HDP Eş Genel Başkanı Ertuğrul Kürkçü partisinin grup toplantısında konuştu. Çözüm sürecinden, ağrıdaki seçimlere kadar birçok konuya değinen Kürkçü, çocukların PKK tarafından kaçırıldığı iddialarına da değindi. Kürkçü, "Askere alma dairesi olmadığımız gibi çocukları bulma kurumu da değiliz. Türkiye'ye sormak istiyoruz; o çocuklar hakikaten ailelerine geri dönecek olsalar, gelecekleri hakkında kim hangi garantiyi verebilir?"

1 Haziran'da 14 merkezde tekrarlanan yerel seçimlere ilişkin değerlendirmede bulunan Kürkçü, "AKP'nin itirazı üzerine yeniden yapılan yerel seçimlerin gerçekleştiği yerlerde muhalefet partileri kazandı. AKP, büyük iddiayla girdiği seçimlerden yenilerek çıktı. Ağrı'da eşbaşkan adaylarımız seçimden eş başkan olarak çıktılar. Artık yerel yönetimin başındadırlar. Onları buradan selamlıyoruz. Ağrı yenilgisi Erdoğan ve AKP için ağır oldu. Ağrı'dan ağrı çıktı. Kendileri istediler, yarıştılar, kaybettiler. Yarışmadılar, adil yarış da yoktu. Devletin tüm gücüyle, tankı, topu, panzeri, polisiyle sandık başlarında halkı korkutarak oyları çalmaya yeltenenlere halk ağır tokat yapıştırdı. O yüzden Başbakan kürsüden avaz avaz bağırıyor. Bu bir şey ifade etmez. Seçim kazanmak tank, top işi değil. Gönül işi. Halkın gönlünü kazanamazsınız hiçbir şeyi kazanamazsınız" diye belirtti.

'BU AĞRI SÜRECEK'


Seçimlerin Ceylanpınar'da da tekrarlanması halinde kazanacakları bir sonucun ortaya çıkmasının muhtemel olduğuna işaret eden Kürkçü, "Yine kazanacağız. Üstelik bu seçimler, ileriye ve geriye dönük olarak muhakeme imkanı da sağladı. Sadece sandıklardan oy çıkmadı. Başbakanın her yeri ağrıdı. Cumhurbaşkanlığı ve 2015 seçimlerinde ağrı sürecek" dedi.

Bu sonucun çözüm sürecinin yankısı olduğuna vurgu yapan Kürkçü, Ağrı'da kazanılan seçimin aslında barış ve çözümün kazancı olması olarak bilinmesine yönelik Eş Başkanlar Sırrı Sakık ve Mukaddes Kubilay tarafından da dikkat çekildiğini ifade etti. "Doğru da söylüyorlar" diyen Kürkçü, "Sadece Botan değil Serhat'ta da BDP belediyeleri Kürdistan'ın iki yakasını bir araya getiriyor" dedi.

'AKP SÜRECİ GECİKTİRMEK İÇİN ELİNDEN GELENİ YAPACAK'

Şair Ahmet Arif'in dizeleriyle gönderme yapan Kürkçü, "Kimse Serhatlıları hain, kaçakçı olarak suçlayamayacak artık. Kardeşleriyle bir araya geldiler. Demokratik siyasetin en belli başlı köşe taşları arasındadır. Bunun seyri bakımından çelişkili tabloyla karşı karşıyayız. Geçtiğimiz hafta Sayın Abdullah Öcalan'ı ziyaret eden HDP heyeti, olumlu mesajlarla döndüler. Çözüm süreci bakımından Sayın Öcalan'ın verdiği en önemli mesaj, sürecin yeni bir aşamaya geldiği, yeni bir başlangıç için umut olduğu ve provokasyonlardan uzak durulması yönündeydi. Çözüm sürecinin kendine özgü diyalektiği var. Katedilen mesafede sosyal ve siyasi hayatta birebir karşılığını bulmayabilir. Müzakere masasında oturanlar olumlu gelişme sağlayabilir, müzakere masasını genişletebilirler. Fakat süren hakimiyet mücadelesi ekseninde geliştiğini aklımızdan çıkarmamamız gerektiğidir. Sürecin kalıcı barışa, halkların öz yönetimine evrilerek mükemmel sonuca varmasına karşı AKP, en az ve geciktirilerek sonuca bağlanması için elinden geleni ardına koymamaktadır.

