ÖDP Başkanlar Kurulu Üyesi Alper Taş, 24 Haziran seçim sonuçlarını değerlendirdi.

Birgün Medya'ya seçim sonuçlarını değerlendiren ÖDP Başkanlar Kurulu Üyesi Alper Taş, MHP'nin bu seçimin mağlubu olması gerekirken sürpriz bir biçimde galibi haline geldiğini bildirdi.

'AKP-MHP faşizmi koalisyonu'nun resmen yürürlüğe girdiğini ifade eden Taş, sonucun bekledikleri bir tablo olmadığını söyledi.

Alper Taş, cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçimlerinin sonuçlarına ilişkin yaptığı değerlendirmeye şöyle devam etti:

“Bizim açımızdan da beklediğimiz bir sonuç değil. Başka bir tablo çıkabileceğini bekliyorduk. Olmadı. Genel sahadaki hava gerçekten bu seçimlerde AKP-MHP faşizmini sandıkta yenebileceğimize dair bir çok alamet gösteriyordu. Ama böyle bir tablo ortaya çıkmadı.

Biz bardağın hep dolu tarafına bakmalıyız. Öncelikle şöyle bir noktanın altını çizmek gerekiyor. Geziden bu yana bu siyasal islamcı rejime karşı oluşan bir direnç var. Bu direnci görmemiz gerekiyor. Bu direnç çözülmüş değil. Bu direncin temel unsuru da gençlik. Buraya bir önem vermemiz gerekiyor. Bu bizim duracağımız en önemli nokta. Bunu göz ardı ederek, direnci sahiplenmeyerek geleceğimizin olmayacağını bilmemiz gerekiyor.

'AKP GERÇEK MANADA KAZANAMIYOR AMA KAYBETMİYOR'

Şimdi tabloya baktığımda şöyle bir tespit yapmam gerekir; AKP gerçek manada kazanamıyor ama kaybetmiyor. Biz de gerçek manada kaybetmiyoruz ama kazanamıyoruz.

Bu tabloda en önemli faktör MHP. Bu seçimin mağlubu MHP olacakken sürpriz bir biçimde galibi haline geldi. Ama bizim burada bakacağımız yer ana muhalefet partisi ne diyor, ne yapıyor olmalı. Burada büyük bir başarısızlık var. CHP’nin kurduğu seçim sistemi başarısız. Referandumda da böyle oldu, sistemleri çöküyor. Bu olacak bir şey değil. Devletin propaganda aracı Anadolu Ajansı’na halkı yine mahkum ettiler. Bu kabul edilebilecek bir durum değil.

'SEÇİM SONUÇLARINI HERKES KABUL ETTİ'

Biz de seçimlerin sonuçlarından emin değiliz, mutlaka usulsüzlük var ama ana muhalefet partisi bu konuda kendinden emin bir biçimde ‘bu sonucu kabul ediyoruz’ diyor. Sadece ana muhalefet değil herkes kabul ediyor. Sonuçta adil olmayan, eşit olmayan, güvenli olmayan bir seçime muhalefet girdi ve çıkan sonucu da kabul ediyor. Bu noktadan sonra seçim sonuçları üzerinden bir tartışma yürütmenin, geliştirmenin bir anlamı yok.

Ancak ortaya çıkan tabloyu değerlendirdiğimizde AKP’nin, özellikle Erdoğan’ın ilk turda seçilmesi beklemediğimiz bir tabloydu. Bunun nedenleri ne olabilir diye düşündüğümüzde, şöyle bir tablo gözüküyor; Özellikle İnce’nin son 3 mitingi yani İzmir, Ankara ve İstanbul mitingleri aslında Erdoğan’ın en iyi döneminde bile yapamadığı mitinglerdi.

Bu düzeyde, bu coşkuda ve bu kitlesellikte bir miting gerçekleştiremedi. HDP’nin Diyarbakır’da ve Van’da yaptığı mitingler de gövde gösterisi gibiydi.

'ÇÖZÜLEN KİTLELER KİTLESEL MİTİNGLERDEN KORKMUŞ YA DA KORKUTULMUŞ OLABİLİRLER'

Belli ki şöyle bir tablo oluşmuş, AKP’den ve Erdoğan’dan çözülen kitleler, bu iki yerden gelen büyük kitlesel mitinglerden korkmuşlar ve ya korkutulmuşlar. Erdoğan’a tekrar sahip çıkalım duygusunun ortaya çıktığını, bu korkunun sağ, muhafazakar ve milliyetçi kesimin insanları yeniden Erdoğan’ın etrafında kenetlendi. Korkuyu örgütlemişler. Böyle bir tablonun olduğunu görmemiz gerekiyor.

'BAHÇELİ'YE MAHKUM BİR ERDOĞAN'

Ama artık Meclis’te Devlet Bahçeli’ye mahkum bir Erdoğan var. Meclis’teki süreci belirleyecek kilit parti MHP olmuştur. Bu koalisyon bizim açımızdan zor bir koalisyon. AKP-MHP faşizmi koalisyonuyla yüz yüzeyiz. Bu rejim zaten yürürlükteydi ama şimdi resmi olarak yürürlüğe girdi. Doğal olarak sol, demokrat güçler açısından daha zor bir sürece doğru girdiğimizi görmemiz gerekiyor. Ama bizim açımızdan zor olan onlar açısından da zor.

Bunların bu ülkeyi yönetebilme şansları zayıflamış vaziyette. Bu zihniyetle bu mantaliteyle bu ülkeyi yönetme, sorunları çözebilme imkanlarının olmadığını da görmek gerekir. Türkiye yine yönetilememe kriziyle karşı karşıya kalacak ve önümüzdeki dönem yeni seçimlerle yüz yüze kalacak.