MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin kadın kolları tarafından "Kadınlar Güçlensin, Türkiye Büyüsün" temasıyla düzenlenen Genişletilmiş İstişare Toplantısı'nda gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Bahçeli, İdlib mutabakatının, hem Türkiye hem de bölge açısından memnuniyet verici olduğunu söyledi.

Bahçeli, "Televizyonların canlı yayınladığı Tahran Zirvesi'nde Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’ın İdlib’de yaşayan sivil halkın zarar görmemesi ve Türkiye’ye yönelik muhtemel bir göçün başlamasının önüne geçilmesi için yaptığı ateşkes çağrısı önemlidir, değerlidir. Kaldı ki 20 Eylül 2018 tarihinde toplanan Milli Güvenlik Kurulunda alınan kararlar da son derece yerindedir, doğrudur, desteğimiz tamdır" değerlendirmesini yaptı.

Kadınların hayatın her alanında aktif, eşit, etkin ve katılımcı olmalarının, vazgeçilmez değer ve önem taşıdığını ifade eden Bahçeli, "Kadın hakları" denildiğinde insan haklarını anladıklarını söyledi.

Bahçeli, "31 Mart 2019'da yapılacak olan mahalli idareler seçimlerinde daha fazla kadınımızın faal katılım ve yoğun adaylığı, inanıyorum ki Türkiye'nin gücüne güç katacaktır. Arzu ve beklentimiz de budur" diye konuştu.

Kadın belediye başkanlarının sayısı ve oranındaki artışların hem demokratik kültürü zenginleştireceğini, hem de millete hizmeti büyüteceğini vurgulayan Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü:

"İnancımız ve umudumuz bu şekildedir. Ayrıca 20 bin 498 belediye meclis üyesi, bin 251 il genel meclis üyesi, 18 bin 143 köy muhtarı, 31 bin 635 mahalle muhtarı, 80 bin 696 köy ihtiyar meclis üyesi, 137 bin 781 mahalle ihtiyar meclis üyesi arasında kadınlarımızın hak ettiği sayı ve temsile ulaşmaları konusunda üzerimize ne düşüyorsa yapacağımızın sözünü kararlı şekilde veriyoruz."

‘CUMHUR İTTİFAKI'NIN ŞUURUYLA TEMELLENMESİNİ HEDEFLEDİĞİMİZ...’

Bahçeli, "Cumhur İttifakı'nın şuuruyla temellenmesini ve teminini hedeflediğimiz önümüzdeki mahalli idareler seçimleri kadınlarımızın gücüyle Türkiye’nin önünü açacak, ilave olarak Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ni kökleştirecektir. Kimin ne dediğinin önemi yoktur. Kimin hangi oyunları oynadığının, hangi karanlık senaryolardan medet umduğunun bir kıymet-i harbiyesi olmayacaktır" ifadesini kullandı.

Kadınlar güçlendikçe milli uyanışın yaygınlaşacağını, milli diriliş ve dayanışma ruhunun Türkiye'yi büyüteceğini savunan Bahçeli, "Kadın zayıf kalırsa medeniyetimiz sekteye uğrayacak, ülkemiz belirsizliklere sürüklenecektir. Kadın atıl ve hareketsiz kalırsa, dahası ilgi ve destekten mahrum bırakılırsa istikbalimiz riske girecektir. Kadınlarımızın önündeki bariyerler kaldırılmalıdır" dedi.

‘SUÇA TEVESSÜL KAPISINI ARALAYAN 3. SAYFA HABERLERİNE DİKKAT’

Bahçeli, kadın ve şiddet kelimelerinin yan yana gelmesinin toplum açısından endişe ve kaygı verici bir durum olduğunu, yan yana gelmeyecek şekilde rafa kaldırılması gerektiğini bildirdi.

