HDP 3’üncü Büyük Konferansı Hilton Otel’de başladı.

“Daha güçlü HDP, Daha Güçlü Mücadele” şiarıyla gerçekleştirilen konferansa, Türkiye’nin her yerinde seçilen 600 delege katılıyor.

6 bölgede gerçekleştirilen bölge toplantıları ve konferanslarından çıkan sonuçlar, bugün başlayan ve iki gün sürecek olan büyük konferansta ele alınacak.

HDP, büyük konferansından çıkacak sonuçları 23 Şubat tarihinde yapacağı 4’üncü Büyük Olağan Kongresine taşıyacak.

Bugün açılış konuşmaları ile başlayacak olan konferans iki gün sürecek ve yarın sona erecek.

Konferansın açılış konuşmasını yapan Pervin Buldan,”Faşizm durmuyor, o halde biz de durmayacağız, yılmayacağız! Geri adım atmayacağız. Kararlı adımlarla mücadeleyi daha da toplumsallaştırarak büyüteceğiz. İşte HDP bu mücadelenin öncüsü olma iddiası ve kararlılığındadır. HDP’nin olmadığı veya zayıfladığı bir ortamda faşizmin kanser hücresi gibi tüm ülkeyi, toplumu sarıp sarmalayarak yok edeceği gerçeğini herkesin görmesi gerekmektedir. HDP’nin fikriyatı, HDP’nin ilkeleri ve politikaları inanın ki yüzyılın halklar paradigmasıdır. HDP’yi bu denli önemli kılan; devrimci mücadele geleneğinden devraldığı büyük direniş mirası ve geleceğe dönük ortaya koyduğu büyük demokrasi iddiası, halkları buluşturduğu özgürlük ve eşitlik ütopyasıdır” dedi.

Konferansın açılış konuşmasını yapan Pervin Buldan, şöyle konuştu:

Partimizin 3. Büyük Olağan Konferansı’na hoş geldiniz. Sizleri saygı ve sevgiyle selamlıyorum. Konuşmama geçmeden önce Sevgili Selahattin Demirtaş’a, Sevgili Figen Yüksekdağ’a, Bekir Kaya’ya, Gülten Kışanak’a, Selma Irmak’a, Aysel Tuğluk’a, Sebahat Tuncel’e ve cezaevlerinde  tutuklu bulunan tüm arkadaşlarımıza konferansımızdan kucak dolusu selam ve sevgilerimizi yolluyoruz.

‘KONFERANSIMIZDA EKSİKLİKLERİMİZİ GÖZDEN GEÇİREREK POLİTİK HATTIMIZI NETLEŞTİRECEĞİZ’

Bugün başlayan ve iki gün sürecek olan konferansımızda bize ışık tutacak, partimizin önümüzdeki dönem yol haritasını netleştirecek olan kapsamlı ve değerli tartışmaları hep birlikte yürüteceğiz. Eksikliklerimizi hep birlikte gözden geçireceğiz. Hedeflerimizi, politik hattımızı netleştireceğiz. Örgütlülüğümüzün güçlendirilmesinden toplumsal muhalefeti genişletmeye varıncaya kadar her alanda çok daha güçlü, çok daha örgütlü, daha cesur ve daha kararlı bir mücadele sürecinin de startını hep birlikte vermiş olacağız.

‘HDP KİMLİKLERİN, İNANÇLARIN, DİLLERİN VARLIK MÜCADELESİDİR’

HDP, insanlığı kurtuluşa götürecek büyük bir mücadele partisidir. HDP, cesarettir, umuttur, kararlılıktır. HDP halkın yanında halkla birlikte güçlü bir duruştur! HDP, halkımızın gözlerinde parlayan bir ışıktır! HDP, milyonların yüreğindeki büyük sevgidir! HDP, kimliklerin, inançların, dillerin varlık mücadelesidir! HDP, işçinin, emekçinin, yoksulun emeği ve alın teridir! HDP, kadınların özgür yaşam mücadelesidir, kadınların baharıdır! HDP, gençlerin gelecek umudu ve cesaretidir! HDP aynı zamanda bir demokrasi okuludur.

