HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, partisinin “Demokratik Mücadele Programı’nın” startını vererek, barış adalet ve demokrasi için birlikte mücadele çağrısı yaptı

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Bakırköy Özgürlük Meydan'ında “Demokratik Mücadele Programı’nın” 3'üncü aşamasının startını vermek üzere bir araya geldi.

HDPnin eylemi Bakırköy Kaymakamlığı’nın salgın nedeniyle yasak kararı gerekçe gösterilerek polisler tarafından engellenmek istendi.

Müdahaleler üzerine HDP Parti Sözcüsü Saruhan Oluç'un yaptığı görüşmeler sonucu meydanın dışında açıklama yapılmasına izin verildi. 

“Demokratik Mücadele Programı’nda konuşan HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan’ın açıklamaları şu şekilde:

 ‘19 AĞUSTOS TAM ANLAMIYLA BİR SİYASİ DARBEDİR’

Bugün Demokratik Mücadele Programımızın 3’üncü aşamasının startını veriyoruz, 3'üncü aşamamızın startını 19 Ağustos tarihine denk getirdik. Çünkü bu tarih bizlerin, bir halkın iradesinin gasp edildiği tarihin yıldönümüdür.  Geçen sene 31 Mart Yerel Seçimlerinde halkın iradesiyle seçilen belediye eşbaşkanlarımız görevden alınmış, yerlerine kayyımlar atanmıştır. Bu tam da siyasi darbedir. Bir halkın iradesinin gasp edilmesi, sandıkla seçimle elde edilemeyen, kazanılamayan belediyelerin zorla gasp edilmesidir ve bunun adı tam anlamıyla siyasi darbedir.

‘KAYYIM ZİHNİYETİ ARTIK ÇÖKMÜŞTÜR’

Bu bir ilk değildir. Bundan önceki dönemde yine halkın iradesi gasp edilmiş, belediye eşbaşkanlarımız görevden alınmış, yerlerine kayyım atanmış ve halen cezaevinde olan Gülten Kışanak’ın, Bekir Kaya’nın ve ismini sayamadığım onlarca arkadaşımın bir halkın iradesi olarak seçtikleri belediye eşbaşkanlarının cezaevlerinde olduğunu biliyoruz. Ondan sonra yapılan seçimlerde halk bu zihniyeti kabul etmediğini, kayyımları asla tasvip etmediğini 31 Mart yerel seçimlerinde bir kez daha göstermiş, kurulan sandıklarda halkımız HDP’ye oy vermiş ve kendi iradesini temsil etmesi için arkadaşlarımızı belediye eşbaşkanı olarak seçmiştir.

‘GASP BELEDİYE BİNALARI HIRSIZLIK, YOLSUZLUK İÇİN KULLANILIYOR’

Ancak kazandığımız 65 belediye başkanlığının bugün 53’üne bir kez daha el konulmuş, bu belediyeler gasp edilmiş, halkın iradesi yok sayılmıştır. Şunu çok açık ifade etmek isterim ki kayyım zihniyeti artık çökmüştür. Kazandığımız belediyelere atanan kayyımların hırsızlığı, yolsuzluğu artık belgelerle açık olarak deşifre olmuş ve belgelenmiştir. O mekanlar o binalar halka hizmet için değil hırsızlık yolsuzluk için şu anda kullanılmaktadır. Bütün bunları belgeleriyle ortaya koymamıza rağmen o belediyelerde hala kayyımlar atanmış bir görevli olarak yerlerinde durmaktadır.

‘YARIN SANDIK KOYSANIZ HALK YİNE HDP’YE OY VERECEKTİR’

Ancak şunu ifade etmek isterim ki yarın Diyarbakır, Mardin, Van, Hakkari halkının önüne bir kez daha sandık koyun halkımız bir kez daha HDP diyecektir ve kendi belediye eşbaşkanlarını seçecektir.

AKP bugün bu ülkeyi kayyımlarla yönetmektedir. Bu ülkeyi ne yazık ki hırsızlık yolsuzluk yapan atanmışlarla yönetmektedir. Çünkü bu ülkeyi yönetenlerin de aslında zihniyetleri amaçları tıpkı atadıkları kayyımlar gibi yolsuzluk, hırsızlık, haksızlık, usulsüzlük yapmaktır. Bu ülkeyi artık yönetemediklerini görüyoruz. Bu ülkeyi kayyımlarla yönetmeye çalışanlar bu ülkeyi tecrit etmekten başka hiç bir işe yaramayanlar Kürde, kadına, Aleviye, Ermeniye düşmanlığı bir yol haline getirmiştir.

