HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, HDK Kadın Konferansında konuştu.

Gündeme dair gelişmeleri değerlendiren Buldan, "Kasım Süleymani’nin öldürülmesini Orta Doğu’da yeni denklemin ortaya çıkacağı bir dönemi olarak görmemiz lazım. Dünya artık 3’üncü Dünya Savaşı’na hazırlanıyor, bunu görüyoruz" dedi.

Libya tezkeresine de değinen Buldan, "Ancak Libya tezkeresi bize bir kez daha gösterdi ki, ne yazık ki Türkiye bütün savaşların içinde yer almaya, her savaşa ordusunu, askerini gönderen ve bu savaşların bir parçası olmaya heveslenen yol ve yöntem izlemeye çalışıyor" diye konuştu.

Buldan'ın konuşmasından satır başları şöyle:

Orta Doğu ve Türkiye’ninde içinde olduğu önemli gelişmelerden geçiyoruz. Bugün dünyanın 3’ncü Dünya Savaşı’na doğru gittiği gelişmeler yaşanıyor. Her ülkenin kendi çıkarları doğrultusunda yeni savaşları başlattığı bir dönem ne yazık ki. Özellikle son Libya tezkeresi bir kez daha Türkiye’nin içinde olduğu, 3’üncü Dünya savaşına doğru giden ve Türkiye’nin de bir parçası olduğu yeni bir süreci hep birlikte yaşayacağız. Kasım Süleymani’nin öldürülmesini Orta Doğu’da yeni denklemin ortaya çıkacağı bir dönemi olarak görmemiz lazım. Dünya artık 3’üncü Dünya Savaşı’na hazırlanıyor, bunu görüyoruz.

Bu kararı alanlar erkekler ancak iki kez ölenler ne yazık ki kadınlar. Savaş kararlarını alan erkekler bu savaşlarda ölse de kadınlar iki kez ölüyorlar. Bütün dünyada, Orta Doğu başta olmak üzere her sorunun diyalog, müzakere ve diplomasi ile çözüleceğine olan inancımızı belirtmek istiyoruz. Savaşlar, ölümler, katliamlar, hiçbir soruna çözüm olmadı. Çünkü her savaş bir başka savaşı tetikledi, başka insanların ölümüne zemin hazırladı. En son İran ve Irak’ın da içinde yer alacağı yeni bir savaşa, yeni bir döneme girerken Türkiye’nin ara bulucu olması, her türlü sorunun çözümü için diyalog ve müzakere sürecinden yana olması gerektiğini belirtiyor ve bu yönlü bir kararlar almasını bekliyoruz. 

TÜRKİYE, ÇIKAN HER SAVAŞIN PARÇASI OLMAYA HEVESLENİYOR

Ancak Libya tezkeresi bize bir kez daha gösterdi ki, ne yazık ki Türkiye bütün savaşların içinde yer almaya, her savaşa ordusunu, askerini gönderen ve bu savaşların bir parçası olmaya heveslenen yol ve yöntem izlemeye çalışıyor. Bu kararlar Türkiye halklarından bağımsız alınıyor, Türkiye halklarının bu savaşlara asla onayının olmadığını biliyoruz, itirazlarının yüksek olduğunu biliyoruz. Çünkü her savaş Türkiye halklarına yeni bir kriz ve kaos olarak geri dönüyor. 

Bu dönemde filler tepişirken Kürt halkının da ezileceğini biliyoruz. Bu son savaşta filler tepişecek ve altta çimenler ezilecek bunun altında kalacak olan Kürtler, kadınlar, ezilenler olacak. Bir kez daha Kürt halkının ulusal birlik meselesinin artık taçlanması ve olgunlaşması gereken bir döneme gireceğiz. Ulusal birlik olmadığı sürece Kürt halkı ezilmeye, inkar edilmeye devam edecek. Kürt halkının öncülerinin bu konuda somut adımlar atması 2020 yılı açısından bunun zeminini oluşturması ve Kürt ulusal birliğinin bir an önce kurulması gerektiğini belirtmek isterim. 

2019 yılını geride bıraktık, yeni bir yıla girdik, 2020 yılına girdik. 2019 yılında elbette büyük acılar yaşandı. Özellikle AKP’nin kadınlar başta olmak üzere HDP’ye, Kürtlere, barış ve demokrasi isteyenlere, özgürlük isteyenlere karşı sürekli saldırgan bir tutum içinde olduğu her ağzını açanı cezaevine koyduğu, hak talep edeni cezaevine koyduğu bir yılı geride bıraktık. 2020 yılına girerken elbette umutlarımızın, cesaretimizin, kararlılığımızın bir kez daha pekişeceği önemli mücadele süreçlerinin bizi beklediğini biliyoruz. Bu mücadele süreçlerinde kadınların bir bütün olarak birliğine ve omuz omuza bir arada yürümesine ihtiyaç olduğunu biliyoruz. Bugün buraya farklı yerlerden farklı illerden gelen arkadaşlarımız var, farklı mücadele deneyimleri yaşayan arkadaşlarımız var bu salonda. Belki her biri geldikleri yerlerden sıkıntılarını, yaşadıklarını anlatacaklar ancak şunu biliyoruz ki; nerede olursak olalım, birlikte mücadele etmeye, birlikte başarmaya büyük bir ihtiyaç var.