Ermeni Soykırımı’nın 100'üncü yıldönümü öncesinde Alman basınında konuya ilişkin haber ve analizler daha sık şekilde yer almaya başladı. Gazetelerde Almanya'nın sorumluluğuna da dikkat çekiliyor.

Papa Francesko'dan sonra Avrupa Parlamentosu da yüzüncü yılında bulunduğumuz 1915 Ermeni Soykırımı’nı gündeme alarak bir karar çıkardı. Kararda, Türkiye'den Ermenilere yapılanları soykırım olarak resmen tanıması ve Osmanlı arşivlerinin açılması isteniyor ve nihai hedefin Türk-Ermeni barışının sağlanması olduğuna vurgu yapılıyor.

Alman gazetelerinde de 1915'te yaşananlarla ilgili haberlere, yorumlara ve makalelere yer veriliyor. Haftalık Die Zeit gazetesi, "100 yıl önce Jöntürkler Ermeni azınlığı ortadan kaldırmaya başlamış, Almanlar da buna seyirci kalmıştı" alt başlığıyla yayınladığı Volker Weiss imzalı makalede özetle şu satırlara yer veriyor:

“Bütün dünyanın ve özellikle de Alman diplomat ve kurmaylarının gözleri önünde Osmanlı İmparatorluğu Ermeni tabasından yüz binlerce kişiyi kısman barbarca katlettirmeye başlamış, iki yıl zarfında tamamlanan soykırıma 800 bin ila 1,5 milyon Ermeni kurban gitmişti. Üç bin yıllık Ermeni kültürünün izlerinin silinmesini, Osmanlı İmparatorluğu'nun müttefiki Almanya sineye çekmiş, Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra da kimse bu olaylarla ilgilenmek istememişti. Ta ki, Berlin'de sürgün hayatı yaşayan veziriazam Talat Paşa 15 Mart 1921'de bir Ermeni tarafından öldürülünceye kadar.”

Die Zeit gazetesinin uzun makalesinde devamla cinayet davası sırasında Anadolu'da olaylara tanık olan Alman Armin Wegner tarafından sunulan delillerle Ermeni kıyımının boyutlarının gözler önüne serildiği dile getiriliyor. Son bölümlerde ise şu satırları okuyoruz:

“Büyük devletler olanlardan haberdardı ama pasif davrandı. 1915 olayları sadece Amerikan basınında geniş yer buluyordu. Çeşitli ülkelerin diplomatlarıyla Protestan cemaatlerin bir araya getirdiği delillere rağmen hiçbir şey yapılmadı. Almanya da sert protestoda bulunuyordu. İkinci Konsolos Walter Holstein Berlin'e, Diyarbakır'da jandarmanın bütün Hristiyanları katlettiğini bildirmişti. Alman yönetimi her şeyden haberdardı ama Osmanlı müttefikine mani olmuyordu. Zamanın Reich Şansölyesi Hollweg, ‘Ermenilerin yok olma pahasına savaşın sonuna kadar Osmanlı'nın yanımızda kalması tek hedefimiz olmalıdır' demişti. Bilimsel açıdan soykırım kanıtlanmıştır. Türkiye'de bunu inkar edenler ricat savaşı veriyorlar. Siyaseten kabullenme iradesi gösterilmiyor. Ama unutmaya çalışılanlar her defasında dönüp geri geliyor. Barışa muhakemeyle yer açılabilir. Yıldönümü bunun için iyi bir fırsattır.”

Bu satırlar Die Zeit gazetesinde yer aldı. Aynı gazetede yayımlanan bir diğer makalede ise tehcir kurbanı Ermeni ailelerinin hikâyeleri anlatılıyor.

Frankfurter Allgemeine gazetesindeki haberde ise Alman koalisyon partilerine, soykırımın tanınması için yapılan baskının arttığı ve Cumhurbaşkanı Gauck'un ‘soykırım kurbanı Hristiyanları anma' ayinine katılacağı belirtiliyor. Ayinden bir gün sonra Federal meclis genel kurulunda yapılacak özel oturumla ilgili olarak ise şu satırlar yayınlandı:

“Cuma günü genel kurulda görüşülecek olan karar metnine koalisyon partileri, ‘100 yıl önceki Ermeni tehcir ve katliamını hatırlanması ve anılması' başlığını uygun görmüşlerdi. Hristiyan Birlik Partileri ortak meclis grup başkanı vekili Franz Josef Jung'un kararda ‘soykırım' kavramının öne çıkarılması şeklindeki talebinin tartışılması genel kurul gündeminde yer almıyor. Birlik partilerinin sözcülerince, ‘soykırım' kavramının karar metninden çıkarılmasında federal hükümetin rolünün olduğu ve ‘katliam' ve ‘tehcir' kavramlarına yer verilmesinin yeterli bulunduğu görüşünün koalisyon ortaklarınca benimsendiği ifade ediliyor. Ana muhalefetteki Sol parti ile Yeşiller Partisi'nin karar tekliflerinde ‘soykırım' ifadesine başlıkta yer veriliyor. Papa'nın sözlerine Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın sert tepki göstermesinin, Hristiyan Birlik partili milletvekillerini Papa'nın ifadesini üstlenmeye sevk edebileceği de Berlin'den gelen haberler arasında.” (DW Türkçe)