MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener'e ilişkin daha önceki, "Evine dön" çağrısını yineledi.  

Bahçeli, "Hâlâ zaman vardır, bu önerimiz geçerliliğini korumaktadır. Dön evine bitsin bu çile" dedi. 

Öte yandan Bahçeli, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş hakkındaki hak ihlali kararına sert bir dille tepki gösterdi.  

MHP lideri, "AİHM'nin terörist Demirtaş'ın derhal serbest bırakılmasını dayatan en son kararını tanımıyoruz, takmıyoruz, milli vicdanda hükümsüz olduğunu da buradan haykırıyoruz" diye konuştu. 

Bahçeli'nin açıklamalarından öne çıkanlar şöyle: 

Bir yanda şeytanlar taşa tutulurken, diğer yanda taş üstüne taş koymanın gayreti hepimizin vakıf ve şahit olduğu bir gerçektir. Türkiye’nin en önemli sorunu iç cephesinde açılan gediklerdir. Salgın dünyayı kasıp kavururken, bu olağanüstü ve hassas dönemde istismarı paravan yapanların, yaşanan zorluklara sevinenlerin, böylesi bir halde bile iktidar devşirmek için çırpınanların ya ar damarları çatlamış ya da kansızlıkları dillerine vurmuştur. 

“UĞURSUZ ZİLLET KAFİLESİ” 

Meselenin özeti bize göre budur. Bakınız CHP’ye, bakınız İYİ Parti’ye, bakınız HDP’ye, bakınız diğer siyasi ucubelere, emin olunuz görüp göreceğiniz bu olacaktır. Yangından mal kaçırmayı düşünmek korkaklığın alametidir. Ülkesine, milletine, vatanına namlu çevirenlerle, kefen biçenlerle can ciğer kuzu sarması olanlar, üstelik onlardan medet ve menfaat umanlar iç işgal cephesinde mevzie giren ruhsuz ve uğursuz zillet kafilesidir. 

Yıkıcı eleştiri muhalefet değildir. Yalana kul köle olmak onurlu bir siyaset hiç değildir. Zalimlere el sallayıp “Görün bizi” demek adamlık değildir, mertlik değildir, insanlık değildir, erdemli bir tavır hiç değildir, vatan ve millet sevgisiyle de asla bağdaşmayacaktır. Bilinmelidir ki, el atına binen tez inecektir. Siyasetin dost ve düşman cephelere ayrılması 1930’lu yıllarda dünyayı felakete sürüklemiş vahim bir hata ve saplantıdır. Dikiz aynasına bakarak gelecek iddiasında bulunanların yeniden bu saplantıdan nemalanma istekleri hayret edilecek bir gaflettir. 

“MASALAR BOŞTUR, OTURACAK MASA PEK ÇOKTUR” 

CHP Genel Başkanı tutunacak dal ararken, İP’in Başkanı demirlediği limandan ayrılıp yenisine yelken açmanın küçük ve kurnaz hesabı içindedir. İttifak yerine yeni bir masa kurma teklifinin esbabı mucibesi bize göre budur. Memleket masası kuramayanlar, mihnet masası kurmanın peşindedir. Aslında nazlana nazlana bulundukları muhitten kirişi kırmanın arayışına girmişlerdir. Bizim nazarımızda masa kurma teklifi ciddiyetsiz ve itibarsız bir tekliftir. Masalar boştur, oturacak masa pek çoktur. İsteyenin istediği masaya günün 24 saati oturmasında bizce bir sakınca yoktur. Buna engel olan da yoktur.  Dur diyen yoktur, niye oturuyorsunuz diyecek yoktur. Buyursunlar otursunlar, fiskos yapsınlar, olmadı birbirlerini çekiştirsinler, bu da olmazsa kısır yiyip keyfilerine baksınlar. Bildiğimiz kadarıyla zillet partileri uzun süredir ya masa altındadır, ya da zaman zaman masanın üstüne çıkmaktadır. 

