6-7 Mayıs’ta yaptıkları MYK ve Meclis Grubu toplantıları sonuçlarını aktaran HDP Sözcüsü Osman Baydemir, 10 Mayıs’ta il eşbaşkanları, 13 Mayıs’ta Parti Meclisi ve 20 Mayıs’ta da kongrelerinde son şeklini vererek, “Barış planı ve yol haritası” oluşturacaklarını söyledi.

HDP Sözcüsü Osman Baydemir, Meclis Grubu ve Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyeleriyle İstanbul’da 6-7 Mayıs tarihlerinde gerçekleştirdikleri toplantının sonuçlarını açıkladı.

HDP Genel Merkezinde basın toplantısı düzenleyen Baydemir, gündemdeki gelişmeleri de değerlendirdi. Baydemir, iç siyaset, Ortadoğu’daki gelişmeler, dünyadaki siyasi gidişatı değerlendirdikleri toplantıda önemli karar aldıklarını ve bu kararların 10 Mayıs’ta HDP il eşbaşkanları, 13 Mayıs’ta PM toplantısı ve 20 Mayıs’ta yapılacak olan mecburi kongreye sunacaklarını ve nihai şeklini vereceklerini söyledi.

BASKILARA KARŞI GERİ ADIM ATMADIK

HDP’nin coğrafyada bulunan bütün halkların ve inançların iradesi olduğunu, barış ve çözüm iradesini temsil ettiklerini, yeni yaşam ve radikal demokrasi mücadelesini sürdürmekte kararlı olduklarını söyleyen Baydemir, 2 yıldır hukuk dışı baskılarla binlerce üye, yönetici, eşbaşkanları, milletvekilleri ve belediye eşbaşkanlarının “siyasi kırım ve darbe” ile tutuklandıklarını söyledi.

Baydemir, tutuklamaları, “rehin alma” politikası olarak niteleyerek, “Buna rağmen hak, adalet ve özgürlük mücadelemizden miskali zerre kadar geri adım atmadık” dedi.

HDP FİKRİYATI BİR KEZ DAHA ONAY GÖRDÜ

Bütün saldırılara rağmen direnen bileşenlerine, eş başkanlarına, milletvekillerine teşekkür ettiklerini belirten Baydemir, “Referandum bütün saldırılara olduğundan farklı gösterilmesine rağmen toplum tarafından HDP fikriyatı bir kez daha kabul gördü ve tasdik edildi. Namlunun ucunda sandık başına giden ve OHAL’e karşıyım, bu düzene karşıyım, Demirtaş ve Yüksekdağ’ın tutuklanmasına karşıyım dedi milyonlar” şeklinde konuştu.

Baydemir, “Cezaevinde rehin olarak tutulan eş genel başkanlarımız ve temsilcilerimiz özgür oluncaya kadar HDP kararlı bir şekilde mücadelesini sürdürecektir. Onlar özgür olmadığı müddetçe biz de kendimizi özgür his etmeyeceğiz. Bir kez daha bu operasyonları kınıyoruz ve sonuç alınamayacağını haykırmak istiyoruz” dedi.

Baydemir şöyle konuştu:

“Cebir ve hile ile oldubittiye getirilen, yasaya, anayasaya ve uluslararası hukuka rağmen çıkarılan bu sonucun demokratik meşruiyeti yoktur. Bu tartışmalar bitmiş değildir, referandum paketinin hayat bulması için yapılacak olan uyum yasaları bu gayri meşruluğun üstünü örtmeyecektir. Buyurun Evren anayasası, 35 yıl geçmesine rağmen ne toplumun derdine derman oldu ne de meşruiyeti kabul edildi. Bu düzenleme cebir ve hile ile topluma kabul ettirilemeyecektir. Toplumun özgürlükçü, eşitlikçi anayasa özlemi bakidir. Bu anayasanın hazırlanması önümüzdeki dönemin asli görevidir. HDP olarak Demokratik anayasa platformları ve çevrelerle yeni bir anayasa tartışması başlatmak istiyoruz. Bir mücadele pratiğinin öncülüğünü ve sözcülüğünü, en azından katkı sunucu bir parti olma arzusundayız.”

HDP BARIŞ PLANI HAZIRLIYOR

Baydemir, geniş kesimleri kucaklayacak bir “demokratik ittifak çağrısına” hazırlandıklarını belirterek, seçim beyannamelerinden 28 Şubat deklarasyonuna kadar bu metinlerden yararlanacaklarını söyledi. Kürtlerin 2 yıldır uygulanan “zulüm” politikasına karşı durduğunu ve kayyım politikasını reddettiğinin altını çizen Baydemir, bunun aynı zamanda barış ve çözüm çabaları olduğunu, bunun demokrasi isteyen herkes tarafından görülmesi gerektiğini söyledi.

