Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, Kadın Meclisi üyeleriyle Genel Merkez binasında bir araya geldi.

Kadın Meclisi üyeleri, milletvekilleri ve kadın il eş başkanlarının katıldığı toplantıda konuşan, “Hepinizi büyük kongre öncesi yaptığımız son Kadın Meclisi toplantısında bir arada görmek onur verici bir durum. Bir daha hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum. Bu mücadeleye güç veren bugün aramızda bulunmayan sürgündeki ve cezaevindeki kadın arkadaşlarımıza en derin sevgi ve selamlarımı göndererek başlıyorum konuşmamıza. Bir arada bulunmazsak da, mücadeleye kazandırdıkları nefesle her zaman aramızdalar” dedi.

“Kadınların heybesinde artık çaresizliğin olmadığını, binlerce yıllık sömürüye artık boyun eğmenin olmadığını belirtmek isterim” diyen Buldan, “Bizim heybemizde yılgınlık ve teslimiyet asla yok. Bizim heybemizde mücadele var, bizim heybemizde direniş var” ifadelerini kullandı.

‘KARANLIK DÖNEMİN YILDÖNÜMÜYDÜ’

Bölge kentlerinde ilan edilen sokağa çıkma yasaklarına değinen Buldan, “Geçtiğimiz hafta sokağa çıkma yasakları, vahşet uygulamalarının devreye sokulduğu karanlık dönemin yıl dönümünü atlattık. Özellikle bu karanlık dönemde bütün insanlık suçları ile beraber kadın kimliğine ağır bir yaklaşım sergilendi. Bu katliamlarda 108’i çocuk 107’si kadın toplam 2 bin kişi katledildi. Ağır bir süreçti, o dönem arkadaşlarımızın katledilmesi bizlere büyük bir üzüntü vermişti. Bizlere büyük üzüntü ve acı vermişti. Cenazesi 7 gün 7 gece sokak ortasında çürümeye mahkum edilen Taybet Ana’dan cansız bedeni buzdolabında saklanan Cemile’ye, sofrasına düşen tank bombası ile yaşamını yitiren 3 aylık Miray’a ve yaşamını yitiren tüm yoldaşlarımıza bir kez daha rahmet diliyorum” diye konuştu.

Silopi’deki sokağa çıkma yasağı sırasında katledilen kadın siyasetçileri anakara konuşmasını sürdüren Buldan, şunları söyledi:

“Derin bir acı ve sonsuz bir boşluk duygusu ile onları bir kez daha anıyorum. O dönemde katledilen kadın mücadelesinin emektarları Seve Demir, Asya Yüksel, Pakize Nayır ve ismini anamadığım kadınları saygıyla minnetle anıyorum. Bir kez daha rahmet ve minnetle anıyorum. Şu bilinsin ki; biz kadınların kararlı mücadelesi sürdüğü sürece hiçbir zulüm sahibine kar kalmayacak.”

‘SUÇLAR VE CİNAYETLER YAYGINLAŞTI’

Hükümetin kadına yönelik politikaları ve ülkede artan şiddete dikkati çeken Buldan, şöyle konuştu:

“Yolumuz uzun, verdiğimiz mücadele iddialı, büyük kadınlar üzerinde baskı şiddet,  sömürü ve katliamlar devam ediyor. Yayınlanan raporlarda ortaya çıktığı gibi AKP iktidarı boyunca da kadına yönelik şiddet hiç bitmedi. Baskı hiç bitmedi, suçlar ve cinayetler büyüdü ve yaygınlaştı. Bunlara karşı ne önleyici ne de koruyucu tedbirler hiçbir zaman alınmadı, bugün de alınmıyor, bugün de daha fazla şiddete, ölüme ve baskıya neden olmaktadır. İşte bunlardan birkaç örnek vermek gerekirse, belediyelerimize atanan gaspçı kayyımlar eliyle kadınların seçme ve seçilme hakkı engellemeye, kadınların siyasi kazanımlarını gasp etmeye çalışan bir iktidarla karşı karşıyayız.

‘EŞBAŞKANLARIMIZ HUKUKSUZ ŞEKİLDE TUTUKLANIYOR’

Ama bunun yanında eşbaşkanlık sistemine darbe yaparak kadınlara yönelik ağır bir siyasi şiddet uygulandığını görüyor ve buna tanıklık ediyoruz. Özellikle kadın eşbaşkanlarımızın evleri ağır silahlarla basılıyor, kapılar balyozlarla kırılıyor, kadın arkadaşlarımızın kafalarına silahlar dayanıyor. En son bunun örneğini Amed’te Sur Belediye Eşbaşkanımız Filiz Buluttekin ve çocuğunun kafasına silah dayayarak, tek adam rejiminin kolluk gücüyle serkeşlik yaptığına tanıklık ettik. Elbette bu kabul edilemez. Halkın iradesiyle seçilen tüm belediye eşbaşkanlarımız bu şekilde gözaltına alınıyor. Haksız ve hukuksuz bir şekilde tutuklanıyorlar.

