İlk grup toplantısını Diyarbakır’da yapan BDP’nin Grup Başkanvekili Selahattin Demirtaş, AKP'nin MHP ile yeni anayasa girişimlerine dikkat çekerek, ‘’MHP ile tehdit ederek, duruşumuzu zerre kadar esnetemezler. Kürtler kararını vermiştir, karar verme sırası AKP ve şahsındaki devlettedir" dedi. Demirtaş, Meclise dönmek için hükümetle mutabakat şartına dikkat çekti.

Hatip Dicle'nin milletvekilliğinin düşürülmesi ve tutuklu milletvekillerinin tahliye edilmemesi nedeniyle meclisi boykot eden BDP, ilk grup toplantısını Diyarbakır'da gerçekleştirdi.

Cegerxwîn Kültür Merkezi'nde düzenlenen ve ilk olması itibariyle tarihi öneme sahip olan toplantıya geçtiğimiz hafta BDP'ye geçen tüm milletvekillerinin yanısıra çok sayıda kişi yoğun ilgi gösterdi.

Salonda Kürtçe "BDP Grup Toplantısı Amed" yazılı pankartın dikkat çektiği toplantıda, tutuklu bulunan 6 milletvekilinin koltukları boş bırakılarak isimleri yazıldı. Milletvekillerinin salona girmesiyle birlikte salonda alkış ve zılgıt sesleri yükseldi.

Açılış konuşmasını yapan Grup Başkanvekili Pervin Buldan, Diyarbakır'da düzenledikleri ilk grup toplantının anlamlı olduğunu belirterek, "Amed'te yapılmasından kaynaklı onur ve gurur duyduğumuzu da ifade etmek istiyoruz. Tarihi Amed toplantısının barışa demokrasiye insan hak ve özgürlüklerine ve tıkanan demokrasinin önünün açılmasına vesile olmasını temenni ediyorum" dedi.

BLOĞUN BAŞARISI EZİLENLERE UMUT OLMUŞTUR

Buldan’ın ardından konuşan BDP Grup Başkanı Selahatin Demirtaş konuklara teşekkürlerini ifade etti. Demirtaş, YSK'nin veto kararının ardından Bismil'de yapılan protesto gösterisinde polis kurşunu ile yaşamını yitiren H. İbrahim Oruç'u anarak konuşmasına başladı. Demirtaş, ilk toplantılarını Oruç şahsında tüm demokrasi şehitlerine ithaf ettiklerini söyledi.

Seçim sonuçlarının sürpriz olmadığını ifade eden Demirtaş, "Her şeye rağmen AKP'nin seçim barajına, kaymakam, vali desteğine, polisin gazına rağmen tutuklamalara rağmen elde edilen sonuç demokratik kazanımlar açısından elbette ki bir zaferdir. Bu kadar baskı ortamında bu kadar sindirme operasyonu altında Türkiye'de hiçbir hareket, iktidar partisi daha ayakta kalma başarısı gösteremezdi" dedi.

Demirtaş konuşmasında şöyle dedi: "Bütün muhalefetin ezilmeye çalışıldığı dönemde bloğun başarısı Türkiye ezilenleri açısından umut olmuştur. Türkiye toplumunun demokratik siyasette ısrarını ortaya koymuştur. Kürt halkının 80 yıllık politikasına rağmen demokratik siyasette ısrarını ortaya koymuştur. HEP'ten bu yana 7 partisini kapatacaksınız, 20 bine yakın üyesini kadrosunu faili meçhullerle katledeceksiniz, 20 yıl içerisinde 100 binlerce insanı cezaevine tıkacaksınız, 3 binden fazla köyünü yakacaksınız, hukuku çiğneyeceksiniz parlamentonun kapısını her dönemde Kürtlere kapatacaksınız ve Kürtler son defa biz demokratik siyasette ısrarlıyız diyecekler. Bu bizler açısından değil muhataplarımız açısından da önemlidir. Bloğun ortaya çıkardığı güç 36 milletvekilini çok çok aşan güçtür. Herkesin çaresizce AKP'ye mahkum olup kuyruğuna takıldığı ya da boynunu büküp başına neler geleceğini beklediği dönemde bu çıkış demokratik siyasette çok önemlidir. Bu 30 yıllık mücadele ve emek gerçeğidir. Diyarbakır zindanından başlayarak direnişi kendileri açısından kahramanlık sayfasına yazdıranların sonucudur. Bu nedenle seçim başarısını yitirilenlere adıyoruz."

