BDP Parti Meclisi toplantısı sonuç bildirgesinde Suriye'deki Kürtlerin Ortadoğu halklarına yol gösterdiğine vurgu yapılarak AKP'nin Suriye'deki planlarının çöktüğüne işaret edildi. Bildirgede yoğun tutuklamalar nedeniyle parti meclisinin işlevini yerine getiremediği belirtilerek 14 Ekim'de Olağanüstü Kongre'ye gitme kararı alındığı ifade edildi.

 

BDP Parti Meclisi parti genel merkezinde siyasal durum, genel kurul ve planlama gündemleriyle yaptığı toplantının sonuç bildirgesini açıkladı. Toplantıda esas olarak Suriye’deki gelişmeler ve iç politikadaki yansımaları ve PKK Lideri Abdullah Öcalan’a uygulanan ve bugün itibarıyla tam bir yılı bulan tecrit ele alındı.

 

SURİYE’DE KÜRTLER YOL GÖSTERİCİ OLDU

Bildirgede, "Suriye’de farklı Kürt partilerinin ve o bölgede yaşayan bütün halkların katılımıyla gerçekleşen ve halkın kendi kendisini yönetme iradesiyle kurulan halk meclisleri, hem Suriye hem de tüm Ortadoğu halkları için yol gösterici olmuştur. Bu gelişmeler, Kürt halkının özgürlük arayışına en hazırlıklı halk olduğunu gösterirken, aynı zamanda; demokrasi, özgürlük, eşitlik arayışına müdahale eden güçlerin, küresel aktörlerin, bölgeyi kendilerine göre dizayn etme çabasına da bir yanıt olmuştur. Bilindiği gibi küresel aktörler, halkların özgürlük arayışının zeminine 'özgür' sermaye piyasasını yerleştirmek istiyorlar. Özgürlük arayışındaki en örgütlü güç olan Kürtler bu projeye eklemlenmedi" denildi.

 

AKP’NİN SURİYE PLANI TUTMADI

Kürtlerin bir kısmını çatışmaya çekme ve PYD’yi diğer Kürt kesimlerinden, Suriye muhalefetinden soyutlama planlarının tutmadığına dikkat çekilen açıklamada, "Başbakan, Suriye’de Kürtleri dışlayan ve haklarının tanınmaması üzerinde şekillenen politikasının çökmesinin telaşı ve öfkesiyle, büyük bir çatışmanın ortasında çatışmasız bir biçimde oluşan halk meclislerini hedef alıyor, böyle bir gelişmeye 'müsaade etmeyeceğini' söylüyor. Başbakan’ın, söz konusu Kürtler olduğunda, başka bir ülkenin sınırları içindeki demokratik bir gelişmeye bile tahammülü yok. Bugüne dek AKP politikalarına destek veren kesimlerin bile, 'gerçekle yüzleş, kendi Kürt sorununu çöz' diye AKP’yi uyarmasına rağmen, AKP gerçekle yüzleşmek ve sorunu çözmek yerine şiddet politikalarına devam ediyor" denildi.

 

ÖCALAN’A TECRİT, ÇÖZÜM YOLLARININ KAPALI TUTULMASIDIR

Bugün itibariyle tam bir yılın dolduğu İmralı tecridinin AKP’nin çözüm değil şiddet istediğinin en önemli göstergesi olduğuna işaret edilen açıklamada, "En umutsuz zamanlarda bile barışçı çözüm için öneriler geliştiren Sayın Öcalan’a uygulanan insanlık dışı tecrit, sadece insan haklarının ağır ihlali değildir. Bu tecrit aynı zamanda Kürt sorununda diyalog ve demokratik çözüm yollarının AKP tarafından kapalı tutulmasıdır. Sayın Öcalan 1997’de bile Devlet yetkilileriyle yaptığı görüşmelerde demokratik Ortadoğu birliğinden ve halkların eşit olduğu demokratik rejimlerden söz etmişti. İmralı tecridi aynı zamanda, kan gölünün ortasındaki Ortadoğu halklarının da geleceklerinin ve kardeşliğinin de tectit altında tutulmasıdır" ifadesi kullanıldı.

