MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.

Hükümetin Rusya ile ilişkilerini gözden geçirmesi gerektiğini savunan Bahçeli,“Türk milleti doğan felaketlerle mücadele ederken İdlib’de kahredici felaketlere şahit olmuşuzdur. İdlib farklı bir boyut kazanmıştır. Zalimler kana doymamış evlatlarımıza katletmeye devam etmişlerdir. İnşaatı devam eden havaalanı inşaatında çalışan askerlerimize saldırmışlardır. Kanlı Suriye rejimi bir yandan masum vatandaşları bir yandan da Türk askerlerini hedef almıştır. Katil Esad defolup gidesiye kadar yüreğimiz soğumayacaktır. Esad katildir, husumetin kaynağıdır. Hem Suriye hem Türkiye'yi eş zamanlı idare etmeye çalışan Rusya iyi niyetli değildir. Hükûmetin Rusya ile ilişkilerini gözden geçirmesi samimi dileğimizdir” dedi.

İdlib’deki gelişmeleri değerlendiren Bahçeli, TSK’nın Şam operasyonuna hazır olması gerektiğini söyledi.

Bahçeli,"Türk milleti gerekirse, başka da seçenek görülmezse, Şam'a girmeyi şimdiden planlamalıdır. Yansın Suriye, yıkılsın İdlib, kahrolsun Esad" ifadelerini kullandı.

‘FELAKETLER ADETA OTOMATİĞE BAĞLAMIŞ ÜLKEMİZİ TESİRİ ALTINA ALMIŞTIR’

Bahçeli'nin açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

“Türkiye son zamanlarda afetlerle elim kazalarla vahim hadiselerle kıyasıya boğuşmaktadır. Felaketler 2020 yılında adeta otomatiğe bağlamış ülkemizi tesiri altına almıştır. Elazığ ve Malatya ve çok sayıda ilçemiz depremden etkilenmiştir. 41 vatandaşımız hayatını kaybetmiş, sayıları 1600’ü aşan vatandaşımız da yaralanmıştır. Türk devleti tek yürek, tek bilek olarak depremzedelere sahip çıkmıştır. Devletin tüm imkanları seferber edilmiş, yardım eli zorda kalanlara anında uzatılmıştır.

‘TÜRK MİLLETİ TARİH BOYUNCA FELAKETLERE TESLİM OLMAMIŞTIR’

Depremin enkazı kaldırılırken 4-5 Şubat’ta üst üste iki gün boyunca Van’da çığ düşmüştür. Toplam 41 kardeşimiz şehit olmuş, 84 kardeşimiz de yaralanmıştır. Deprem oldu çığ düştü derken İstanbul Sabiha Gökçen Havalimanı’nda bir yolcu uçağı kaza yapmış, 3 kişi hayatını kaybetmiştir. Türk milleti tarih boyunca felaketlere teslim olmamıştır. Çünkü felaketlere direne direne bu günlere gelmiş, kutlu varlığını muhafaza etmiştir.

TÜRK DEVLETİ NE 1999’DA ÇÖKTÜ NE DE 2020’DE ZAAFA UĞRADI’

Gerek deprem felaketinde gerek çığ düşmesinde gerekçe uçak kazasında hayatlarını kaybeden kardeşlerimize Allah’tan rahmet diliyorum. Allah her türlü afet ve husumetten milletimizi korusun diye dua ediyorum. Özellikle 1999 Gölcük merkezli deprem ile Elazığ depremi karşılaştırıp siyasi fırsatçılık yapan küçük ve düdük bir azınlık bizim gözümüzden kaçmamıştır. Bunlar önce nişan alıp sonra ateş eden düdük zadelerdir. Bilinmelidir ki Türk devleti ne 1999’da çöktü ne de 2020’de zaafa uğradı. Çöken millet değil çürük binalardır, utanmaz müteahhitlerdir. Devlet aynıdır, ruh aynıdır, fıtrat aynıdır. Dün ile bugün arasında ayrımcılık yapanlar da kalleştir."

