HDP Grup Başkanvekili İdris Baluken, hem içeride hem de Rojava'da Türkiye'nin etnik milliyetçi ve mezhepçi politikasının giderek çöktüğü günlere tanıklık edildiğini söyledi.

İdris Baluken, Türkiye-Suriye sınırında yaşanan gelişmeleri Sputnik Türkiye'den Yurdagül Şimşek'e değerlendirdi.

Suriye'de yaşanan gelişmelerle ilgili Türkiye'nin ortaya koymuş olduğu tepkinin de aslında bugüne kadar Suriye ve Rojava'da izlenmiş politikalar hakkında net bilgi verdiğini ifade eden Baluken, Türkiye'nin daha çok IŞİD ve El-Nusra benzeri örgütler üzerinden bölgede mezhepçi bir politik izleyerek savaşın bir tarafı durumuna geldiğini belirtti.

Baluken, "Bu örgütlerin Suriye'de bugüne kadar Türkiye'den sağladıkları lojistik destekle yaptığı pek çok savaş suçu var, bütün dünya kamuoyu uzun süredir bu savaş suçlarını ve burada özellikle AKP hükümetinin politikalarının rolünü tartışıyor" dedi.  Son dönemde yaşanan gelişmelerin Suriye'de halkların iradesini esas almayan çözüme karşı Suriye halklarının demokratik geleceği açısından umut yarattığını kaydeden Baluken, "Demokratik Suriye Cumhuriyeti temelinde halkların kendi çözümünü yaratabileceğine dair buradaki çetelere karşı bir başarı elde edilmesinin mümkün olduğunu ortaya çıkardı" diye konuştu.

'TÜRKİYE'NİN POLİTİKASI İFLAS ETTİ, PANİKLİYOR'

Türkiye'nin şimdi bundan rahatsızlık duyduğunu savunan HDP'li Baluken, "Planladığı tek bir mezhepçi hat üzerinden daha çok El Kaide, IŞİD bağlantılı yürüttüğü politikanın iflasını görüyoruz. Bundan dolayı panikliyor" dedi.  PYD'ye bağlı YPG güçlerinin bölgede 'etnik ve mezhepsel temizlik' yaptığına ilişkin iddiaların yalan olduğunu vurgulayan Baluken, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bunun yalan olduğunu herkes biliyor zaten, ortaya çıkaran görüntüler de gösteriyor. Orada sadece PYD güçleri yok.  Suriye'de halkların temsiliyetiyle bir araya gelmiş yapıların yürüttüğü başarılı bir süreç var orada. Türkiye, bütün bu politikasının çözmesi ve uluslararası hukukta suç olarak değerlendirilen icraatlarının ortaya çıkmasıyla ilgili panikten dolayı oradaki gündemi farklı yöne çekmek istiyor. Orada bir etnik temizliğin yapıldığını söylemek zaten bu paniği ve korkuyu ele veriyor. Bütün dünya biliyor ki orada şu anda IŞİD çetelerinin baskısından, vahşetinden, katliamlarından kurtarılmış bir halk gerçeği var. Bunların içerisinde Kürtler, Araplar, Ermeniler, Asuri Süryaniler, Sünni, Şii mezhebine mensup insanlar var. Türkiye'nin bu ısrarı tabi kaygı uyandırıyor.  Hala Demokratik Suriye Cumhuriyeti yerine El Nusra, IŞİD benzeri çetelerle Suriye'de bir gelecek sağlamaya çalışmak son derece tehlikeli bir yaklaşımdır. Suriye halklarının ortaya koyduğu iradeyle bizce bu politikalar artık geçerli değildir. Tüm dünya zaten şu anda Türkiye'nin savunmuş olduğu tezlerin hiçbirinin gerçeğe dayanmadığını ve tamamen Türkiye'nin bugüne kadar sürdürdüğü politikaların bir devamı olduğunu biliyor."

'FARKLI HAKLAR YÖNETİMDE SÖZ SAHİBİ'

Baluken, Suriye sınırında bir Kürt koridorunun oluşmasına ilişkin dile getirilen endişe ve kaygıları da, "Sorun Kürt koridoru meselesi değil, sorun demokratik bir Suriye'nin halkların iradesi temelinde gelişip gelişmemesi meselesidir. Rojava'daki bütün kazanımlar sadece Kürtlerin kazanımı olarak görünmemeli. Orada yaşayan farklı bütün halklar hem Cizîre kantonunda hem Kobani ve Afrin kantonunda  halk meclislerinde yönetim sürecinin içerisinde aktif bulunuyorlar. Şu anda Tel Abyad'da da mevcut oluşturulan halk meclislerinde de yine bütün halkların temsiliyeti var" diye konuştu.

'PANİK VE HIRÇINLIK ÜZERİNDEN DIŞ POLİTİKA TEHLİKELİ'

Baluken, iddiaların aksine Arap ve Türkmenlerin de temsilcilerinin bulunduğunu vurgularken, şunları söyledi:

"Burada Türkiye'nin realiteden uzak bir anlayışla kendi mezhepçi ve aslında suçlu politikaları temelinde bu algı yönetiminin en önemli kanıtı dün (önceki gün) Türkmen köylerinde yapılan katliamlarla ortaya çıktı. Ajanslara düşen görüntüleri izlemişsinizdir. IŞİD çeteleri Türkmen köylerinde taş üstünde taş bırakmayacak şekilde çok ağır katliamlar yaptılar. Bu saate kadar Türkiye Dışişleri Bakanlığı'ndan ya da Cumhurbaşkanlığı'ndan ya da Hükümet'in yetkililerinden tek bir açıklama dahi duymadık. Burada Türkiye'nin derdinin Türkmen halkı başta olmak üzere Suriye halklarının demokratik geleceği olmadığı çok açıktır. IŞİD, El Nursa ve benzeri örgütlerin geleceği üzerinden şekillenmiş bir dış politika var. Bu örgütlere karşı halk iradesinin sağladığı her başarıda da Türkiye daha fazla teşhir olmanın getirdiği bir korku, panik, acizlik ve hırçınlık üzerinden dış politika belirliyor. Bu son derece tehlikeli bir yaklaşım."

'TÜRKİYE GERÇEĞİ GÖRÜP DİPLOMATİK DESTEK SUNMALI'

HDP Grup Başkanvekili Baluken, Türkiye'nin şu anda Rojava modelinin bütün demokratik Suriye Cumhuriyeti için bir model olmasından çekindiğini, halkların iradesini esas alan bir çözümden yana bugüne hiçbir politika geliştirmediği için buna cepheden saldıran bir pozisyonda yer aldığını söyledi. Baluken, Türkiye'nin Suriye'deki halkların iradesini esas alması gerektiğini, Kürt karşılığı, Kürt düşmanlığı temelinde geliştirdiği Suriye politikasının hiçbir işe yaramadığı gerçeğini kabul etmesi gerektiğini belirtti. Baluken, "Türkiye, Rojava'daki kazanımların sadece Kürtler açısından değil bütün Rojava halkları açısından son derece önemli ve tarihi olduğunu resmen tanımalı. Rojava'daki demokratik modelin bütün demokratik Suriye Cumhuriyeti açısından hayata geçebileceğine dair diplomatik desteğini sunmalı. Türkiye bugüne kadar yapılan yanlışlardan ancak bu şekilde sıyrılabilir" diye konuştu.