Gazeteci-Yazar Celal Başlangıç, Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun ‘tasfiye’ edilmesine neden olan olayların yanıtlarını köşesine taşıdı. Başlangıç aynı zamanda Davutoğlu döneminde ülkede yaşananları da sıraladı.

Celal Başlangıç’ın Haberdar’da “Davutoğlu'nunki bile fazla geldi, daha düşük profillisi aranıyor!” başlıklı yazısının ilgili bölümü şöyle:

"Azledildiği" günden bu yana herkes "Davutoğlu neden gitti?" sorusunun yanıtını arıyor.
 
Bu sorunun yanıtı hem var, hem de yok.
 
Yanıtı var, çünkü; AKP sözcüleri, yandaş yazarlar, yorumcular alt alta bir çok madde sıralıyor Davutoğlu'nun gitme nedenlerine ilişkin.
 
Bu sorunun yanıtı yok. Çünkü gösterilen hiçbir gerekçe durumu açıklamaya yetmiyor.
 
Davutoğlu'nun gitmesini gerekçelendirme çabasında olanlar, 7 Haziran öncesi MİT Başkanı Hakan Fidan'ın aday gösterilmesinden başlıyor. Hatta içlerinde 28 Şubat'taki "Dolmabahçe Mutabakatı"nı Davutoğlu'nun Erdoğan'dan habersiz gerçekleştirdiğini iddia edenler de var.
 
Bazıları "Başkanlık rejimine karşıydı, açıktan söylemiyordu ama gizliden gizliye aleyhinde çalışıyordu" diyor.
 
Kimine göre "HDP'lilerin dokunulmazlıklarının kaldırılmasını ağırdan alıyormuş" Davutoğlu, ondan gitmiş.
 
"Dışarıda ABD ve AB ile içeride Genelkurmay ve MİT ile Erdoğan'ın bilgisi haricinde ilişkiler geliştiriyordu" iddiasında olanlar bile var.
 
Gönderilme nedenleri arasında AB'nin "muhatabımız Cumhurbaşkanı değil, Başbakan" sözüne Davutoğlu'nun yanıt vermemesi de sayılıyor.
 
Hele bir "Davutoğlu'nun Obama'dan aldığı randevu meselesi" var ki kimilerine göre "bardağı taşıran damla" olmuş.
 
Ancak pek seslendirilmeyen, daha doğrusu AKP yandaşları tarafından dile getirilmeyen başka nedenleri sayan "münafıklar" da var Davutoğlu'nun gönderilmesi konusunda.
 
Bunlardan biri "vizesiz Avrupa" için AB'ye verilen sözlerden biri olan "Şeffaflık Paketi"ni Davutoğlu'nun Ocak 2015'te gündeme getirmesi. Hazırlanan yasaya göre kamu harcamaları, ihaleler, siyasetçilerin ve bürokratların mal varlıkları, her şey şeffaf olacaktı.
 
Ancak Erdoğan'dan paparayı yiyince Davutoğlu bir daha ağzına almaz oldu "Şeffaflık Yasası"nı.
 
Davutoğlu'nun bir başka "gönderilme" nedeni olarak da "Yüzde 100 hazine güvencesi"ne karşı çıkması gösteriliyor.
 
2014'ten bu yana bazı kamu yatırımlarında "yüzde 100 hazine güvencesi" uygulanıyor. Bunlar arasında 3. Köprü, 3. Havaalanı, yapılması planlanan 10'dan fazla dev bölge hastaneleri de var.
 
Bilindiği gibi bu ihalelerle beslenip "havuz medyası" oluşturan AKP yanlısı patronlar da var bu ihaleyi alanlar arasında.
 
Yani bu ihaleler bir anlamda "havuz medyası"nın beslenme musluğu.
 
İddiaya göre Davutoğlu, ekonomik istikrar için yüzde 100 olan hazine güvencesini yüzde 80'e indirmek için çalışma yaptırıyormuş. Ancak ömrü vefa etmemiş bu kesintiyi yapmaya.
 
Gitme nedeni ne olursa olsun, Davutoğlu'nun arkasında kan revan içinde bir ülke bıraktığı kesin.
 
Kim diyebilir "Bu ülkede yedi ay önce yüzde 49,5 oy almış bir iktidar partisi ve onun genel başkanı var" diye.
 
Davutoğlu döneminde Türkiye Cumhuriyet tarihinin en uzun süreli sokağa çıkma yasakları yaşandı.
 
16 Ağustos 2015'ten bu yana Türkiye kimi il ve ilçelerde sokağa çıkma yasağının olmadığı, kentlerin kuşatılmadığı, bombalanmadığı, insanların ölmediği tek bir gün yaşamadı.
 
Davutoğlu'nun Başbakanlığı sırasında Kürt Sorunu'nun en kanlı süreçlerinden biri yaşandı.

[...]

Yazının tamamını buradan okuyabilirsiniz.