HDP Diyarbakır Milletvekili Altan Tan'ın Habertürk'ten Kübra Par'a verdiği röportajda kullandığı “Kürt siyasetinde bir yol ayrımındayız şu an. Bu savaş stratejisi devam ederse ve ağırlıklı sol, sosyalist, seküler söylem devam ederse farklı oluşumlar olabilir” sözleri tartışılmaya devam ediyor. Altan Tan'ın resmi twitter hesabından da bu röportaj "Kürt siyasetinde yol ayrımındayız" başlığıyla paylaşılmış ve tartışamalara neden olmuştu.

“ANLAMAYA ÇALIŞIYORUZ”

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Grup Başkanvekili İdris Baluken, Altan Tan'ın HDP'ye yönelik eleştirilerine ilişkin, "Grubumuza mensup milletvekili arkadaşımızın yapmış olduğu röportajda birçok isabetsiz tespit vardır" diyerek, şöyle devam etmişti: "Biz o isabetsiz tespitleri mahkum etmek yerine kendisiyle konuşup anlamaya çalışıyoruz. Programımız dün neyse bugün de aynı şekilde orta yerde duruyor. Partimizin içerisinde bu anlamda çok farklı çevrelerden gelen milletvekili arkadaşlarımız var. Zaman zaman milletvekili arkadaşlarımızın pratik uygulamada bazı farklı görüşleri ifade etmesini HDP gibi bir program etrafında bir araya gelmiş çok bileşenli yapılarda normal bir durum olarak değerlendirebiliriz."

Tan için disiplin sürecinin işletilip işletilmeyeceğinin sorulması üzerine Baluken, her farklı görüşü dile getirenler hakkında hemen disiplin süreci yürüten bir parti konumunda olmadıklarını kaydetmişti.

“HDP, HER HANGİ BİR YOL AYRIMINA GİRMİŞ DEĞİLDİR”

HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş ise konu hakkında şunları söylemişti:

“Önemli olan bir arada durabilmektir. HDP gücünü bünyesindeki renklilikten alır. Bunu görmeyen HDP’den anlamamış demektir.

“HDP yol ayrımındadır diyenler kusura bakmasın kendileri yol ayrımındadır. HDP’nin yolu da çizgisi de bellidir. Herhangi bir yol ayrımına girmiş değildir, niyetinde de değildir.

“HDP’de müslümanların temsilliyeti yoktur demek saçmalıktır. En büyük temsilcisi benim. Biz dinci bir parti değiliz. Irkçı, dinci parti yok mu var, isteyen orada siyaset eder. Ama biz Alevi’yi de, Sunni’yi de Hristiyanı’da temsil ettiğimiz için HDP’yiz. Bunu yitirdiğimiz zaman HDP olmaktan çıkarız. HDP bunları savunarak milyonlarca oy almıştır.

“Yol ayrımına gelenler biz değiliz, kendileri şaşırmıştır. Kendileri bulacaktır bu yolu. Bu kadar zor dönemde bizim birliğe ihtiyacımız var. Eleştirilmeyecek bir parti değiliz. Bu parti kişilerle var olmadı, kişilerle de bitmeyecektir."

“SPEKÜLATİF DEĞERLENDİRMELERİN MUHATABI DEĞİLİM”

Diyarbakır Milletvekili Altan Tan da tartışmalar üzerine yazılı bir açıklama yayınladı. Açıklamada şöyle denildi:

Bugün sadece Kürt siyaseti değil, topyekûn Türkiye ve Ortadoğu siyaseti derin bir kriz ve buhran yaşamakta ve ciddi bir yol ayrımında bulunmaktadır.

Türkiye'de son seçimlerde seçmenin %50’sinin oyunu alarak Mecliste büyük bir çoğunluk elde eden ve 14 yıldır iktidarda olan AKP yöneticileri ülkedeki kutuplaşma, kamplaşma, ayrışma ve gerginliği ortadan kaldırarak sosyal uzlaşı ve toplumsal mutabakatı sağlayacaklarına; ısrarla kullanmaya devam ettikleri çatıştırıcı, ayrıştırıcı ve ötekileştirici dil ve siyasetle gerginliği tırmandırarak kendileri bizzat kutuplaşmanın sebebi olmaktadırlar.

