Meclis'te "Kürdistan" dediği gerekçesiyle "geçici çıkarma" cezası alan HDP Urfa Milletvekili Osman Baydemir, "Dağkapı Meydanı'nda darağacı kursalar, Şeyh Sait ve yoldaşlarına yaptıklarının aynısını bana yapsalar; yine Kürdistan Kürdistan'dır, yine Kürdistan aha buradadır" dedi. 

Genel Kurul’da "Kürdistan" ifadesini kullandığı için Meclis tarihinde ilk kez "geçici çıkarma" cezası alan Halkların Demokratik Partisi (HDP) Urfa Milletvekili Osman Baydemir, gündem yaratan sözleri sonrası ilk kez Mezopotamya Ajansı'ndan Hayri Demir'e konuştu. Kendisine verilen "geçici çıkarma" cezası için "Bu benim açımdan onur vericidir" diyen Baydemir, "Bu bizim Kürdistan çocuklarına bırakacağımız en kıymetli miraslardan bir tanesidir" ifadesini kullandı.

'HAKİKATİ DİLLENDİRDİM'

"Kürdistan" ifadesini o kürsüden kullanmanın bir hakikati haykırmak ve dillendirmek olduğunu kaydeden Baydemir, "Kürdistan'a, Kürdistan demek büyük bir iş yapmış olmak değildir. Bir gerçeği sadece dillendirmiş oluyorsunuz.

Esas üzerinde durulması gereken Kürdistan denilmesine bu kadar milliyetçi ve ırkçı bir cepheyle saldırıya maruz kalmaktır. Esas ilginç olan konu budur. Üzerinde durulması gereken, eleştirilmesi ve karşı durulması gereken budur. Meclis'te ifade ettiğimin aynısını burada da ifade ediyorum, hadiseye samimiyetle yaklaşılması gerekiyor. Bütün siyasi hayatım boyunca Kürdistan'ın adı, Kürdistan’dır. Ben Kürdistanlıyım. Kürdistani ve Kürt halkının bir evladıyım. 

TBMM'ye gelmemin en önemli nedeni Kürt sorunun barışçıl çözümüne siyaset etme yoluyla katkı sunmaktır. Bu Meclis'in Kürdistan'ı da kapsamasıdır. Eğer ret ve inkar politikası olacaksa ve parlamento değişmeyecekse Kürdün, Kürdistan'ın, Trakya'nın, Ege'nin, Akdeniz'in ortak çatısı olmayacak o halde şahsım adıma söylüyorum, benim ne işim var bu parlamentoda. Bir Kürt olarak bu kimliğimi ret ediyorsa bu parlamento ve bu zihniyet benim ne işim var burada" diye konuştu. 

MECLİS'İN İLK 4 YILINDA TUTANAKLARA 4 BİN KÜRDİSTAN İFADESİ GEÇTİ

Baydemir, 1920'den 1924'e kadar Meclis tutanaklarına 4 bin kez "Kürdistan" ifadesinin geçtiğini de aktardı. Baydemir, buna rağmen maruz kaldığı tepkileri şöyle değerlendirdi: "Hiç yoksa Atatürk'ün 19 konuşmasında Kürdistan'a atıf vardır.

En son 1936'lı yıllarda Atatürk, Kürdistan ifadesini kullanıyor. Ama 1924'ten sonra bir tabu haline dönüştürüldü. Yasaklandı ve katliamlar yapıldı. Ne oldu 1924'ten bu yana değin? Kürt ve Kürdistan sorunu çözüldü mü? Kürt halkı davasından vazgeçti mi ya da o hakikat ortadan kaldırıldı mı? Hayır, çözülmedi. Dolayısıyla yasaklamayla, yoksa saymakla bunu ifadeni lince tabi tutmakla bu sorun çözülmüş olsaydı, Şeyh Sait efendinin kıyamında sonra bu sorun zaten dile getirilmezdi." 

'DAR AĞACI KURUP...'

Baydemir, kendisine verilen "geçici çıkarma" cezasının hakikatin üstünü örtmeyeceğini de vurguladı. Baydemir, şunları söyledi: "Değil beni Meclis'ten iki günlüğüne veya temelli atmak Dağkapı Meydanı'nda darağacı kursalar Şeyh Sait ve yoldaşlarına yaptıklarının aynısını bana yapsalar, yine Kürdistan Kürdistan'dır. (Meclis'te 'Kürdistan neresidir?’ diye soran Meclis Başkanvekili Ayşenur Bahçekapılı'ya yanıt verirken yaptığı gibi elini kalbinin üstüne koyarak) Kürdistan aha buradadır.

