31 Mart yerel seçimlerine parti olarak girecek Özgürlük ve Dayanışma Partisi’nin (ÖDP) Eşbaşkanlar Kurulu üyesi Alper Taş, “Büyükşehirlere bağlı yerlerde meclis üyeliği, büyükşehir olmayan yerlerde il genel meclis üyeliği noktasında seçimlere katılacağız. Kendimizi bu zemin üzerinden anlatmaya, seçim çalışmasını da bir örgütlenme çalışması olarak değerlendireceğiz” dedi.

24 Haziran seçimlerini değerlendiren Taş, solun ortak aday çıkarma konusundaki başarısızlığının altını çizdi.

Taş bir süredir kendi içinde tartışma yaşayan Haziran Hareketi’ne ilişkin “Sonuç itibariyle Haziran Hareketi bir dönemini tamamladı. 24 Haziran seçimleri sonrasındaki Türkiye tablosunda Haziran Hareketi’nin bir dönemi bitmiş oldu” değerlendirmesinde bulundu.

Alper Taş, yerel seçim, ortak aday ve Haziran Hareketi’ne ilişkin Artı Gerçek’ten Rıfat Doğan’ın sorularını yanıtladı.

 ÖDP seçimlerde nasıl bir yol izleyecek?

Bu iki kategoride kendi adaylarımızla gireceğiz. Çünkü bu iki oyun toplamı Türkiye ölçeğinde kendimizi de görme olanağı veriyor. Uzun zamandır kendimizi ölçen, değerlendiren seçim pratiği içinde olmadık. Bu kez bu kategoride Türkiye çapında kendimizi tartmak, kendimize bir bakmak ve dediğim gibi ölçmek istiyoruz. Ama bunun ötesinde bizim için anlamlı olan yerel seçimlerde mücadelenin hattı ne? Esas önemli olan nokta burası.

Belediye başkanlığı konusunda nasıl bir yöntem izleyeceksiniz?

Yerel seçim platformu, yapısı gereği sol ve sosyalistler için yerel demokrasi zemini oluşturma imkanları doğuruyor. O yüzden yerel seçim platformunu kendimizle sınırlamadan belediye başkanlığı adaylıklarında geniş bir yerel halk meclisi yaratmak ve bu meclisler üzerinden ortak bir program oluşturarak özellikle ön seçime dayalı, bu noktada sadece parti üyesi adayların değil, AKP rejiminden rahatsız olan bütün yurttaşların ve kesimlerin katıldığı ve dediğim gibi ön seçimle belirlenmiş ortak adaylarla seçime girmeyi planlıyoruz.

Platformun içinde CHP de var HDP de var değil mi?

Evet. Ama bu süreç, tek başına siyasi bir parti üzerine odaklanmıyor ve sadece o partiler düzlemini tarif etmiyoruz. Bir halk düzleminden bahsediyoruz. Yer alabilecek bütün toplumsal kesimler yer almalı diyoruz. Bunun örneği geçen cumartesi günü Hopa’da gerçekleşti. Siyasi partiler de vardı, yerel halkın da yoğun katılım gösterdiği bir toplantı yapıldı. Halkın sahiplendiği bir meclis yaratıp bu meclislerin ortak programı etrafında ortak adaylara, belediye başkanlıklarına yönelmek esas noktamızı oluşturacak. O yüzden bu yerel seçim platformunu yerel demokrasi platformları olarak örgütlemeyi önemsiyoruz.

Hopa’da CHP, HDP, Halkevleri ve ÖDP’nin ortak hareket edeceği haberlere yansıdı. Ortak hareketten kasıt ortak aday mı? CHP buna yanaşacak mı?

Evet ortak aday. Biz doğru olan yöntemin mümkün olan her yerde ön seçimle belirlemek olduğu düşüncesindeyiz. Bu neden mümkün olmasın. İnsanlar kendisini yönetecek yerel yönetim adaylarını kendileri neden belirlemesin. Bu mümkün. AKP’den rahatsız olan bütün toplumsal kesimlerin bir araya gelip ortak aday çıkarmaları doğal ve sağlıklı bir yoldur. Bu solun demokrasi kültürüne de uygundur. Yukarıdan belirlenmiş ve atanmış adaylar değil sonuç itibariyle aşağıdan halkın belirlediği en iyi kamuoyu araştırması ön seçim halkın seçimidir. Ön seçimden kastım bir partinin ön seçimi değil bu arada. Sonuç olarak biz böyle örneklerin çoğalmasını istiyoruz. Şu an buna kapalı bir siyaset düzlemi var. Örneğin CHP böyle bir düzleme gelmiyor. Adaylarını eğilim yoklaması adı altında ve son tahlilde parti genel merkezinden belirliyor. Bu da yerel demokrasi pratiklerine ters. Bu seçimlerde halkı AKP’ye karşı özne kılmak istiyorsanız o zaman halkın kendi adayını belirleme hakkını sunması gerekiyor. Bu sayede halk örgütlülüğü oluşur ve bu örgütlülük bir güç olarak o belediye başkanı hata yaptığında bunun hesabını sorar. Bu doğrudan demokrasidir.

Samandağ gibi yerler de vardı ÖDP’nin belediye başkanlığını kazandığı. Buralardaki iddialarınızdan vaz mı geçtiniz? Benzeri bir işbirliğiyle geri almayı hedefliyor musunuz?