‘OLANCA BASKIYA RAĞMEN AYAKTA KALMAYI BAŞARDIK, DAHA GÜÇLÜ HEDEFLERLE İLERLEYECEĞİZ’

İşte bugün burada hem ülke sorunlarını tartışacağız hem de demokratik çözüm için hedeflerimizi belirleyeceğiz. Olanca baskıya, tüm tasfiye girişimlerine rağmen ayakta kalmayı başardığı gibi daha güçlü hedeflerle ilerleme kararlılığında olan bir partiden, herkesin ortak umudu olmaya devam eden HDP’den söz ediyoruz. HDP’nin fikriyatı, HDP’nin ilkeleri ve politikaları inanın ki yüzyılın halklar paradigmasıdır. HDP’yi bu denli önemli kılan; devrimci mücadele geleneğinden devraldığı büyük direniş mirası ve geleceğe dönük ortaya koyduğu büyük demokrasi iddiası, halkları buluşturduğu özgürlük ve eşitlik ütopyasıdır.

‘HALKIMIZIN BİZDEN BEKLENTİSİNE DENK BİR MÜCADELEYİ ÖRGÜTLEMEK DURUMDAYIZ’

Elbette eksikliklerimiz vardır. Yaptıklarımızı, başarılarımızı hiçbir zaman yeterli görmedik, görmeyeceğiz. Yetinmeci yaklaşmadık, bundan sonra da yaklaşmayacağız. Sürekli daha büyük hedeflere yöneleceğiz. Daha büyük başarılara kilitleneceğiz. Demokratik iktidar süreci en önemli hedefimiz olarak önümüzde durmaktadır. Üzerimizdeki sorumluluğun ne denli ağır olduğunun farkındayız. Halkımızın, toplumun, ezilenlerin, kadınların, gençlerin bizden beklentisinin büyük olduğunu biliyoruz. Bunu görüyoruz. Bu beklentiye denk bir çalışmayı ve mücadeleyi örgütlemek, mücadeleyi ve demokratik siyaseti toplumsallaştırmak durumunda olduğumuzu da biliyoruz.

‘FAŞİZMİN ARTAN BASKISI HDP’NİN SİYASAL VARLIĞINI DAHA STRATEJİK HALE GETİRMEKTEDİR’

Ülkemizin içinden geçmekte olduğu ağır koşullar ve faşizmin artan baskısı HDP’nin örgütsel ve siyasal varlığını, mücadelesini her geçen gün daha da önemli ve stratejik hale getirmektedir. Tekçi otoriter sistem kendisini kalıcı hale getirmeye çalışırken, demokrasiden, özgürlükten, adaletten, barıştan ve emekten yana olan herkesin, tüm toplumsal muhalefet kesimlerinin, kadınların, gençlerin daha fazla güçlenmesi, örgütlenmesi, ortak mücadeleyi ve demokratik ittifakı büyütmesi gereken bir süreçten geçiyoruz.

’HDP’NİN ZAYIFLADIĞI BİR ORTAMDA FAŞİZM KANSER HÜCRESİ GİBİ TÜM ÜLKEYİ SARACAKTIR’

Faşizm durmuyor, o halde biz de durmayacağız, yılmayacağız! Geri adım atmayacağız.

Kararlı adımlarla mücadeleyi daha da toplumsallaştırarak büyüteceğiz. İşte HDP bu mücadelenin öncüsü olma iddiası ve kararlılığındadır. HDP’nin olmadığı veya zayıfladığı bir ortamda faşizmin kanser hücresi gibi tüm ülkeyi, toplumu sarıp sarmalayarak yok edeceği gerçeğini herkesin görmesi gerekmektedir.