‘KAYYIM SADECE SİYASİ DARBE DEĞİL AYNI ZAMANDA ORTAK YAŞAMA YÖNELİK BİR DARBEDİR’

Bu ülkede farklılıkları zenginlikleriyle, çeşitliliğiyle, Ermenisiyle, Kürdüyle, Türküyle, Alevisiyle kadınıyla, genciyle birarada yaşama hakkına ne yazık ki darbe vurulmaktadır. Kayyım sadece bir siyasi darbe değil aynı zamanda halkların bir arada yaşamasına vurulan bir darbedir. Bu ülkenin demokrasisine, barışına, kardeşliğine vurulan bir darbedir. O yüzden diyoruz ki bu uygulamalardan bir an önce vazgeçin. Bu ülkede Kürt düşmanlığından vazgeçin, Kadın düşmanlığından vazgeçin. İşte mesele Kürt olduğu zaman kadınlar olduğu zaman bu ülkede hukukun, adaletin, demokrasinin olmadığını herkes görüyor ve biliyor. Buna tanıklık ediyor. Bir örnek vereceğim. Özellikle kadın yoldaşlarımız her gün bir kişinin katledildiği her gün onlarca kadının tecavüze ve şiddete uğradığı bir ülkede eğer kadınsan, aynı zamanda Kürtsen o zaman sana hukuk yok adalet yok, demokrasi yoktur. Bu ülkeyi yönetenler Kürde ayrı bir demokrasi, ayrı bir hukuk dayatması içerisindedir.

‘FAİL TESLİM OLMASAYDI ONU YARGILAMAYA NİYETLERİ YOKTU’

İki gün önce Batman’da bir kadın tecavüze uğradı. Tecavüze uğrayan kadın yaşamına son vermek için intihar etti. İki gün önce de yaşamını yitirdi. Fakat ne oldu, yani fail yakalanmadı, elini kolunu sallayarak aramızda dolaşmaya devam etti. Tecavüz eden kim, bir uzman çavuş. Peki tecavüz eden bir uzman çavuş olursa onun dokunulmazlığı mı var? Ona hukuk işlemiyor mu? Tecavüz ettiği kadın eğer Kürt ise ona hukuk ayrı mı işliyor? Bu suçu işleyen fail kendisi gitmiş teslim olmuş fakat teslim olmasaydı bu ülkeyi yönetenler bu ülkenin savcıları, hakimlerin onu tutuklamaya niyeti yoktu. Çünkü dokunulmazlığı vardı ve tecavüz ettiği bir Kürt kadını idi. Ne pahasına olursa olsun tecavüz edenleri, şiddet uygulayanları, hukuksuzluk yapanları, teşhir etmeye devam edeceğiz.

‘1 EYLÜL’DE İNSAN ZİNCİRLERİ İLE SAVAŞA KARŞI BARIŞI HAYKIRACAĞIZ’

Bu mücadele bir demokrasi mücadelesidir, aynı zamanda bir barış mücadelesidir. Biz 1 Haziran’da açıkladığımız tutum belgemiz ile birlikte bu yola bu ülkedeki engellerin aşılması adalet, hukuk, barış ve demokrasinin bu ülkeyi gelmesi için bir yola çıktığımızı ifade ettik. Hakkari ve Edirne’den yollara düşüp Ankara'ya gittik. İkinci aşamamızda tematik buluşmalarla kadınların, gençlerin, emekçilerin, işçilerin yanına gittik ve onları dinledik. Onlarla bu ülkeye barışın nasıl geleceğini, demokrasiyi nasıl getireceğimizi konuştuk. İşte şimdi 3. aşamamızda bugün startını verdiğimiz ve 1 Eylül Dünya Barış Günü'nde oluşturacağımız insan zincirleri ile birlikte bir kez daha savaşa karşı barışı haykıracağız.

‘BARIŞI VE DEMOKRASİ İSTİYORUZ VE BU YOLDA YÜRÜMEYE KARARLIYIZ’

Bir kez daha tecride karşı özgürlükleri haykıracağız. Bir kez daha kayyım zihniyetini protesto ettiğimizi ve kabul etmediğimizi haykıracağız. Şuna inanın; bu ülkeye barış gelecekse bizlerin eli ile gelecek. Demokrasi gelecekse barışa, demokrasiye inanan, yoksulun, emekçinin, kadının gençlerin bir araya gelmesi ile gelecek. İşte biz bunun için varız. İşte biz bunun için yola çıktık. Bunun için yola devam etmeye kararlıyız. Yeter ki bu düzene, bu anlayışa, bu yönetime hep birlikte itiraz edelim, bunu kabul etmeyelim. Kayyımı kabul etmiyoruz, savaşları kabul etmiyoruz, tecavüzleri kabul etmiyoruz, anti demokratik uygulamaları kabul etmiyoruz. Cezaevlerindeki arkadaşlarımıza, yoldaşlarımıza belediye eşbaşkanlarımıza, Diyarbakır Büyükşehir Belediye Eş Başkanımız Sevgili Selçuk Mızraklı’ya, özellikle partimizin eş genel başkanlığını yapanlara; Selahattin Demirtaş’a, Figen Yüksekdağ’a buradan selamlarımızı gönderiyoruz. Bu mücadele aynı zamanda onların özgürlüğü içindir de. Bu mücadele Türkiye halklarının rahat bir nefes alması içindir. Barışı ve demokrasi istiyoruz ve bu yolda yürümeye kararlıyız. Hepimizin yolu açık olsun. Mutlaka kazanacağımıza olan inancımızı bir kez daha belirtiyoruz.