Yine Yüksekova’da kapısı kırılarak içeri girilen kolluk güçlerinin baskısı sonucu kalp krizi geçirerek yaşamını yitiren Fahriye Gündüz arkadaşımız. Evet, Fahriye de bu şekilde özellikle AKP hükümetinin bu baskıcı rejimi sonucu evinin içine giren kolluk gücü tarafından gözaltına alınmak istenirken kalp krizi geçirip hayatını kaybediyor. HDP olarak, kim eliyle olursa olsun, kadınlara yöneltilen hiçbir şiddete geçit vermeyeceğiz.

‘AKP KORKTUĞU İÇİN SALDIRIYOR’

Çok saldırı var, çok saldırı yapılıyor ama bunun bir sebebi var. Bugün AKP hükümetinin çok korktuğunu ve bundan kaynaklı bu saldırıları gerçekleştirdiğini biliyoruz. Ama en çok kadınlara saldırdıklarını da biliyoruz. Çünkü en çok kadınlardan korkuyorlar. Şunun altını çizmek isterim; onlar ’kriz yok, ekonomi uçuşta’ diye dursunlar. Güvencesiz emeğin, sofradaki kuru ekmeğin, en fazla yükünü çekenler kadınlardır. Bu işsizliğin ağır yükünün en çok farkında olanlar kadınlar. Onlar kadınların haklarını bizler savunduk diye dursunlar; devlet korumasında dahi sürekli öldürülen yaşamın her alanında sürekli eşitsizliğe mahkum olan kadınlar bu yalanın farkındalar.

‘GÜVENLİK POLİTİKALARINA SON VERİLMELİ’

Onlar medyasından, şarkıcısından bütün şürekasıyla savaşın, şiddetin gerekliliğine ülkeyi inandırmaya çalışsınlar, bu ülkede yaşamak ve yaşatmanın en çok farkında olan yine kadınlardır. Çünkü yaşamı doğuran da besleyen de biz kadınlarız. Onlar bu ülkenin en büyük ihtiyacı olan barışı rafa kaldırsalar dahi, bu ülkenin en acil ihtiyacının barış olduğunu biz kadınlar biliriz. Çünkü yaşamı doğuran da besleyen de biz kadınlarız. Dolayısıyla bir an önce bu çatışmalı güvenlik politikalarına son verilmesi gerektiğini ifade etmek isterim.

‘TÜRKİYE’YE ÇOK ŞEY KAYBETTİRDİ’

Çözüm sürecini buzdolabına kaldırmakla övüneduran AKP hükümeti, çözüm sürecini imha etmenin yol açtığı felakette, anaların döktüğü gözyaşlarını gören ve en çok canı yananın biz kadınlar olduğunu biliyoruz. Bugün ülkenin en büyük ve en gerçek sorunları arasında Kürt sorunu ve tecrit meselesi geliyor. Sayın Öcalan'ın 2011-2015 yılları arasında devreye girdiği ve çatışmasızlıkla sorunu çözmeye çalıştı bir dönemin heba edilmesi, Türkiye’ye çok şey kaybettirdi. Ama bunun yanında kadınların tecride ve Kürt sorunun demokratik yöntemlerle çözülmesine yönelik tavrı ve destekleyici açıklamaları önemliydi. Bugün de aynı noktadayız. 

‘BİZİM HEYBEMİZDE DİRENİŞ VAR’

Tüm bu saydığım nedenlerle, kadınların bu hükümetin eril faşist politikalarına ve yalan söylemlerine karnının tok olduğunu söylemek isterim. Kadınların heybesinde artık çaresizliğin olmadığını, binlerce yıllık sömürüye artık boyun eğmenin olmadığını belirtmek isterim. Bizim heybemizde yılgınlık ve teslimiyet asla yok. Bizim heybemizde mücadele var, bizim heybemizde direniş var. Bir kez daha HDP Kadın Meclisi olarak bu süreçte rolümüzü oynayacağımızı ve bu dönem sürece kadınlar olarak damga vuracağımızı belirtiyorum. Direnerek kazanacağız. Bu toplantımız barışa demokrasiye vesile olmasını temenni ediyorum.”