Türkiye'nin geleceğinin, kadınların üstleneceği yapıcı role, yapacakları çalışmalara ve fedakarlıklara yakından bağlı olduğunu vurgulayan Bahçeli, şunları söyledi:

"Milletimizi içten çürütecek, geleceğini karartacak, kaos ve kriz aşılayacak her türlü sosyal, siyasal ve ekonomik tahribatın karşısında set olacağız, buna müsaade etmeyeceğiz. Bu konuda gazete ve televizyonların adeta özendirici nitelik taşıyan, suça tevessül kapısını aralayan üçüncü sayfa haberlerine de dikkat etmesini yararlı görüyoruz. Toplumda artan şiddet sarmalını yaymaktansa konunun uzmanlarının bir araya gelip çözüm önerileri sunmasının sosyolojik ve psikolojik açıdan daha faydalı olacağı kanaatindeyiz. Kadına şiddet, istismar, eşitsizlik gibi yüz kızartıcı gelişmeler ülkemiz için bir beka meselesi olduğunu dün söyledik bugün de tekrarlıyoruz. Bu sorunun ertelenmesi, geciktirilmesi, savsaklanması çok ciddi mahsurlara yol açacaktır. Bu sorumluluk hepimizin omuzlarındadır."

‘ERDOĞAN'IN ATEŞKES ÇAĞRISI ÖNEMLİDİR’

Türkiye, Rusya ve İran'ın katılımıyla 7 Eylül'de Tahran'da gerçekleşen toplantıyı anımsatan Bahçeli, İdlib'de Rusya ve Suriye rejiminin sivil halkı tehdit eden saldırıları durdurması yönünde bir kararın alınmamış olmasının, Tahran Zirvesi'nden istenen sonucun tam anlamıyla çıkmadığını gösterdiğini kaydetti.

Bahçeli, "Televizyonların canlı yayınladığı Tahran Zirvesi'nde Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’ın İdlib’de yaşayan sivil halkın zarar görmemesi ve Türkiye’ye yönelik muhtemel bir göçün başlamasının önüne geçilmesi için yaptığı ateşkes çağrısı önemlidir, değerlidir. Kaldı ki 20 Eylül 2018 tarihinde toplanan Milli Güvenlik Kurulunda alınan kararlar da son derece yerindedir, doğrudur, desteğimiz tamdır" değerlendirmesini yaptı.

Gerek İdlib gerekse de Suriye'nin diğer bölgelerinde yapılan operasyonlarda sivil halkın can güvenliğinin korunmasının, Türkiye'nin hazmedemeyeceği göç dalgasının önüne geçilmesinin acil bir ihtiyaç olduğunu ifade eden Bahçeli, Türkiye'nin yeni bir göç akının üstesinden gelemeyeceğini belirtti.

Bahçeli, Suriye'de bulunan diğer ülke güçlerinin aynı hassasiyeti göstermesi ve Türkiye'yi anlamaları gerektiğini bildirdi.

‘PKK'NIN, AKDENİZ'E ZEHİRLİ KORİDOR AÇMA EMELİ ZORLAŞTI’

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in, Soçi’de gerçekleştirdiği görüşmeden çıkan mutabakatın, hem Türkiye hem de bölge açısından memnuniyet verici olduğunu anlatan Bahçeli şöyle devam etti:

"İdlib çatışmasızlık bölgesine düzenlenen saldırıların durdurulması hususunda Rusya Federasyonu'yla varılan uzlaşma müspet bir sonuçtur. İdlib'de oluşturulan 20 kilometrelik güvenli bölge Suriye'den gelebilecek muhtemel göç dalgasını kaynağında engellemiş ve İdlib halkının huzuru için kapı aralamıştır. Sonunda ve şimdilik İdlib'de yaşayan sivil halk rahat bir nefes almıştır. Görünen budur. PKK/YPG terör örgütlerinin Akdeniz'e şirret ve zehirli koridor açma emeli daha da zorlaşmış, daha da engele takılmıştır. Suriye'deki barış ve huzur arayışlarına önemli katkılar sağlanmıştır."

