlı suçlardan ceza almış olurlar. Kasıtlı bir suçtan hapis cezası alan ve seçim esnasında hapishanede bulunan kişiler oy kullanamazlar. Ayrıca bu saydıklarımızla birlikte ilk turda 21 Haziran’a kadar ve gerçekleşmesi halinde ikinci turda 6 Temmuz’a kadar seçmen kütüğünü değiştirmeyen tutuklu ve hükümözlü ya da taksirli suçlardan ceza almış hükümlü kişiler de oy kullanamayacak.

‘HAPİSHANELERDEKİ SEÇİM GÜVENLİĞİNİ OLUMSUZ ETKİLEYECEK BİR DÜZENLEME YOK’

Bu seçimde de sandık güvenliği en çok tartışılan konulardan biri… Peki cezaevlerinde sandık güvenliği için kimlere görev veriliyor?

Bu seçim süreci, yasal düzenlemelerin takibi açısından önceki yıllara göre farklı bir seyir izledi. Birçok düzenleme seçim tarihinden sonra ve hızlıca yasallaştı. Ancak gözlemlediğimiz kadarıyla doğrudan hapishanelerdeki seçim güvenliğini olumsuz etkileyebilecek bir düzenleme yok. Anayasa madde 67/5, ceza infaz kurumları ve tutukevlerinde oy kullanılması ve oyların sayım ve dökümünde seçim emniyeti açısından alınması gerekli tedbirlerin Yüksek Seçim Kurulu tarafından tespit edildiğini ve seçimlerin görevli hâkimin yerinde yönetim ve denetimi altında yapılacağını düzenler.

DÜNYADAN ÖRNEKLER…

Diğer ülkelerdeki cezaevlerinde sandık güvenliği, oy kullanma hakkı gibi süreçler nasıl işliyor? Bu konuda Türkiye’nin taraf olduğu Uluslararası sözleşmeler ne diyor?

Söz konusu mahpuslar olduğunda devletleri bağlayan sözleşmelere rastlamak oldukça zor ancak elbette tüm insanlar gibi mahpusların da temel hak ve özgürlüklerden faydalanacağını kabul etmek gerekiyor. Dolayısıyla seçme hakkı bağlamında BM Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi’nin ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi Protokol No.1’in mahpuslar için de geçerli olduğu ve belli kurallara bağlı olarak sınırlandırılabileceği açık. En azından uygulamanın insan haklarına uygun olması için bu mantığa riayet etmek gerekiyor. Avrupa Konseyi açısından bakarsak Bakanlar Komitesi’nin 2005 yılında yeniden düzenlediği Avrupa Cezaevi Standartları temel metin olmaya devam ediyor. Temel ilkelerden olan, mahpusların insan haklarına getirilecek her tür kısıtlamanın gerekli ve kişiler hakkında hükmedilen kararın meşru amacıyla uyumlu olması kuralı bu konuda da temel çerçeveyi belirleyecek.

Bu konuda nispeten bilgi sahibi olduğum ülkelerin ABD ve Avrupa ülkeleri ile sınırlı olduğunu belirterek başlamalıyım. ABD, dünyanın en kalabalık mahpus nüfusuna sahip ülkesi olmanın yanı sıra haklar bağlamında da en sınırlayıcılardan biri olmaya devam ediyor. Bazı eyaletlerde tutuklu ya da hükümlü olmasına bakılmadan hiçbir mahpus oy kullanamazken bazılarında koşullu salıverilmiş olanlar, hatta cezasını tamamen bitirmiş olanlar dahi oy kullanamamakta. Bazı eyaletlerde ise yalnızca hükümlüler oy kullanma haklarını kaybederler.