 

CEZAEVLERİ YANGIN YERİ

Çeşitli yargı paketleriyle “demokratikleşme” umudu yaratan AKP iktidarının 3. Yargı paketinin de boşa çıktığına işaret edilen açıklamada, "Cezaevleri yangın yeri. En ufak bir eyleme katılanlar, parti faaliyeti yürütenler tutuklanıyor. Cezaevlerini boşaltmak ve koşulları düzeltmek yerine, Kürt tutsaklar en uzak cezaevlerine sürgün ediliyor. İşkenceci, tecavüzcü emniyet mensupları adeta ödüllendirilerek terfi ettiriliyor, böylece sorgu odalarında işkence ve tecavüzün önü açılıyor" ifadesi kullanıldı.

 

KÜRTLERİ BÖLME ÇABALARI BOŞA ÇIKARILDI

Aleviler’in en doğal hakkı olan cemevlerinde ibadetin Meclis Başkanı Cemil Çiçek’ten sonra Yargıtay'dan da Alevileri dışlayan, yok sayan, kararlar alındığına dikkat çekilen açıklamada, "Topluma 'özgürlükçü bir anayasa' sözü vererek oy alan AKP, anayasa çalışmalarında da özgürlükleri sınırlayan bir tutum alıyor" denildi.

 

14 Temmuz’da Diyarbakır’da milletvekilleri başta olmak üzere tüm yurttaşlara yapılan şiddetin demokratik bir çözümden ne kadar uzak olunduğunun ifadesi olduğuna değinilen açıklamada uygulanan şiddet kınandı. Halkın 14 Temmuz'daki direnişinin de kutlandığı açıklamada, Kürtleri bölme çabalarının bu dönemde de boşa çıkarıldığına dikkat çekildi.

 

EŞİT VE ÖZGÜR BİRLİK TÜRKİYE’NİN TEK UMUDU

BDP'nin uzun zamandır stratejik olarak savunduğu “Kürtlerin ulusal birliği ve halkların demokratik birliği” çizgisinin doğruluğunun bir kez daha kanıtlandığının belirtildiği açıklamada, bu adımların Suriye Kürtlerinin birliğinde de yansımasını bulduğuna işaret edildi. Açıklamada, "Şimdi Suriye’de Kürtlerin kazanımlarını koruyacak, Türkiye’de Kürt sorununun çözümünü hızlandıracak, partimize ve halkımıza uygulanan psikolojik savaşı çökertecek, demokratik dönüşümün yanında olan çözüm yanlısı savaş karşıtı bir cephe acildir. Halkların eşitlikten, özgürlükten, demokrasiden yana demokratik birliği, hem Türkiye’nin hem de tüm Ortadoğu’nun biricik umududur" denildi.

 

OLAĞANÜSTÜ KONGRE

Toplantının planlama gündeminde ise şu kararlar alındı: " Olağan kongremizin üzerinden bir yıl bile geçmeden Parti Meclisimizin 80 asil ve 40 yedekten oluşan 120 kişilik kadrosundan 56 kişi çalışamaz hale gelmiştir. Çoğu tutuklanmış olan ya da tutuklamalar nedeniyle görev değişikliği yapmak durumda kalan arkadaşlarımızın boşluğunu tamamlamak kaçınılmaz hale geldiğinden, 14 Ekim’de Olağanüstü Kongre yapılması kararı alınmıştır. Ramazan ayı boyunca tüm vekillerimiz kendi illerinde bulunup, planlamalara katılacaktır. Bayramın 3. gününde parti heyetimiz ve sivil toplum örgütü temsilcileri Roboskili aileleri ziyaret edecektir. 1 Eylül için “çözüm” temalı etkinlikler planlanacaktır. Suriye’deki gelişmeleri gözlemlemek ve görüşmelerde bulunmak üzere Suriye’ye bir heyet hazırlığı yapılacaktır. 10 Eylül’de gerçekleşecek olan gazetecilerin duruşmasına katılım için gerekli çalışmalar yapılacaktır" denildi. (ANF)