Cumhuriyet gazetesi Genel Yayın Yönetmeni ve yazarı Can Dündar, bugünkü köşesinde Diyarbakır'daki HDP mitingine yönelik saldırıyı ve saldırı karşısındaki sağduyulu tutumu yazdı. 

"Diyarbakır provokasyona gelmedi," diyen Dündar, yarınki seçimin önemine dikkati çekerek, "Yarınki seçimin önemi, kimi getireceğinden çok kimi götüreceğinde... 8 Haziran sabahı gün ağarırken, kan ter içinde uyanıp uzun sürmüş bir kâbusun sonuna geldiğimizi göreceğiz," dedi.

Dündar'ın yazısından bir bölüm şöyle:

HDP’nin Diyarbakır mitingini izleyenler, patlama olduğu anda halkın el ele tutuşup yere oturduğunu söylüyorlar.

Bombalarla sınanmış bir halkın sağduyulu tepkisi...

Bombayı koyanın beklediği, alanı dolduranların panik halinde birbirini ezmesiydi muhtemelen...

Olmadı.

Diyarbakır, provokasyona gelmedi.

Burada Selahattin Demirtaş başta olmak üzere HDP kadrolarının barış kararlılığının altını çizmek lazım.

HDP, çekilmeye çalışıldığı şiddet anaforuna düşmedi, öfkeye yenilmedi, inatla tabanını sakinleştirdi ve seçim öncesi son tuzağı da bertaraf etti.

Diyarbakır barış köprüsünden, Demirtaş da liderlik sınavından geçti.

Barış böyle sağduyuyla direnirse, el ele tutuşmuş bu halkı bir daha hiç kimse savaşa sürükleyemez.

[...]Yarınki seçimin önemi, kimi getireceğinden çok kimi götüreceğinde...

8 Haziran sabahı gün ağarırken, kan ter içinde uyanıp uzun sürmüş bir kâbusun sonuna geldiğimizi göreceğiz.

Ömrümüzün 12 yılını gömen, ülkeyi bir korku toprağı haline çeviren despotu nihayet dizginlediğimizi görüp sevineceğiz.

Kalkacak sofralarımızdan öfkeli sesi, çatık kaşı, nobran çehresi... Sohbetlerimiz, manşetlerimiz, haberlerimiz derin bir nefes alacak.

Kaç çocuk yapacağımız, gazetede ne yazacağımız, ne içip nasıl giyeceğimiz, nerede, ne kadar güleceğimiz tamamen bizim kararımız olacak.

Nefret söylemi, yerini uzlaşma arayışlarına bırakacak.

Talimatla açılmış davalar kapanacak, kirli arşivler açılacak.

Neşeyi hatırlayacağız yeniden; meydanlarımız, parklarımız tekrar bize açılacak. TOMA’lar çiçekleri sulayacak. Sarayda, üniversiteliler ders yapacak.

Meşhur klozetlerde hatıra fotoğrafı çektirmek serbest olacak.

O parklarda, meydanlarda, okullarda oturup geçen 12 yılın muhasebesini yapacağız; “Ne oldu da böyle bir kâbusa girildi”, “Nasıl onca insan, bunun güzel bir rüya olduğu yalanına inanabildi” sorularına cevap arayacağız.

“Bir daha asla” diye birbirimize söz vereceğiz.

Elbirliğiyle büyük tahribatın tamirine girişip despotizme asla geçit vermeyecek yepyeni bir ülkeyi, en baştan inşa edeceğiz.