Birlemiş Milletler (BM) İnsan Hakları Konseyi’nde bugün gerçekleşen Evrensel Periyodik İnceleme (EPİ) Türkiye oturumunda BM üyesi devletler Türkiye’ye insan haklarına ilişkin tavsiyelerini sundu. Delegelerin Türkiye'ye yönelik önerilerinin başında polisin orantısız güç kullanma yetkisi, ifade ve inanç özgürlüğü ve cinsiyet kimliği temelli ayrımcılık geliyor.

Cenevre’deki toplantı, İnsan Haklarından Sorumlu Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ın sunumuyla başladı. Ardından katılımcı devletler değerlendirmelerine başladı.

Söz alan ülkelerin konuşmalarında, ifade özgürlüğüne yönelik kısıtlamalar ve sansür, din ve inanç özgürlüğüne kısıtlamalar, polis şiddeti konusunda önlemler alması ve ilerleme göstermesi, toplumsal cinsiyet eşitliği, toplumsal cinsiyet temelli şiddet, cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği temelli ayrımcılık, gibi konularda tavsiyeler öne çıktı. Birçok ülke Türkiye'nin kadına şiddet konusundaki uluslararası sözleşmelere taraf olduğunu hatırlattı.

DİNK CİNAYETİ SORUSUNA CEVAP OLARAK DAVUTOĞLU’NUN MESAJI GÖSTERİLDİ

Arınç, Türkiye'nin Ermenistan’a karşı ablukayı kaldırmasını, soykırımı tanımasını ve Hrant Dink davasını ciddiyetle ele almasını isteyen Ermenistan'a cevaben şunları söyledi: "Abluka iddiasının temelsiz olduğunu belirtmek zorundayım. Ayrıca Türkiye ve Ermenistan arasında doğrudan uçuşlar vardır. Hrant Dink’in ölümü vesilesiyle Başbakanımızın geçtiğimiz hafta yayınladığı mesaj ise ülkemizin bu konuya verdiği önemi ve bakış açısını yansıtmaktadır."

Arınç, din ve inanç özgürlüğü konusundaki önerilere cevaben Alevilikle ilgili bilgiler içeren din ahlak kitapları basıldığını, kanaat önderleriyle toplantılar yapıldığı, Romanların sorunlarıyla ilgili son beş senedir çalıştaylar düzenlendiğini söyledi. Anadilde eğitim hakkında gelişmeler olduğunu söyleyen Arınç, gayrimüslim vatandaşların haklarına saygı gösterildiğini ifade etti.

ARINÇ: TÜRKİYE MUSEVİLERE EV SAHİPLİĞİ YAPMIŞTIR 

ABD'nin Türkiye'de Yahudilere yönelik yaklaşımlara ilişkin yazılı sorusunu cevaplayan Arınç şöyle konuştu: "Türkiye’de hiçbir zaman Musevilere düşmanlık olmamıştır. Tam tersine her zaman ev sahipliği yapmıştır. Antisemitik söylemler en üst düzey söylemlerle kınanmaktadır. Keza bugün Ankara’da Türkiye Musevilerinin Hahambaşınının hazır bulunacağı Holokost kurbanlarını anma günü gerçekleştirilmektedir."

"MEVZUATIMIZDA LGBT'LERE YÖNELİK AYRIMCI BİR HÜKÜM YOK"

"Anayasa’nın 10. maddesinde belirlenmiştir. LGBT’lere yönelik özel bir düzenleme olmaması hukuken bu grubun haklarının garanti altına alınmadığı anlamına gelmez. Çekincesiz taraf olduğumuz İstanbul Sözleşmesi’nde cinsel yönelim temelli ayrımcılık yapılamayacağına diar hükümler yer almaktadır."

AŞIRI GÜÇ KULLANIMINA KORKMAZ DAVASI ÖRNEK GÖSTERİLDİ

Arınç, polisin güç kullanma yetkisiyle ilgili eleştirilerle ilgili olarak, Ali İsmail Korkmaz davasında iki polisin 10 yıl 10’ar ay ceza almasını ‘sıfır tolerans’ politikası kapsamında örnek olarak gösterdi. 

“Orantısız güç kullanan personelin tespit edilmesi için çevik kuvvet kaskları numaralanmıştır. Güvenlik görevlilerinince aşırı güç kullanımına yönelik soruşturmalar titizlikle yapılıyor. Toplam 149 personel hakkında idari soruşturma açılmıştır. Ayrıca 371 adli soruşturma açılmış, 59’unda kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmiş.

"TUTUKLU GAZETECİLERİN GAZETECİLİKLE İLİŞKİSİ YOK"

Arınç'ın cevaplarının ardından diğer ülkeler tavsiyelerini sıralamaya devam etti. Konuşmalarda devlet yetkilileri tarafından işlenen suçlarda cezasızlık, hapisteki gazeteciler, Terörle Mücadele Kanunu, toplanma ve örgütlenme özgürlüğünün kısıtlanması, barışçıl protestoculara yönelik polis şiddeti ve yine erkek şiddeti konuları gündeme geldi.

Bu konulardaki eleştirileri yanıtlayan Arınç, TMK, TCK ve Basın Kanununda önemli iyileştirmeler yapıldığını söyledi.

İfade özgürlüğüne kısıtlamalarla ilgili eleştirilere "Türkiye’de basın organları bakımından tam bir çoğulculuk mevcuttur. Medya sektörümüz büyümekte olup hem hükümeti destekleyen hem eleştiren basın kuruluşlarını barındırmaktadır" diye yanıt verdi.

Hapisteki gazeteciler içinse şöyle konuştu: "Tutukluluk nedenlerinin gazetecilikle ilişkisi bulunmamaktadır. Adam öldürmek, zimmet, silahlı örgüt gibi suçlardan 2’si tutuklu 29’u hükümlü 31 kişi bulunmaktadır. Hiçbirinin gazetecilik mesleği ve faaliyetiyle ilgisi bulunmadığını tekrar belirtmek isterim."

İNTERNET KISITLAMALARININ YARGISAL GÜVENCESİ VAR 

Devletlerin birçoğu internet sansürlerini eleştirdi. Arınç, internet kanunlarında yapılan değişikliklerin iki temel amacının özgürlükleri geliştirmek ve kişilik hakları ve özel hayatının gizliliğinin daha hızlı bir şekilde korunması olduğunu söyledi.

İnternet kısıtlamaların yargısal güvencesinin olduğunu ileri süren Arınç, Twitter ve Youtube’a erişimin engellenmesi hakkında “İlgili firmalarla uyar-kaldır sisteminin uygulanması için iletişime geçilmiş ancak firmalar çabamıza rağmen konuya ilgisiz kalmıştır. Bu nedenle son çare olarak erişim engellenmiştir” diye konuştu

İnternetten canlı yayınlanan toplantıyı Türkiye’den insan hakları aktivisti, gazeteciler ve sanatçılar İstabul’da Cezayir Toplantı Salonu’nda birlikte izliyor. Buluşma Siyah Bant, P24, Freemuse tarafından İHOP (İnsan Hakları Ortak Platformu) işbirliği ile düzenleniyor.

Kaynak: AGOS