HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, eşbaşkanlığın, eşitlik, adalet, demokrasi, insanlık adına bir kazanım olduğunu belirterek, “Kadının erkek rejim karşısında hak ve hukuktan yoksun, yalnız ve güçsüz kalmasını istiyorlar” dedi. 

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Demokratik Yerel Yönetimler Kurulu, Eş Genel Başkan Pervin Buldan’ın katılımıyla Diyarbakır Eğitim Sen 1 Nolu Şubesi’nde “Dünden bu güne eş başkanlık sistemi” konulu panel düzenledi. Panelin gerçekleştiği salona “Eşbaşkanlık mor çizgimizdir”, “Eşbaşkanlık sistemimizi koruyalım” yazılı pankartın yanı sıra bir önceki dönem tutuklu HDP kadın milletvekillerinin fotoğraflarının yer aldığı pankart asıldı. Panele Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanı Saliha Aydeniz, HDP milletvekilleri Fatma Kurtulan, Ayşe Acar Başaran, Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Eş Sözcüsü İdil Uğurlu, Tevgera Jinen Azad (TJA) Dönem Sözcüsü Ayşe Gökkan’ın yanı sıra birçok kadın katıldı. 

Panel Türkiye’de yürütülen kadın mücadelesinin anlatıldığı sinevizyon gösterimiyle başladı. 

Panelin açılışında konuşan Eş Genel Başkan Pervin Buldan, tutuklu bulunan Gültan Kışanak, Figen Yüksekdağ, Sebahat Tuncel, Aysel Tuğluk, Hülya Alökmen ve Şevin Alaca şahsında kadın kazanımlarında mücadele eden tüm kadınları selamladı. Buldan, kadın mücadelesinde yaşamını yitiren kadınları da anarak mücadele sözü verdi. 

‘ERKEK SİYASETİYLE KARŞI KARŞIYAYIZ’

Türkiye’de 1934 yılında kadınlara verilen seçme ve seçilme hakkının tanınması sonrasında gerçek anlamda kadınların eşit ve özgür bir şekilde siyasette yer almadığını ifade eden Buldan, o tarihten bu yana ortaya çıkan tüm siyasi partilerin kadınları saf dışı bırakarak erkek siyaseti yürüttüğüne dikkat çekerek, “Bir asırlık erkek siyaseti ile karşı karşıyayız” ifadelerini kullandı. 

HEDEF TAM EŞİTLİK 

Ülkede yaşanan kadın katliamlarına da dikkat çeken Buldan, bu sürecin temel nedeninin siyasi zihniyete bağladı. Neredeyse her gün bir kadının katledildiğini aktaran Buldan, “Demokrasi ve hukuka rahmet okumuş, ekonomisi çökmüş, yıllardır sürdürülen çatışmalı ortamda binlerce canın yitirilmesine sebep olmuş, çözümsüzlüğü bir devlet politikası haline getirmiş, kadın cinayetlerinde ve çocuk istismarında dünyada öncü rol edinmiş acı bir ülke gerçeği şu an tam olarak karşımızda durmaktadır. Yılın 365 gününün her günü bir katliamı, faili meçhul tutulan bir cinayeti anıyor her gün bir insanlık suçunu mutlaka bu ülkede kınıyoruz. Ve bu zihniyet siyasete hakim olduğu sürece bu suçların katlanarak artacağını acılardan ve karanlıktan başka bir geleceğin olmayacağını biz kadınlar çok iyi biliyoruz. İşte biz kadınlar bu tarihsel gerçekten hareketle nüvesini özgürlük ve demokrasi mücadelesinden alan bir bilinç ve farkındalıkla özgün bir kadın mücadelesi yürütmeye başladık. Yaşamın ve siyasetin her alanında kadınlar için tam eşitliği sağlamak hedefini önümüze koyduk” ifadelerinde bulundu. 

KADINLARA EŞİTLİK ÇAĞRISI 

Ülkede demokrasi, adalet, şeffaflığın oluşmasının eşit bir yaşamdan geçtiğini hatırlatan Buldan, kadınlara mücadele çağrısı yaptı: “Kadın siyasete aktif katılmalı, kadın karar alma mekanizmalarında aktif ve eşit bir şekilde mutlaka yer almalıdır bilincini önümüze koyduk. Kadın sadece oy veren değil aynı zamanda erkekle eşit oranda aday olan ve eşit sayıda seçilebilen, parti kademelerimizden, belediyelere ve parlamentoya varıncaya kadar her alanda eşit pozisyonda yer almalıydı. Bizim mücadele tarihimiz işte böyle başladı. İşte tam da bu amaçla eşbaşkanlık dedik. Eşbaşkanlık sistemi kadınların siyasetteki varlığının, seçme ve seçilme hakkının, kadının temsil hakkının teminatıdır dedik. Bunu bildik bunu söyledik ve yıllardır bunun mücadelesini verdik” dedi. 

