AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Gazi Mustafa Kemal'in 22 Nisan 1920'de gönderdiği telgrafta, ''23 Nisan 1920'den sonra, bütün sivil ve askeri makamların ve bütün milletin başvuracağı en yüce merci, Büyük Millet Meclisi olacaktır'' ifadesini hatırlatarak, ''Yani darbeler değil, milletin iradesi olacaktır'' dedi.

 

Partisinin TBMM grup toplantısında konuşan Erdoğan, 23 Nisan Pazartesi günü ülke ve millet adına son derece önemli bir yıldönümünü birlikte idrak edeceklerini belirterek, ''TBMM, bundan 92 yıl önce 23 Nisan 1920'de bir cuma günü merasimle açılmış, o tarihten itibaren de Meclis, milli iradenin tecelligahı olmuştur'' diye konuştu.

 

Gazi Mustafa Kemal'in 21 Nisan 1920'de Meclis'in açılmasına ilişkin telgrafını kısaltarak aktarmak istediğini dile getiren Erdoğan, ''Çok manidardır. Bu telgrafın sizlerin, aziz milletimizin dikkatle dinlemelerini rica ediyorum'' dedi.

 

Erdoğan, telgrafta, özetle, ''Gayet acildir. Ankara, 21 Nisan 1920. Allah'ın yardımıyla, Nisan'ın 23'üncü Cuma günü, Cuma namazını müteakip Ankara'da Büyük Millet Meclisi küşat edilecek, yani açılacaktır. Vatanın istiklali, makam-ı ref-i hilafet ve saltanatın istihlası gibi en mühim ve hayati vazifeleri ifa edecek olan bu Büyük Millet Meclisi’nin açılış gününü Cuma'ya rastlatmakla, o günün bereketinden istifade edilecek ve bütün sayın milletvekilleriyle birlikte Hacı Bayramı Veli Camii şerifinde cuma namazı kılınarak, Kur'an’ın nurlarından ve namazdan güç kazanılacaktır. Namazdan sonra, Peygamberimizin mübarek sakal-ı şerifi ve mübarek sancak alınarak Meclis'in toplanacağı yere gidilecektir. Toplantı yerine girilmeden önce bir dua okunarak kurbanlar kesilecektir. Bugünün, yani 23 Nisan'ın kutsiyetini teyit için, bugünden itibaren il merkezinde, vali beyefendi hazretlerinin düzenleyeceği üzere hatim indirilmeye ve Buhari okunmaya başlanacak; hatmin son bölümleri, teberrüken, Cuma günü namazdan sonra Meclis'in toplantı yeri önünde okunup bitirilecektir. Meclisin açılışından dolayı, her yerde cuma namazından önce, münasip surette Mevlid-i Şerif okunacaktır. Cenab-ı Haktan, bizi muvaffak kılmasını niyaz ederiz. Heyeti temsiliye namına Mustafa Kemal'' denildiğini belirtti.

 

İKİNCİ TELGRAF

Erdoğan, Gazi Mustafa Kemal'in, bu telgraftan bir gün sonra, ''kısa, öz, fakat son derece önemli, son derece anlamlı bir başka telgrafı bütün Türkiye'ye, özellikle de askeri birliklere'' gönderdiğini söyleyerek, ''Sizlere, bu çok önemli telgrafı da sadeleştirerek aynan aktarmak istiyorum'' dedi.

 

Başbakan Erdoğan'ın okuduğu telgraf şöyle:

 

''22 Nisan 1920. Dakika tehir edilmeyecektir. Bütün illerle, bağımsız sancaklara, kolordulara, Nazilli'de Albay Refet Beyefendiye, Bursa'da 20. Kolordu Komutanı Ali Fuat Paşa hazretlerine, Bursa'da 56. Tümen Komutanı Albay Bekir Sami Beyefendiye, Balıkesir'de 61. Tümen Komutanı Albay Kazım Beyefendiye... Allah'ın inayetiyle, Nisan'ın 23'üncü Cuma günü Büyük Millet Meclisi açılarak çalışmaya başlayacağından; bu tarihten sonra, bütün sivil ve askeri makamların ve bütün milletin başvuracağı en yüce merci, Büyük Millet Meclisi olacaktır. Bilgilerinize sunulur. Heyeti Temsiliye adına Mustafa Kemal...''

 

Erdoğan, ''Buyur, işin gerçeği bu. Anlamayanlar için, anlamak istemeyenler için şu bölümü bir kez daha tekrar etmek istiyorum: 'Bu tarihten, yani 23 Nisan 1920'den sonra, bütün sivil ve askeri makamların ve bütün milletin başvuracağı en yüce merci, Büyük Millet Meclisi olacaktır. Yani darbeler değil, milletin iradesi olacaktır. Türkiye Büyük Millet Meclisi, 23 Nisan 1920'de işte böyle bir ruh, böyle bir heyecan ve böyle bir iman üzerine tesis edilmiştir'' dedi.