Kürt sorununa demokratik çözümlerden uzak politikalarla Alevi-Sünni, Dindar-Laik çelişkisinden ve geriliminden oy devşirme, tabanı konsolide etme ve iktidarı sürdürme hesabı bir müddet sonra en büyük zarar ve hüsranı bu hesabı yapanlara verecektir.

Kürt sorununun yıllardır içinden çıkamadığı şiddet sarmalı ve çatışmalı süreç geçmişte on binlerce insanımızın hayatını kaybetmesine, milyonlarca insanımızın yerinden, yurdundan olmasına neden olmuştur. Sorun bugün de aynı şekilde can almaya, ev yıkmaya devam etmektedir.

Maalesef ülke adım adım büyük bir kaosa, krize, keşmekeşe ve sonuçları ülkede yaşayan herkes için felaket olacak kanlı ve karanlık bir iç savaşa doğru sürüklenmektedir.

Bu tarihi kavşak noktasında tüm aklı selim sahiplerine büyük görevler düşmektedir.

Türkiye’yi tarihi, kültürel, dinsel, etnik ve mezhepsel farklılıkları ve değerleriyle barışık, Batı Dünyası’nın tüm müspet tecrübe ve kazanımlarını içselleştiren; Müslim-Gayrimüslim, Dindar-Laik, Türk-Kürt, Alevi-Sünni… İşçi, köylü, memur, esnaf, öğrenci… Herkesin hakkını, hukukunu, hürriyet ve kimliğini tanıyan ve gözeten; adil, şeffaf, meşru ve demokratik bir cumhuriyet haline getirmesi beklenen AKP iktidarı, bunun tam tersi bir yönde tek adam yönetimine dayalı otoriter ve totaliter bir 3. Dünya ülkesi olma yolundadır.

Bunun yanı sıra bir bütün olarak Kürt siyasi partileri, çevreleri ve siyasetçileri de bir yol ayrımındadır.

Şiddet, çatışma ve topyekûn savaş ile demokratik ve meşru siyaset arasında nihai bir tercihte bulunmak gerekmektedir.

Çare ve çözüm tüm etnik-dini-mezhebi-sınıfsal ve ideolojik farklılıkları birlikte barış içinde yaşatmayı hedefleyen demokratik, barışcıl, legal ve vesayetin olmadığı bir siyaset olmalıdır.

Bu amaç doğrultusunda bugün yapılması gereken derhal ve behemehal, hak, adalet, hürriyetleri öne çıkaran yeni adil bir demokratik Türkiye perspektifi ortaya koymak ve bu çerçevede bir birliktelik ve hukuk oluşturmaktır.

Son günlerde başta Sayın Rıza Türmen, Tarık Ziya Ekinci, Mehmet Altan, Mücahid Bilici, Ali Bulaç, Vahap Coşkun, Mesut Yeğen, Tarhan Erdem, Levent Gültekin ve Taha Akyol olmak üzere her kesimden çok sayıda aydın ve siyasetçinin demokrasi bloğu oluşturma ve sorunları “sakin, bilgece ve rafine” bir şekilde çözme çağrıları hayati derecede önemlidir. Bu çağrılar mutlaka karşılık bulmalıdır.

İçinde tüm farklı kesimlerin ve çevrelerin yer alacağı böyle bir demokrasi bloğu/cephesi ancak bu ülkedeki tansiyonu ve gerilimi düşürerek toplumsal uzlaşmayı ve barış iklimini sağlayabilir.

Açıklamalarım ile ilgili spekülatif değerlendirmelerin muhatabı değilim.

Bundan önce de yaptığım gibi bundan sonra da siyasi çalışmalarıma, istişare ve girişimlerime devam edeceğim. Aktüel meseleler ile ilgili görüş, kanaat ve fikirlerimi de kamuoyuyla  paylaşmayı sürdüreceğim.