‘HALKLARIN TERCİHİ ÇOK NETTİR: TEK ADAM DEĞİL, HALKLARIN DEMOKRATİK İKTİDARI!’

Türkiye tam bir yol ayrımındadır. Ya demokrasi, ya faşizm. Ya aydınlık, ya karanlık. Ya özgürlük, ya esaret! Ya kadınlara özgürlük ya da erkek iktidarı! Toplum açısından artık karar vakti gelmiştir. Bu adaletsizlik düzeni ve sistemiyle gidilmeyeceği çok açık bir şekilde ortada durmaktadır. Halkların tercihi çok nettir. Tek adam yönetimi değil, halkların demokratik iktidarıdır tercih!

‘AKP-MHP TEKÇİ İKTİDARI KORKU İKLİMİYLE, TECRİTLE VARLIĞINI SÜRDÜRMEYE ÇALIŞMAKTADIR’

AKP-MHP tekçi iktidarı varlığını, baskıcı otoriter sistemde, tecrit politikasında ve kayyım darbesinde görmektedir. Bu sistemi kalıcılaştırmak için demokrasiyi, hukuku, adaleti, insan haklarını, halk iradesini, kadın iradesini, barış zeminini, birlikte yaşam umudunu tüketmek, faşizme daha büyük bir alan açmak için olanca gücüyle yüklenmektedir. Korku iklimiyle, içeride ve dışarıda yaydıkları çatışma kültürüyle, tecritle ülkeyi yönetmeye çalışan ancak yönetemeyen, yönetemediği için de siyasal, ekonomik, sosyal krizi daha da derinleştiren bir iktidar gerçeğini herkesin görmesi gerekir.

‘ATTIKLARI HER ADIM; DAHA FAZLA KRİZ, YOKSULLUK, CAN KAYBI, DAHA FAZLA AYRIŞMA VE TECRİTTİR’

Ayakta tutmaya çalıştıkları bu sistem; demokrasiyi, halk iradesini, hukuku, birlikte yaşam iradesini dışlayan bir sistemdir. Sadece ve sadece iktidarın kendi siyasal, ekonomik, rantsal çıkarlarını merkezine alan toplumsal sorunlara ve taleplere ise tümüyle kapalı, tekçi, talancı bir sistemi ülkeye ve topluma dayatmaktadırlar. Attıkları her adım daha fazla kriz, daha fazla yolsuzluk, daha fazla yoksulluk, daha fazla can kaybı, daha fazla parçalanma, daha fazla ayrışma ve tecrittir. AKP-MHP Saray iktidarının temel politikası, halkları ayrıştırma, kamplaştırma, çatıştırma böylece kendi iktidarlarını ayakta tutma üzerine kuruludur.

‘SAYIN ÖCALAN ÜZERİNDEKİ TECRİDİ KABUL ETMİYORUZ’

Son 10 yıla adaletsizlik, hukuksuzluk tecrit politikalarıyla yönetmeye çalışmaktadırlar. Bir kez daha ifade ediyoruz; Sayın Öcalan üzerindeki tecrit bir an önce kalkmalıdır. Tecrit bir insanlık suçudur. Sayın Öcalan’ın tüm tutuklu ve hükümlüler gibi ailesi ve avukatları ile görüşme hakkı vardır. Bunu engellemek Türkiye hukukuna, demokrasisine vurulmuş bir darbedir. Türkiye halkları, Türkiye toplumu tecridi kabul etmeyecektir, tecridi tüm gücüyle yıkmaya çalışacaklardır.

‘DEMOKRASİ İDEALİYLE BİR ARADA OLAN HANGİ HALK VARSA AKP-MHP O BİRLİKTELİĞİ PARÇALAMAYA ÇALIŞMAKTADIR’

AKP hükümetinin hem içeride hem de Suriye’de halkları birbiriyle çatıştırmak için bu yaptıklarını biliyoruz. Bunu yapmak için hem Suriye’ye hem de Libya’ya gittiklerini, aynı şekilde Libya halkını parçalamak ve çatıştırmak için gittiklerini biliyoruz.

