Türkiye’den Yeşil Sol Parti’nin de üyesi olduğu Avrupa Yeşiller Partisi’ne bağlı tüm parti liderleri bir araya gelerek 25 Mart 2020 günü küresel pandemi krizine ilişkin aşağıdaki bildiriyi kaleme aldılar:

Gezegenimizde bundan önce bu kadar kısa sürede bu kadar çok kişiyi etkileyen bu ölçekte çok az sayıda kriz oldu. Bu krizden daha akıllanmış ve daha güçlü çıkmamızı sağlayacak şey milliyetçilik veya egoizm değil dayanışma ve yürekten işbirliğidir.

Biz, Avrupa Yeşilleri, pandemiyle mücadelede yer almak üzere birlikte harekete geçiyoruz.

Hep beraber;

• Bu hastalıktan sevdiklerini kaybedenlerin üzüntüsünü paylaşıyor; virüsten etkilenenler için yaşamlarını riske atanlara dayanışmamızı ve içten minnetimizi sunuyoruz.

• Toplumlarımızın yeni günlük gerçekliğimizle başa çıkmasına yardımcı olan halkın ve örgütlü sivil toplumun girişimlerini alkışlıyor; bu krizi yönetmede ön cephede yer alan yerel yönetimlerin ve idarelerin rolüne de büyük değer veriyoruz.

• Ülkeler ve bölgeler arasındaki dayanışmalara takdirle tanıklık ediyoruz. Öte yandan, bu kriz sırasında AB üyesi ülkelerin, özellikle tıbbi malzeme çağrısı yanıtsız kalan İtalya'yı ve mevcut durumdan büyük ölçüde etkilenen İspanya'yı dayanışmadan mahrum bırakmasını esefle karşılıyoruz.

• Özel sektör de krize karşı duyarlı sorumluluk ve yaratıcılık örnekleri sergilemiştir. Fakat bu alanda da nüfusun haklı kaygılarını sömürerek haksız çıkar sağlama girişimleri görüyoruz.

• Bazı hükümetlerin pandemiden siyasi olarak yararlanma girişimlerinden derin kaygı duyuyoruz. Kriz, demokratik kontrolleri ve dengeleri ya da sosyal haklar ve emekçi haklarını yok etmek için bir bahane olarak kullanılmamalıdır.

• Özellikle en ciddi şekilde etkilenen üye devletler için politik olarak tehlikeli koşullar taşımayan hibeler ve düşük faizli krediler yoluyla finansal yardım talep ediyoruz.

• Aynı zamanda üye devletlerin ve AB'nin, büyük çaplı iş kayıplarını önlemek ve özellikle en savunmasız durumdaki işçilerin gelirini sabitlemek için güçlü tedbirleri şimdiden planlamak için koordinasyon içinde çalışmalarını şiddetle öneriyoruz.

• AB’nin dayanışması AB ile sınırlı kalmamalı, özellikle Güney yarıküredeki ülkelere gerekli insani yardımı ve en iyi tıbbi imkânları sağlamalıdır. AB, etkili bir tıbbi müdahale geliştirmek (aşılar için ortak araştırma vb.) ve bu araştırmayı paylaşmak için Dünya Sağlık Örgütü ve diğer uluslararası kuruluşlarla maksimum işbirliği yapmalıdır.

Krizle mücadelede yönümüzü belirlerken aşağıdaki temel ilkeleri izlememiz gerektiğine inanıyoruz:

1. Kriz yönetimimiz adaletsizliği ve dışlanmayı asla derinleştirmemelidir. Bu kriz yönetiminin, özellikle, AB ve üye devletlerinin diğer Avrupa ülkeleriyle birlikte, Yunan adalarındaki mülteci kamplarında kötüleşen durumu hafifletmek için acilen ve sorumlu davranmalarını engellememesi gerektiğine inanıyoruz. Bu adalardaki mülteci kampları, koronavirüse karşı sağlık hizmetlerine, karantinaya ve diğer uygun önlemlere güvenli erişim sağlamak için tahliye edilmelidir.

2. Krize karşı etkili, verimli ve süreklilik gösteren mücadele, kolektif bir davranış gerektirir. Yaşamları korumak; dar görüşlü ulusal veya ekonomik çıkarları geride bırakmak demektir.

3. Krize çözümler bulmak, özellikle makroekonomik politikalar açısından, kalıpların dışında hareket etmemizi ve düşünmemizi gerektiriyor. Organizasyonlar, yasalar, kurallar ve prosedürler yaşama hizmet etmelidir, başka bir şeye değil.

4. Herkes için ücretsiz ve iyi finanse edilen sağlık sistemleri, refah devletlerimizin belkemiği olmalı ve olmaya da devam etmelidir. Bu krizi Avrupa’nın daha fazla bütünleşmesi, daha güçlü, daha çevreci ve daha sosyal bir Avrupa'ya doğru ilerlemek için başlangıç noktasına dönüştürmek istiyoruz.

Krizi yönetme şeklimizi, işbirliği ve karşılıklı destekleri belirlerken hata lüksümüz yok. Zira bu, bildiğimiz Avrupa projesine ve demokrasilerimize onarılamaz zararlar verebilir veya tersine, her ikisini de güçlendirebilir.

Bu krizin üstesinden gelindiğinde, iş hayatına alışılageldiğimiz gibi bir geri dönüşün ve krizin küresel mali krizden sonra olduğu gibi sert kemer sıkma politikaları için bir mazeret olarak kullanılmasının mümkün olamayacağına inanıyoruz. Acil ve varoluşsal bir meydan okuma olmaya devam edecek olan iklim değişikliği gibi pandemi de, toplumlarımızın örgütlenme biçimini, bu gezegende yaşama şeklimizi ve birçok geleneksel politikayı derinden sorguluyor. Her zamankinden daha fazla, bir bütün olarak yeni bir pusulaya ihtiyacımız var. Bu açıdan bakıldığında COVID-19 krizi, cüretkâr bir Avrupa Yeşil Mutabakatı ve başta sağlık sektöründe olmak üzere kaliteli kamu hizmetlerine yeniden büyük yatırım yapılması gibi dönüştürücü girişimlere olan mutlak ihtiyacı pekiştirmektedir. İşte o zaman kriz, toplumlarımızın daha adil, daha sürdürülebilir ve daha demokratik olması yönünde yol gösterecektir.

Açıklama başka dillerde: İngilzce / Fransızca / Almanca / İspanyolca
https://europeangreens.eu/news/european-greens-response-covid-19-crisis