Geçtiğimiz günlerde Kıbrıs’ta tarihi bir miting yapılmış, ülke nüfusunun dörtte biri mitinge katılmıştı. Mitingte hem iktidardaki Ulusal Birlik Partisi ve Derviş Eroğlu, hem de Türkiye’nin adaya uyguladığı politikalar yoğun eleştiri almıştı.

Mısır’da yaşananlara “halkın taleplerine kulak vermek lazım” diyen Başbakan, Kıbrıs muhalefetinin ise kulağını çekti.

Zaman gazetesi ve medyaları yapılan mitingte barış ve kardeşliğe hizmet amaçlı açılan Kıbrıs bayrağını hedef gösterip, şu şekilde haberler yapmıştı:

“Mitinge Rum kesimi de destek vermişti. ‘Ankara ne paranı ne paketini ne de memurunu istemiyoruz!’ pankartının da yer aldığı Türkiye karşıtı bazı pankartların yanı sıra Rum bayrağı dikkat çekmişti.”

Sözde Kıbrıs’ta barış ve çözüm yanlısı politikalara sahip AKP, Erdoğan ve Zaman medyalarının bu anlayışla hangi barışı nasıl sağlayacaklarını (ya da sağlayamayacaklarını) hep beraber göreceğiz.

ULUSAL CEPHEYİ KURDULAR

Kıbrıs’taki mitingte alışılagelmiş şoven, milliyetçi, ırkçı söylem ve pankartların dışında resmi söylemi sorgulayan bazı pankartların açılması Türkiye’de de turnusol işlevi gördü. Birbirinin gözünü oyan Oda.tv’sinden Zaman gazetesine hepsi “Kıbrıs Fatihi” gömleğini giydi. Mitingte kendi fikrini ifade etmekten başka bir derdi olmayan küçük bir grubun üzerine gidip, önce onları linç ederek, hainlikle suçladılar, ardından da bütün mitingi o birkaç pankartla özdeşleştirdiler…

Bugün de Başbakan yaptığı açıklamayla Kıbrıs’ı 82. ili, başbakanını da valisi gördüğünü belli eden şeyler söyledi. Elinde olsa Kıbrıs’ta o mitingi yaptırmayacak, hepsini bir güzel gazlattıracak, coplattıracak…

İşte Başbakan’ın ve Kıbrıslıların bugünkü açıklamaları:

 

Erdoğan: Utanmadan eylem yapıyorlar

Başbakan Erdoğan, KKTC'deki eylemlerde Ankara'ya yönelik emekçilerin tepkileri için "Güney'le beraber provokatif eylemler yapıyorlar" dedi. Erdoğan, Kıbrıs yönetimine de ateş püskürdü.

İSTANBUL- Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Kırgızistan'da beraberindeki basın mensuplarına KKTC'de son dönem yaşanan gelişmelerle ilgili çarpıcı açıklamalar yaptı.

“ÜLKEMİZDEN BESLENENLER”

Kıbrıs'ta AKP hükümetinin isteği üzerine çıkarılan ve emekçiler açısından hak kayıpları yaratan yasal düzenlemelere karşı adada itirazlar yükselirken, Başbakan Erdoğan emekçilerin tepkilerini "Güney'le beraber provokatif eylemler" olarak nitelendirdi. Erdoğan, Kıbrıs Türk Kesimi yönetimini de eleştirdi, "Cumhurbaşkanı'ndan Başbakan'a herkes tavrını net koymalı. Ülkemizden beslenenlerin bu yola girmesi manidardır. Biz destekliyoruz. Bunun karşılığı olması gerekmiyor mu" diye konuştu.

Akşam'ın haberine göre, "Bize 'defol' diyorlar. Yunanistan'ın orada ne işi varsa Türkiye'nin de stratejik olarak o işi var" diyen Erdoğan'ın konuşması şöyle:

"Kuzey Kıbrıs'ta son günlerde provokatif eylemler var. Güney'le beraber yapıyorlar. Sonuncusu 28 Ocak'taydı. Bize 'defol' diyorlar. Yönetimin duyarsızlığı var. Cumhurbaşkanı'ndan Başbakan'a kadar yönetimin tavrını açık ve net koyması lazım.

Türkiye'ye karşı böyle bir eyleme hakları yoktur. En düşük memurları 10 bin liraya yakın para alıyor. En düşük maaş alan kişi böyle. Benim başbakanlık müsteşarımın aldığı 5 milyar küsur... Beyefendi 10 bin lira alıyor, bir de bu eylemi yapıyor utanmadan. Üstelik 13 maaş alıyorlar yılda.