Bir önceki seçimde, yani 2009 yılında yapılan seçimlerde oldu. Samandağ’da yerel seçim platformu vardı. Bu platformda yer alan siyasi partiler ve bunun dışında yurttaşlar seçimlere ÖDP adı altında girilmesini benimsedi. Bize bu teklifle geldiler, biz de kabul ettik. Yoksa aday ÖDP’li değildi. Sonuç olarak biz o platformun bir partisi olarak seçimlere girdik. O seçimler kazanıldı, ardından 2014 seçimlerinde CHP’den girmeyi tercih ettiler. Onun nedeni de Hatay büyükşehir oldu ve Samandağ’ın sınırları genişledi. “Bu seçimlere ÖDP ile girersek kazanamayız” düşüncesiyle CHP’den girme tercihinde bulundular. Biz de halkın bu tercihine saygı duyduk.

ÖDP, Haziran Hareketi içinde yer alıyor. Haziran içerisinde bir süredir bir tartışma devam ediyor. Son olarak Devrimci Hareket ayrıldı. Seçimler de yaklaşırken BHH’ye ilişkin neler söylemek istersiniz?

Sonuç itibariyle Haziran Hareketi bir dönemini tamamladı. 24 Haziran seçimleri sonrasındaki Türkiye tablosunda Haziran Hareketi’nin bir dönemi bitmiş oldu. Ama Haziran fikri geçerli bizce. Doğal olarak Haziran Meclisleri yeniden kendini örgütsel inşa etme süreci içerisinde. Elbette Haziran Meclisleri, bu konuda takdirini, değerlendirmesini yerel seçim siyasetini, yerele özgün değişik biçimlerde, değişik boyutlarda ele alabilir. Bu konularda biz Haziran’ın yapabileceği değerlendirmeleri her zaman dikkate alırız ama Haziran bir parti değil sonuçta. Haziran bir hareket. Doğal olarak Haziran’ın açmazlarından biri de Haziran’ı bir seçim platformu haline iteklememiz.

Haziran bir seçim platformu değil. Haziran bir toplumsal mücadele alanı. Birleşik toplumsal mücadele zemini olarak gelişti. Onu basit bir seçim platformu kılıp seçim zemini olarak tartışmak Haziran’ı tüketen sürecin önünü açtı. O yüzden halkın kendi demokrasisini kendi direnişini, kendi dayanışmasını aşağıdan yukarıya geliştirebilecek birleşik bir mücadele zemini olarak bir siyaset fikri olarak kendini koruyor.

Şu an Haziran’ın tepede bir merkezi yok. Haziran bir dönem merkezsiz çalışacaktır. Kendisini bir süre içinde inşa edecektir. Haziran şimdi yapabilirse, kendisini aşarak yeni bir sürecin önünü açacak ve aşağıdan yukarıya doğru kendisini meclislerle kurarak, onların iradelerinin bileşkesiyle merkez oluşturacaktır. Bizim de yapmamız gereken böyle bir sürecin önünü açmaktır. Yoksa onun tepesini tutup ona biçim ve şekil vermek değildir. Haziran ruhuna uygun yeni bir yolun açılmasını sağlamaktır. Geçmiş bir Haziran Hazırlık Kurulu üyesi olarak konuşmam gerekirse bizim Haziran Kurulu olarak yapamadığımızı aşağıdan meclislerin yapmasını sağlayacak bir iradeye yol vermektir.

24 Haziran’da şu yanlıştı dediğiniz ve şimdi bunu denemek doğru olur dediğiniz bir şey var mı?

24 Haziran’da bizim en büyük suçumuz, en büyük kabahatimiz ne dersek diyelim halkı seçeneksiz bırakmak. Hem kendimizi hem de halkımızı seçeneksiz bıraktık.

Bunu ortak aday çıkarmamak konusunda mı söylüyorsunuz?

E, tabi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın başkanlığı karşısında oluşmuş olan bloklar dışında da solcuların, sosyalistlerin ve devrimcilerin başka bir Türkiye’yi anlatacağı bir birleşik siyaset oluşturmaktı. Bu birleşik siyasetin kolektif bir adayı olacaktı, bir isim önerecektik. Bu isim etrafına dizilmiş kolektif bir önderlikle cumhurbaşkanlığı seçimlerine CHP ve HDP’nin dışında kendi adayıyla seçimlere girememesi, bunu sağlayamaması ve bunu başaramaması, bizim en büyük yanlışımız ve suçumuz.

Başaramadık. Burada kimseyi suçlayamam. Ortak bir aday çıkaramama ve seçimlere girememe, Türkiye sol hareketinin başarısızlığıdır. Girseydik en azından insanların yaşadığı o umutsuzluk dalgası karşısında bir odak ve bir seçenek olduğumuzu ortaya koyabilirdik. Şimdi 24 Haziran’dan geriye ne kaldı? Bir şey kalmadı. Bunu yapamamak büyük bir eksiklikti. Çok büyük hata. Hepimiz bu konuda eksiğiz. Bu konuda bir özeleştiri borcumuz var. Ben şahsen bu tablodan çok rahatsızım. Bu başarılabilinseydi Türkiye solu başka bir düzlemde olurdu. Alacağımız oyun ötesinde başka bir seçeneği filizlendirebilirdik.