Ensar Vakfı tartışması HDP'li Altan Tan'ın açıklamalarıyla birlikte başka yönlerde devam diyor. Altan Tan, "tecavüzcüleri savunuyorsun" şeklindeki eleştirilere "Üç beş Nişantaşılı, Bebekli sevinecek diye bu vakıflara tecavüzcü demem" diye cevap vermişti.

Hürriyet yazarı Ertuğrul Özkök, Altan Tan'ın bu cümlelerindeki 'Nişantaşılı, Bebekli' sözcükleri üzerine şöyle yazdı:

ÇAKMA ENSARCI”

“Altan Tan kardeşim.. Ensar Vakfı'nın arkasında dur, önüne yat, ne istersen yap ama bunu savunurken niye işin içine "Üç tane Nişantaşılıyı, Bebekliyi memnun edeceğim" gibi artık iyice pespayeleşen avam bir cümleyi sıkıştırıyorsun?

Üstelik Ahmet Hakan gibi has bir Nişantaşılının da Ensar Vakfı'nı en az senin kadar iştiyakla savunduğunu bildiğin halde nedir bu araya Nişantaşı'nı, Bebek'i sokuşturma telaşı. Yahu... Bak söyleyeyim, asıl sen bu halinle çakma Ensarcı oluyorsun..”

Ertuğrul Özkök’ün bu yazısına HDP Diyarbakır Milletvekili Altan Tan da bir yazıyla yanıt verdi. İşte o yazı:

KABLAMA

Ertuğrul Özkök hakkımda bir şeyler karalamış.

Saygısızca; ‘Arkasında durmadan’, ‘Önüne yatmadan’ bahsetmiş.

Her zaman herkese yaptığı gibi benim de söylediklerimi eksiltmiş, çarpıtmış, tamamını vermemiş.

Hoş başka bir şey yapsaydı şaşardım. Kendine yakışanı yapmış!

Ertuğrul Özkök!

Açıklamamda çok açık ve net bir şekilde gerçek sosyalistlere; Nişantaşılılara, Bebeklilere saygılarımı sunuyorum, çocukluğumun Bebek’te geçtiğini söylüyorum, sadece ‘Çakmalara’ çakıyorum.

Dedemin (senin için önemli ise fötrlü ve kravatlı) ve babaannemin (yine senin için önemli ise etekli, döpiyesli ve başörtülü) evlerinin olduğu ve 13 yıl boyunca (1963-1976) tüm yaz tatillerimi geçirdiğim Bebek’le ilgili başka ne söyleyebilirim ki?

Kimdir bu çakmalar?

Kastettiğim sonradan Bebek’e, Nişantaşı’na taşınanlar değil.

Bebek’e 50 yıl veya 50 gün önce yerleşenlerle bir alıp veremediğim yok.

Onun için Ahmet Hakan’ı da işin içine katmana gerek yok.

‘Çakma solcular’ tabiri son dönemlerde Türkiye siyasetine giren ve yerleşen ‘Cihangir solculuğunun’ mütemmimidir. Tıpkı ‘sahte İslamcılar’, ‘Çakma İslamcılar’ ‘Hırsız İslamcılar’ ve ‘Çakma milliyetçiler’ gibi.

Bu tabirleri ‘banal’ buluyorsan senin için Diyarbekir’de herkesin bildiği ‘KABLAMA’ tabirini de kullanabilirim.

Benim derdim;

İzmir’de orta halli bir ailenin çocuğu iken Sosyalist olan (Odasının duvarına Karl Marks ve Che Guevara’nın resimlerini asacak kadar ),

Statükonun ‘Milli Şef’i İsmet Paşa’nın taktığı nişan yüzüğüyle CHP’li bir bakanın kızıyla evlenerek Paris’e giden,

Döndükten sonra ise Türkiye’nin ‘Derin Suları’na çok derin bir şekilde dalan,

Che Guevara’lı günlerden Ahmet Kaya’ya küfreden gecelere gelen,

Sermayenin en büyüklerinin en görkemli plazalarına çöreklenen ÇAKMALARLA.

Che Guevara Küba’daki bakanlık görevini terk ederek Bolivya dağlarında canını verdi.

Ertuğrul Özkök sen nelerini verdin?

Benim derdim çakma Solcu, çakma İslamcı, çakma Liberal ve çakma Demokratlarla. Sözün özü tüm çakmalarla…

Bebekli, Aşiyanlı;  Tevfik Fikret’in nefis ifadesi ile

‘Bin kocadan artakalan bive-yi bakir’lerle.

Ertuğrul Özkök! Aynaya bak kendini göreceksin.