Sadece burada değil, 40 milyon Kürdün zihnindedir, yüreğindedir ve çabasındadır. Asla bu davadan da vazgeçmeyeceğiz. Ama bir kez daha söylüyoruz bizim rolümüz ve misyonumuz bu sorunu barışçıl yollarla çözmektir. Ortak paydalarda buluşarak çözmektir. Bütünün vazgeçilmez bir parçası olabilmesi için tanınması lazım. Ürkülmemesi lazım. Tam tersine eşitlik, özgürlük, adalet ve bir arada yaşam perspektifiyle yaklaşılması gerekir."

'ERDOĞAN KÜRDİSTAN'IN SINIRLARINI ORTAYA KOYDU'

AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın, başbakan olduğu 2013-2014 döneminde "Kürdistan" ifadesini kullandığını da hatırlatan Bsaydemir, "Dönemin başbakanı kendi Meclis grup toplantısında tam da parlamentonun çatısı altında benim ifade ettiğime paralel bir şekilde Kürdistan'dan bahsediyor. Hatta sınırlarını ortaya koyuyor. O gün doğruyu söylüyordu. Peki, bugün neden çark ediyorsunuz?" diye sordu. 

AKP İÇERİSİNDEKİ KÜRTLERE ÇAĞRI

Baydemir, yaşanan tartışmalar sonrası AKP içerisindeki Kürtlere de bir çağrıda bulundu. Baydemir, "Eğer halen zerre kadar bir değer yargınız kalmışsa artık o siyasi hareket içerisinde yerinizin kalmadığını görmeniz gerekiyor. Erdoğan ne diyordu; 'ırkçılığı ayaklarımın altında çiğnerim.' Şimdi ırkçılık AKP'yi ve Erdoğan'ı almış sabahtan akşama kadar ağzında çiğniyor. Meclis'te AKP'ni tutum ve tavrı ırkçılığın oyuncağı olduklarının göstergesidir. Irkçılar onları böyle parmağında oynatıyor.

AKP artık eski AKP değildir. Bütün Kürt halkı, hangi siyasi partiye gönül vermişse olsun Kürtlerin ulusal ittifak dışında başka bir seçenekleri yoktur. Kürtlerin ulusal ittifakı Ortadoğu halklarına da barışı getirecektir. Artık Kürtlerin kendi kapılarına geri dönmesi gerekir. Bunun yegâne yolu da ulusal ittifaktan geçiyor" dedi.

'TOTOLİTER REJİMİN İNŞASININ İSPATIDIR'

Baydemir, bununla birlikte kendisine verilen cezanın dayandırıldığı İç Tüzük değişikliği tartışmaları sırasında da yine ‘Kürdistan’ demekten vazgeçmeyeceklerini kaydetti.

Baydemir, şöyle devam etti: "Bu konuda esas temel eleştirimiz şuydu; devlet giderek bir parti devletine dönüştürülüyor. Ordu, polis teşkilatı, adliye teşkilatı bir partinin denetimde. Vali, kaymakam, belediye başkanı her şey bir parti ve o partinin liderinin iki dudağı arasındadır. Bunun adı, demokratik devlet olmaz. Bunun adı, parti devleti olur. Meclis'te çoğunluğu elinde bulunan AKP, aynı zamanda şu anda yasama organını da elinde bulunduruyor.

Yasama organının kendisinde yani kürsü dokunulmazlığının olduğu bir ortam içerisinde milletvekilinin beyanından dolayı müeddeye maruz kalması demek, totaliter bir rejimin inşa edildiğinin ispatı demektir. Biz bundan bir kaç ay önce ne demiştik; Kürdistan'a Kürdistan demeye devam edeceğiz demiştik. Halkıma vermiş olduğum sözü tuttum, Kürdistan'a Kürdistan demeye devam ediyorum. Dolayısıyla bir tabuya boyun eğmek sorunu çözmüyor, tam aksine sorunu derinleştiriyor.

Biz bu yasaklara boyun eğmeyeceğiz. İç tüzük değişikliği Kürdistan kelimesini, Amed, Dersim demeyi yasaklıyordu. Bu coğrafyanın kültürel kodları, çeşitlilikleri ve farklılıklarının tanımlanmasını yasaklayan bir iç tüzük değişikliği yapıldı. Biz o zaman itirazımızı ortaya koymuştuk. Bu parlamento içerisinde milletvekilinin dahi iradesi ve düşüncesi üzerinde bir baskı mekanizması oluşturma girişimidir demiştik."

“Kimse bir kahramanlık peşinde değil, sadece halkının neferi olma derdimiz var bizim” diyen Baydemir, sözlerini de “Ben halkımın neferiyim, özgürlük talebim var. Bu talep halkımındır. Onurlu bir barış talebi var, bu talep benimdir. Bu talep halkımındır. Bu talep sadece Kuzey Kürdistan için de değil, bu talep Rojava için de Başur için de Rojhilat için de geçerli bir taleptir" diyerek noktaladı. 

Kaynak: Mezopotamya Ajansı