‘EŞBAŞKANLIK MODEL OLDU’

Buldan’ın konuşması şu şekilde sürdü: “2006 yılında fiili olarak ilk defa uyguladığımız eş başkanlık sistemini geliştirerek bugünlere ulaştık. 2013 yılında eşbaşkanlık sistemini yasal güvenceye kavuşturduk. Hem kendi iç yapımızda, hem siyasette hem de bütün kurumlarımızda ve alanlarda eş başkanlık sistemini tartışmasız ve koşulsuz bir şekilde uygulamaya başladık. Bugün yerel yönetimlerde eşbaşkanlık sistemini uygulayan dünyadaki tek parti HDP’dir. Yine parlamentoda özgün kadın grubu bulunduran tek parti olarak biz dünyada bir ilkiz. Bu mücadelemiz ve eşbaşkanlık sistemimizle dünyaya model oluşturan bir konumdayız.

TBMM’DE KADIN TEMSİLİYETİ 

Eş başkanlık sistemimizle kadın gücü ve iradesi siyasette etkinlik kazanmıştır. Eşbaşkanlık sistemimizle beraber belediyelerimiz bünyesinde kadın kurumları oluşturulmuş, cinsiyet eşitsizliği ve bu eşitsizliğin beraberinde getirdiği kadına yönelik sömürü ve şiddet gibi ağır sonuçlarla etkin mücadele mekanizmaları oluşturulmuştur. Kadın merkezleri, alo şiddet hattı, kadın sığınma evleri, cinsiyete duyarlı bütçeleme ve kadın istihdamına dönük projeler bunların başında yer almaktadır. Yine cinsiyet kotası ve fermuar liste ile şu anda TBMM’de kadın temsiliyetinin yüzde 39’una sahibiz. 

HUKUKSUZ SALDIRILAR

Bu yeterli mi elbette değil ama bunun mücadelesini tüm Türkiyeli kadınlarla vereceğimizin bilinmesini isteriz. Şunu açık yüreklilikle söylemeliyim ki eş başkanlık sistemi birçok farklı aidiyetten gelen bütün kadınların aynı zamanda bütün dünya kadınları adına elde etiği evrensel bir kazanımdır. Eş başkanlık kadınlar adına bir kazanım olduğu gibi; eşitlik adına, adalet adına, demokrasi adına, insanlık adına bir kazanımdır! Erkek iktidar ve onun temsilcileri de bu gerçeğin bizim kadar farkındadırlar. Ve bu nedenle kadın mücadelemize ve siyasetimize saldırırken eş başkanlık sistemini de özellikle hedef almaktadırlar. Bir yandan yasalara aykırı bir şekilde seçilmiş eşbaşkanlarımızı hukuksuzca tutuklarken diğer taraftan yine yasalara aykırı bir biçimde eşbaşkanlık suçu diye bir suç yarattılar bu ülkede. Çünkü onlar da biliyorlar ki gelmekte olan eşitlik ve demokrasi mücadelesinin kazanımları onların binlerce yıllık erkek egemen anlayışının, bu anlayışın sömürgeci uygulamalarının sonunu da beraberinde getirecektir.

Eş başkanlık sistemine saldırıyorlar çünkü; kadının erkek rejim karşısında hak ve hukuktan yoksun, yalnız ve güçsüz kalmasını istiyorlar. Kadın cinsiyetini bir sömürü alanı, kadını ezilmesi gereken bir kimlik olarak görüyorlar. Gaspçı kayyımlarının göreve başlar başlamaz ilk elden kadın kurumlarını kapatması, kadınların savunma mekanizmalarının faaliyetlerini sonlandırması bunun en açık ve en bariz örneğidir! Ancak çare değildir! Ne kadar baskı, ne kadar gasp, ne kadar hukuksuzluk varsa o kadar dik duruş, o kadar kararlı bir mücadele görecekler karşılarında!

REFORMLAR İNANDIRICI DEĞİL

Biz kadınlar erkek faşizminin hiçbir kazanımımızı, hiçbir kurumumuzu yağma alanı yapmasına asla izin vermeyeceğiz! Gaspçı kayyumlarını gönderdikleri hiçbir halk belediyesi zorbaların çiftliği olmayacak! Buna izin vermeyeceğiz. Bakınız! Biz ne yaparsak yapalım evrensel hukuka uygun olmasa da bizim talancı hukukumuza uygundur diyerek hareket edenler bugün büyük yok oluşun pençesinde çırpınmaya başladılar! Bütün bu zorbalıkların ve hukuk dışılığın ağır sonuçları ülkeyi yakarken onların da sonunu getirdi. Kur, enflasyon, adaletsizlik, eşitsizlik, işsizlik yoksulluk yükseldikçe AKP düşüyor! Demokrasi küçüldükçe, hukuk tükendikçe, AKP küçülüyor, AKP tükeniyor! Tek adam, bir damat feda etmekle bu ağır tablonun içinden sıyrılamayacağını çok iyi biliyor. Şimdilerde ekonomide reform, yargıda reform, demokraside iyileştirme gibi vaatler ileri sürmeye başladılarsa da bunun hiçbir inandırıcılığı yoktur kalmamıştır.

