MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.

Erken seçim olmayacağını ifade eden Bahçeli, “Geleceğin temeli Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’yle atılmıştır. Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem özlemleri boşuna bir taleptir. Cumhuriyet’in yüzüncü yılına temel sorunlarını kökten bitirmiş bir ülke olarak ulaşmak öncelikli ve önemli hedefimizdir. Bu çerçevede erken seçim tartışmaları mahsurludur, sinsi ve sivri bir amaca matuftur. Bilinmelidir ki, 28.Dönem Milletvekili Genel Seçimleri 2023 yılının Haziran ayında yapılacaktır" diye konuştu.

Akdeniz'de yaşanan gerilimle ilgili Yunanistan'a sert sözlerle seslenen Bahçeli, "Geçmişin hesabını güncelleyip üzerimize öfkeyle gelenlerin ya akılları başlarından gitmiş ya da sirtakiden dolayı bedenleri ve beyinleri uyuşmuştur. Ayağımızın altında dolaşanın akıbeti ezilmektir. Denizde provokasyon yapanları bekleyen makus son çırpına çırpına boğulmaktır. Kara sularımızdaki pervasızlıkların nihai sonucu batıştır, balıkların karnıdır, denizin dibidir" dedi.

Hedefinde muhalefet olan Bahçeli, "CHP’nin çatısı altında kendilerine ikbal arayanların zillete düşmeleri acziyettir, teslimiyettir, melanettir," diyerek Ali Babacan ve Ahmet Davutoğlu'na yüklendi.

Bahçeli, “Marksist literatürü ortaokulda öğrenmiş kerameti kendinden menkul Serok Ahmet’in Diyarbakır’da PKK üslubuyla konuşması, sözde Kürt sorununu yeniden diline dolayıp anadilde eğitimden bahsetmesi emperyalist tutsaklığın ulaştığı hazin düzeyi göstermesi bakımından skandal bir örnektir. Bunun yanında Ali Babacan’ın ekonomide felaket tellallığı yapması küresel tefecilerin, IMF’ci bir kafanın, teslimiyetçi bir zihniyetin sipariş eleştirileridir” ifadelerini kullandı.

Bahçeli'nin açıklamasından bazı başlıklar şöyle:

"Doğu Akdeniz’de yükselen gerilimlerin ülkemiz ve uluslararası siyaset gündeminin başköşesine yerleştiği bir dönemde Beyrut patlaması oldukça düşündürücü ve dikkat çekicidir.

Türkiye’yi Libya’dan, Suriye’den, hatta Doğu Akdeniz’den tecrit etmek için kuyruğa giren müstevli şarlatanlığın Beyrut-Ankara bağlantısını koparmak, ülkemizi içine hapsetmek amacıyla şiddet dolu bir eylem içinde olduğu vehim değil vaki bir gerçektir.

Bu bayatlamış kanlı oyunu merkezinde bozmak hedefiyle Lübnan’a giden Cumhurbaşkanı Yardımcımız ile Dışişleri Bakanımız zamanlama itibariyle çok doğru bir hamle yapmışlardır.

Türkiye Cumhuriyeti devleti; tarih, kültür ve kardeşlik bağlarının gereğini fırsatçıları perdeleyerek yerine getirmiştir. Fransa’nın saman altından su yürütme kurnazlığı ise müflis bir anlayışın, mütehakkim bir arayışın çirkin tezahürü olarak kalmaya mahkûmdur.

Ele alınması gereken bir diğer konu ise Yunanistan ile Mısır arasında Beyrut patlamasından iki gün sonra imzalanan sözde deniz yetki alanlarını sınırlandırma anlaşmasıdır.

Mezkûr iki ülke tarafından sınırlandırıldığı ilan edilen deniz alanın Türk kıta sahanlığı içinde yer aldığı bariz ve berrak bir durumdur.

Kaldı ki Libya’nın da deniz yetki alanlarına tecavüz edilmektedir.

Bir yanda Türkiye’yle Almanya’da müzakere masasına oturan Yunanistan’ın diğer yanda arasında deniz sınırı olmayan Mısır’la geçersiz ve yok hükmünde bir anlaşma imzalaması ahlaksız bir tertiptir.

Yunanistan düşmanca tutum sergilemektedir.

Ancak Türk milletinin düşmana ne yaptığı da bilinmektedir.