Ancak demokrasi ve özgür gelecek idealiyle bir arada olan kim varsa, hangi halklar varsa, AKP-MHP iktidarı gidip o birlikteliği parçalamaya, ayrıştırmaya, toplumlar arasında duvar örmeye çalışmaktadır.

‘TİYATRODAN DAHİ KORKAN BİR İKTİDARIN ÇÖKÜŞÜ YAKINDIR’

Bunun en son örneğini Sevgili Demirtaş’ın tiyatrosunda gördük. İktidarın sahipleri, tiyatroda bir araya gelen kadınların dayanışmasından korktu, ürktü ve hemen terörize etmeye çalıştı. İnanın ki tiyatrodan dahi korkan bir iktidarın çöküşü yakındır!

‘İKİ, ÜÇ TİYATRO DAHA SAHNELENSİN BUNLAR TUZ GİBİ DAĞILACAKLAR’

Onlar korksunlar, kadınlar ve muhalefet güçlenmeye büyümeye, cesareti büyütmeye devam edeceklerdir. Bu da onlara dert olsun. Çok değil, iki, üç tiyatro daha sahnelensin bunlar tuz gibi dağılacaklar bunun farkındayız. Korkudan dolayıdır ki kadınlar bir araya geldiğinde bu birlikteliği bozmak için polis şiddeti dahil her yöntemi devreye sokmaktadırlar. Kadınlar ve erkekler eşbaşkanlık sistemiyle yerel yönetimlerde eşit yönetim için bir araya geldiğinde oraya kayyım atıyorlar oradan korkuyorlar. Amaç o eşit temsiliyet ve eşit yönetme için oluşan birlikteliği yıkmaktır bunu biliyoruz. Aleviler bir araya geldiğinde, Alevi toplumunu kendi içinde parçalamaya çalışıyorlar. İşçiler, emekçiler bir araya geldiğinde, greve gittiğinde iktidarın yaptığı ilk iş o grevi engellemektir.

‘HDP’YE SALDIRMALARININ EN BÜYÜK NEDENİ, BU DÜZENİ DEĞİŞTİRECEK GÜCÜN HDP OLMASIDIR’

HDP’ye saldırmalarının en büyük nedeni, halkların, kimliklerin, inançların, kültürlerin, kadınların HDP çatısı altındaki bir arada duruşu ve ortaya koyduğu ortak iradedir. Bu düzeni değiştirecek gücün HDP olmasıdır. Toplum bir araya gelirse, örgütlenirse, birlikte itiraz ederse, birlikte hesap sorarsa bunu faşizmin sonu olarak görüyorlar. Korkularının asıl nedeni de işte budur. Ve korktukları da mutlaka bir gün başlarına gelecektir!

‘İKTİDAR FAŞİZMDE ISRAR ETTİĞİ SÜRECE MAZLUM HALKLAR MÜCADELE ETMEYE DEVAM EDECEKTİR’

Bu nedenle diyoruz ki, bu iktidar faşizmde ısrar ettiği sürece mazlum halklar, ezilenler, yoksullar, bir arada olmaya, birlikte mücadele etmeye devam edeceklerdir. Faşizmin karşısında tüm toplum demokratik birlik olmaya devam edecektir. Savaş politikaları karşısında halklar barış için birlik olmaya, barış etrafında kenetlenmeye devam edecektir. Kadınlara yaşam hakkı tanınmadığı sürece kadınlar yaşamın her alanında erkek iktidara karşı bir arada omuz omuza olmaya devam edecektir.

