HDP Sözcüsü Ayhan Bilgen, partisinin Genel Merkezinde düzenlediği basın toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

YSK'nın seçmen taşıma kararını eleştiren Bilgen, YSK’nın 144 bin seçmeni etkileyen sandık taşıma kararı, seçimin sonucunu belirleyecek ciddi bir sayısal niteliği etkiliyor. HDP’nin yüzde 70-80 oy aldığı köylerle ilgili taşıma kararı alındı, sandıkların taşındığı köylerde de AKP’nin yüzde 70-80 oy aldığı görülüyor" dedi.

Vatandaşlara sandıkları koruma çağrısında bulunan Bilgen, "Tüm yurttaşlarımızı sandıklarına sahip çıkmaya çağırıyoruz. Herkesin sandık görevlisi olması konusunda duyarlılılığını ortaya koyması gerekiyor. HDP seçmeni ve tüm muhalif kesimler bu değişimi gerçekleştirmek konusunda cesaretle çalışacaklar" dedi.

Ayhan Bilgen'in açıklamalarından satırbaşları şöyle:

27 Mayıs’ın üzerinden 58 yıl geçti. Siyaseti demokratikleştiremediğiniz takdirde sorun sadece vesayet sorunu olmaktan çıkar, tüm toplum için özgürlüklerin tehdidi haline dönüşür. 27 Mayıs’tan bu yana bütün darbe dönemlerinde toplumun farklı kesimleri cezalandırılmış, toplumsal özgürlükler baskı altına alınmıştır. Bugün de siyaset demokratikleşmediği için aynı baskı devam ediyor. 15 Temmuz darbe girişimi başarısız olmasına rağmen, darbe başarılı olmuş gibi çok sayıda kişi mağdur ediliyor. 

Bu durum ekonomiyi de tehdit ediyor. Faizle ilgili Merkez Bankası’nın aldığı son karar ekonomi alanında, vesayet anlayışının Türkiye’yi getirdiği noktayı gözler önüne seriyor. Çaktırmadan faiz artıran bir üke haline geldik. Dövizi indirme konusunda tribünlere söylenen sözlerin de gerçek hayatta hiçbir karşılığı olmadığını ortaya koyuyor. 

ADAYLARIMIZIN REDDİ SEÇME VE SEÇİLME HAKKININ İHLALİDİR

Bugün asıl konumuz seçim güvenliği ve adaylara dönük tartışmalar. Adaylarımızdan Bedriye Yorgun, İdris Baluken, Turgut Öker, Yüksel Akgün  ve Abdullah Gürgen ile ilgili kararlar doğrudan seçme ve seçilme hakkına yönelik ihlaldir, kabul edilemez. Bedriye Yorgun ile ilgili karar para cezasıdır. Memnu hakların iadesiyle ilgili haktan, yeni yasa dolayısıyla faydalanamamaktadır. İki düzenleme arasındaki boşluktan faydalanarak bedeli adaylarımıza ödetilmektedir. Baluken’le ilgili de para cezası verilmiş, infaz tamamlanmıştır, ama buna rağmen bölge mahkemesi hızlı bir operasyonla adaylığını engellemiştir. Yüksel Akgün ve Abdullah Gürgen hakkındaki karar da bir hukuk ihlalidir. Turgut Eker Avrupa’da yaşayan milyonlarca Alevinin temsilcisi olarak adayımız olmuştur. Gene keyfi bir durumla, bir hakaret davası ertelenmesine rağmen, adaylığı kabul edilmemiştir. Bu tip engellemeler Avrupa’da da Türkiye’de de dışlanan kesimlerin siyasete katılma hakkının önüne geçemeyecektir. 

144 BİN SEÇMENİN TAŞINMASI HAK GASPIDIR

Adaylarımızla ilgili engelleme girişimlerinde karşılaştığımız somut barajlardan bir başkası da sandık taşımadır. HDP sadece yüzde 10’la değil her türlü barajla uğraşmaktadır. YSK’nın 144 bin seçmeni etkileyen sandık taşıma kararı, seçimin sonucunu belirleyecek ciddi bir sayısal niteliği etkiliyor. Birkaç bin seçmenle hangi milletvekilinin seçileceğinin belli olduğu bölgelerde, 144 bin seçmenin hak gaspına maruz kalacağı çok açıktır. Bu seçmen iradesinin tanınmamasıdır. 

Taşınacak yerlerdeki yaşlılar ve engelliler bu taşımadan doğrudan doğruya etkilenecektir. Bir düzenlemeyle yaşlılara ve engellilere jest yapıyor gibi davranmak, bir taraftan da ulaşım zorluğu olan seçmenlerin oy kullanmasının zorlaştırılması, ayrımcılıktır. 

SANDIKLAR HDP'NİN YÜKSEK OY ALDIĞI YERDEN AKP'NİN YÜKSEK OY ALDIĞI YERE TAŞINIYOR

HDP’nin yüzde 70-80 oy aldığı köylerle ilgili taşıma kararı alındı, sandıkların taşındığı köylerde de AKP’nin yüzde 70-80 oy aldığı görülüyor. Geçmişten gelen sorunlar da sandığa gitmeyi zorlaştıran bir tabloyu ortaya koyuyor. Van Yanıkçay ve Daldere arasındaki taşımada AKP ve HDP oyları karşılaştırıldığında tablo çok net görülüyor. Bir başka örnek; HDP’nin %94 oranında oy aldığı Muş Merkez Suluca köyünün seçmenleri AKP’nin %75 oranında oy aldığı Arpayazı köyüne taşınmıştır.

Gerekçelerin de hiçbir inandırıcılığı olmadığı çok somut. Siirt’teki taşıma kararına gerekçe gösterilen olay, 1993 yılında gerçekleşmiş. 25 yıl sonra sanki o coğrafyada güvenlikle ilgili hiçbir şey değişmemiş gibi taşıma kararına gerekçe yapmak bahane üretmektir. Birçok yerde 90’lı yıllardaki olaylar gerekçe gösterilmektedir. 

Başka bir gerekçe seçmen sayısının azlığı. Oysa bu yörelerin seçmen sayılarına baktığınızda 300-400-700 seçmen olduğu görülüyor. Daha az seçmenli kimi yerlerde taşıma kararı verilmemiş. Bu da objektif hiçbir tavrın olmadığını ortaya koyuyor. 

SANDIKLARA SAHİP ÇIKILSIN

Medya ambargosu, saldırılar, seçim çalışmalarının engellenmesi de bu seçimin nasıl bir güven ortamında geçeceğinin somut işaretleri, ama biz inanıyoruz ki demokrasiden yana olan tüm seçmenler özgürlüğün ve barışın mücadele ederek, fedakarlık ederek elde edileceğini iyi biliyorlar. 

Tüm yurttaşlarımızı sandıklarına sahip çıkmaya çağırıyoruz. Herkesin sandık görevlisi olması konusunda duyarlılılığını ortaya koyması gerekiyor. HDP seçmeni ve tüm muhalif kesimler bu değişimi gerçekleştirmek konusunda cesaretle çalışacaklar. Tüm bu zorluklara, engellemelere ve haksız uygulamalara rağmen seçim günü oylarına sahip çıkacak, demokratik değişimin önünü açacaklardır.