'DEVLET YENİLMİŞTİR'

Sadece AKP'ye karşı seçim zaferi elde etmediklerini belirten Demirtaş, "AKP'nin polisine, medyasına, makarnasına devlete ait ne varsa zafer elde ettik. Sadece bir seçim zaferi değildir, ideolojik açıdan artık tartışmasız bir şekilde devlet Kürtlere yenilmiştir. Bu seçim sonucu bunu ifade etmektedir. 'Kürt yoktur' devlet anlayışının iflasının resmi sonucudur. Bu saatten sonra devletin Kürtlere karşı inkarda direnmesinin anlamı yoktur. İdeolojik olarak yenilmiş iflas etmiştir. Devlet AKP şahsında kendisini yenilemeye çalışırken iflas etmiştir. Hem devlet hem AKP iflas etmiş tüccarlardır. 'Üzerine beton döktük' dediği günlerden bugünlere gelinmişse devletin iflas ettiğinin devleti temsil edenler tarafından itirafının da zamanı gelmiştir. Biz devlet ve AKP'den güçlü olduğumuz için değil daha haklı olduğumuz için kazanıyoruz" dedi.

Çatı partisi tartışmaları hakkında bilgi veren Demirtaş, "Çatı partisi etrafında kenetlenerek Türkiye'deki bütün muhalifleri bünyesinde buluşturan alternatif parti yaratılırsa bir sonraki seçimde yeni bir iktidar partisi ile tanışılacaktır. Biz devleti ele geçirmeye çalışmıyoruz, toplumu ele geçirmiş devleti özgürlükle buluşturmaya çalışıyoruz. Halktan çalınmış iktidarı geri vermeye çalışıyoruz. Demokratik Özerklik esprisi de budur. Halktan çalınan iktidarın halka iadesinin yürüyüşünü gerçekleştiriyoruz. Bizim iktidar yürüyüşü devleti ele geçirme operasyonu olmayacak, değiştirmek için yürüyoruz. Bunları yapabilmek için iktidarda da olmak gerektirmez. Öyle ülkeler var ki, asıl değiştirici güç muhalefetin dinamik gücüdür. İktidarda kim olursa olsun kararlı yürüyüşümüzle değiştiriyoruz. Toplumun önüne farklı bir alternatif sunuyoruz" diye konuştu.

Başbakan Erdoğan'ın açıklamalarını eleştiren Demirtaş şöyle dedi: "Başbakan'ın hırsı çözüm zeminini tahrip ediyor. Sanki kendileri yarattı da bunları çözüm olanakları oluştu. Başbakan'ın nasıl bir zihniyeti temsil ettiğini anlatmaya gerek yok. 12 Eylül döneminde Kenan Evren'in yarattığı zulüm ortamında onuruyla birileri direnirken, bunlar Evren'e methiyeler diziyordu. Darbenin ortaya çıkardığı imkanlardan faydalanarak örgütlü güçlerini artırıyorlardı. Bu ortamın AKP gibi fırsatçı bir ekip tarafından tahrip edilmesine asla izin veremeyiz" dedi.

‘BAŞBAKAN BDP’NİN BOYKOT TAVRINI ANLAYAMAZ’

"Bunlar hiçbir dönemde bizim siyaset tarzımızı da anlamadı. 40 fırın daha ekmek yemesi lazım bizim mücadele tarzımızı anlayabilmesi için" diyen Demirtaş, "Kendileri devlet içerisinde fırsatları kurnazca değerlendirerek alttan alta kirli ittifak yaparak iktidara geldiler ya, sanıyorlar ki herkes bu şekilde sorunu çözebilir. Bizler asla onurlu geleceğimizden vazgeçmeyiz. Bunlara tenezzül etmeyiz. Başbakan bizi anlamıyor olabilir. Tanımıyor çünkü. Hayatın boyunca tek direniş göstermemiş siyasetçiden bahsediyoruz. Alttan alta kendi siyasal ikbalini gerçekleştirmiş Başbakan BDP'nin boykot tavrını anlayamaz. Herkes bilmeli ki Türkiye bir gün demokrasi gelecekse o sizlerin yürüttüğü fedakar mücadele sayesindedir" dedi.

