BDP Hukuk ve İnsan Haklarından Sorumlu Eş Başkan Yardımcısı Meral Danış Beştaş, Hükümet'in Meclis'e getirdiği yargı paketine ilişkin yazılı açıklama yaptı.

Açıklamada, yargı paketinin demokratikleşme, barış sürecine katkı sunma amacını taşımadığını Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in de açıkladığına işaret edilerek, “Gerekçe kısmında üç defa vurgulandığı gibi tasarının hazırlanmasının nedeni ‘ülkemizin uluslararası toplumdaki olumsuz görünümünü düzeltmek’, ‘ülkemizin görünümünün daha iyi bir noktaya taşınabilmesi’ olarak gösterilmiştir," denildi.

'BU DÜZENLEMELER TÜRKİYE'NİN KÖTÜ SİCİLİNİ DÜZELTMEYECEKTİR'

Açıklamada, "Biz tasarının, kişi hak ve özgürlüklerini haksız bir şekilde sınırlandıran ve on binlerce insanın fikirlerinden dolayı yıllarca hapiste kalmasına neden olan mevcut düzenlemeleri değiştiremeyeceğini biliyoruz. Fakat herkesin bildiği bir diğer gerçek ise, bu düzenlemelerin Türkiye’nin uluslararası kamuoyundaki kötü sicilini düzeltmeyeceğidir," denildi.

'ŞİDDETE BAŞVURMA ŞARTI'NA İLİŞKİN DÜZENLEME YANLIŞ YORUMLANIYOR

Açıklamada, medyada tasarının örgüt üyeliği için “şiddete başvurma” şartı getirdiği haberlerinin yapıldığına dikkat çekilerek, bunun eksik bir yorum olduğu da belirtildi. Bu konudaki ilgili maddelerde geçen düzenlemelerin "…cebir, şiddet ve tehdit içeren yöntemlerini meşru gösteren veya öven ya da bu yöntemlere başvurmayı teşvik eden" ifadelerini taşıdığı kaydedilerek, “Bu muğlak ve kötüye kullanılmaya amade ifadeler tasarının içini boşaltmıştır. Oysa Sayın Bakan’ın ısrarla vurguladığı AİHM, Türkiye’yi mahkum ettiği hemen her kararında iki esas unsur belirlemiştir. Bunlar açıkça şiddete başvurma ve barışçıl olmayan gösteri, eylem olma hususlarıdır. 3. Yargı Paketi için de benzeri şeyler söylenmişti. Kamuoyuna 3. Yargı Paketiyle demokratikleşme sağlanacağı, ceza kanunlarındaki değişikliklerle düşünce ve ifade hürriyeti önündeki engellerin kaldırılacağı söylenmişti. Paketin yürürlüğe girdiği 5 Temmuz 2012 tarihi ile 31 Ekim 2012 tarihi arasında tahliye edilen kişilerin işledikleri suçlar tasarının hangi amaca hizmet ettiğini açıkça göstermektedir” diye belirtildi.

YASA ADLİ SUÇLAR İÇİN ÇIKARTILDI

Açıklamada, Adalet Bakanlığı’nın soru önergelerine verdiği cevaba göre salıverilenler ve işledikleri suçların şunlar olduğu aktarıldı:

“Adam öldürme 283, uyuşturucu bin 918, yağma ve gasp 690, hırsızlık 2 bin 198, yaralama bin 879, cinsel suçlar 253, sahtecilik 665, dolandırıcılık, 308, adam öldürme 42, fuhuşa teşvik etmek, yaptırmak ve aracılık etmek 49, toplam 8 bin 285 kişi. Diğer suçlar ise 484 kişi.”

‘AĞIR HASTA TUTSAKLAR SALIVERİLMİYOR’

Açıklamada, yüzlerce mahpusun cezaevinde barınamayacak kadar ağır hastalık koşullarına rağmen salıverilmediği ve hatta bazı tutukluların son zamanlarını aileleriyle geçirmelerine dahi müsaade edilmediğine dikkat çekilerek, “Kabul edilmeyen hastane raporları, geç verilen veya hiç verilmeyen Adli Tıp raporları, yargı kurumlarının takdir hakkı bu sorunun aynen devam etmesine neden olmuştur. 6411 sayılı kanunla olumlu değişiklik yapıldığı söylense de maddede kullanılan subjektif terimler ve tanınan takdir yetkisi nedeniyle halen bir ilerleme sağlanamamıştır. AİHM bu ay verdiği Gülay Çetin/Türkiye kararında mevcut hukuk sistemini ağır hastalığı olan tutukluların korunması açısından açık, öngörülebilir ve etkin olmaktan yoksun olmasından dolayı ihlal kararı vermiştir. Ne yazık ki, 6411 sayılı kanunla getirilen düzenlemelerde, muhalefet partilerinin görüşleri dikkate alınmadığı için Türkiye’yi yeni mahkumiyetlerden kurtaracak nitelikte değildir” denildi.

4. YARGI PAKETİNDE HUKUKA AYKIRI DÜZENLEMELERİN KALDIRILMASI İSTENECEK

Açıklamada, BDP olarak 3. Yargı Paketi'nde bulunan düzenlemeler hakkındaki önerilerini mevcut hukuka aykırılıkların kaldırılması için sunduklarını kaydederek, şöyle devam edildi: “Ne yazık ki, 4. Yargı Paketi'nde de aynı hukuka aykırı düzenlemelerin kaldırılmasını yine isteyeceğiz. Zira aynen korundular. Bu nedenle artık hükümetin bu hukuksuzlukları ortadan kaldırmak için gerçek anlamıyla demokratik, adil düzenlemelere gitmesi gerekmektedir. Aksi takdirde kamuoyuna Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin önünde mahkum olmamak için getirdiği söylenen bu paket de çare olmayacak.”