ÇAĞIRIP KENDİSİYLE KONUŞACAĞIM, SORACAĞIZ

'Türkiye buradan çek git' diyor. Sen kimsin be adam... Şehidim var gazim var, stratejik olarak ilgiliyim. Kıbrıs'ta Yunanistan'ın ne işi varsa, Türkiye'nin Kıbrıs'ta stratejik olarak o işi var. Ülkemizden beslenenlerin bu yola girmesi manidardır. Biz destekliyoruz, bunun karşılığının olması gerekmiyor mu?

Türkiye aleyhindeki eylemlere zemin hazırlanması kabul edilemez. Şimdi bakıyorum, benden randevu istiyor, çağırıp kendisiyle konuşacağım, soracağız."

 

Kıbrıs'tan Başbakan'a yanıt gecikmedi

Kuzey Kıbrıslı sendikalardan "Güney'le beraber provokatif eylemler yapıyorlar" sözlerine ilk tepki geldi.

LEFKOŞA- Kuzey Kıbrıs'ta sendikaların oluşturduğu Sendikal Platform'dan, Başbakan Erdoğan'ın sözlerine sert tepki geldi.

Açıklamada şunlar kaydedildi:

PROTESTOLARI SİNDİREMİYOR

"Bir halkın en doğal demokratik hakkını kullanarak meydanları doldurması ve Türkiye’den dayatılan ekonomik ve siyasal paket ve önlemleri protesto etmesini içine sindiremeyen Recep Tayyip Erdoğan, hem bu ülkenin işbirlikçi hükümetini hem de meydanları dolduran onbinlerce insanımızı suçlamaktadır.

Her halkın kendi kendini yönetme ve yaşadığı coğrafyada bağımsız ve özgür yaşama hakkı olduğunu, Kıbrıslı Türklerin siyasi iradesini gasp etmeye çalışanlara yeniden hatırlatırız.

AKP’nin ve Recep Tayyip Erdoğan’ın Türkiye Başbakanı olarak Kırgızistan’da yaptığı açıklamalar Kıbrıslı Türkleri ne olarak gördüklerini net bir ifade ile ortaya çıkarmıştır. Sayın Recep Tayyip Erdoğan Kıbrıslı Türkler’in 2004 yılındaki referandumda kullandığı 'evet'in arkasına saklanmaktan vazgeçmelidir.

1960 Kıbrıs Cumhuriyeti’nin Garanti ve İttifak Anlaşmaları’nın kendisine verdiği yetkiyle, 1974’de Kıbrıs’a askeri müdahalede bulunan Türkiye devleti dönemin başbakanı Bülent Ecevit’in deyişiyle, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin anayasal nizamını yeniden tesis etmeye ve sadece Kıbrıslı Türklere değil Kıbrıslı Rumlara da barış getirmeye gelmişti. Bunu yeniden hatırlatmak isteriz.

AKP cami, külliye ve dini propaganda ile Kıbrıslı Türkler’in kültürel ve sosyal anlamda erozyona uğratılması, emekçi yığınlarının yoksullaştırılması ve kendi ülkelerinden göç etmeleri politikasını sürdürmektedir.

EN DÜŞÜK MAAŞ 10 BİN DEĞİLDİR

En düşük memur ücretinin bin 540 TL olduğu ülkemizde 'en düşük maaş 10 bin liradır' gibi asılsız ve yanıltıcı bir söylemle konuşmasını kabul etmiyoruz. Ortadoğu'da ABD’nin çıkarlarına göre açıklama yapan sayın Erdoğan, Mısır devlet başkanına mitingleri kastederek 'sokağın sesini dinle, halka saygı duy' çağrısı yapmıştır. Ancak, sıra kendine geldiğinde 40 bin kişinin katıldığı mitinge ve sokağa yansıyan iradeye hiç saygı göstermemekte ve utanmazlık olarak lanse etmektedir.

BU KEFENİ GİYMEYECEĞİZ

AKP’nin neo-liberal islami politikalarla Türkiye emekçilerine giydirmek istediği kefeni dehşetle izlemekteyiz ve başka bir ülkede yaşayan bir halk olarak bu politikalara fırsat vermeyeceğimizi, bu kefeni giymeyeceğimizi ve geri adım atmayacağımızı tüm yurtsever ve emekçi halkımıza bildiririz.

Bu memleket bizim biz yöneteceğiz."