İlk iktidara geldiğinde Alevi çalıştayları düzenleyerek yüzyıllardır mağdur edilen Alevilerin sorunlarına eğileceği beklentisi yaratan AK Parti bu konuda adım atmamakta kararlı görünüyor. Alevilerin taleplerini karşılamayan AK Parti sözcülerinin Aleviliği kendilerine göre tarif etmeye başlamaları tepki çekiyor.

 

CHP Dersim Milletvekili Hüseyin Aygün’ün Mecliste cem evi talebine devlete bağlı Sünni din kurumu Diyanet İşleri Başkanlığı’ndan görüş alarak yanıt veren TBMM Başkanı Çiçek, talebin reddedildiğini belirtmiş ve "Alevilik İslam içi bir oluşum, İslam'ın tarihi sürecinde ortaya çıkmış bir zenginliğidir ve İslam dininin ibadet yerleri camilerdir'' diye cevap vermişti.

 

"Alevilerin ibadet yeri camidir” iddiasına Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç da katıldı.

 

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, bir gazetecinin, CHP Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün'ün TBMM'de cemevi açılmasına ilişkin talebinin, TBMM Başkanlığı tarafından ''Alevilik din değildir'' gerekçesiyle reddedildiğini hatırlatması üzerine şöyle konuştu:

 

“İSLAM'IN İÇİNDE OLDUĞUNU SÖYLÜYORLAR”

''Aleviliğin bir din olduğunu sayın milletvekilimiz söylüyorsa, Türkiye'de, 'ben Aleviyim' diyen milyonlarca insan var. Onlar Aleviliğin bir din olmadığını, İslam'ın içinde olduğunu söylüyorlar. Biz burada sayın milletvekilinin ne söylediğine değil yüzyıllardır belki bin yıldır Alevilik konusunda bir inanç manzumesinin İslam içinde yer aldığını söyleyen bugüne kadar gelmiş öğretileri kabul etmek noktasındayız.''

 

BÜYÜK EKSERİYET AYRI DİN OLARAK KABUL ETMİYOR

''Diyanet İşleri Başkanlığı, bu konuda anayasada tarif edilen görevi içinde bir kabulde bulunmuşsa, bunu kabul etmemiz gerekir'' diyen Arınç, sözlerini şöyle sürdürdü:

 

''Bunu kabul ederken de Tunceli Milletvekili'nin düşüncesinden daha çok değer vermemiz gerekir. Tunceli Milletvekilimiz kendi alanı içinde böyle bir kabulde bulunabilir. O zaman, Alevilik onun dini ise o dinin ibadetine göre hareket etmesi gerekir. Unutmayalım birbirinden farklı düşünceye sahip Aleviler var ve büyük bir ekseriyet Aleviliğin ayrı bir din olmadığını, yüzyıllardır İslam'ın içinde kabul edildiğini hem gören, hem itiraf eden, hem de ona göre yaşayan insanlardır.''

 

ATATÜRKÇÜ ARINÇ

Diyanet İşleri Başkanlığı'nın, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün ilk kurduğu Cumhuriyet kurumlarının başında geldiğine dikkati çeken Arınç, ''Atatürk, Diyanet İşleri Başkanı'nı her zaman sağ tarafında bulundurmuştur. Protokolde ilk 5'in içinde bulundurmuştur. Şimdi 52'inci sırada olduğuna bakmayın. İnşallah yeni yapılacak protokol düzenlemesiyle aynı Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün Diyanet İşleri Reisi'ne verdiği önem, bugün de yine protokolde en önde yerini koruyacaktır, korumalıdır'' dedi.

 

AYGÜN: DİYANET'İN FETVALARI ALEVİLERİ İLGİLENDİRMEZ

Meclis Başkanı Çiçek'in Diyanet'i referans göstererek "Alevilik İslam içi oluşum, İslam'ın ibadet yeri camidir" diyerek Meclis'e cemevi yapımını reddetmesini eleştiren Aygün, Diyanet'in fetvalarının kendilerini ilgilendirmediğini söyledi.

 

Hüseyin Aygün, Cemil Çiçek'in açıklaması üstüne "Milli iradenin kaynağı din mi, TBMM mi? Fetva mı, toplumsal ihtiyaçlar mı?" başlıklı bir basın duyurusu yayımladı.

