HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, partisinin seçim çalışmaları kapsamında Ağrı'da gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamalarına tepki gösteren Buldan, “Dün Tayyip Bey bir konuşmasında ‘anneler cezaevlerinde evlatlarıyla Kürtçe konuşuyor’ diye bir imada bulunmuş ve halkla dalga geçmiş. Gerçekten bizlerle, Kürtlerle dalga geçmiş. Şunu söylemek isterim; iki tane genç Kürtçe slogan atıyor diye onu cezaevine koyacaksın, cezaevinde gençler anneleriyle Kürtçe konuşuyor diye övüneceksin. Şimdi insanlarımızın Kürtçe konuşmak için cezaevine mi girmesi gerekiyor? İnsanlarımızın kendi dilinde konuşması için cezaevinde mi kalması gerekiyor. Bizler Kürtler Kürt olarak kendi dilimizle her yerde konuştuk, bundan sonra da konuşmaya devam edeceğiz. Bunu engelleyemeyeceksiniz” dedi.

Ağrı mitinginde konuşan Buldan şu ifadeleri kullandı:

Bu soğuk havayı yüreğinizdeki, gözlerinizdeki ışık o kadar güzel ısıtmış ki yüreğinize, emeğinize sağlık.

‘3 GÜN SONRA BARIŞIN VE DEMOKRASİNİN KONUŞULACAĞI BİR ÜLKEYE UYANACAĞIZ’

Seçimlere sadece 3 gün kaldı. Bu 3 günün sonunda, güzel bir ülkeye uyanacağımızı biliyoruz. Bu 3 günün sonunda, demokrasinin, özgürlüğün, barışın konuşulduğu bir ülkeye uyanacağımızı biliyoruz. Biz 31 Mart tarihinde tek adam rejiminin, milliyetçi iktidarın kaybetmesi için çalışacağız ve güzel bir güne uyanacağız.

‘BU ÜLKEDEKİ HER KESİM İKTİDARDAN RAHATSIZ, 31 MART’I SABIRSIZLIKLA BEKLİYOR’

Bu 31 Mart, artık kutuplaşmanın, inkarın, yok saymanın olmadığı, Türkiye’nin güzel günlere gençlerimizin, çocuklarımızın güzel yarınlara uyanacağı bir tarih olacak. İşte onun için diyoruz ki işte meydan, işte Ağrı, işte sandık diyoruz. Çünkü biliyoruz ki bu ülkede Kürtler de, Türkler de, Ermeniler de, Süryaniler de, Aleviler de, Sünniler de, Lazlar, Çerkezler, Terekemeler de herkes bu iktidarın zihniyetinden, yaklaşımından oldukça rahatsız. Bu ülkenin çocukları da, kadınları da, gençleri de bu iktidardan rahatsız ve 31 Mart tarihini sabırsızlıkla bekliyor, dört gözle bekliyor.

‘BU İKTİDAR 31 MART’TA HALKLARIMIZDAN GEREKEN DERSİ ALACAKTIR’

Çünkü 17 yıllık AKP hükümetinin iktidarı döneminde herkes bu iktidardan çekti. Genci de, çocuğu da, kadını da, Türkü de, Kürdü de çekti. Farklı inançta, farklı kimlikte, farklı mezhepte olan herkes bu iktidardan çekti. Kendisi gibi düşünmeyeni, kendisi gibi olmayanı, kendisi gibi hareket etmeyeni cezalandıran bir anlayış 31 Mart’ta bu ülkenin halklarından gereken dersi alacak. Ama o ders, özellikle Ağrı’dan, Agirî’den verilecek.

‘ONLAR AKP’Lİ OLMAYANI YA CEZAEVİNE GÖNDERİYORLAR YA CEZALANDIRIYORLAR’

Çünkü biliyoruz ki yaradılanı yaradandan ötürü sevenler, aynı gözle bakmıyorlar size. Oysa hepimizi yaratan Allah’tır. Allah herkesi eşit yaratmış, herkesi eşit yaratırken "herkes kendi dili kimliği, inancı ile yaşasın" demiş. Ama onlar AKP’li olmayana, onlarla birlikte hareket etmeyene nasıl yaklaşıyor görüyorsunuz! Ya cezaevine gönderiyorlar ya cezalandırıyorlar.