 

Başbakan'ın konuşmasından satır başları şu şekilde;

 

ULUSLARARASI GÜNDEM

İki Türkiyeli gazeteci hâlâ Suriye'nin elindedir. Bir defa Suriye bunun cevabını vermelidir. Zaten Suriye yönetimi şu anda zamana oynamaktadır. Ateşkes konusunda her ne kadar umutsuz olsak da beklemeye ve uluslararası kamuoyunun dikkatini buraya çekmeye devam edeceğiz.

 

Hafta sonu İstanbul önemli bir uluslararası toplantıya evsahipliği yaptı. Zirve dünyada umutları arttıracak atmosferde sona erdi.

 

CHP'NİN YOLSUZLUK İDDİALARI

İl kongrelerimiz demokrasi şöleni şeklinde geçiyor. Makam hırsı, öfke, çatışma, yumruk değil kardeşlik, samimiyet damgasını vuruyor. Siyaseti hizmet değil bir rant aracı olarak görenlerin kongrelerinde neler yaşandığını da görüyoruz. Genel başkanları, yöneticileri bizlere karşı asılsız suçlamalar yaparken kendi partilerinde neler yaşandığını görmüyorlar. Anayasa Mahkemesi'nde iki kez yolsuzluk yaptığı tespit edilenler bize asılsız suçlamalar getiriyor. Kendi il belediyelerinde birbirlerini yolsuzlukla itham edenler bunu perdelemek için bize çamur atıyorlar.

 

Fatih Projesi'ne bakınca biz kaliteli eğitim sistemi, aydınlık evlatlarımızın aydınlık istikbalini görüyoruz. Onlar ihale, rant görüyorlar. Gözlerini rant hırsı bürümüş. CHP yöneticileri eğer yolsuzluk görmek istiyorlarsa aynaya bakmalarını tavsiye ediyorum.

 

"YOLSUZLUK VARSA BU YAPTIKLARIMIZ NASIL OLUYOR?"

Sağlıkta Cumhuriyet tarihinde görülmemiş bir devrim gerçekleştirdik. Her şeyimiz yüzde yüz tamam mı? Hayır, elbette eksiklerimiz vardır. Ama bunları da tamamlamak için çabalıyoruz. Sağlıkta 'artık bana insanca muamele ediliyor' dönemini yaşıyoruz. Paletli ambulanslar, helikopter ambulanslarla sayesinde dağ köylerinden hastalarımızı artık alabiliyoruz. Bunlar 'önce insan' diyerek yola çıktık ya, işte bun politikalar bu şiarımızın en önemli kanıtıdır. Birileri laf üretir biz ise iş üretiriz. Farkımız burada.

 

Adalette biz şu anda fiziki altyapıda çok önemli adımlar attık. Adalet sarayları herkese dudak uçuklatıyor. Ya insaf, bunları görmüyor musun? Eğer yolsuzlukların olduğu bir ikltidar olsa bu saydıklarımız nasıl yapılır? Ortak olduğunu iktidarlarda neler yaptınız? Bir söyleyin... Hayatında sen hiç hızlı terene bindin mi? Boğazın altında tüp geçit yapılıyor. Girme boğulursun, dikkat et.

 

İzmir'de raylı sistem projesini bitirin diye Ulaştırma Bakanlığı büyük katkı verdi. Bunları görmüyor musun? Gördes Barajını bitirdik, İzmir'e su verdik. Susuz kalmıştın susuz... Biz, CHP'li belediye demedik orada bizim halkımız var dedik koştuk. Yolsuzlukların olduğu bir iktidarda bunlar nasıl oldu?

 

Yolsuzlukların olduğu iktidarda borçlanmada bu noktaya gelemezdik. Bu güçlü iktidarın işidir. Şimdi Ziraat Bankası da Halk Bankası da iyi bir konumda. Bunlar nasıl oldu? Yolsuzluk olan bir iktidar olsaydı bu bankalar batmaz mıydı? Bunların çaldıkları karalar Allah'ın izniyle bize bulaşmayacak. Yolsuzluğa bulaşan olursa da yanımızda barındırmayız.

 

"HİÇBİR KURUM HİÇBİR KİŞİ TBMM'NİN ÜSTÜNDE DEĞİLDİR"

Burada size 21 Nisan 1920'de Gazi Mustafa Kemal'in TBMM'nin açılması çalışmaları nedeniyle attığı telgrafı paylaşmak istiyorum. "Gayet acildir. Allah'ın yardımıyla Nisan'ın 23'ünde Cuma günü, Cuma namazını müteakip TBMM açılacaktır. Vatanın istikbali gibi en önemli hayati vazifeleri yerine getirecek olan Meclis'in açılışını Cuma 'ya rastlatmak vesilesiyle bu günün bereketinden güç kazanılacaktır."

