Mardin'in Kızıltepe ilçesinde dün HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ ve parti milletvekillerinin katılımıyla gerçekleştirilecek dokunulmazlıkların kaldırılmasına ilişkin “halk buluşması”na polis gaz bombaları ile saldırdı. Uzun bir süre Kızıltepe Belediye Başkanlığı binasında mahsur durumda kalan kitlenin dışarı çıkamaması tepkilere yol açmış ve Yüksekdağ’ın polise yönelik konuşması sosyal medyada yer bulmuştu.

Gazeteci, yazar Celal Başlangıç, yaşananlar üzerine HDP Mardin Milletvekili Mithat Sancar’dan da görüş alarak aslında neler yaşandığını köşesine taşıdı.

Celal Başlangıç’ın Haberdar’da yayımlanan “Devlet, Kürt kentlerinde daha eğreti duruyor!” başlıklı yazısının ilgili bölümü şöyle:

“Dokunulmazlıkların kaldırılması üzerine HDP'nin düzenlediği "Demoratik Siyaset Buluşmaları" dün Kızıltepe'deydi.
 
HDP ve DTK Eş Genel Başkanları da katılacaktı mitinge Mardin milletvekilleriyle beraber.
 
Belediye binası önünde toplanan kitle tazyikli su ve biber gazıyla dağıtılmıştı. Çok sayıda gözaltı vardı.
 
Kızıltepe'de bulunan Mardin Milletvekili Mithat Sancar'a ulaştım.
 
Yaşanan bütün olumsuzluklara karşın büyük bir kitlenin toplandığını anlatıyordu Sancar:
 
"Bu şartlarda yaptığımız en barışçıl, en demokratik eylemdi. Güvenlik güçleri 'slogan atılmasın' diye uyarıyordu bizi. Bazı kişilerin slogan atabileceğini, ama kendi kontrolümüzü sağlayacağımızı söylüyorduk. Bu arada belediyenin önündeki Türk bayrağının indirildiğini haber verdi güvenlik güçleri. Bir baktım küçük bir çocuk tırmanmış direğe. Çitlembik gibi, en fazla 30 kilo. Hemen partililere 'aşağıya inip derhal bayrağı direğe takın' dedim. Onların peşinden de ben gidiyorum. Bayrağı takacağız. Daha merdivenleri inerken kitleye gaz sıkmaya başladılar. Çocuk kendi yapmış olabilir. Birileri yönlendirmiş olabilir. Kızgın bazı gençler teşvik etmiş olabilir. Ama çok kolay çözülecek bir sorundu aslında."
 
İnsanlar kaçışırken bir kısmı belediye binasına sığınıyor doğal olarak.
 
Bu arada onlarca polisle belediye binası basılıp aranmak istiyor.
 
HDP'li vekiller, arama izinleri olmadığı için belediyenin basılmasını engelliyor.
 
Sonunda bir çözüm bulunuyor. Kapalı mekanlara başkanların denetiminde bakıyor birkaç polis. Kimseyi de bulamıyor.
 
Bu yaşananları değerlendirirken günlerdir bölgede yaptığımız gözlemleri doğrulayacak tesbitler yapıyor Mithat Sancar:
 
"Yönetmeyi değil de düşmanlaştırmayı kafasına yerleştirmiş görünüyor. 'Ben bunu kontrol altına alırım, yönetirim' mantığıyla bakmıyorlar. Hakim olan mantık 'karşımda düşman var, ben buna aman vermeyeyim' yaklaşımı."
 
Miting öncesi çalışma yaparken saatlerce dolaşmış Sancar Kızıltepe çarşısında,
 
"İnsanlar devletin kendilerine hangi gözle baktığının çok farkında. İşte hendeklerden, barikatlardan sonra halkın HDP'den soğuması da söz konusu değil. Aynen 7 Haziran seçimlerindeki hava vardı burada. Görünen o ki her şeye karşın hala halkın umudu var demokratik siyasetten."
 
Bölgede siyasetin algılanması da Türkiye genelindeki algının çok ötesinde bir yerde.
 
Örneğin kimse AKP Genel Başkanlığı'na Binali mi gelmiş milyonali mi gelmiş hiç umurlarında değil.
 
Yeni Bakanlar Kurulu'nda kimlerin olacağını hiç merak etmiyorlar.
 
Çünkü AKP'den, düzen partilerinden hiçbir umutları kalmamış.
 
Yalnız HDP'li vekillerin dokunulmazlıklarının kaldırılması konusunda CHP'lilere çok kızgınlar.
 
Neredeyse herkesin yaklaşımı birbirine benziyor:
 
"CHP zaten buraya gelip rapor yazmaktan başka hiçbir şey yapmadı. Artık gelip rapor da yazamayacaklar."
 
Yani artık CHP'liler nadir olarak gittikleri bölgede "Yahu bu zamana kadar neredeydiniz, neden bu kadar geç kaldınız?" sorusuyla bile karşılanmayacaklar.
 
Bölge insanları yaşadıkları travmayı henüz atlatamamış. Çünkü hala yaşanılan yıkımlı, ölümlü bir sürecin içindeler.
 
Ama geçen zaman içersinde yaşananları damıttıkça hendeklerden, barikatlardan "kahramanlık öyküleri" çıkarmaya başlamışlar.
 
Kürtler süreç içersinde yarın başlarına ne geleceğinden emin değiller, şimdilik geleceğe daha "eğreti" bakıyorlar ama bölgede devletin duruşu da bir o kadar "eğreti" görünüyor.”