HDP’nin Vicdan ve Adalet Nöbetleri Diyarbakır, İstanbul ve Van’ın ardından İzmir’e taşındı. Nöbet, polis engeline rağmen Parti Sözcüsü Osman Baydemir’in grup toplantısı konuşması ile başladı.

Gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulunan Baydemir, 15 yaşındaki Eren Bülbül’ün Maçka’da hayatını kaybetmesine ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu hedefine almasına da değindi. 

Baydemir'in konuşmasından satırbaşları şöyle: 

Her fırsatta AKP Genel Başkanı cunta kalkışmasından şikayet ediyor. Gelin darbenin siyasi ayağını açığa çıkaralım. Aslında vicdan ve adalet nöbetinin başladığı günden bugüne darbenin siyasi ayağına ayna tutuyoruz. Bugün buradaki bariyerler darbenin siyasi ayağının kim olduğunun göstergesidir. Darbeye zemin hazırlayanlar, cunta kalkışmasını durdurmayıp insanların ölümüne yol açanlar karşı darbe gerçekleştirdiler. 20 Temmuz AKP-MHP savaş koalisyonunun darbesidir. 

TBMM’de milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılması milletin iradesine darbeydi. Parlamentoda tüm milletvekillerimiz ve grup başkanvekillerimizle hep birlikte haykırdık: Eğer siz milletvekillerinin dokunulmazlığını kaldırıp savaş suçu işleyenlere dokunulmazlık zırhı verirseniz darbe mekaniği devreye girer. Darbe girişiminden tam bir gün önce 14 Temmuz’da bir yasa onaylandı. Şehirleri yakanların, yıkanların yargılanmayacağına dair bir yasa. Hemen ertesi gün darbe gerçekleşti. Çok açık davulu AKP sırtlıyordu, tokmağı darbecilere vermişti. Bu tablonun yegane sebebi AKP-MHP ittifakının faşist bir rejim inşa etme arzusudur. 

SİZ DARBENİN MAĞDURU DEĞİL GERÇEKLEŞTİRENSİNİZ

Eğer gerçekten darbeye karşıysanız savaş suçlularının işkencecilerin dokunulmazlığını sağlayan yasayı geri çekin. Çekmezseniz siz darbecisiniz. Kim demokrasiye karşı suç işlediyse hukukun üstünlüğü politikasını birlikte yaşama geçirelim. Siz darbenin mağduru değil, darbenin planlayıcısı, zemin hazırlayıcısı ve “Allah’ın lütfu olarak görerek karşı darbeyi gerçekleştirensiniz. Darbe kimden gelirse gelsin Vicdan ve Adalet Nöbeti darbeye de darbecilere de karşıdır. 

Çıkıp diyorlar ki “Cemaat kumpas kurdu”. Tamam, cemaat kumpas kurdu da 12 yıl boyunca kim besledi. Bu ülkede vali olmanın, müdür olmanın, kaymakam olmanın herhangi pozisyona gelmenin ölçütü idi cemaatle ilişkili olmak. Bunu siz sağladınız. Şimdi de diyorlar ki , “Cemaat bize kumpas kurdu. Bu bir terör örgütüdür”. Peki, öyleyse neden Demirtaş, Yüksekdağ, milletvekilleri, belediye başkanları, gazeteciler hala cemaatin hazırladığı fezlekelerden yargılanıyor. Demek ki işbirliğiniz devam ediyor!

Öyle bir noktaya getirdiniz ki adalet sadece sizin tabelanızdan ibaret. Adliyenin kendisini AKP borsasına dönüştürdünüz. AKP borsasında işleyen tek bir kağıt var. O da cemaatin görevden alınan savcılarının bizler hakkında hazırladıkları fezlekeler, iddianameler. Bir gün gelecek adalet tecelli edecek ve bu kağıtların hepsi elinizde suç belgesi olarak kalacak. 