‘EN YÜKSEK DOĞUM ORANI OLAN AĞRI’DA TEK BİR KADIN DOĞUM UZMANI VAR’

Onlar geldiklerinde de burası yoksuldu, şimdi de yoksul. Onlar geldiklerinde de burada işsizlik vardı, şimdi gene işsizlik var. Bakınız size bir örnek vereyim; buraya bir hastane yaptılar. O hastane binasını 10 yılda bitiremediler. O hastane binası tamamlandı ama içinde sadece bir tane doktor var. En yüksek doğum oranın Ağrı’da olmasına rağmen, buranın sadece bir tane kadın doğum uzmanı olduğunu Türkiye biliyor mu, Ankara biliyor mu, Tayyip Erdoğan biliyor mu?

‘AĞRI’DA DOĞUYORUZ AMA ERZURUM VE VAN YOLLARINDA ÖLÜYORUZ’

AKP yüzünden Ağrılıların şöyle bir sözü var: Ağrı’da doğuyoruz ama Erzurum ve Van yollarında ölüyoruz, diyorlar. Bugün, Ağrı halkının yaşadığı tüm sorunları tüm sıkıntıları biliyoruz. Bu kentte tarımın, hayvancılığın nasıl bitirildiğini biliyoruz. Artık tarım yok, hayvancılık yok. İnsanlar istediği gibi ekip biçemiyor. İnsanlar hayvanlarını yaylalara, meralara götüremiyor. Bütün bunların yasaklandığını ve aynı zamanda esnafın çiftçinin büyük bir mağduriyet yaşadığını biliyoruz.

‘AĞRILILAR EVİNE EKMEK GÖTÜREBİLMEK İÇİN MECBUREN BÜYÜK ŞEHİRLERE GÖÇ EDİYOR’

Türkiye, Ankara duysun! Ağrı, en yüksek kredi kartı borcu olan kentlerimizden biridir. Her insanımızın kredi kartı borcu vardır. Bütün bunlar yaşanırken Ağrı halkı göç etmek zorunda kalıyor. Kendi toprağında doymayan başka topraklarda doymak için eşine, evine ekmek getirmek için büyük kentlere metropollere gitmek zorunda kalıyor. Buradaki şeker fabrikasını bile talan eden bir anlayış karşısında, Ağrı halkımız mecburen büyük şehirlere gidiyor.

Burada geçen gün Tayyip Bey'in bir mitingi olmuş. Bu mitingde yine bir kez daha Ağrı halkına bir sürü vaatlerde bulunmuşlar. “Ağrı’yı uçuracağız” demiş. Yahu 17 yıldır iktidardasın, Ağrı’yı niye uçurmuyorsun? 17 yıldır iktidardasın, ekonomiyi niye uçurmuyorsun? Bunların yalanları bir araya getirsek, toplasak inanın Ağrı Dağı’nın boyunu aşar. Yalan söylemekten, iftira atmaktan, hakaret etmekten başka hiçbir şey yapmıyorlar. AKP’nin yalanları bu meydanda da havada uçuyorken, Ağrı halkının çektiği yoksulluğu, sefaleti görmezden gelenler, şunu bilsin, Ağrı halkı 31 Mart’ta size güzel bir ders verecek, güzel bir tokat atacak.

‘SIRRI SAKIK VE MUKADDES KUBİLAY HIRSIZLIK YAPMADIĞI İÇİN GÖREVDEN ALINDI’

Sizin de tıpkı diğer belediyelerde olduğu gibi iradeniz gasp edildi. Seçtiğiniz belediye başkanları, sevgili Mukaddes Kubilay ve sevgili Sırrı Sakık görevden alındı. Yerlerine kayyım atandı. Sizin iradeniz de gasp edildi. Buradan sevgili Mukaddes Kubilay’a binlerce selam gönderiyoruz. Kadın arkadaşlarımız adına gönderiyoruz, Sevgili Mukaddes ve sevgili Sırrı hırsızlık yapmadı ve hiç kimsenin yapmasına da izin vermediler. İşte bunun için görevden alındılar. Hırsızlık yapmadıkları için, yolsuzluk yapmadıkları için, sizin yanınızda olup, size hizmet ettikleri için görevden alındılar.

