Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, 'üçüncü yol' siyasetinin seçim ittifakı olarak yorumlanmasının doğru olmadığını söyledi.

Buldan'ın konuşmasından başlıklar şöyle: 

"Orucumuzun ve dualarımızın kabul olmasını temenni ediyorum.  Tüm kötülüklerin ve adaletsizliklerin karşısında iyilik, adalet ve hakkaniyet kazansın.

HDP’ye yeterince tanımayanlar ve tanımak istemeyenler üçüncü yol dediğimizde seçim ittifakı olarak anlamlandırmaktadır.  HDP’nin gündeminde bir seçim ittifakı şu an itibariyle yoktur.

Üçüncü yol; egemen sömürücü güçlerin dışında kalan demokratik kamuoyunun kendisi, ezilenlerin tümüdür. Kısa vadeli düşünmez, demokrasi ve özgürlük mücadelesi ilkelerini korur ve son seçimlerde olduğu gibi etkisi tarihidir.

HDP'ye bakan 7 Haziran'ı, 31 Mart'ı, 24 Haziran' ı görür. Bu dönem biz muhalefetteyiz. Bilinmeli ki ilk seçimde bu ülkenin yönetiminde mutlaka olacaktır. Halklarımızın demokrasi  rüyası mutlaka gerçekleşecektir. 

Bir yanda yönetim krizi devam ederken, ekonomik, toplumsal ve salgın krizi halkı canından bezdirmektedir. Bitmek bilmeyen seri krizler nedeniyle ülke tam bir çöküşü yaşamaktadır. 16 Nisan referandumunun dördüncü yılındayız.

Parlamentoyu halkın egemenliğinden çıkarıp sarayın egemenliği altına soktular. Adalet saraylarını kelepçe saraylarına çevirdiler. Fabrikalar yerine yeni cezaevlerine çevirdiler. Fabrikalar yerine yeni cezaevleri inşa ettiler.

Türkiye bugün açık cezaevi hali yaşamaktadır. Tabii ki bu sonuç şaşırtıcı değil.  İmralı’da sürdürülen ağırlaştırılmış tecrit, hukuktan çıkışın bir sonucudur aynı zamanda.

Bu hukuksuzluğun devamı olarak kayyum darbesiyle seçme ve seçilme özgürlüğünü de ortadan kaldırdıklarını hep birlikte gördük.

Ülke ekonomisini sarayın paralel ekonomisine dönüştürüp kendilerini ve yandaşlarını kalkındırdılar.

Bu iktidar yüzünden TL cumhuriyet tarihinin en büyük değer kaybını yaşamaktadır.  Askıda ekmek derken şimdi bayat ekmek satılır hale gelmiştir. İnsanların peyniri gramla, domatesi taneyle, yağı bardakla alır hale gelmiştir.

Dün patates dağıtmaya başladılar. İnsanların patates dahi alamayacak hale getirilmesinin bir itirafıdır bu aynı zamanda.  İktidar ve yandaşları kasalarla, tonlarla götürürken halkın payına ise sadece gramla hayata tutanmak kalmıştır. Sırf saraylarının ışıkları yansın, her biri 4.6 milyon lira olan lüks araçlar alınsın diye hizmet sektörü ve esnaflar kapanmak zorunda kalmıştır.

Satılmadık kamu kurumu ve arazisi bırakılmamıştır.  Hafta sonu Cumhurbaşkanı Kararnamesi’yle 12 kamu arazisi daha satışa çıkarıldı. Çünkü bunlar doymak bilmiyorlar.

Bunların sistemi aynı zamanda Cumhurbaşkanlığı Emlak Sistemi’dir.

Merkez Bankası’nın 128 milyar doları yok. Merkez Bankası'nın yedek anahtarı kimdiyse paralar ondadır. Hırsız evin içindeyse kilit işe yaramaz 

İşsizlik, yoksulluk ve açlık sosyal bir ölümdür. Yüz binlerce kamu çalışanının KHK ile işten atılması aynı zamanda sosyal ölümdür.

Son bir yılda 177 bin işçi Kod-29’la işten çıkarıldı, aileleriyle bir milyon insanı açlığa mahkûm ettiler. AKP'li olmayana yurt da yok diyorlar. Yandaş olmayana rahat ve huzur vermeyeceğiz, gün yüzü göstermeyeceğiz diyorlar. Bir yerde zulüm artıyorsa zalimlerin sonu yaklaşıyor demektir. Halk tüm bu zulümleri öyle bir soracak ki felekleri şaşacak. 

O hesap günü de yaklaşmaktadır. Sandıktan daha fazla kaçamayacaklar. İktidarlarının son dönemlerini yaşadıklarını onlar da biliyor. Cumhurbaşkanlığı Gidiş Sistemi yolcudur. Sandıklar halkın elindedir, halk da dört gözle o günleri beklemektedir. Bu iktidarın gerçek yüzü bir yıllık pandemi sürecinde görülmüştür."