Başbakan Erdoğan'ın "İnkar bitti, Kürtlerin televizyonu var" sözlerine dikkat çeken Demirtaş, "İnkar kırılmışsa bu direnişle, bedeli ödenerek gerçekleştirilmiştir. Tek özgürlük varsa AKP'nin lütfuyla olmayacak onurlu duruş ve direnişle olacaktır. Boykot tavrı budur işte. Eğer inkar asimilasyon bitmişse bunu söyleyen başbakansa soruyoruz, inkar varken asimilasyon varken acaba o uygulamaların ortaya çıkardığı sonuçlarla ilgili niye konuşmuyorsunuz? İnkara ve asimilasyona karşı gerçekleşen isyanları niye gerçek olarak kabul etmiyorsun? Zorunlu iskanları, kıyımları, sürgünleri, köy yakmaları niye kabul etmiyorsun? Ortaya çıkan direniş hareketlerine neden saygı duymuyorsun? Eğer devlet adına yeni bir başlangıç yapmak istiyorsanız 'inkar ve asimilasyon bitti' diyorsanız, ortaya çıkardığı sonuçları kabul etmek sorumluluğu üstlenmek zorundasınız" dedi.

‘BALKON KONUŞMASI BALKONDA KALDI’

Başbakan Erdoğan'ın balkon konuşmasının balkonda kaldığını belirten Demirtaş, "Kullandığı dili görüyorsunuz. Bu talihsizliktir. AKP'yi yüzde 50 destekleyebilir saygı duyarız. Ama Türkiye toplumunun bize oy verenler kadar bir kısmı bu Başbakan'ın bizler açısından artık tehlike olduğunu da kabul ediyor. Buradan uzlaşma çıkarmak istiyorsa biz hazırız" dedi. AKP'nin MHP ile yeni bir anayasa girişimlerine dikkat çeken Demirtaş, "MHP ile anlaşarak sorunları çözecekse alkışlayacağız. MHP ile nasıl bir anayasa yapacaklar. Kürtlerin, Alevilerin, emekçilerin sorunlarını nasıl çözecekler merak ediyoruz. Bu partinin anayasa talebi yok. Başbakanın yeni anaya ile kastedilen başkanlık sistemi ile ilgili değişikliktir. Yeni anayasadan çok yeni bir statüko ittifakı vardır. Irkçı faşist olmadığı için mi yeni anayasayı tartışıyoruz. Bunlar için tartışıyorsak mesele yok. Buyursunlar ellerini kollarını bağlayan da yok. Bizleri MHP ile tehdit ederek 'yeni anayasayı onlarla yaparız' diyerek duruşumuzu zerre kadar esnetemezler. Buyursunlar yapsınlar. Nasıl yapıyorlar bakalım. Kenan Evren'in yaptığı anayasadan geri olur bunun da adı yeni anayasa olmaz.

Yeni anayasa mücadele ile geleceğini ifade eden Demirtaş, "Direniş yoksa kazanım yoktur. Başbakanın yeni özgürlükçü anayasa yapma niyeti varsa biz zihniyet olarak pratik olarak da buna açık olacağız. Fakat bizi böyle elimize bir kalıp buzla güneşin altında bekletmeyi düşünüyorsa buna da gelmeyeceğiz. Ortada ciddi sorunlar var. Parlamentoya döneceksek demokratik siyasetin önünün açık olduğu hükümetle varacağımız bir mutabakatla olmalı" dedi.

