KONDA Araştırma Genel Müdürü Bekir Ağırdır, 7 Haziran 2015 genel seçimlerinde AKP’deki oy düşüşünü değerlendirdi.

Ağırdır, “AK Parti sempatizan oylarını kaybetti. Çekirdek oyuna kilitlendi. ‘Bu lider -Recep Tayyip Erdoğan- bütün seçimleri kazandı’ diyerek bütün hataları sineye çekmek ve ayak uydurmak kaybettirdi” dedi.

Ağırdır, ilk yapıcak seçimde, bu seçimin galibi olan HDP’nin de ana muhalefet partisi olabileceğini belirtti.

Cumhuriyet gazetesinden Selin Ongun, seçim sonrası durumu Bekir Ağır ile görüştü. Ongun’un söyleşisinin bir bölümü şöyle:

AK Parti ile başlayalım. 2011’den 2015’e, mevcut resim ne diyor?

2011 sonuçlarına bakılarak “AK Parti sekiz-dokuz puan kaybetti” deniliyor. Bu doğru. Fakat daha önceki konuşmamızda da yüzdelerin değil sayıların anlamlı olduğunu söylemiştik. AK Parti’nin 21 milyona kilitlenmiş olan oyunun 18 milyonu çekirdekti. Seçimden evvel bunu belirtmiştik. Şimdi bu aradaki üç milyondan AK Parti sadece 500 bin alabilmiş durumda. Yani 21 milyon olan oyu, 18 buçuk milyona düştü.

Bu ne demek?

Bu şu demek; AK Parti bütün sempatizan oylarını kaybetti. Kabukları soyuldu, öz çekirdek oyuyla baş başa kaldı. Kendi öz, çekirdek oyuna kilitlendi. Bu çekirdek oy da kutuplaşma vs. nedenlerle kolay çözülmez. Onun için halen hayatımızdaki en önemli siyasi aktör AK Parti diyoruz.

AK Parti’yi çekirdek oyuna ne kilitledi, Davutoğlu mu?


Hayır, bütün olarak bakmak lazım. Bu ne tek başına Davutoğlu’nun ne de Sayın Cumhurbaşkanı’nın başarısızlığı. Aynı zamanda partinin de başarısızlığı.

Bu 18 milyon çekirdek oy, partiye ne söylüyor?


Bakın şu önemli. Cumhurbaşkanlığı seçimlerine doğru partinin çekirdek oyu 18 milyon civarındaydı. Bunun yanında üç milyon da sempatizan oyu vardı.

Sempatizanı nasıl somutlarsınız?

Sempatizan dediğim partiye eleştirileri olsa da yine AK Parti’ye oy verenler. AK Parti’nin bu potansiyeli aslında 22-23 milyondu.

Peki ne oldu?

17 Aralık’ta doğru pozisyon gelişteremedi bu bir. Evet, seçmen yerel seçimde “bir operasyon yapılıyor” hissiyle partinin yanında durdu ama aynı zamanda yolsuzluğa da inandı. Bu konuda ikna edilmeyi sonraya ertelemişti. AK Parti onları ikna etmek yerine kavgayı başka bir zeminde sürdürmeyi tercih etti. Bir başka önemli unsur. O 18 milyon arasındaki siyasal islam mücadelesindekiler şu deneyime sahipler. Partileri kapatılıyor, paralarına el konuluyor, onun için hafızalarında legal örgütlenmenin yanında informal bir örgütlenme de var. Hatırlayın Mercimek davasını, Refah Partisi’nin paraları başkalarında çıktı. Dolayısıyla şimdi çekirdek seçmen, o ayakkabı kutularındaki paraların partilerin paraları olabileceğine inanır gibi yaptı. Ve parti de muhtemelen örgütlerinde öyle savunuldu. Fakat yine de akıllarındaki kuşkuya karşı bir cevap beklediler. O gelmedi. Dolayısıyla o sempatizan seçmen de potansiyel de gitti. Diğer kısımda AK Parti’nin son dönemdeki bütün uygulamaları gibi başkanlık sarayı ve onu savunan dil var. Diyanet İşleri Başkanı’nın arabasını savunmak için kullanılan dil, o arabadan ve saraydan daha fazla rahatsız etti insanları. Erdoğan gibi fukaralığını öne çıkarmış ya da fukaralığın meziyet olarak sunulduğu bir kültürün içinde şimdi zenginliğin ve şaşaanın doğruluk, gereklilik gibi sunulması kendi tabanında sorgulama üretti.

Erdoğan’ın meydanlarda olması, bu dili savunan radikal Erdoğancılık da eksi yazdı mı partiye?