 

"ALEVİLERE 'CAMİYE GİDİN' DEMEK ALAY ETMEKTİR"

Aygün, taleplerinin Meclis Başkanlığı'na ulaşır ulaşmaz Çiçek'in konuyu Diyanet İşleri Başkanlığı'na havale ettiğini belirterek, Diyanet'in kendisini din alanında otorite ve referans mercii olarak dayatmasının, başta milli iradeyi temsil eden TBMM olmak üzere devletin diğer tüm kurumları üzerinde vesayetini devam ettirdiğinin gözler önüne serildiğini söyledi.

 

Cemil Çiçek'in taleplerini Diyanet'ten gelecek "fetva" için iki ay beklettiğinin altını çizen Aygün, Türkiye'de yaşayan Alevilerin inançlarının referans merkezinin Diyanet olmadığını vurguladı.

 

"Diyanet, Alevileri asimile etmeye çalışan, gerici-çağdışı ve kaldırılması gereken bir kurumdur. Yüzbinlerce çalışanı içinde bir tek Alevi yoktur. Diyanet'in vereceği 'fetvalar' Alevileri ilgilendirmemektedir. TBMM'nin Alevilik ile ilgili bir konuyu Diyanet'e sorması 'kuzunun kurda teslim edilmesi' anlamına gelmektedir."

 

"Diyanet talebimize ilişkin verdiği 'fetvasında' Aleviliğin 'İslamın bir zenginliği olduğunu' ve 'tüm Müslümanların ibadet yerinin cami olduğunu' söylemiştir. Türkiye'de var olan milyonlarca Alevi nerede ibadet edeceğini hiçbir zaman Diyanet'e sormamıştır. Katliamlar, asimilasyon, hakaretler ve yok sayılma politikaları karşısında yüzyıllardır camiye değil, cemevine giden Alevilere 2012'de hala 'camiye gelin' demek onlarla açıkça alay etmektir."

 

"KULLANDIĞINIZ KAYNAKLAR İSLAM'A UYGUN MU?"

Diyanet'in fetvalaşrına ihtiyaç duymadıklarını dile getiren Aygün, "Siz Aleviliği ve Alevileri tanımlamayı kendinize iş edineceğinize, Gayri Safi Milli Hâsılayı üretenlerin içinde yer alan Müslüman, Hıristiyan, Yahudi, dindar, dinsiz, gnostik, agnostik, deist, ateist, mistik, Şii, Alevi ve adı geçmeyen tüm kesimlerin ödemiş olduğu vergilerden yararlanarak salt Sünniliği aktarmak üzere rekor seviyede kullanmış olduğunuz kaynakların İslam'a göre "haram" olup olmadığına dair fikrinizi söyleyin" dedi.

 

Cemil Çiçek'in cemevi talebinin reddine ilişkin kararını verirken "Diyanet İşleri Başkanlığına göre Alevilik ayrı bir din olmayıp İslam içi bir oluşum, İslam'ın tarihi süreçte ortaya çıkmış bir zenginliğidir" gerekçesini sunmasını da eleştiren Aygün, Meclis iradesinin Diyanet'e teslim edildiğini söyledi.

 

"Türkiye'yi TBMM mi Diyanet mi yönetiyor? TBMM kararlarının kaynağı din mi, milletin belli bir bölümünün ihtiyaçlar mı? TBMM üyesi bir milletvekilinin haklı talebinin karşılığı gerici ve çağdışı Diyanet fetvası mıdır? Bu milletvekili sizin fetvanızı tanımıyorsa ne olacak?"

 

"Siz Aleviliği inkar edip yüzyıllardır asimile etme çabasında olsanız da milyonlarca Alevi sizin gericiliğinize karşı dün olduğu gibi bugün de mücadele edecektir! Unutmayın, Alevilik dindir, ibadeti cemdir, ibadethanesi cemevidir!"

 

TBMM BAŞKANI DİB'İN MEMURU MUDUR?

Konuyla ilgili olarak Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Genel Başkanı Kemal Bülbül de bir açıklama yaptı.

