Taraf Gazetesi, AK Parti kongresini şöyle haberleştirdi:

 

Erdoğan’ın “manifesto” olarak lanse edilen uzun kongre konuşması, Türk ve Müslüman vurgusu yüksek, yüzü Doğu’ya dönük bir “fare” doğurdu…

 

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın AK Parti 4. Olağan Kongresi’nde yaptığı konuşmada milliyetçilik vurgusu ile CHP’ye yönelik eleştiriler dikkat çekti. Sezai Karakoç, Mehmet Akif Ersoy ve Arif Nihat Asya’dan şiirler okuyan Erdoğan, Mehmet Akif Ersoy’un Çanakkale Şehitleri şiirinden sonra, “Şehitlerimizin tüm annelerine, babalarına, şehitlerimizin geride kalanlarına diyorum ki o şehitler kanlarıyla vatan toprağını sulayıncaya kadar sizlerin yavrularıydı” dedi. Başbakan, şöyle devam etti: “Bizim yolumuz Sultan Alparslan’ın, Melik Şah’ın, Kılıçarslan’ın yoludur. Bizim yolumuz Osmangazi’nin, Fatih Sultan Mehmet’in, Sultan Süleyman’ın, Yavuz Sultan Selim’in yoludur. Bizim yolumuz Gazi Mustafa Kemal’in, merhum Adnan Menderes’in, merhum Turgut Özal’ın, merhum Necmettin Erbakan’ın yoludur.”

 

ALPARSLAN DİLİNDEN DÜŞMEDİ

Başbakan’ın konuşmasında milliyetçilik vurgusu belirgindi. 1071 Malazgirt savaşı ile Anadolu’nun kapılarını Türklere açan Sultan Alparslan’dan pek çok kez söz eden Erdoğan, bu tarihten esinlenerek AK Partili gençlerin önüne 2071 hedefini koydu. Erdoğan, şunları söyledi: “Bundan yaklaşık 950 yıl önce Alparslan’ın ordusuna seslendiği konuşmayı hatırlayın. Alparslan böylelikle binlerce yıl sürecek bir medeniyeti araladı. Bu çınarın gölgesinde ayrımcılık yoktur, ötekileştirme yoktur. Bu çınarın gölgesinde Süleymaniye vardır, bu büyük çınarın gölgesinde Mostar vardır, kervansaraylar, medreseler vardır. Ne diyoruz: Hedef 2023. 2023 dışında bir hedefimiz var. O da bu kuruluşun 1000. yılı olacak. Yeni hedef 2071 olacak. Sultan Alparslan’ın şehit olurken söyledikleri kulaklarımızda küpedir: ‘Daha bir kaç gün önce yüksek bir yerden orduma bakıyordum. Dünyanın en güçlü ordusu benim, bana kim karşı koyabilir diyordum. Bana bir sefili gönderdi Allah, beni tahtımdan canımdan etti.’ Evet azamet, kibir, gurur yanıltıcıdır. Yeryüzünde kibirle yürüyenler her zaman kaybetmiştir. Diyor ki Şeyh Edebali, ‘Sabah ezanıyla doğarlar, akşam ezanıyla ölürler.’ Diyor ki ‘Ey Osman geçmişini bilki sağlam basasın.’ Nereden geldiğini unutma ki nereye gideceğini de unutma.”

 

HEDEFİNDE CHP VARDI

Başbakan’ın konuşmasında ana muhalefet partisi CHP ve lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na yönelik sert eleştiriler de dikkati çekti. “Bu ana muhalefet partisi var ya fiilen ya da fikren her darbenin içindedir. İçinde olmadığı hiçbir darbe yoktur” diyen Erdoğan, Anadolu’nun Turgut Özal ile başlayan reformların devam etmesini istediğini belirtti ve “Anadolu’da bize 3-5 yılın değil yüzyılların hasretini gördük” ifadelerini kullandı.