Yüz yıl önce Sevr’e boyun eğip kabullenmemiz için Haziran 1920’de Anadolu’yu istila emri alan kokuşmuş Yunan anlayışının bugün tekrar küresel emperyalizmin tetikçiliğine heves etmesi Ege ve Akdeniz’i her türlü ihtimale müsait ve müzahir hale getirmiştir.

Türk milletinin şakası yoktur.

Ayağımızın altında dolaşanın akıbeti ezilmektir.

Denizde provokasyon yapanları bekleyen makus son çırpına çırpına boğulmaktır.

Kara sularımızdaki pervasızlıkların nihai sonucu batıştır, balıkların karnıdır, denizin dibidir.

Türkiye’yi Akdeniz’den çıkarmaya, Anadolu coğrafyasına kıstırmaya ve sıkıştırmaya hiçbir ülkenin gücü yetmeyecektir.

Geçmişin hesabını güncelleyip üzerimize öfkeyle gelenlerin ya akılları başlarından gitmiş ya da sirtakiden dolayı bedenleri ve beyinleri uyuşmuştur.

MEİS MESAJI

Meis adasının Türkiye’ye uzaklığı 2 km’dir.

Bu adanın Yunanistan ana karasına mesafesi ise 580 km’dir.

Yunanistan’ın Ege’de alçakça işgal ettiği adalardan, adacıklardan ve kayalıklardan derhal çekilmesi, adaları silah ve askerden arındırması, Akdeniz’deki tahriklerine son vermesi çok tehlikeli kapışma ve kutuplaşmaların önlenmesi açısından mecburiyettir.

Ege’de var olan statüko yeni baştan değerlendirilmelidir.

Türkiye ile Yunanistan arasında uzun yıllardır devamedegelen deniz sınırı sorunu, hava sahası ve kıta sahanlığı anlaşmazlıklarıyla coğrafi formasyonlardaki ihtilaflar siyaset ve diplomasinin imkanlarıyla masaya yatırılmalıdır.

Yunanistan hiç kimseye güvenip de kağıttan kaplanlık yapmamalıdır.

Türk milleti korsan ve düşman niyetleri yeri gelirse nefesiyle, yeri gelirse kanıyla, canıyla bertaraf edecektir.

DAVUTOĞLU VE BABACAN'A MESAJ

Marksist literatürü ortaokulda öğrenmiş kerameti kendinden menkul Serok Ahmet’in Diyarbakır’da PKK üslubuyla konuşması, sözde Kürt sorununu yeniden diline dolayıp anadilde eğitimden bahsetmesi emperyalist tutsaklığın ulaştığı hazin düzeyi göstermesi bakımından skandal bir örnektir.

Bunun yanında Ali Babacan’ın ekonomide felaket tellallığı yapması küresel tefecilerin, IMF’ci bir kafanın, teslimiyetçi bir zihniyetin sipariş eleştirileridir.

Bunlara inanacak, itibar edecek hiç kimse yoktur.

CHP’nin çatısı altında kendilerine ikbal arayanların zillete düşmeleri acziyettir, teslimiyettir, melanettir.

Serok’un sözde Kürt sorununa vurgu yapması, CHP’nin bölücü bir kisveye bürünüp sözde Kürt sorunuyla ilgili rapor hazırlığı içinde olması içimizdeki devşirilmiş siyaset artıklarını teşhir etmiştir.

Terörle mücadeleye destek vermekten köşe bucak kaçınıp, şehidi şühedayı ağızlarına almaktan imtina edip Türkiye’nin büyüme, yükselme ve prangalarını kırma dirayetine kara çalanlar tek kelimeyle işbirlikçidir.

Terör örgütlerine darbe vuruldukça CHP-HDP ve marjinal partiler şoka girip şuur kaybı yaşamaktadır.

Geleceğin temeli Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’yle atılmıştır.

Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem özlemleri boşuna bir taleptir.

Cumhuriyet’in yüzüncü yılına temel sorunlarını kökten bitirmiş bir ülke olarak ulaşmak öncelikli ve önemli hedefimizdir.

Bu çerçevede erken seçim tartışmaları mahsurludur, sinsi ve sivri bir amaca matuftur.

Bilinmelidir ki, 28.Dönem Milletvekili Genel Seçimleri 2023 yılının Haziran ayında yapılacaktır."