Eşitlik ve Demokrasi Partisi İzmir İl Başkanı Av. Arif Ali Cangı yaptığı basın toplantısında hükümetin hukuk güvenliğini ortadan kaldırdığını belirtti.

 

Cangı, “Kürt siyasetçiler, Kürt sorununun demokratik ve barışçıl çözümü için kafa yoran, düşünce üreten yazarlar, yayıncılar, akademisyenler, barış aktivistleri, sendikacılar, avukatlar KCK adı verilen operasyonlarla sabaha karşı evlerinden alınıyor, haklarındaki suçlamaları dahi öğrenemeden tutuklanıyorlar" dedi.

 

Bu gidişatın “bağımsız yargının kararı” biçiminde basmakalıp sözlerle geçiştirilemeyeceğinin altını çizen Cangı, “Buna hukuk da denemez, yapılanlar yargısal kararlar olarak da nitelendirilemez” dedi.

 

İDDİANAME ÇIKMADAN BASINDA ÇIKIYOR

 

Eşitlik ve Demokrasi Partisi İzmir İl Başkanı Av. Arif Ali Cangı, “Hükümetin atadığı, ona bağlı kolluk görevlilerinin hukuka aykırı yöntemlerle topladıkları delillere dayanılarak insanlar içeri atılıyorlar. Henüz iddianamesi dahi düzenlenmemiş soruşturmalara ilişkin kimi gazetelerde suçlayan, cezalandıran haberler, deli saçması yorumlar yapılıyor” dedi.

 

“Adil yargılanmanın yerle bir edildiği, kişi güvenliğinin ortadan kaldırıldığı bu koşulların” baş sorumlusu olarak Başbakan Erdoğan’ı işaret eden Cangı, “hukuk güvenliğini sağlayacağı yerde, gözaltına alınanları, tutuklananları ağır ithamlarla suçluyor, hatta bu kötü gidişe tepki gösterenleri de suç ortağı ilan ediyor” dedi.

 

Yaşananların bir kez daha ülkemizde demokrasinin, hukukun üstünlüğünün, adil yargılanma hakkının ve kişi güvenliğinin güvence altında olmadığını gösterdiğini söyleyen Cangı, bu değerlerin geçerli olmadığı yerde demokrasiden söz edilemeyeceğini belirtti.

 

Eşitlik ve Demokrasi Partisi İzmir İl Başkanı Av. Arif Ali Cangı sözlerini şöyle sürdürdü:

 

Terörle Mücadele Kanunu (TMK) yürürlükte olduğu sürece, hakların güvence altına alınmasını beklemek de boşunadır, yeni anayasa yapmanın koşulları da yaratılamaz. Fikirler rahatlıkla, korkusuzca ifade edilemezse, tartışılamazsa, özgürlükçü, demokratik bir anayasa nasıl yapılacak?

 

Yaşananlar Kürt sorununun demokratik siyasetle çözümünü de giderek zorlaştırıyor. Tutuklamaların gerekçesi olarak ne söylenirse söylensin, hedef doğrudan BDP’dir, onun siyaset yapmasının engellenmesidir.

 

Bilinmelidir ki; BDP’nin siyaset dışında kalması, Kürt sorununun demokratik siyasetle ve barışçıl çözülmesini zorlaştıracak, bu yöndeki umutları yok edecektir.

 

Siyasetin susturulduğu yerde barışın ve özgürlüğün sağlanması da mümkün olamayacaktır.

 

Demokratik yollarla gelenlerin, demokrasi dışında iktidar arayışına girmeleri intihardır. Bugün AKP Hükümeti’nin yaptığı da bir tür politik intihar girişimidir.

 

AKP Hükümeti’ni ve Başbakan’ı uyarıyoruz, korku imparatorluğu kurma hevesinden vazgeçin. Bir an önce hukuk güvenliğini tesis edin, düşünceyi, siyaseti boğan TMK’nu kaldırın, eşitlikçi ve özgürlükçü yeni bir anayasa yapmanın koşullarını yaratın.