‘TÜRKİYE'NİN ELİ GÜÇLENMİŞTİR’

Soçi mutabakatında alınan kararların, dünya kamuoyuna net mesajlar verdiğini kaydeden Bahçeli, "Tahran Zirvesi'nde görüş ayrılığı olduğu spekülasyonu son bulmuş, Cenevre'de yapılacak görüşmeler için Türkiye'nin eli güçlenmiştir. Rusya'nın askeri müdahale ile yapmaya çalıştığını, Türkiye diplomatik girişimler sonucunda sağlamıştır. Türkiye, Suriye'nin istikrarı için samimiyetle mücadele ettiğini bir kez daha ilan etmiştir" değerlendirmesinde bulundu.

Soçi mutabakatının hemen ardından Suriye’de Rus uçağının vurulması ve 15 asker kaybının yaşanmasının dikkatlerden kaçmadığına işaret eden Bahçeli, konuşmasına şöyle devam etti:

Görünen odur ki Suriye'deki vahim süreç devletler arası bir kriz için kaynama noktasına ulaşmıştır. ABD ise her ne kadar İdlib için alınan bu kararı desteklediğini ifade etmiş olsa da ve YPG'nin Menbiç'in bir parçası olmayacağını söylemiş bulunsa da terör örgütlerine yaptığı silah desteğini hala kesmemiştir. ABD gerçekten bölgede kalıcı barış ve istikrar istiyorsa terör örgütlerinin hamiliğini yapmaktan vazgeçmelidir. Anlaşıldığı kadarıyla ABD’nin Suriye'de siyasi istikrar diye bir derdi yoktur. ABD’nin amacı kaostur, krizdir, siyasi buhrandır. Üstelik bir terör örgütüne karşı başka bir terör örgütüyle iş birliği yaparak samimiyetsizliğini açıkça göstermiştir."

"IRAK, TERÖRİSTLERİN İMHA EDİLMESİNDEN NEDEN RAHATSIZDIR"

Bahçeli, Türkiye’nin güvenliğini tehdit eden kanun ve insanlık dışı her örgütle kararlı mücadelenin şart ve kaçınılmaz olduğunu söyledi.

Bahçeli, "Hangi isim altında yer alırsa alsınlar kafaları koparılmalıdır. ABD'nin kurnazlığı hiçbir fayda etmeyecek ve kahraman Mehmetçik teröristlerin inlerini başlarına yıkmaya devam edecektir" ifadelerini kullandı.

"Irak, teröristlerin imha edilmesinden neden rahatsızdır ","Irak’ın sınırlarımız boyunca asker konuşlandırmasında ABD'nin rolü var mıdır?" sorularını yönelten Bahçeli, bu soruların cevaplarının aynı zamanda bölgesel istikrar açısından kimlerin samimiyetle mücadele edip etmediğinin de delili olacağını kaydetti.

‘AKILLARINI BAŞLARINA ALMALILAR’

Bahçeli, İdlib krizinin çözümü için Esad ile iş birliği ya da görüşülmesinin zorunlu olduğunu söyleyenler bulunduğunu aktararak, bu kişilerin "akıllarını başlarına alması" gerektiğini ifade etti.

"Terör örgütleriyle mücadele eden Türkiye'yi eline kan bulaşmış bir katille aynı masaya oturtma heves ve densizliği eğer ihanet ve iş birlikçilik değilse kesinlikle gafilliktir" diyen Bahçeli, "İdlib'de oluşturulan gözlem noktaları da bu kapsamda görevini başarıyla icra etmektedir. Suriye'nin geleceğinde ise tek söz sahibinin Suriye halkı olduğu asla unutulmamalıdır. Ve de zalim Esad'la gidilecek hiçbir yer yoktur, olamayacaktır" diye konuştu.