HESAP VERME ZAMANI!

Erdoğan’ın bu vaatleri çözüm sürecini buzdolabına sakladığı zaman, hukuk sistemini iyileştirmek yerine hukuku faşizmin baltasıyla darmadağın etmeye başladığı zaman, demokratik siyasete ve kadın siyasetine darbe yaptığı zaman, demokratik siyasete ve kadın siyasetine karşı baskı rejimini işe koştuğu zaman, Eş Genel Başkanlarımız Demirtaş ve Yüksekdağ’ı ve diğer bütün milletvekillerimizi ve siyasetçilerimizi tutukladığı zaman, İmralı’daki tecritle bütün ülkeyi tecrit altına almaya karar verdiği zaman, işçinin emekçinin hakkını patronlara ballandıra ballandıra yedirdiği zaman, vergi adı altında halktan hunharca alınan haraçları yandaşlarına peşkeş çektiği zaman, bütün muhalif kurumları ve yayın organlarını bir darbe uygulamasıyla kapattığı zaman, kendisi ve şürekası lüks ve şatafat içinde yaşarken halkı bir lokma ekmeğe muhtaç ettiği zaman, Afrin’de, Rojava’da karanlık çetelerle insanlık dışı bir şekilde halkların vebaline girdiği zaman bütün inandırıcılığını kaybetti. Kaybettiler. O nedenle şu an vaat zamanı değil, hesap verme zamanıdır diyoruz biz kadınlar! Yediği bunca hakkın, işlediği bunca suçun hesabını verme zamanıdır diyoruz biz kadınlar! Zira bu kadar yanlışın faturasını da sadece halka ödetmek istiyor fakat hesabı ödemesi gereken mağdur olan halk değil suçlunun kendisidir! Bunu herkes iyi bilmelidir.

‘GERÇEK MUHALEFET HDP’DİR’

Gerçek bir muhalefetin bütün sorumluluğunu omuzlarında taşıyan partidir HDP. Özellikle de kadınlar tam eşitlik, tam demokrasi, tam adalet için her yönüyle muhalefet etmenin sorumluluğunu dört bir koldan sürdürmektedir ve bunu üstlenmiştir. Biz HDP olarak bütün kadrolarımız ve tabanımızla ülkedeki en örgütlü partiyiz. Bunu ülke siyasetine yön veren gücümüz ve etkimizle de gördük ve göstermeye de devam edeceğiz. Ve yine bundan böyle Türkiye siyasetinde HDP’siz hiçbir siyasetin işlemeyeceğini siyaseti belirleme pozisyonumuz ve gücümüzün buna müsaade etmeyeceğini, kadınsız bir siyasetin de bundan böyle mümkün olmayacağını herkes çok iyi görmeli ve bilmelidir. Partimizde, yönetimlerimizde, yerel yönetimlerimizde hayata geçirdiğimiz eşbaşkanlık sistemini ülkenin tüm yönetim kademelerinde hayata geçirme ısrarı ve kararlılığımızdan asla vazgeçmeyeceğiz. Partimize ve biz kadınlara yönelen her türlü etkisizleştirme ve baskı yoluyla kısıtlamaya dönük hamlelere karşı biz her geçen gün daha çok güçleniyor daha çok büyüyoruz. Bugün artık demokratik bir iktidar için aktör ve kurucu güç olma konumundayız. Bu gücün çok iyi farkında olmalı başarıya ulaşmak için daha fazla düşünmeli, daha fazla çalışmalı daha fazla yol almalıyız.

KAZANMAKTAN BAŞKA YOL YOK

Eşitlikle ilgili talebi olan, adaletle ilgili talebi olan, adil bir bölüşüm ile ilgili talebi olan, emeğe üretime sahip çıkan bir siyasetle ilgili talebi olan, yaşamı bugün tehdit altında bulunan bütün kadınlar, bütün çocuklar ve bütün ötekiler için talebi olan, gençler için verimli ve yararlı bir ülke talebi olan her kesimi her bireyi HDP etrafında kenetlemeye, HDP ile tek yürek ve etkin güç olmasını sağlamak hepimizin boynunun borcudur.  Aynı zamanda da tarihsel sorumluluğumuzdur. Kurtuluşta zaferde ancak bu şekilde mümkündür! Ve biz kadınlar kazanmaya mecburuz! Başka bir yolumuz başka bir seçeneğimiz başka bir alternatifimiz asla ve asla yoktur! Ben bu düşüncelerimle kadının değişim gücüne, iradesine ve cesaretine sonsuz inandığımı tüm samimiyetimle belirterek bu mücadeleyi hep birlikte vereceğimizin sözünü bir kez daha veriyorum. Başarılar diliyorum” şeklinde sözlerini sonlandırdı.