AKP Genel Başkanı sözüm ona 40 yıllık bir mücadele geleneğinin sözcüsü olduğu iddiasını öne sürüyor. Öyle bir siyasi gelenek ki “Guantanamo’daki insanlık dışı vahşet inancıma yapılıyor” diyor. O davanın sözcüsü olduğunu söyleyen AKP Genel Başkanı Guantanamo’dan ilham aldığını söylüyor. Bu açıklamadan hemen sonra 10 cezaevinde gardiyanlar harekete geçti ve şimdiden işkence süreci başladı. İnsanlık onuru işkenceyi yendi, yenecek!

Bir badem akıllı çıkmış tek tip elbisenin rengi de badem rengi olacak diyor. Bu fikri veren akıllı bilmiyor mu ki orada insanlık ailesinin bütün değerleri ayaklar altına alınıyor. Kimse demiyor mu sana kendi davanla çelişiyorsun. Sen iflas bayrağını çekiyorsun demiyor. 

EREN'E SIKILAN KURŞUNU REDDEDİYORUZ

Vicdan ve Adalet Nöbetinin en önemli amaçlarından biri yaşatmaktır. Yaşam hakkına sahip çıkmaktır. Eren’in, Erenlerin toprağa düşmemesi için vicdan ve adalete sarılmak dışında çıkış yoktur. Bir kez daha bu meydandan bütün 80 milyonun vicdanına hitap ediyorum, Erenler, Erenleri toprağa düşürenler sizler sorumlusunuz, Eren’e sıkılan kurşunu reddediyoruz. Eren’i operasyon bölgesine götürenleri kınıyoruz, götürülmesini kabul edilemez buluyoruz. Hepimizin çabası Erenlerin, Ceylanların, Uğurların, Mirayların, Veysellerin toprağa düşmemesi içindir. Tıpkı Nazım’ın ifade ettiği gibi: 

Yaşamak:
Birer birer
Ve hep beraber
İpekli bir kumaş dokur gibi…
Hep bir ağızdan
Sevinçli bir destan
Okur gibi
Yaşamak…

Yeni Erenlerin, Uğurların, Ceylanların, Mirayların toprağa düşmeyeceği günler gelinceye kadar vicdan ve adalet çağrımız durmayacak. Faşizmi hep birlikte durduracağız, yaşamı kazanacağız. 

DEMİRTAŞ'I TUTUKLAYANLARIN BİR HEDEFİ DE KILIÇDAROĞLU'NU TUTUKLAMAKTIR

HDP hiçbir şartta ve koşulda milletin iradesine gitmekten çekinmez. Hodri Meydan! Milletin iradesi ise Demirtaş, Yüksekdağ, belediye başkanları neden cezaevinde. Mesele tek tip bir toplum yaratmak. Bugün Demirtaş, Yüksekdağ, milletvekilleri, belediye başkanları cezaevinde çünkü 16 Nisan referandumuna muhalefetsiz gitmek amaçlandı. Şimdi AKP-MHP ittifakının erken seçim tartışmalarının hedefinde sadece biz yokuz, hedefinde İzmir de var.

Diyarbakır Büyükşehir Belediyesine kayyIm atayanların bir hedefi de İzmir Büyükşehir Belediyesine kayyum atamaktır. Demirtaş’ı tutuklayanların bir hedefi de Kılıçdaroğlu’nu tutuklamaktır. CHP milletvekillerini tutuklamaktır. Geç olmasın diyorsanız eşitlik, demokrasi, özgürlük ortak paydasında buluşmanın, faşizmi durdurmanın tam zamanıdır. 

Bu memleket Türkü ile Kürdü ile Alevisi, Sünnisiyle özgür oluncaya kadar vicdan ve adalet çabamız devam edecek. 7 gün buradayız. Adalet ve Vicdan Hareketimiz birinci etabını 7 gün sonra tamamlamış olacak ama biz durmayacağız.