Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak, ‘başkanlığı’ öngören anayasa değişikliği referandumu çalışmaları kapsamında Maraş’ta açıklamalarda bulundu.

‘Tek adam’ eleştirilerini reddeden Kaynak, "Her şey çok  açık net. 18 madde ortaya koyduk. Bir tanesi desin ki 'bu 18 madde tek adamı doğurur', bir tanesi desin ki 'bu 18 madde Meclis'in feshi imkanın getirir', ben  bütün görevlerimden ayrılacağım gibi hukuk diplomamı da yırtıp atacağım. Bu kadar  ileri bir şey söylüyorum. Asla bunlar mümkün değil." dedi.

Başbakan Yardımcısı Kaynak, şöyle devam etti:

"Zaten Cumhurbaşkanı en fazla 10 sene görev yapabilecek. 10 sene sonra  zaman aşımı duruyor, o dönem işlediği suçlardan zaten tekrar yargı önü çıkartılabilecek. Cumhurbaşkanı Meclis araştırması ve soruşturması, yazılı ve sözlü soru gibi konularla Cumhurbaşkanı ve hükümeti Meclis'in denetimine tabi. En önemlisi milletin doğrudan denetimine tabi. Çünkü 5 yıl sonra tekrar aday olacaksa millet tarafından hesap verecek. Bir de siyasi denetim var. İşleri çok kötü götürüyorsa, Türkiye'yi uçuruma götürüyorsa TBMM 5'te 3 çoğunlukla seçimlerin yenilenmesine karar verebilir.

Cumhurbaşkanı tekrar seçime götürür.  Tabii Meclis kendisi de seçime gider. Bu kadar kontrol mekanizması, fren denge sistemi yetki fren sistemi ortaya konduktan sonra asla tek adamlık olamaz. Tek adam yasama, yürütme ve yargıyı kendi üzerinde toplayan adamdır. Aksine bizim getirdiğimiz sistem yasama ile yürütmeyi tamamen ayıran bir sistemdir."

‘MECLİS MİLLETİ TEMSİL EDER’

Meclis'in feshine yönelik açıklamaları eleştiren Kaynak, şöyle konuştu:

 "Bu Meclis'i  Polatlı'ya kadar gelen Yunan orduları da feshettirememiş. Bu Meclis 15 Temmuz'da  tepesinde bizim uçaklarımız Meclis genel kurul salonunu o hain asker kıyafeti  giymiş terörist pilotların bombalamasıyla bile kapanmamış, kürsüsü açık kalmış  bir Meclis. Meclis'i feshetmek demek milleti feshetmek demektir. Çünkü Meclis  milleti temsil eder."

CHP’YE ELEŞTİRİ

"Bir yalanı söylersin sonra yalanlasanız sonra derler ki  'durmadan bir birleriyle sataşıyorlar'  yalanlamazsanız kabul etmiş olursunuz.  Bunları üst üste söyleyerek, onun cevabı verilse bile söylemeye devam edilerek bir algı oluşturursunuz. Bu bir Goebbels tekniğidir."

Bu söylenenleri aynı şekliyle Kandil'de Murat Karayılan da söylüyor, Mustafa Karasu da aynısını  söylüyor, Duran Kalkan da aynısını söylüyor. Pensilvanya'daki sapkın da aynı şeyleri söylüyor. Cumhuriyet Halk Partisi, bu Cumhuriyeti kurmakla övünen parti,  maalesef terör örgütleriyle aynı hizaya gelmesini ve aynı dili kullanmasını ben  asla kabullenemiyorum, asla hazmedemiyorum."

"Cumhuriyet Halk Partisi'nin Cumhuriyet'i kurmakla övünen partinin,  çok partili sisteme Türkiye'yi götürmekle övünen partinin  bu yalanlar yerine  çalışıp milleti değerlerine uygun siyaset üretip, kendisinin Cumhurbaşkanı olmaya  gayret etmesi o alanı kendisinin zorlaması gerekir.  Başarı oradadır. Güçlü bir muhalefet olmalıdır ki bizde daha güçlü çalışalım daha çok çalışalım. Son haftaya  girdiğimizde  gerçekten Cumhuriyet Halk Partisi'nin bu söylemleriyle maalesef  üzülerek söylüyorum terör örgütleriyle söylemlerinin bir birleriyle örtüşmesi,  aynı salvolarda bulunmaları kabul edilecek bir şey değil. Her şey çok açık net. 18  madde ortaya koyduk. Bir tanesi desin ki 'bu 18 madde tek adamı doğurur', bir  tanesi desin ki 'bu 18 madde Meclis'in feshi imkanın getirir', ben bütün  görevlerimden ayrılacağım gibi hukuk diplomamı da yırtıp atacağım. Bu kadar ileri  bir şey söylüyorum. Asla bunlar mümkün değil."

İDAMIN GEREKLİ OLDUĞUNA İNANIYORUM’

İdam için bir anayasa değişikliğinin gerektiğini aktaran Kaynak, şöyle  devam etti:

"Anayasa değişikliği için de en az 330 milletvekilinin gizli oyu  gerekir.  Bizim 330 milletvekilimiz yok. Eğer MHP ya da CHP destek verirlerse  meclisten geçiririz.  367'yi ancak öyle bulabiliriz. 330'u biz MHP ile geçirirsek mecburen yine bir referandum yolu gözükür. Onları o şartlar içerisinde inşallah  değerlendiririz. Milletimizin iradesine ikide bir biri kalkışacak, biri sabote  edecek, biri hançerleyecek bu asla milletimizin kabul ettiği bir şey değil.  Ayrıca bizim 15 Temmuz'da 249 şehidimiz var. 2 bin 191 yaralımız, gazimiz var.  Ama PKK teröründen dolayı 10 binden fazla şehidimiz var. 30-40 bin gazimiz var.  Bu insanların adalet duygusunu karşılamak bizim görevimizi değil mi? Elbette  görevimiz. İdamın ben hukukçu olarak da gerekli olduğuna inanıyorum Müslüman olarak da zaten Allah'ın emri olduğu için canı gönülden inanıyorum."