'KALEKOLLAR HALKA BİR TEHDİTTİR'

"Kalekollar inşası meselesinde halkımızın kolayca anlayabilmesi için şunu söylüyoruz; herhangi bir karakol değil" diyen Kürkçü, "Şehre yakın karakollar, yol kesene, gaspçıya karşı kendini koruyan polisin bulunduğu mekandır. Ne kötülük olabilir? Ne zararı var? diyebilirler. Ancak bu asayişle ilgili mesele değil. Karakol denilen şeylere kalekol denilmesinin betonarme karakol olarak inşa edilmesi. 300'den fazla olan bu kalekollardan 100'ü inşa edilmiştir. Güvenlik barajları, gölleriyle Kürdistan'ı sarıyor. Çözüme ilerliyorsak o zaman halkın yoğun yaşadığı sınır ötesi ilişkileri kardeşçe sürdürmeye hazırlandığı yerlerde halka karşı silahlandığında kuşku olmayan askeri birliklerin halkın karşısına dikilmesinin ne gibi bir açıklaması olabilir? Bir tehdit olarak görüyor halk bunu. Halkçı yollarla karşı koymaya çalışmaktadır. Lice'de, Varto'da, Silopi'de süren kalekol protestolarının gerisindeki hakikat budur" ifadelerinde bulundu.

BARIŞ SÜRECİNE HIZ VERİN

Hükümete Çağrıda bulunan Kürkçü: "Evlerinden ayrılarak, sınırın ötesine geçen, orada kendilerine güvenli mekan bulduklarını düşünen, bunu seçmiş çocukların ailelerine kavuşmasını istiyorsanız barış sürecine hız vermek, hukuksuzlukları ortadan kaldırmakla birlikte çocukların geri dönmelerine yardımcı olmaktır" diye konuştu.

Kürkçü, Başbakanın HDP'nin adını dahi doğru telaffuz edemediğini söyleyerek, "Biz HDP'yiz, bize yönelik talep de yoktur. Askere alma dairesi olmadığımız gibi çocukları bulma kurumu da değiliz. Türkiye'ye sormak istiyoruz; o çocuklar hakikaten ailelerine geri dönecek olsalar, gelecekleri hakkında kim hangi garantiyi verebilir?

POZANTI'DA OLANLAR SİZİN ÇOCUKLARINIZ OLSAYDI...

"Bu çocukların geldiklerinde kendilerini bekleyen geleceği bildiklerini göre göre çok şey bekliyorsunuz. Hem bizimle hem hükümetle diyalog kursun aileler. Çözüm yaratmak için. Çözüm Türkiye'nin çocuk haklarına koydukları çekinceleri kaldırmasında. Uluslararası statüyü kabul ettiğinde çelişki sona ereceği için kendilerini baskılayan bir kültürden çocuklar kaçmayacaktır" diyen Kürkçü, şu hususların altını çizdi: "Pozantı Cezaevi'ndeki çocuklara yapılanlar sizin çocuklarınıza yapılmış olsa, o çocuklar hem zulmün her türlüsünü görseler, en uzak yere götürmeyi düşünmez misiniz? Tekrar atar mısınız o koşullara? Siyaset için söyleyeceğim şey, siyasi sonuç almak istiyorsanız bu yollardan gideceksiniz. Örtülü siyaset içinde edilgen rol oynamak anne-babalar için tavsiye edilecek bir şey değil. AKP'nin rol aldığı bir mesele değil mi? Nefret söylemine dayanan, düşmanlık üreten siyasetlerin sözcüsü insanların anne-babaların yanında görürsünüz. Amed Belediyesinin bu çocukların hayatlarını iyileştirmek için pek az şey var ama hükümetin yapacağı çok şey var. Roma Statüsü'ne taraf olun, uluslararası çocuk hakları sözleşmelerine imza atın, barış için adımlar atın, gelişme ve özgürlüğün yolu açılsın."

'NEFRET DİLİYLE NASIL ÇÖZÜM GELİŞTİRECEKSİNİZ'

Çözüm sürecinin tamama ermesi için takvimden ve bir dizi temastan söz edildiğini ifade eden Kürkçü, "Kalben benimsiyoruz. Başbakanın konuşmalarına bakar mısınız? Temsilcilerimiz görüşüyor. Siyasi temaslardan sonraki Başbakanın cümlelerine bakın. 'AKP'nin olduğu yerde kan yok BDP'nin olduğu yerde kan var.' Bu ağızla nasıl çözüm gerçekleştireceksiniz? Bizde de ağız var. Konuşuruz ama kimsede bir şey diyemez. Sürecin hassasiyetini göz önüne alarak söylem babında nefret diline teşebbüs etmememizin ödülü böyle muhatap alınmaksa buradan söylüyoruz Başbakana, biz sizin bizi çekmek istediğiniz yere gelmeyiz. Kutuplaşmadan parsa topluyorsunuz. Cumhurbaşkanlığı seçiminde ne kadar kutuplaşırsak parsamız artar diye düşünüyorlar. Havanızı alırsınız. Mücadelemizi veririz, ağız dalaşı yapmayız. Yüzünüzü ortaya çıkartır, teşhir ederiz. Yedi düvelde bakacak yüzünüz kalmaz. Halkın haklarına tecavüz ettiğiniz yerde HDP'yi karşınızda bulursunuz" diye konuştu.

