AKP Genel Başkanı Tayip Erdoğan’ın “metal yorgunluğu” diyerek Kürt illerinde startını verdiği değişimi değerlendiren partinin kurucularından Dengir Mir Mehmet Fırat, “Yaşanan bir yorgunluk değil, bir çürümedir. Erdoğan kokuyu aldı. Bu yaşanan bir tuzlama harekatıdır ama tuz da koktu. Çürüme devam edecek” dedi. 

Kimi kesimlerin “tasfiye” kimilerinin “yeniden yapılanma” olarak nitelendirdiği AKP’deki değişiklikler bizzat Genel Başkan Tayip Erdoğan tarafından verildi. Erdoğan son dönemlerde 2019 seçimlerine hazırlık amacıyla dile getirdiği “metal yorgunluk” kavramı ile “yorulanların” kenara çekilmesini istiyor. Bunun üzerine özelikle Kürt illerinde peşi sıra istifalar yaşandı. İstifalarda okunan metinlerin tek elde ve merkezi düzeyde hazırlandığı dikkat çekti. 

AKP kurucularından ve 2002 ile 2008 yılları arasında Teşkilattan Sorumlu Başkan Yardımcılığı yapan şimdi Halkların Demokratik Partisi’nde (HDP) siyaset yapan Dengir Mir Mehmet Fırat, AKP’deki değişiklikleri dihaber’den Kenan Kırıkkaya'ya değerlendirdi. 

‘KULLANILAN TUZDA KOKUYOR’

AKP’deki yaşananların “metal yorgunluğu”nu aşan bir durum olduğunu vurgulayan Fırat, “Bu bir metal yorgunluk değil, bir çürüme. Şimdi çürümeyi önlemeye çalışıyorlar. Genel Başkan Recep Tayip Erdoğan çürümenin farkına vardı, kokuyu aldı. Bu bir tuzlama harekatı. Şimdi zor olan şey çürümeyi önlemek için kullandıkları tuz da kokuyor. O yüzden çürümeyi önlemeleri mümkün değil, bu çürüme devam edecek. 

HEPSİ AYNI HASTALIĞA BULAŞMIŞ

İstifalara gelince bunlar istifa değil bunlar fesihtir. AKP’de, değiştirmek istedikleri teşkilatları feshetmezler, fesihlerini isterler. Derler ki ‘ya istifanızı verin ya da sizi feshedeceğiz. Onurunuzla oynamak istemeyiz’ derler. Doğu’daki bazı istifalar da bununla ilgilidir. Sadece doğuda değil, batıda İstanbul’da da birçok önemli ilçe feshedildi. Yerine yenisini bulmak mümkün değil ki. Hepsi aynı hastalıktan muzdarip. Çürümeyi meydana getiren mikroba hepsi bulaşmış durumda” dedi. 

Uzun süre iktidarda kalmanın “bünyede çürüme” başlattığının altını çizen Fırat, “Çünkü güç vardır, yolsuzluk, usulsüzlük, çıkar sağlamak bunlar güncel hale gelmeye ve tabana doğru inmeye başlar” diye belirtti. Fırat, bu sorunlarda 12 Eylül’ün ürünü olan Siyasi Partiler Yasası ve seçim yasasının da payı olduğunu belirterek, “Bizde teşkilatlarda aşağıdan yukarıya doğru bir yapılanma yoktur. Yukarıdan aşağı doğru bir yapılanma var. Teşkilatı değiştirmek mümkün değil çünkü üst kadrolar da bu hastalıktan muzdaripler” diye konuştu.

‘KAOS DERİNLEŞECEK’

Türkiye’nin geleceği konusunda iyimser olmayan ve “Türkiye’deki kaotik ortamın derinleştiğini” dile getiren Fırat, şunları dile getirdi:

“Yargı denilen bir şey kalmadı, mecliste kürsü masumiyeti kalktı. En totaliter rejimlerde bile bu korunuyor ama son iç tüzük değişikliği ile kürsü masumiyeti ve meclisin meclis olma vasfı ortadan kaldırıldı. Yasamada yürütmeye daha doğrusu tek bir kişiye Türk usulü başkanlık adı altında bütün güçler tek bir kişiye bağlanmış durumda. Bunun adı demokrasi olamaz. Demokrasinin temel gereği güçler ayrılığı. Bu yüzden kaos giderek daha yoğunlaşacak, Türkiye içeride ve dışarıda büyük problemlerle karşı karşıya kalacak.”

‘ERDOĞAN 2019 YILINI BEKLEMEYECEK’

Erken seçim ihtimalini de değerlendiren Fırat, “Ben 2019’u görmüyorum. 2019 öncesinde bir erken seçim olacağı kanısındayım” diyerek, Erdoğan’ın başkanlık yetkilerini kullanmak için 2019 yılını beklemeyeceğini kaydetti. Fırat, erken seçimin de tahmin edilenden daha erken 2017’nin sonlarında ya da 2018’in başlarında yapılabileceğini söyledi. Fırat ayrıca Erdoğan’ın ekonomik sıkıntılar derinleşmeden de seçimi yapmak istediğinin ifade etti.

ADALET VE KALKINMA PARTİSİ DİYE BİR ŞEY KALMADI’

Kurucusu olduğu Adalet ve Kalkınma Partisi diye bir partinin kalmadığını şimdiki AKP’nin sadece “isim benzerliğinden” ibaret olduğunu savunan Fırat, “Kendileri de Adalet ve Kalkınma Partisi demiyor, AK Parti diyorlar. Programın 4’üncü maddesindeki amaçlar bölümünde yazılan her şeyin tersini yapıyorlar” dedi. Fırat, AKP’deki bir çok yöneticiyi, milletvekilini artık tanımadığını sözlerine ekleyerek, “Ben bu partide 2002’den 2008 sonuna kadar siyasi işler başkanlığı yani birinci yardımcılık yaptım. Teşkilatı çok iyi tanıyorum. Ama şimdi bunların hiç birini tanımıyorum” ifadelerinde bulundu.