"17 Ağustos depreminde devletin en az üç gün kafayı kaldıramadığı iddia eden köşe yazarı bu iddianı ispatlamazsan alçaksın. MHP’nin olduğu yerde Türk milletinin devleti çökmez. Varsayalım çöktü el ele veririz söğüt olur tekrardan ocağımızı tüttürürüz. Ya da felaketler karşısında şehadet anıtı gibi yükselerek bu aziz vatanı bir kez daha yükseltiriz. Biz varsak çöküş yoktur. Çürüme imkânsızdır. Türklük varsa, Türk devleti bakidir. Depremler arasında siyasi kıyas yapmak birlik ve kardeşlik duygusuna hançer sallamaktır. Akılları varsa başlarına alsınlar. Türk devleti ve milleti dün gereğini yapmış, bugün de aynısını yapmıştır. Geçmişi kötülemek bugünleri kurtarmaz. Münafıklar gıybet ustaları bozgun kafilesi tezgâhlarını başka yere açsınlar çünkü onları adam yerine koyacak hiç kimse yoktur."

"Elazığ’ın Türk mü Kürt mü olduğunu sorgulayan bazı şerefsizleri yazıp çizen alçaklar amaçlarına ulaşamayacaklardır. Millet burnundan solurken çakal mevziisine girenler inanıyorum ki hak ettiklerini alacaklardır."

‘HÜKÛMETİN RUSYA İLE İLİŞKİLERİNİ GÖZDEN GEÇİRMESİ SAMİMİ DİLEĞİMİZDİR’

"Birlikte çok daha güçlüyüz. Yaşadığımız zor günleri aşmak için olağanüstü çaba sarf eden herkesi canı gönülden tebrik ediyorum. Kimin ne dediğinin bir önemi yoktur. Millet ne istiyor ona bakarız. Hainlerin, iç ve dış hasımların sonsuza kadar dimdik karşısındayız. Türk milleti doğan felaketlerle mücadele ederken İdlib’de kahredici felaketlere şahit olmuşuzdur. İdlib farklı bir boyut kazanmıştır. Zalimler kana doymamış evlatlarımıza katletmeye devam etmişlerdir.

İnşaatı devam eden havaalanı inşaatında çalışan askerlerimize saldırmışlardır. Kanlı Suriye rejimi bir yandan masum vatandaşları bir yandan da Türk askerlerini hedef almıştır. Katil Esad defolup gidesiye kadar yüreğimiz soğumayacaktır. Esad katildir, husumetin kaynağıdır. Hem Suriye hem Türkiye'yi eş zamanlı idare etmeye çalışan Rusya iyi niyetli değildir. Hükûmetin Rusya ile ilişkilerini gözden geçirmesi samimi dileğimizdir.

"Suriye’de var olan krizi çözmek için siyasi ve diplomatik temaslar aldatmadır. Esad tahtından indirilmeden ne Suriye’ye ne Türkiye’ye huzur gelecektir. Başka bir seçenek görülmezse Türk milleti Şam’a girmeyi şimdiden planlamalı ve zalimler yerle yeksan etmeli. Yansın Suriye, yıkılsın İdlib, kahrolsun Esad."

"FETÖ'NÜN SİYASİ AYAĞI" AÇIKLAMASI

"Bugüne kadar ‘FETÖ’nün siyasi ayağını gündeme getiren biz olduk, bazıları bizim düşüncelerimizi maksatla biçimde çarpıttı. 15 Temmuz başarılı olsaydı, cumhurbaşkanı, başbakan kimler olacaktı; mesela Kılıçdaroğlu böyle bir durumda görev alacak mıydı?"

"Bu önergeyi hazırlayıp meclis gündemine taşıyan milletvekilleri üzerinde kuşku yaratmak asıl hedef ve mücadeleyi kösteklemektir. İlker Başbuğ 29 Ocak 2020’da yaptığı açıklamalarla malum iddialarda bulunmuştur. Özellikle MHP 2009’da ne söylemişse bugün arkasındadır. Ancak FETÖ’nün siyasi ayağı basit şekilde ve önergeye imza atanların zan altında bırakılmasıyla geçiştirilemez. İlker Başbuğ yanlış bir yerde iz sürmektedir."