‘KAYYIMLAR 31 MART’TA EL ELE TUTUŞUP ANKARA’YA GİDECEK’

Şunu bilsinler ki o kayyımlar, 31 Mart’ta el ele tutuşacak, uçağa binecek ve Ankara’ya gidecek. Onların hesabı sandıkta sorulacak, onların hesabı 31 Mart tarihinde mutlaka sorulacak. Belediyeyi yangından mal kaçırırcasına talan edenler, özellikle kayyım, bugün Ağrı Belediyesi’nde 20 trilyon borç takmış durumda.

Bu sadece Sayıştay raporlarına yansıyan, yani buz dağının görünen kısmı. Bir de bunun görünmeyen kısmı, yani Sayıştay raporlarına yansımayan kısmı var. İşte onlar, bu belediyeyi talan etmek için, halkın parasını, hizmete yatırılması gereken parasını, kendi yandaşlarına vermek için geldiler. Onlar sadece ve sadece kendilerini, kendi akrabalarını, kendi yandaşlarını düşünürken Ağrı halkı yoksullukla uğraşıyor Bundan kimsenin haberi yok. Bundan Türkiye’nin haberi yok, sadece Ağrı halkımız biliyor.

‘AKP’NİN MİADI DOLDU, 31 MART’TA GİDECEKLERİNİ BİLİYORLAR’

İnanın AKP’nin miadı doldu. 31 Mart tarihinde gidecekler, bunu biliyorlar. İşte bunu bildikleri için de yaptıkları her mitingde yaptıkları her konuşmada söyledikleri tek bir şey var o da HDP’ye iftira, HDP’ye hakaret ve yalan. Başka bir şey yok. HDP'ye terörist diyorlar, bölücü diyorlar. HDP'ye dinsiz, imansız diyorlar.

Buradan bir kez daha söyleyelim: Ne bölücüyüz ne teröristiz. Dinimiz de var, imanımız da var, Allahımız da var, peygamberimiz de var. Bize buradan defolup gidin diyorlar. Her yerde söyledik, bir kez daha söylüyoruz. Gitmiyoruz, buradayız; burada yaşamaya devam edeceğiz.

‘HDP’YE HAKARET EDERKEN SANIYORLAR Kİ ÜLKENİN SORUNLARI ÇÖZÜLÜYOR’

Şimdi bunları söylerken, HDP’yi karalamaya çalışırken, HDP’ye iftira atarken, HDP’ye hakaret ederken sanıyorlar ki ülkenin sorunları çözülüyor. Ama ülkenin sorunları olduğu gibi yerinde duruyor. Onlar artık Türkiye halklarına hiçbir şey vaat etmiyor. Çünkü 17 yıldır herkes ne yaptıklarını biliyor. Bu ülkeyi nasıl yönettiklerini biliyor. Onun için miting meydanlarında vaatleri yok. Sadece ve sadece HDP’ye hakaret, karalama, iftira var. Bütün bunları söyleyen bir Cumhurbaşkanı var. Biz biliyoruz ki halkın gönlünde Cumhurbaşkanı o değil. Halkın gönlünde, Selahattin Demirtaş gönüllerin cumhurbaşkanıdır, sevgili Selahattin Demirtaş.

‘DEVRAN DÖNECEK, BÜTÜN ARKADAŞLARIMIZ BU MEYDANLARA GERİ DÖNECEK’

Bugün her ne kadar cezaevinde olsalar da; Figen Yüksekdağ’ın, Sırrı Süreyya Önder’in, Sebahat Tuncel’in, Selma Irmak’ın, İdris Baluken’in ve belediye başkanlarımızın bütün bu arkadaşlarımızın herkesin gönlünde büyük bir yeri olduğunu biliyoruz. Bunu bildikleri için bu kadar saldırıyorlar, bu kadar hakaret ediyorlar. Ama devran dönecek, o gün gelecek Selahattin Demirtaş da, Figen Yüksekdağ da, bütün arkadaşlarımız buralara gelecek, bu meydanlarda sizlere hitap edecek. Kimsenin bundan kuşkusu olmasın!