 

Bülbül'ün açıklaması şöyle...

 

"TBMM Başkanı Cemil Çiçek temsil ettiği makamın yetkilerini kullanarak “Diyanet İşleri Başkanlığı” fetvaları doğrultusunda inkarcılık yapıyor.

 

TBMM Başkanı AKP Hükümeti’nin bir milletvekili/bakanı veya “Diyanet İşleri Başkanlığının” bir memuru değildir. TBMM Başkanı “Diyanet İşleri Başkanlığı” tarafından verilen “Fetvalara” dayanarak Alevilik tanımı yapma hakkına da sahip değildir. TBMM Başkanı’nın DİB fetvalarına bakarak Alevilik ve cemevleri hakkında yaptığı yorum Türkiye’de göstermelik bir laiklik olduğunun en bariz örneğidir. Makamı ve yetkisi ne olursa olsun hiç kimse “Alevilik diye bir inanç yoktur. İslam içi bir oluşum, İslam’ın tarihi süreçte ortaya çıkmış bir zenginliğidir” diyemez. TBMM Başkanı’nın görevi Türkiye’de bulunan tüm inançlara eşit mesafede olmak ve makamının bir gereği olarak inanç topluluklarının haklarını korumak ve gözetmektir.

 

Dersim (Tunceli) Milletvekili Sayın Hüseyin Aygün’ün TBMM Başkanlığına “TBMM bünyesinde cemevi açılması” konusunda yazdığı yazıya TBMM Başkanı’nın verdiği 06.07.2012 tarihli yanıt tam bir skandaldır.

 

TBMM Başkanı Sayın Cemil Çiçek konuyu “Anayasa’nın 136. Maddesi” kapsamında ele alarak (Ki bu anayasayı yapan 12 Eylül darbe zihniyeti halihazırda yargılanırken, yaptığı anayasanın meşruiyeti de Türkiye’deki çok kimlikli, çok kültürlü, çok inançlı toplumsal gerçekliği inkar etmesi bakımından tartışmalı değil midir?) “Diyanet İşleri Başkanlığı Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun’un 1. Maddesi” doğrultusunda cevap vermiştir. TBMM Başkanı Sayın Cemil Çiçek’e göre “Alevilik diye bir inanç yoktur.” Sayın Çiçek “Alevilik bir din olmayıp, İslam içi bir oluşum, İslam’ın tarihi süreçte ortaya çıkmış bir zenginliğidir ve İslam Dini’nin ibadet yerleri camilerdir!” demekle devletin ve AKP Hükümeti’nin inkarcı tutumunu sürdürüyor.

 

Biz Alevi toplumu ve Alevi örgütleri olarak “Cemevi istiyoruz! Cemevleri ibadethanemizdir. Cemevleri yasal güvenceye kavuşmalı!” derken İslam’ı ve İslam’ın ibadet mekanı caminin varlığını zaten biliyoruz. Alevilerin ve Alevi kurumlarının “Cemevi istiyoruz! Cemevleri ibadethanemizdir. Cemevleri yasal güvenceye kavuşmalı!” demesi “İslam’ın ve caminin inkarı” anlamına gelmiyor. Ama bu en doğal ve insani hakkımızı engelleyenler kurnazca bir oyun planlıyorlar. Müslümanlar camide namaz kılarlar, İslam Dini doğrultusunda ibadetlerini yaparlar. Aleviler ise Aleviliğin bir gereği olarak cemevlerinde cem olur, cem yürütürler. Devlet yetkilileri, AKP Hükümetinin yetkilileri ve DİB yetkilileri bu gerçeği bildikleri halde Selçuklu ve Osmanlı döneminde yapıldığı gibi Alevileri camiye gitmeye ve kendi inancını inkar etmeye zorluyorlar. Bu tutum dolaylı olarak Alevi toplumuna ve Alevi kurumlarına karşı bir tehdit içermektedir. Mevcut zihniyet Alevilere “Camiye gidin! Namaz kılın! Yoksa…!!!” demektedir. Bu tutumun bir adım ötesi yeni Koçgiri, Dersim, Maraş, Malatya, Çorum, Madımak, Gazi ve Ümraniye katliamlarına davetiye çıkarır.