 

TBMM İstiklal Savaşımızın başarı ile sevk etmiş, milletimizin o zor günlerinde hem yüreği hem aklı olmuştur. 23 Nisan arifesinde bir kez daha şunu ifade etmek istiyorum. Hiçbir kurum, hiçbir kişi TBMM'nin üstünde değildir. Millet iradesinin üstünde hiçbir irade yoktur. 28 Şubat'ta kendi iradesini millet iradesinin üzerinde görenler bu millete en büyük kötülüğü yapmıştır. AK Parti'nin gerçekleştirdiği reformlar sayesinde kimsenin yaptıkları yanına kalmayacaktır.

 

28 ŞUBAT: "BEN CEZAEVİNE O TALİMATLARLA GİRDİM"

Anamuhalefetin Genel Başkanı diyor ki, AK Parti darbelerden ne zarar gördü? Sen bir defa siyasi tarih bilmiyorsun. Bir defa darbelerden benim milletim zarar görmüştür. Bir defa AK Parti'nin Genel Başkanı oralardan gelen direktiflerle mahkum olmuştur. Ben o cezaevine o talimatlarla girdim.

 

Türkiye'de demokrasi güç kazanmıştır. üstünlerin hukuku değil, hukukun üstünlüğü önemli olandır. Bir kez daha tekrarlıyorum, bütün sivil ve askeri makamların başvuracağı merci TBMM'dir.

 

28 Şubat'ın karanlık günlerinde hep birlikte oturduk konulurduk. Yumruklarımızı sıkardık. Kamudaki memur, başörtülü genç kızlar, Anadolu'daki işadamları hep sabrettiler. Hakkımızda jet hızıyla karar veren yargıya sabrettik. Bugün ise sabrın selamete erdiği gündür. Bugün adaletin tecelli ettiği demokrasinin de güç kazandığı gündür. Türkiye'nin gençlerine sesleniyorum. Biz demokrasiye milli iradeye nasıl sahip çıktıysak sizler de sahip çıkacaksınız. Bundan sonra Milli İrade'ye kast edenler er ya da geç sanık sandalyesine oturacaklarını bileceklerdir.

 

"İNTİKAM DUYGULARI İÇİNDE DEĞİLİZ"

Daha önce de ifade ettim, biz intikam değil adalet peşindeyiz. Biz hesaplaşma ve intikam duyguları içinde değiliz. İntikam kelimesiyle çamur atmak isteyenler var. Bunu yapanlar büyük ikiyüzlülük yapıyorlar. Kılıçdaroğlu, sayın Cumhurbaşkanını itham etmek istiyor. Dün sayın Cumhurbalşkanı gerekli cevabı verdi. Ben MGK'ya katılmadım dedi. Çamur siyaseti görmek isteyenler Kılıçdaroğlu'na yapsın.

 

“ESAS İSTİSMAR YAŞAMADIĞINIZ ŞEYİ YAŞIYORMUŞ GİBİ DAVRANMAK”

CHP Genel Başkanı aynen şu ifadeyi kullanıyor; 'MGK kararlarına imza atanlar arasında Abdullah Gül de var. Herhalde sayın Gül dahil o dönemin siyasileri de ifade vermeye gelecektir'. Sayın Gül dün açıkladı benim bu kararlar altında imzam yok. Şimdi Kılıçdaroğlu bunu da bilmez. MGK tavsiye kararı alır. Bu karar Bakanlar Kurulu'ndan geçmediğinde bir karar özelliği taşımaz.

 

Sayın Kılıçdaroğlu'nun SSK'yı nasıl batırdığı buradan belli. Çıkmış ben de 28 Şubat'ın mağduruyum diyor ama sen 28 Şubatçıların yeniden göreve getirdiği bir memursun. Halkın iradesini küçük görmek sizin genlerinize işlemiş. CHP 27 Mayıs'taki zihniyetinden kurtulabildi mi? Geçen hafta CHP'nin tarihini aklayacağım diye yola düştü yine boğuldu. Bakın 1940'lı yıllarda kitapların neden yasaklandığını anlatıyor; 'Yasaklanan bu kitaplardan biri Türkçe Namaz Sureleri isimli kitap. Belli ki sayın Kılıçdaroğlu Kunut dualarının ayet olmadığını bilmiyor. Siz Kur'an'ı süs diye duvarlara asarsanız Kunut dualarını da ayet sanırsınız. Sayın Kılıçdaroğlu son dönemde dini konulara merak sarmışsınız. Hevesinizi kırmak istemiyorum. İstismar diyorsunuz ama esas istismar yaşamadığınız şeyi yaşıyormuş gibi davranmaktır. Kur'an-ı Kerim'in seçmeli olarak okutulması ve Peygamber Efendimiz'in hayatını Anayasa Mahkemesi'ne götürecek mi göreceğiz.

 

Böyle bir başkanı olan CHP'ye Allah kolaylık versin diyorum..