‘HALKLAR ARASINA DUVAR ÖRÜLMEYE ÇALIŞILDIKÇA HALKLAR BU DUVARLARI YIKACAKTIR’

Kürt'ün iradesini kayyım eliyle gasp ettikleri sürece Kürt halkı birlik olarak bu kayyım zulmünün karşısında Demirci Kawa gibi dikilmeye ve direnmeye devam edecektir. Kadınlar ne pahasına olursa olsun eşbaşkanlıktan asla ve asla vazgeçmeyecektir! Kürt halkı ulus devletlerin artan baskısı karşısında her yerde kendi ulusal birliğini mutlaka oluşturacaktır.

Tecrit derinleştirildikçe, halkımızın tecride karşı mücadelesi de büyüyecek ve bu tecrit mutlaka kırılacaktır. Aleviler, inançlarına, değerlerine, varlıklarına saldırı olduğu sürece birlikte olmaya, birlikte mücadele etmeye devam edecektir. İşçi ve emekçiler, sömürüye, güvencesiz, güvenliksiz çalışma koşulları dayatıldıkça birlik olmaya, örgütlenmeye devam edecektir. Çevre rant için talan edildikçe tüm ekolojistler, köylüler, kadınlar, ağaçlar için, dereler için, kuşlar için bir arada olmaya devam edecektir. Adaletsiz bir yaşam ülkeye dayatıldıkça adalet bekleyen milyonlar birlikte olmaya, adalet diye haykırmaya devam edecektir. Halklar arasına duvar örülmeye çalışıldıkça halklar bu duvarları yıkacak ve barış için bir arada olmaya devam edecektir.

‘TÜRKİYE’NİN TÜM SORUNLARININ ÇÖZÜMÜNÜN ÖNÜNDEKİ EN ÖNEMLİ ENGEL BU İKTİDARDIR’

Tüm bu birlikteliği sağlayacak olan ise HDP’dir, HDP’nin ortak mücadele ilkeleridir. Bu iktidar topluma dayattığı zulmün toplumsal karşılığını mutlaka ama mutlaka halktan görecektir ki görüyor da. Demokrasi ve adalet dağıtmayan bir iktidarı herhalde toplum çiçeklerle, güllerle, alkışlarla karşılamayacaktır. Şuna inanıyoruz ki önümüze konulacak ilk sandıkta Türkiye halkları seçimini demokrasiden yana adaletten yana kullanacaktır. Böyle bir iktidarın karşısında ancak ve ancak büyüyen demokratik toplumsal mücadele olacaktır! Bunun böyle bilinmesi gerekmektedir. Türkiye’nin biriken tüm sorunlarının çözümünün önündeki en önemli engel bu iktidar ve dayattığı politikalardır. Tekçi iktidardan kurtulmadığımız sürece, ne Kürt sorunu çözülebilir ne de demokrasi ve adalet sorunları... İktidar çözüldüğünde zaten diğer tüm sorunların da çözüm yolu açılmış olacaktır.

İlk seçimlerde bunları göndermek, adaletsiz, barışsız, özgürlüksüz, yarınsız yaşamak istemeyen herkesin en önemli hedefi olmalıdır. Barışı sağlayacak olan da demokrasiyi geliştirecek olan da adaleti geliştirecek olan da kadınlara özgürlüğü sağlayacak olan da yine biziz, BİZ’leriz. Yani halkın kendisidir, toplumun kendisidir, kadınlardır, gençlerdir!

7 Haziran’dan 31 Mart ve 23 Haziran’a uzanan süreç halkın değişim gücünü, değişim cesareti ve kararlılığını ortaya koyan en önemli tarihi süreçtir. O süreçten bu yana tekçi iktidarın sahipleriyle halkların demokratik iradesi arasında kıyasıya bir mücadele yürümektedir. Bu mücadele elbette ki bitmiş değildir. Hatta bu demokratik mücadele halklar arasında daha da büyüyecektir.