Baydemir, “Kürt coğrafyasında çıkan iradeye HDP olarak dikkat çekmek istiyoruz. Eş Başkanımız Demirtaş’ın değindiği bir hususa bir kez daha dikkat çekmek isteriz. Bu gidişatın kimsenin faydası yoktur. Çatışmasız, savaşsız bir sürecin başlatılmasında herkese rol misyon ve görev düşmektedir. HDP bu konudaki sorumluluğundan kaçınmayacaktır. Demokratik siyasetin acil görevi bölgesel bazda bir çözüm ve barış planı geliştirmektir. Bu plan bir yandan yol haritasını içerecek öte yandan demokratik Suriye’ye katkı da sağlayacaktır” dedi.

Baydemir, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Türkiye’de barış sürecini çatışmaya dönüştüren iki temel neden vardır. Biri 7 Haziran iradesini tanımamak diğeri de Rojava’da açığa çıkan Kürt iradesini statüye kavuşmaması için Kürt düşmanlığına hükümetin geri dönülmesidir. Hükümet Suriye politikasında ateşe benzin döken yaklaşımından vazgeçmelidir. Bununla birlikte içeride de barış politikalarının kapıları açılacaktır. Tersi de doğrudur. İçeride barışa dönmek Ortadoğu politikasına da sirayet edecektir.”

Baydemir ortak değerler etrafında Avrupa Kamuoyu ile ilişkiler geliştireceklerini dile getirerek, “HDP tüm Türkiye halklarının içinde yer alacağı birlikte yaşama mücadelesini sürdürecektir. Bu mücadeleyi ayakta tutan demokratik siyasete sahip çıkan baskılara boyun eğmeyen bütün halkımıza şükranlarımızı iletiyoruz” dedi. Baydemir, “Yeni bir umut kapıda bu umudun kapatılmasına asla razı olmayacağız” diye konuştu.

YÜKSEKDAĞ’IN TALEBİ İLE KONGREYE GİDİLİYOR

Daha sonra soruları yanıtlayan Baydemir, Kongre’de kimin eş başkan olacağına ilişkin bir soruya, “20 Mayıs’ta yapacağımız kongre maalesef hukuki zorunluluktan kaynaklı bir kongredir” diye konuştu.

Baydemir, Yüksekdağ’ın üyeliğinin düşürülmesinin bir darbe olduğunu belirterek, “Eğer HDP olağanüstü kongreye gitmezse, bu dayatmanın gereğini yerine getirmese farklı gayri hukuki saldırılarla karşı karşıya kalacaktır. Sayın Yüksekdağ’ın da talebi ile de bu kongre yapılıyor” dedi. Baydemir, eş başkan seçimi için henüz üzerinde uzlaşılan bir isim olmadığını söyledi.

Erdoğan’ın AKP’ye geri dönerken gözyaşı döndüğünü belirten Baydemir, “Bilmeyen de sanacak ki iradesi dışında partisinden koparılmış. Sayın Cumhurbaşkanı siz ne zaman partinizden koptunuz. Bir hukuksuzluk var ise, bir koparılma var ise Yüksekdağ şahsında gerçekleşendir. Bir gün mutlaka sayın Yüksekdağ’ın düşürülen üyeliği tekrar tesis edilecek. Bizi bir birimizden koparamazlar. Bu Kürt ve Türk halkının birlikteliğine bir saldırıdır, kadın temsiliyetine bir saldırıdır” diye konuştu.

Baydemir, Demirtaş’ın ittifak çağrısının ne anlama geldiğine ilişkin bir soruya da cevap verdi. Baydemir, Demirtaş’ın çağrısının arkasında olduklarını söyledi. Referandumun açığa çıkardığı siyasi haritanın önemine işaret eden Baydemir, “Kürt coğrafyasında 16 şehirde toplumun yüzde 55’i buna hayır demiştir. Hayır diyen de Evet diyen de savaş hayır, çatışmaya hayır demektedir. OHAL’e hayır demektedir. Bizlere düşen ‘Evet’ diyenlerin ve ‘Hayır’ diyenlerin tümünü ortak paydalarda buluşturabilecek yeni bir anayasa ve toplumsal sözleşme sunabilmektir” dedi.