HDP’ye zeytin dalı uzatıp terörist Demirtaş ile kahvaltı programı rezervasyonu yapanlar masa kurmadan önce içine düştükleri zillete kafa yorsunlar. Tavsiyemiz, iyileştirilmiş ve güçlendirilmiş parlamenter sistem çalışmalarıyla vakit kaybetmesinler. Millet kararını vermiştir. İş bitmiştir. Perde kapanmıştır. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi Türkiye’nin geleceğidir. 

AKŞENER’E “DÖN” ÇAĞRISI 

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi parlak Türk asırlarının yol haritası, milli birlik ve kardeşliğin, devletin istikrar ve dengesinin yegane güvencesidir. Muhatabına masa kur demedik, evine dön dedik, hala zaman vardır, bu önerimiz geçerliliğini korumaktadır. Diyorum ki, dön evine, bitsin bu çile. 

Kılıçdaroğlu ‘uyuşturucu ticareti’ ve ‘organ ticareti’ açıklamalarına tepki 

CHP siyaseti kriz siyasetidir, karanlığın ismidir. Kılıçdaroğlu’nun istikameti şaşmış, iradesi şanzıman dağıtmıştır. Konuştukça batıyor, battıkça da dibe iniyor. Gaf mıdır, asıl maksadı mıdır bilemem, ama Kılıçdaroğlu’nun geçtiğimiz Salı günü grup toplantısında dile getirdiği sözleri feci bir çakılmadır. Diyor ki, “Asıl vergiyi uyuşturucu ticareti yapan adamdan alacaksın, organ ticareti yapan adamdan alacaksın, kara parayla devleti dolandıranlardan alacaksın.” Partisindeki skandal taciz ve tecavüz vakalarının patlamasına ses çıkarmayan Kılıçdaroğlu su kaynatmıştır. Vah ki vah, kim nasıl bakıyorsa öyle görür, kimin aklından ne geçiyorsa diline vuran odur. Biz kara paracılarla mücadele edilsin diyoruz, Kılıçdaroğlu gelin vergi verin diyor. Biz uyuşturucunun kökü kazınsın diyoruz, Kılıçdaroğlu vergi alalım diyor. Biz organ mafyasının kafasına balyoz gibi inilsin diyoruz, Kılıçdaroğlu vergi diye tutturuyor. İşte bizim onlarla farkımız da budur. 

Bu CHP yönetimi teröristlerle düşüp kalkmasının, mafyanın ve HDP’nin ruhuna kolon atmasının bedelini siyasetiyle ödemeye başlamıştır. Uyuşturucu kaçakçılarıyla ittifak yapanlar, vergi peşine düşmüştür. İşte asıl mafya, asıl organize suç şebekesi bu zihniyettir. Yazıklar olsun, bu hesabı sormazsak da gök girsin kızıl çıksın. 

AİHM’NIİN DEMİRTAŞ KARARIN SERT TEPKİ 

Biz Demirtaş’a bakınca terörist görüyoruz, bebek katilinin heykelini dikmek isteyen cani görüyoruz, 6-8 Ekim olaylarında katledilen 53 vatandaşımızın acısını görüyoruz. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin terörist Demirtaş’ın derhal serbest bırakılmasını dayatan en son kararını tanımıyoruz, takmıyoruz, milli vicdanda hükümsüz olduğunu da buradan haykırıyoruz. Milli iradeye ve Türk mahkemelerine hakareti reddediyoruz. Hiç kimse bize masal anlatmasın. 

Mesela AB üyesi İspanya’da teröre bulaşmış Batasuna’ya ne yapılmışsa hukuki ve ahlaki tutarlılık gereğince Türkiye’de de aynısının yapılmasını talep ediyoruz. PKK’yı terör örgütü görmeyen Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi iç hukuk yollarının tükenmesini beklemeden önyargı ve çifte standartla hareket etmiştir. Mezkur karar esastan da, usulden de sakattır, evrensel hukuk kurallarına aykırıdır.