Yazdı tabii. Yapılan, AK Parti’nin o çekirdek oyunu, 18 milyonu Erdoğanlaştırdı. Ama bunun bedeli o üç milyonu, sempatizanları kaybetmek oldu. Dolayısıyla bütüncül olarak başarısızlık var. “Bu lider bize bütün seçimleri kazandırdı” diyerek göz göre göre bütün hataları sineye çekmek ve ayak uydurmak kaybettirdi. Örneğin Dolmabahçe buluşmasını Cumhurbaşkanı istedi diye sonradan reddetmek, bütün bunlar, seçmenin gözünün önünde oldu. Seçmen kül yutmadı. Ama bir yandan şu ıskalanmamalı, AK Parti bu haliyle de 40 buçuk.

HDP oyunu altı puan yükseltti. Bu altı puan kim?

Bunun üç puanı AK Parti’den çözülen Kürtler. Kalan üç milyonda şu kısıma dikkat diyelim. Herkes HDP’ye giden emanet, stratejik oydan söz ediyor. Sizi şaşırtacak bir şey söyleyeyim. O oylar CHP’de de ödünçtü zaten. Bu ülkede bir kesim var ki, yüzde 3 ile 5 arasında daha Batılı, kentli, modern, demokrat değerleri benimsemiş. “Bu partilerin hiçbiri bana cevap vermiyor” diyor. Hayat tarzı konusunda tehdit hissi olduğu için CHP’ye yöneliyor. Ama CHP’ye oy verirken de bu insanlar zaten emanet verdiler. CHP bu oyları nasıl kalıcı kılamadıysa yarın HDP de kalıcılaştıramayabilir. Emanet oy sadece HDP’ye özgü değil. HDP’ye gelen o altı puanın bence iki puanı CHP’ye zamanında emanet oy verenler. Umutlanmaya ihtiyaçları vardı, bu kez HDP’yi denediler. Kalan bir puanlık bir kısım, HDP’nin ürettiği ittifaklar içinden geleneksel sol çevrelerden ya da Alevilerden gelen oylar.

Seçmenler partilere ne mesaj verdi?

AK Parti’ye, sistemi bu kadar kanırtmaya “hayır” dedi. Sen konforlu çoğunluğun olduğu zaman diğerlerini kaale almadan iş yapıyorsun, hayır, dedi. Çünkü aralarında diğerleri de vardı. O nedenle “bir dakika” dedi. CHP seçmeni, CHP’yi bu seçimde titretmedi. Ama bunun CHP’nin son şansı olduğunu düşünüyorum. Eğer HDP çoğulculaşmayı gerçekten kurumsallaştırırsa, bunu başarırsa, HDP ile CHP bir dahaki seçimde yer değiştirebilir. Seçmen HDP’ye gelecek için önemli bir rol oynama fırsatı verdi. Eğer HDP gerçekten beklenen zihni yırtılmayı üretmiş olsaydı zaten yüzde 13 değil 18’lere çıkabilirdi. Eğer HDP çoğulculaşmayı gerçekten kurumsallaştırabilirse bu çok önemli bir firsat. MHP baştan itibaren sakin bir kampanya yürüttü. Aday listesini Meclis’teki siyaset yapma kapasitesini güçlendirmek üzere kurdu. Nitekim onu da başardılar. Şu anda koalisyon için en büyük adaylar. AK Parti oylarının bir kısmını MHP’ye, bir kısmını HDP’ye kaptırdı. Üstelik yeni seçmenden de oy alamadı. MHP’nin şöyle bir avantajı vardı. Hem AK Parti’den hem CHP’den kaçan Türkler için meydanda, herkesin önünden geçtiği bir yere konumlandı. Gürültü patırtı yapmadan dükkânı herkese açık tutarak sakin bekledi. Nimetini de topladı.

“8 Haziran sabahı siyasi düzlem” diyerek soralım?

1) Türkiye siyaseti dört partiye konsolide oldu. 2) Bu dört parti dört kimliğin partisi haline dönüştü. Biri az biri çok ayrı konu. İslamcılık, laiklik, Türklük üzerine üç parti var. HDP ise Kürtçülüğü aşmaya çalışıyor. 3) AK Parti ve karşıtları diye bir kutuplaşma net. Ama başka bir yerden bakınca bir ayrım daha var. Sosyolojik tabanlarına baktığınız zaman AK Parti ve MHP tabanları daha müteddeyyin, CHP ve HDP tabanları daha seküler hayat tarzını benimsiyor. Seküler kesim 35-40 aralığında, diğeri de 60-65 aralığında. O seküler kesimde şu ana kadar CHP tek başınaydı. Şimdi HDP de var. Bu seküler tabanda CHP değişmeyi bu kez de başaramazsa, HDP çoğulculaşmayı sahiden kurumsallaştırırsa, Türklerdeki ya da sekülerlerdeki sorgulama bir zihni yırtılmaya dönüşürse, ilk seçimde HDP anamuhalefet partisi olabilir.

Söyleşinin tamamı için TIKLAYIN