 

Geçmişte Türk milletinin kutsallarına karşı savaş yürütüldüğünü savunan Erdoğan, şöyle devam etti: “Türkiye’ye milletin değerlerine, kutsallarına karşı aleni bir savaş yürütüldü. Camilerin kapılarına kilit vuruldu. Camiler, ahıra, müzeye çevrildi. Kur’an-ı Kerim okunması da yasaklandı. Merhum Menderes’i idam edenler şu mesajı verdiler: ‘Devlet ile milletin arasındaki mesafeyi kapatırsanız haliniz böyle olur’. Şu anki CHP de aynı şeyi söyledi. ‘Sizin de sonunuz Menderes gibi olur’ dedi. Evet o Menderes ezanı aslına döndürdüğünde (Ezanın Türkçe değil Arapça okunması) Anadolu’nun her köşesinde insanlarımız hüngür hüngür ağladı. Camilerden kilitler söküldüğünde insanlar hüngür hüngür ağladı. Biz Menderes’le başlayan bu anlayışla yürüyoruz. Biz her türlü otoriterleşmeye karşı bir iktidarı savunduk. Toplumu, mühendislerin tahakkümünden kurtardık. Hukuk devleti ilkesinin lafzi olarak değil, fiilen hâkim kılınmasını sağladık. Biz hiçbir zaman biz ve diğerleri anlayışına izin vermedik. Siyaset yaparken de ilkelerimizden sapmadık. Kıbrıs’tan Ermeni meselesine her konuda münferit hususlara değil meselenin bütününe baktık. Tüm sorunlu alanlara muhafazakâr demokrat anlayışımızla davrandık. Demokrasiyi en iyi ve ileri şekilde yaşatabileceğimizi herkese gösterdik. Tüm Müslüman ülkeler için adeta örnek hale geldik. Biz tıpkı Alparslan gibi kefenimizi giyerek bu yola çıktık.”

 

“İŞBİRLİĞİNE HAZIRIZ”

CHP’den “terör örgütünün servis ettiği belgelerle, terör örgütünün diliyle, terör örgütünün üslubuyla konuşan parti” diye söz eden Başbakan, Kılıçdaroğlu’nun Suriye ve Beşar Esad konusundaki tavrını da eleştirdi: “Ana Muhalefet Partisi, Türkiye Suriye dostluğunu geliştirmek için verdiğimiz mücadeleyi bir çelişki gibi sunarak, aslında kendi tarihiyle ters düşüyor.”

 

Erdoğan, Kürt sorununun çözümü için CHP’yle işbirliği yapmaya hazır olduğunu da ifade etti: “Ana muhalefete sesleniyorum, biz hazırız, siz de hazırsanız oturup konuşalım. Samimiyetiniz varsa adımı beraber atalım. Tüm milletim buna şahit olsun.”

 

ŞEHİTLİKLERİ ANLATTI

Erdoğan, Türkiye’nin başka ülkelerin içişlerine karıştırdığı yönündeki eleştirileri yanıtlarken 35 ülkede Türk şehitlikleri olduğunu söyledi: “Ne yazık ki, Türkiye’nin yakınındaki coğrafya, insanlık tarihinin en parlak, en müreffeh dönemlerine şahitlik ettiği kadar, en kanlı çatışmalarına, en kanlı çekişmelerine de sahne olmuş bir coğrafyadır.

 

Türkiye’nin, son derece tabii olarak, komşularına, yakınındaki bölgelere, ülkelere kendini kapatma gibi bir lüksü yoktur. Türkiye’nin uluslararası meselelere miyop bakma gibi bir seçeneği asla yoktur. Büyüyen, gelişen, büyük iddiaları, büyük hedefleri olan bir Türkiye’nin, küçük meselelere takılıp kalması düşünülemez. Nerede bir yangın varsa, nerede bir ateş varsa, nerede acı varsa, Türkiye ve bu aziz millet, tüm imkanlarıyla seferber olmuş, o ateşi söndürmek, o acıyı dindirmek için en uzak coğrafyalara dahi gitmiştir. Dikkatinizi çekiyorum sevgili kardeşlerim: Türkiye’nin, dünya sathına yayılmış tam 35 şehitliği bulunuyor. En batıda Almanya’dan, en doğuda Myanmar’a kadar, en güneyde Avustralya’dan, en kuzeyde Sibirya’ya kadar, tam 35 ülkede Türkiye’nin şehitleri yatıyor. 4 kıtada şehitliği olan bir millete, ‘sizin Afganistan’da, sizin Somali’de, sizin Kosova’da, Lübnan’da ne işiniz var’ diye sormak, o millete yapılmış en ağır hakarettir. Şehitlerimizin at sırtında ulaştığı en uzak ülkelere, en uzak coğrafyalara ulaşmak bizim millet olarak boynumuzun borcudur.”