"25 bin polisle bir meydanı ablukaya alırsanız, ablukanın esiri olmanız için çabalarız" diyen Kürkçü, sözlerini şöyle sürdürdü: "Taksim'i ve Gezi'yi polis meydanı haline getirebilirsiniz ama bizim nezdimizde beş kuruşluk değeri olmaz. Bu hakimiyet mücadelesi devam edecektir. Hakimiyet politikalarınıza boyun eğmeyiz. Ağrı'da, Norşin'de belediyeyi elinizden alırız. Kontratımız mı var? Ebediyen bu memleketin başında duracaksınız diye halklarla kontrat mı var? Siyaset yolundan yürüyerek çekişmelerin içine girmeyeceğiz. B planı devreye girer diyor Başbakan. Senin B planın ne? Olsa olsa G planınız olur. Biz biliyoruz bu planın ne olduğunu."

'BARIŞ ERDOĞAN'IN ZULMÜNE BOYUN EĞMEKTEN GEÇMİYOR'

Barış sürecinin pamuk ipliğine değil sağlam urganlara bağlı olması için çaba gösterdiklerini vurgulayan Kürkçü, şunları söyledi: "Bu Erdoğan'ın zulmüne boyun eğmekten geçmiyor. Kurucu, yapıcı duruş ortaya koyabilirsek, muhalefetin dili olabilirsek, kutuplaştırmaya karşı halkçı siyasete ortaya koyabilirsek yukarıdaki müzakerelerin aşağıdan güçlenmesi gerçekleşir. Sayın Öcalan, rolünü oynuyor. Bizim de oynamamız gerekir. Gezi'de hayatlarını kaybetmiş, Haziran-Temmuz aylarında hayatlarını kaybetmiş gençlerimizi saygıyla sevgiyle anıyoruz. İyi ki mücadele ettiler, kavgalarından dönmediler. Erdoğan rejiminin karakteri Gezi'de ortaya çıktı. Komplodur diye boşuna konuşmasın."

'GEZİ BOYUN EĞMEDİĞİMİZİN DOSTA DÜŞMANA GÖSTERİLMESİYDİ'

Gezi direnişinin bir halk hareketi olduğunu dile getiren Kürkçü, "Ölmediğimizi, pestilimizin çıkmadığını, her şeye boyun eğmediğimizi dosta düşmana gösterdik. Türkiye'nin kendine güveni geldi. Hayır diyebilmek herkes için hak haline geldi. Gezi'yi üç-beş ağaç için diyerek kenara atmıyoruz. Gezi'de direnen ekolojistler olmasaydı, Erdoğan'ın Gezi'nin toprağını çalarken yakaladılar. İtiraz edenler de yanlarına gelmeseydi polis devleti kurulmasının hazırlıkları açığa çıkmayacaktı. Böyle komplo mu olur? Bu zulme karşı isyandır. Erdoğan takvime bağlı diktatör olarak Türkiye'deki itiraz ve başkaldırı günlerini kırmızıyla işaretlemiş. O günlerde oralara polis yığıyor. İnsanlar şehirlerarası seyahat edemiyorlar ama şirketler polisten iyi para kazanıyor olmalı" dedi.

'KİMSEYLE ORTAKLIK KURMAYACAĞIZ'

Cumhurbaşkanlığı seçimleri için kendi adaylarını çıkartacaklarını ifade eden Kürkçü, "Ortaklıkla kimse bize gelmesin. Kimseyle bir anlaşmamız ve anlaşacağımız da yok. Herkes kendini sınamalı, göstermelidir. AKP'yi iktidardan indirme derdi olanlar, ellerinden geleni yaparlarsa AKP birinci turu geçemez. İkinci tur hesaplarınız varsa bizi ikinci tura kalamayacaklar olarak görmeyin. Halka özgürlük, kadınlarla, gençlerle, köylülerle, ezilenlerle, kültürü ve kimliği inkar edilenlerle güçlü bir ilişki kurarak kimseyle ortaklık kurmak istemiyoruz. İkinci turda desteğimizi arayacaklar. Akıllarından şunu silsinler; Kürt düşmanlarına, gençlik, kadın düşmanlarına, zalimlerle ortaklık edenlere bir tek oy vermeyiz. Kimsenin bizden alacağı bir şey yok. Herkes için geçerlidir. Tarihin her dönemi için geçerli. Bize gelecekten söz edin. Kültürler eşit olacak mı? Kadın hakları garantiye alınacak mı? Seçeceğiniz erkek ya da kadın bunu sağlayacak mı? Bize böyle gelin. Bu profili halkımıza teklif ediyoruz. Bunun altına girecek olanları başvuruları için bekliyoruz. Her yurttaşımızı eşit hak sahibi görüyoruz. Bu manada müzakereye açığız. En geniş bloğu biz savunuyoruz. Herkesi dinlemeye, görüş almaya hazırız" dedi.