‘BU MÜCADELENİN SONUCU MUTLAKA BAŞARIDIR, ZAFERDİR, AYDINLIK BİR GELECEKTİR’

En başta da vurguladığım gibi HDP olarak bizim sorumluluğumuz gerçekten çok büyük ve ağırdır. Ama şu da iyi bilinmelidir ki bu mücadelenin sonucu mutlaka barıştır, zaferdir, aydınlık bir gelecektir.

‘HDP OLMADAN ÖZGÜR YAŞAM, EŞİT YAŞAM, BİRLİKTE YAŞAM KURULAMAZ’

HDP olmadan demokrasi kurulamaz! Demokratik iktidar oluşturulamaz!  HDP olmadan barış zemini oluşturulamaz. HDP olmadan özgür yaşam, eşit yaşam, birlikte yaşam kurulamaz. Bu sürecin en önemli değişim ve dönüşüm gücü HDP’dir. HDP’nin ilkeleridir. HDP’nin demokratik özgür yaşamdan yana olan sarsılmaz iradesidir. HDP’nin radikal demokrasi iddiasıdır.

‘YAŞAMIN HER ALANINDA OLACAĞIZ, GENİŞLEYECEĞİZ, BÜYÜYECEĞİZ’

HDP, bu topraklarda yaşayan yediden yetmişe herkesin, her rengin, her kimliğin ve her inancın özlemini duyduğu, hayal ettiği demokratik, özgür ve eşit ortak yaşamın garantisidir. İşte bu ilkelerden yola çıkarak, daha fazla örgütleneceğiz, daha fazla yol alacağız, daha fazla güçleneceğiz. HDP’nin ilkelerini toplumsallaştıracağız. Kendimizi daha fazla anlatacağız. Anlatabilmenin yollarını arayacağız. Yaşamın her alanında olacağız. Sokak sokak, mahalle mahalle, köy köy, belde belde, ilçe ilçe, şehir şehir her yerde olacağız. Genişleyeceğiz, büyüyeceğiz.

‘YOKSULUN, EZİLENİN DİLİ OLACAĞIZ, NEFESİ OLACAĞIZ, ONLARIN YÜREĞİNDEKİ İSYAN OLACAĞIZ’

Onlar bizi azaltmaya çalıştıkça biz daha fazla çoğalacağız. Çoğala çoğala geleceğiz! Herkesin elini tutacağız. Kapısını çalacağız. Kalbine dokunacağız! İktidara, sisteme itirazı olan ezilen herkesin itirazı olacağız, onların taleplerinin sesi olacağız. Değişim isteyen herkesin değişim umudu olacağız. Barış isteyen herkesin barışa giden yolu olacağız. Çözüm isteyen herkesin çözüm alternatifi olacağız! HDP olduğu sürece hiç kimse kendisini yalnız ve güvensiz hissetmeyecek. Ayrıştırılmak, aralarına nefret tohumları ekilmek istenen halklar arasındaki en güçlü köprü biz olacağız. Yoksulun, ezilenin, garibin dili olacağız, nefesi olacağız, onların yüreğindeki isyan olacağız. Yeni yaşam olacağız. Doğan güneş gibi biz de yaratılmak istenen karanlığı aydınlatan ışık olacağız!

‘TARİH BİZDEN YANA, RÜZGAR BİZDEN YANA!’

Mücadele tarihimiz büyük başarılarla doludur. Şimdi bu zincire yeni başarılar eklemenin tam da zamanıdır. Buna inancımız da var, cesaretimiz de var, kararlılığımız da var. Tarih bizden yana! Güneş bizden yana! Rüzgar bizden yana! Toprak bizden yana. Hava bizden yana. Halklar bizden yana. Tam da şimdi diyoruz. Hep birlikte, umutla, cesaretle başarmaya diyoruz. Ve mutlaka başaracağız! Mutlaka kazanacağız! Hızır hepimizin yardımcısı ve yoldaşı olsun. Sizleri büyük başarı dileklerimle saygı ve sevgiyle selamlıyorum.