‘KÜRTÇE KONUŞABİLMEK İÇİN CEZAEVİNE Mİ GİRMEMİZ GEREKİYOR ERDOĞAN’

Dün Tayyip Bey bir konuşmasında ‘anneler cezaevlerinde evlatlarıyla Kürtçe konuşuyor’ diye bir imada bulunmuş ve halkla dalga geçmiş. Gerçekten bizlerle, Kürtlerle dalga geçmiş. Şunu söylemek isterim; iki tane genç Kürtçe slogan atıyor diye onu cezaevine koyacaksın, cezaevinde gençler anneleriyle Kürtçe konuşuyor diye övüneceksin. Şimdi insanlarımızın Kürtçe konuşmak için cezaevine mi girmesi gerekiyor? İnsanlarımızın kendi dilinde konuşması için cezaevinde mi kalması gerekiyor. Bizler Kürtler Kürt olarak kendi dilimizle her yerde konuştuk, bundan sonra da konuşmaya devam edeceğiz. Bunu engelleyemeyeceksiniz.

‘İNSANLAR CEZAEVLERİNDE YAŞAMLARINA SON VERİYOR’

Cezaevlerinde insanlar Kürtçe konuşuyor diye bunu öven Cumhurbaşkanı’na şunu söylemek isterim: İnsanlar cezaevlerinde yaşamlarına son veriyor! Bugün sevgili Leyla Güven bedenini tam 141 gündür açlığa yatırmış. Onunla birlikte yüzlerce insan açlık grevinde. Onu görmeyeceksin, onun talebini duymayacaksın, ne istediğine kulak tıkayacaksın, ondan sonra cezaevinde insanlar anneleriyle Kürtçe konuşuyor diyeceksin.

Bir sorun bakalım Leyla Güven, Hakkari’nin milletvekili bir kadın, 141 gündür bedenini açlığa yatırmışsa demek ki bir sorun var. Demek ki bu kadının bir talebi var. Onunla birlikte arkadaşlarının bir talebi var. O talep tecrit kalksın, kendi hukukuna, kendi yasalarınıza uyun! Tecridi kaldırın diyorlar ama bu hükümet kendi yasalarını bile çiğniyor. Bunu bir kez daha kınıyoruz. Ve tecridin bir an önce kaldırılmasını, Sayın Öcalan’ın avukatları ile ailesi ile görüşmelerini yapması gerektiğini bir kez daha ifade ediyoruz.

Adaletten bahsedenler, hukuktan bahsedenler, demokrasiden bahsedenler bize adaletin ve demokrasinin geldiği noktayı örnek olarak gösteriyorlar. Bu mudur adalet? Bu mudur vicdan? Cezaevlerinde olan hiçbir arkadaşımızın suçu yoktur. Bu arkadaşlarımız barış istedikleri için, bu arkadaşlarımız demokrasi istedikleri için bugün cezaevindeler.

Sevgili Ağrılılar işsizlik, yoksulluk, adaletsizlik... Bunların hiçbiri kader değildir. Hele hele Ağrı halkının kaderi asla değildir. Bütün bunlar hükümetin eseridir. Bütün bunları size reva görenlere 31 Mart’ta öyle bir ders verin ki sizlerin yüzüne bakacak yüzleri olmasın artık.

Genç arkadaşlarım 31 Mart tarihinde Ağrı destanını sizlerin yazması gerekiyor. Ağrı Destanı önemli bir destandır. Yaşar Kemal’in yazdığı Ağrı Destanı’nı herkes okumuştur. O destanda Ağrı halkının cesareti fedakarlığı vurgulanmıştır. Bir kez daha 31 Mart’ta aynı fedakarlığı, aynı cesareti göstereceğinize yürekten inanıyorum. Nasıl ki 2014 tarihinde sizler burada o büyük usulsüzlüklere rağmen kendi hakkınızı nasıl aldıysanız, Sırrı ve Mukaddes Başkan’ın hakkını kimseye teslim etmediyseniz, şimdi de aynısını Sevgili Abdurrahman ve Yeliz Başkan için de yapın.

Sevgili kadınlar, Yeliz Başkan sizin için belediye eşbaşkanı olsun. Sadece ve sadece kadın arkadaşlarımızın hakkını, hukukunu arayacak; onların dertlerine derman arayacak, dertlerinize çözüm olacak. Sizin sorunlarınıza çözüm olacak. Abdurrahman Başkan ile birlikte size hizmet getirmek için sizlerin huzurundalar ve sizlerden oy istiyorlar. Eminim ki onlara sahip çıkacaksınız. Ağrı bir kez daha tarih yazacak. Ağrı bir kez daha başaracak, kazanacak. Bu kazanım, bu başarı, bu zafer sizlerin olacak. Ağrı halkının olacak, kadınların olacak, gençlerin olacak. Yolunuz ve yolumuz açık olsun.