Baydemir, referandumun meşrulaştırılmasının asla içinde olmayacaklarını söyledi. “Gelin ortak paydalarda birleşelim, yeni bir toplumsal sözleşme oluşturalım, gelin yanlışlarınızdan vazgeçin” çağrısında bulunan Baydemir, kin ve öfke kazanmanın mümkün olmayacağını söyledi.

AYM SUÇ İŞLİYOR

HDP’nin Anayasa Mahkemesi (AYM) randevusuna ilişkin bir soruyu da yanıtlayan Baydemir, Balukan’ın bugün görülen duruşmasına dikkat çekerek, “Anayasal bir suç işleniyor, AYM’nin içtihatları çiğneniyor. AYM kararını vermediğini müddetçe bu ihlal devam edecektir” diye konuştu.

Baydemir, “Baluken’in tahliyesine karar veren hakim Ankara’da icra hakimliğine atandı. Tutuklama kararı veren mahkeme değil siyasi otoritedir. Tahliye kararı veren mahkeme siyasi iktidar tarafından cezalandırılmaktadır. AYM’ye çağrımız bir an önce kararınızı veriniz. İçtihatlarınıza sahip çıkınız” çağrısında bulundu.

Siyaseti “husumet ve hamaset” üzerinde siyaset oluşturmadıklarının altını çizen Baydemir, hükümetin Rojava politikasından ve Kürt politikasından vazgeçmesi gerektiğini söyledi. Şengal ve Rojava’ya yönelik operasyonun şaibeli paketin üstüne örtemeye yönelik olduğunu belirten Baydemir, bunu izin vermeyeceklerini söyledi.

Baydemir, hazırlamaya çalıştıkları “barış planına” ilişkin soruları da cevaplandıran Baydemir, “Bu ülkeyi çatışmaya götüren nedenler çok açık ve nettir. Bu ülkenin çatışmasız pratiğinde bir deneyimi vardır. O deneyime geri dönmek, neler yapıldığını neler yapılmadığını, yapılması gerekip yapılmayanlar nelerdi, o deneyime sürekli bu ülkenin dönüp bakması lazım. HDP çözüm partisidir. Çözümün her şeyden önce zalimin zulmünden vazgeçmesi ve mazlumun da hakkına kavuşmasıdır. Bu yolda ölümlerin olmaması diyalog istişare ile bir mücadele hattının ortaya konulması bizler açısından en doğru olandır. En yakın gelecekte olumlu gelişmelere tanıklık edeceğiz. Onun umudunu yaşıyoruz.”

SİLOPİ’DEKİ ÇOCUKLAR GAZZE’DE ÖLDÜRÜLSEYDİ

Silopi’deki çocukların öldürülmesini de, “Tarihimizdeki en acı cinayetlerinden biridir” şeklinde değerlendiren Baydemir, çatışma ve savaşın çocukların ölümüne göz yummak anlamına geldiğini söyledi. İki çocuğun uykularında öldürülmüş olması kader diye izah edilmesine sert tepki gösteren Baydemir, “Yazıktır günahtır bu çocuklar Silopi’de değil de Gazze’de ölmüş olsaydı ey milyonlar, siz bunlara kaza mı derdiniz. Bu kaza değil OHAL’in sonucudur. İçeride ve dışarı da güvenlik politikaları ile ülkeyi yönetmenin sonucudur bu cinayet” dedi.

Baydemir, ailenin yanında olduklarını ve hukuki mücadeleyi sonuna kadar sürdüreceklerini söyledi.

Uğur Kaymaz, Ceylan Önkol, Berkin Elvan ve Kemal Kurkut’u hatırlatan Baydemir, “Hunharca katledilen çocuklarımız bunlar. Son olması için çaba sarf etmemiz lazım. Oluşturmaya çalıştığımız yol haritası bu sebiler ölmesin diyedir” diye konuştu. Bu ülkede çocuk düşmanlığı var aynı zamanda bakın Kemal Kurkut’un katilleri beli ama tutuksuzlar. Dosyalarda gizlilik kararları var” şeklinde konuştu.

Baydemir, Federe Kürdistan Bölgesi’nde yapılmak istenen “bağımsızlık referandumuna” ilişkin bir soruyu verdiği yanıtta da yerel parlamentonun alacağı her türlü kararı saygı duyacaklarını belirterek, “Diğer halklar nasıl yönetiliyorsa Kürtlerdin de kendisini öyle yönetmeye hakkı vardır. Kürtlerin özgürlüğü diğer halkların zararına değil aksine yararınadır, onları da özgürleştirir” diye konuştu.