HDP Sözcüsü ve Kars Milletvekili Ayhan Bilgen, Anayasa değişiklik görüşmeleri ve tutuklu vekillere ilişkin açıklamalarda bulundu.

Bilgen, “330'u bulurlarsa OHAL şartlarında bir kampanya ile Kenan Evren'in 30 yıl önce yaptıklarından bir farkı olmayacak. Sanki bu ülkede 11 vekil cezaevinden değilmiş gibi, hakları yokmuş gibi böyle bir görev ile toplum onları yetkilendirmemiş gibi duymazlıktan geldiler. Siyasi ahlakınız bitti diye, dayanışmadan mahrumsunuz diye bizde mi arkadaşlarımızı unutacaktık” ifadelerini kullandı.

HDP Sözcüsü Ayhan Bilgen, partisinin grup toplantısında konuştu.

10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’nü kutlayan Bilgen, "Hala çalışmayı başaran gazetecilerin günlerini kutlayalım. Çalıştıkları gazetelerin, TV’lerin kapısına mühür vurulmamış gazetecilerin gününü kutlayalım. Tutuklu gazetecilerin gününü unutmayalım. Sadece gerçeği halka ulaştırmak isteyen Metin Göktepe şahsında hayatını kaybeden bütün gazetecileri selamlıyorum" diye konuştu.

Bilgen'in Anayasa görüşmelerine dair konuşmasından satır başları şöyle:

“Dün Türkiye tarihinin dönüm noktalarından biri daha ciddiyetsiz, hukuka ayrı bir şekilde yaşandı.

Emek ve Demokrasi Güçleri Meclis'in kapısında son derece haklı olarak kendi gelecekleriyle ilgili bu ülkede yaşayanların gelecekleriyle ilgili sözlerini söylemek için Meclis kapısına geldiler. Tepkilerini ve beklentilerini yaşadıkları ülkede vekillere duyurmak için Meclis önünde buluşmaya çalıştılar.

Ama 15 Temmuz'dan beri kim varsa herkesi parlamentoya buyur edenler, dün Anayasa gibi son derece kritik bir durumda sendika ve baroların buluşmasına izin vermediler. Gazla, saldırılarla 'Vekil bile olsalar süpürün' talimatlarıyla Meclis önünden uzaklaştırıldılar.

Dün öğleye doğru Meclis önünde yaşanan bu tablo Meclis çatısı altında oynanan oyunu tek başına göstermeye yeter. Halktan bir şey kaçırmıyorsanız, halka faydalıysa neden korkuyorsunuz. Dün sergilenen tavır bu çatı da sergilenecek, oyunun ve tiyatronun ilk gün reklam gösterimiydi. Nasıl başladılarsa öyle götürecekler.

330'u bulurlarsa OHAL şartlarında bir kampanya ile Kenan Evren'in 30 yıl önce yaptıklarından bir farkı olmayacak.

Dün eş başkanımızın bir başvurusu vardı. Oy kullanmak istediklerini Meclis başkanlığına bir fax ile ilettiler. Ama duymazlıktan gelindi oturumu yöneten başkan tarafından. Sadece oturumu yöneten başkan değil partiler adına konuşanlar da. Sanki bu ülkede 11 vekil cezaevinden değilmiş gibi, hakları yokmuş gibi böyle bir görev ile toplum onları yetkilendirmemiş gibi duymazlıktan geldiler. Siyasi ahlakınız bitti diye, dayanışmadan mahrumsunuz diye bizde mi arkadaşlarımızı unutacaktık.

‘Hayır’ oyu vermenin 4 şekli vardır. Birincisi gidersiniz ret oyu verirsiniz, ikincisi gidersiniz zarfı geçersiz oy ile atarsınız, üçüncüsü boş oy atarsınız, dördüncüsü de ‘Biz bu oyunda yokuz’ dersiniz oy kullanmazsınız. İzin verin de nasıl bir ‘Hayır’ diyeceğimize biz karar verelim.

Biz sandığa giderken sizin pis ilişkilerinizin öznesi ya da aktörü değiliz. Halk bizi buraya neyle görevlendirdiyse onu yapıyoruz.

MİLLİ PİYANGO’NUN DEVREDİLMESİ

Mili Piyango ve diğer kumar oyunlarını Varlık Fonuna devrediyorlar. Yani halk bilet aldığında ya da atlar koştuğunda hangi at kazanırsa kazansın, kazanan Cengiz İnşaat olacak. “Millete bilmem ne yapayım” diyenler kazanacak. Çünkü bu “yap işlet devret” modelinin işaret ettiği başka bir şey yok.

Bu ülkeyi bu Nazi kararnameleriyle yönetmeye niyet edenler, bunu çok net yansıtıyor. Hakim ve savcıların artık 70 not alması gerekmiyor. Ne yapması gerekiyor, sadece AKP’den ya da onun yeni paralellerinden referans bulması gerekiyor. .

Bir de vatandaşlıktan çıkarma düzenlemesi var. Bunlar vatandaşlığı da pazara çıkarmış durumda. Muhalifleri de, eleştiren gazeteciye de vatandaşlıktan çıkarma tehdidinde bulunuyorlar. 

BOZDAĞ’A TEPKİ

Bu ülkenin Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, bu oldu bittiyi Meclis’ten geçirmek için savunurken hızını alamadı, parti devletini de savundu. Türkiye tarihinde bunun tek örneği Milli Şef Dönemidir. Tek parti dönemini savundu. “Bu ülkeyi yeniden Atatürk Anayasasına döndürüyoruz, buna mı karşı çıkıyorsunuz” diyor, AKPliler de alkışlıyor. 1930’ların hakkını da teslim ederek yapılan yanlışlarla yüzleşmek ve demokrasiyi bir kazanım olarak görmek yerine 100 yıl öncesine dönmeyi bir marifet gibi kamuoyunun önüne sunuyorlar.

Çok yakında ya kaosla karşılaşacak bu ülke ya da bir mutabakat hükümeti kurulacak. O zaman bu milletvekillerine yol görünecek. Tercih onların. Cemil Meriç’in güzel bir sözü var, “sağcı solcu yok, namuslu namussuz var”.  Bizim tavrımız parlamentoda da net sokakta da net olacak. Demokratik bir anayasa için “hayır” diyeceğiz, kadın temsili için hayır diyeceğiz, emeğin gasp edilmemesi için hayır diyeceğiz, bu ülkenin doğal varlıkları talan edilmesin diye hayır diyeceğiz.

Bizim “hayır”larımız, büyük bir hayra vesile olacak, ülke büyük bir şerden kurtulacak.

Önemli olan bu ülkede yaşayanların kendi kaderleriyle ilgili seyirci olmamasıdır. Ana Muhalefet lideri diyor ya Meclis TV’yi izleyin diye. “Neredeyse çekirdekleri alın, televizyon izleyin” diyecek. Hayır, insanlar seyirci olmamalı. Kurtuluş izlemede değildir. Kurtuluş yan yana gelmektedir, birlikte mücadele etmektir. Biz sizi izlemeye, çekirdek çitlemeye değil,  bedeli daha yoğun yaşayacağımız günlerde birlikte mücadeleye davet ediyoruz.

Bu topraklarda özgürlük de mümkündür, barış da. Birlikte kazanacağız, MUTLAKA KAZANACAĞIZ!