İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Erzincan'da partili cumhurbaşkanlığı ve mülteci meseleleri hakkında açıklamalarda bulundu.

"Partili cumhurbaşkanlığı sistemi Türkiye'ye de Sayın Erdoğan’a da yaramadı" diyen Akşener sistemin "Türkiye'de siyasetin dikey hiyerarşisini tahkim ettiğini, yatay hiyerarşisini mahvettiğini" söyledi.

Akşener, erken seçim konusunda gelen bir soru üzerine şöyle devam etti:

“Ben iki şey söylüyorum. Bir, Partili Cumhurbaşkanlığı meselesi yaramadı Türkiye’ye. İlginç bir biçimde Sayın Erdoğan’a da yaramadı. Zengin diye eleştirilen dükkân sahibi de muhtemelen iktidar partisinin sempatizanı veya oy vereniydi. Bakın ne kadar tuhaflık oluşmuş ki, 9 işçi çalıştıran arkadaşımız beni 'zenginin yanına gitmekle' suçladı. Argümanlar filan darmaduman olmuş. O kadar kolay oy alınmaya alışılmış ki, biraz durup düşünmek gibi gayret lazım, bunu görmedim. Kimin kim olduğu karışmış."

İktidar partisinde ve seçmenlerinde rehavet gördüğünü belirten Akşener "Çünkü 'nasıl olsa bir kişinin iki dudağı arasında, o her şeye karar veriyor benim düşünmeye ihtiyacım yok' haline dönmüş. Partilisinin de sempatizanının da böyle bir rehavetini gördüm. Gördüğüm şey şu, Sayın Erdoğan’a da bu iş zarar vermiş. Seçmeni zaten çırak çıkarmış durumda. Partili Cumhurbaşkanlığı meselesinden Türkiye’nin behemehal vazgeçmesi gerekmektedir" diye konuştu.

'VATANDAŞ BU UCUBE SİSTEMDEN KURTULALIM DİYOR'

Halkın sistemi değiştirmek için bir an evvel seçim istediğini ifade eden Akşener, Büyük bir korku var yüksek sesle bağırmıyor insanlar" dedi. İYİ Parti lideri halkta fakirleşmenin çok arttığını gördüğünü söylerken, şöyle devam etti:

"Şahsıma dair bir çalışma yapmıyorum. Öyle olsa zaten bilirsiniz anlarsınız. Türkiye’nin önünü tıkamayacağım dedim. Mesele Sayın Erdoğan’a düşmanlık değil, konu Sayın Erdoğan da değil. Türkiye’deki konu, şu anda içinde bulunduğumuz Partili Cumhurbaşkanlığı sistemi. Bunun değişmesi gerekiyor. Sizin oyunuzun, sizin fikrinizin, sizin düşüncenizin, sizin üzerinizden rekabet edilebilmesinin yolu, bu ucube sistemden kurtulunmasından geçiyor. Bütün anketlerde de vatandaş 'bu ucube sistemden kurtulalım' diyor. Benim önceliğim bu ucube sistemden kurtuluşun yolunu açmak. Onu engelleyecek hiçbir hareket içinde olmayacağım. Bu netlikte söylüyorum. Çünkü çocuklarımıza bu Türkiye’yi bırakamayız. İyi gitmiyor, öncelikle sistem sorunumuz var bizim insanlar meselesi değil, kimse kimsenin düşmanı değil.”

Akşener bir gazetecinin mülteciler konusunda 'beka sorunu' sorusuna 3 ana başlıkta yanıt veren Akşener şöyle konuştu:

“BEN AP'YE GİTTİM”

Üç tane sorun var, birincisi; 1990’lı yıllardan itibaren Avrupa’nın Türkiye’den istediği bir şey vardı, mülteciler konusunda Türkiye’nin hendek olması. Türkiye’yi yöneten hükümetler, 2002’den sonraki fasla kadar hangi hükümet gelirse gelsin hiçbiri Avrupa’nın bu hendek olma teklifine rıza göstermedi. Hatta 2001’de dışişlerinin talebi ile ben Avrupa Parlamentosu’na gittim bu kararı engellemek için. Sonra bu AK Parti hükümeti 2002 ile 2007 arasındaki süreçte bu karar kabul edildi hendek olmuşuz biz.

“BENİ GÖNDER ESAT'LA KONUŞAYIM DEDİM”

İkincisi ise Suriye’deki göçmen meselesi. Suriye’deki işe biz müdahil olduk, sonuçta ne oldu ne bitti kimsenin anlamadığı bir biçimde 4-5 milyon Suriyeli Türkiye’ye geldi. Soru şu, bir taraf Ensar diye alkışlıyor, bir taraf çocuğu, kendisi işsiz kaldığı için güvenlik sorunları yaşandığı için endişeli, düşmanlığa evrilmedi, henüz endişeli. Şimdi ne yapmak gerekiyor? Suriye için iki yıl evvel ben söyledim, "Gönder beni, sen gidemiyorsan ben konuşayım Beşer Esat ile, insanlarını alsın ve biz de ona garantör olalım, oraya gitsinler memleketlerinde yaşamaya devam etsinler." Herkes kulağının üstüne yattı. İkincisi, demografi ile alakalı yarın sorun yaşayacağız. Nüfusun değişmesi ile ilgili beka olup olmadığına kendiniz karar verin. Beş yaşında gelmiş çocuk şu anda 15 yaşında, 10 yaşında gelen 20 yaşında burada doğan çocuklar var. Ensar diye alkışlayanların yaptığı hiçbir şey yok. Entegrasyona yönelik yaptığı bir şey yok.

“İKTİDAR ŞEFFAF OLMALI”

Üçüncüsü ise bu Afganlı meselesi var. İddia şu, ben henüz bunu bilmiyorum ama basından okuduğumuz iddia, Amerikan kaynaklarından yayınlanmış iddia, o da şu, Biden ile Sayın Erdoğan’ın yaptığı anlaşmanın neticesinde Taliban’a karşı Amerika’nın yanında yer almış Afganlıların Türkiye’ye getirildiğine dair bir iddia var. Bakın bu bir iddia bu iddianın doğru olup olmadığını açıklayacak olan iktidardır ve açıklamalıdır. Afganlılar yıllardır İran’a çalışmaya gelir sonra da giderler. İran sınırı açtı, bizim sınırda hiçbir şey yok, arabalara doldurulup çeşitli yerlerde bu insanlar buğday atar gibi dökülüyor. 'Bu nedir'in cevabı var mı sizin içinizde? Bende de yok. Dışişleri Bakanı ne olup ne bittiğini açıklaması lazım. Hepsini bir araya koyduğumuz zaman Türkiye’ye yönelik itişme kakışmanın olabilirliği daha beka ile alakalıdır. Bir, demokrasinin değişmesi, iki; beka ile ilgili elbette bir sorun olacaktır, olabilecektir, bunun önüne geçmemiz lazım. Bu da nedir? Şeffaflıktır, doğru bilgidir, açık bilgidir. Bu endişenin giderilmesi yolu, iktidar açıklayacak o kadar.”