‘AVRUPA KONSEYİ ÜYESİ ÜLKELERDE FARKLI UYGULAMALARLA KARŞILAŞMAKTAYIZ’

Avrupa Konseyi üyesi ülkelere geldiğimizde ise birbirinden farklı uygulamalarla karşılaşmaktayız. Estonya, Ermenistan, Gürcistan, Macaristan’da tüm hükümlü mahpusların oy kullanmasını yasaklayan düzenlemeler yürürlükte. Rusya, Bulgaristan ve İngiltere gibi hükümlü mahpusların tamamının oy kullanamadığı ülkelerdeki düzenlemelerin hak ihlali oluşturduğu, BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliği ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından kararlaştırıldı. Ancak bu ülkeler adım atmakta oldukça geç ve hakların iadesi konusunda isteksiz davrandılar. Fransa, İtalya ve Almanya’da mahpusun aldığı cezanın süresi oy verme hakkında belirleyici oluyor. Belçika’da ise hapis cezasının uygulanmadığı durumlarda dahi ek bir ceza ile seçme hakkından mahrum kalınması söz konusu olabiliyor.

‘MEVCUT YASALAR KASITLI SUÇLARDAN HÜKÜM GİYMİŞ KİŞİLER ARASINDA AYRIMA GİTMEYEREK GENEL BİR HAK MAHRUMİYETİ DÜZENLEMEKTE’

Beş yıl hapis cezasına çarptırılan Ahmet Atahür Söyler, 2007 seçimlerinde cezaevinde olması, 2011 seçimlerinde ise şartlı tahliye olmasına rağmen cezasının infazının tamamlanmamış olması sebebiyle oy kullanamadığı için AİHM’e başvurmuştu. Eylül 2013’teki Söyler/Türkiye kararında AİHM (Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi), Türkiye Devleti’nin tahliye olmuş kişilerin siyasi haklarını kısıtlamasını AİHS (Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi) 1 Nolu Protokolün 3’üncü maddesine aykırı buldu. Bu karar ne anlama geliyor, Türkiye karara bağlayıcı oldu mu?

Türkiye mahpusların seçme hakkı konusunda geniş yelpazeli bir kısıtlamayı tercih etmiş ülkelerin arasında yer alıyor. Söyler/Türkiye kararında AİHM, mahpusların oy kullanmasına ilişkin düzenlemeyi iki biçimde eleştirir. Bunlardan biri koşullu salıverme ve benzeri sebeplerle hapishane dışında bulunan kişilerin oy kullanamaması meselesidir. AİHM kararından birkaç ay sonra Aralık 2013 tarihli YSK kararı, AİHM’in işaret ettiği sorunu çözecek bir adım atmış ve hapishanelerde kimlerin oy veremeyeceğine dair çerçeveyi, kasıtlı suçlardan hükümlü olan ve hapishanede bulunanlar ile (firar edenler hariç) çizmiştir. Ancak 21 Ekim 2014 tarihli Murat Vural/Türkiye kararında gördüğümüz üzere YSK’nın bu kararına rağmen 2013 tarihinde koşullu salıverilen başvurucunun, cezasının bitimine kadar oy verme hakkı elinden alındı.

Öte yandan diğer eleştirilen hususa ilişkin hiçbir girişim olmadı. Bu da kasıtlı suçlar arasında bir ayrıma gidilmemiş olmasıdır. AİHM, “kasıtlı suçlar”dan hüküm giyenlerin otomatik ve ayrım gözetmeden bu haktan mahrum kalmasını geniş bulur. Kasıtlı fiillerden dolayı hapis cezası almış kişiler arasında da ayrıma gidilmesi gerektiğini belirtir. Ancak mevcut yasalar, kasıtlı suçlardan hüküm giymiş kişiler arasında ayrıma gitmeyerek genel bir hak mahrumiyeti düzenlemekte.

Mahpuslar cezaevlerinde yaşadıkları hak ihlalleri iddialarını ve daha birçok konuyu size mektuplar yazarak sorunlarını bildiriyor. Daha önce size “Biz bu seçimde oy kullanamadık” gibi başvurular geldi mi?

Hayır. Henüz böyle bir başvuru almadık. Bu seçim sürecinde de almayacağımızı umuyoruz.