'KRİZİ YARATAN AKP'DİR'

Hatip Dicle'nin vekilliğinin AKP eliyle düşürüldüğünü belirten Demirtaş, "AKP, Hatip Dicle'nin milletvekili olamayacağına dair Haluk İpek imzasıyla YSK'ye dilekçe vermiştir. YSK o dilekçe üzerine dosyayı soruşturmaya almıştır. Bu krizi yaratan Hatip Dicle'nin milletvekilliğini düşüren AKP'nin kendisidir. Bir saat içerisinde kaçıyormuş gibi mazbatayı alan da AKP'nin kendisidir. Hiçbir şey olmamış gibi YSK komplosu gibi bu işten kendisini sıyırmasını kabul etmiyoruz. Tutuklu vekillerinin bırakılmayacağı başbakan meydanlarda ifade etmiştir. Kendini Ağır Ceza Mahkemesi reisi olarak gördüğü için 'bunlar seçilse de bırakılmayacaktır' demiştir. 'Başka aday mı yoktu bunları gösterdiniz?' diyen başbakana okkalı cevap verirdik ama grup toplantısının nizamına yakışmaz. Her bir partilimiz senden daha iyi siyaset yapar bunun farkındayız" dedi.

Demirtaş şöyle konuştu: "Biz bütün bu gelişen süreçleri bizim üzerimizden oynanmaya çalışılan oyunları görerek, önümüzdeki dönemde ortaya çıkacak vahim sonuçları önlemek adına boykot kararı uyguluyoruz. Demokratik siyasetin önü açılacaksa yeni anayasası birlikte yapmak konusunda hazırsa BDP ile bir protokol ile tarih tarih neler yapılacağını konuşmaya hazırsa demokratik siyasetten kaçmıyoruz. Biz yoz siyasetten kaçınıyoruz. Çirkin siyaseti boykot ediyoruz. Demokratik siyaseti halkımızla birlikte sürdürüyoruz. Vekilliklerimizi mi düşürürler, bizi yok mu sayarlar başbakanın bileceği iş. Meclis Başkanı adına da konuşuyor."

"Bizimle sorunları çözmek isteyen iyi niyetleri varsa parlamentoya hangi koşullar altında gelebileceğimizi tartışabiliriz" diyen Demirtaş, "Ahmet Türk'ün milletvekilliğinin, Leyla Zana'nın, Emine Ayna'nın her birimizin mahkemede dosyasının onaylanarak milletvekilliğinin gasp edilmeyeceğinin garantisi var mı? Demokratik siyasetin önü tıkalı. Mayınlı tarlada yürüyoruz. Kaçımızı götürecek bilmiyoruz. Onurlu Kürt istiyorsa bizde, sizin köleniz değiliz" dedi.

"Alternatifsiz, çaresiz değiliz" diyen Demirtaş, "Siyaset devletin güdümünde değil halkın bağrında yapılır. Çaresiz değiliz. Alternatifsiz değiliz. Tehdit olarak algılayanlara diyorum, bir taraftan devletin baskısı olacak bir taraftan mazlum halkın direnişi olacak hangisi tehdittir? Kürt hareketi tehdit değildir. Demokrasinin lokomotif gücüdür. Bizim kimseyi tehdit ettiğimiz yok. Bize karşı yaklaşımda tarihi bir değişiklik, köklü bir değişiklik olmayacaksa bizim Ankara'nın köhnemiş siyasetin içerisinde yoz siyasetin içerisinde yerimiz olmayacak" dedi.

Bizim açımızdan kriz yemin krizi değildir. Mesela sadece Hatip Dicle ve tutuklu milletvekili de değil. Bir halkın umudu beklentisi demokratik siyasete verdiği gücün ortadan kaldırılmasına karşı direniş meselesidir. Basit yemin krizi değildir. Biz kararımızı verdik. Kürt halkı kararını verdi. Ya onurlu bir yaşam ya hiç. Karar verme sırası AKP ve şahsındaki devlettedir. Biz Diyarbakır'da, bölgede bekliyor olacağız. Eğer devlet kararını demokratik siyasetten yana verirse hazırız. Bu paradigmasını değiştirerek imza atacaksa buna hazırız. Öbür türlüsü direnişin destanının bir kez daha yazmaktır biz ona da hazırız" dedi.

ANF